Manşet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Canan Üstüner’in sunumuyla ekrana gelen Güne Merhaba programı, 4 Ekim 2021 Pazartesi günü Öncü TV ve 100.2 Öncü Radyo ortak canlı yayınıyla yeni sezona başladı.

İlgiyle izlenen programın ilk bölümüne İYİ Parti Düzce İl Başkanı Yunus Özay Er konuk oldu. Başkan Er, kendisine yöneltilen ‘Kameralara oynuyor’ ithamlarından halk ekmek kurulması kararına, ittifaka olan bakış açısından Düzce’de tepki çeken söylemlere imza atan CHP’li Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın son olarak Yığılca ve Akçakoca’yı Bolu’ya bağlama talebine kadar pek çok konuda önemli açıklamalarda bulundu.

‘Bu hastalık sadece aşıdan ibaret değil’

Son dönemde artan vaka sayıları ve COVİD-19’a karşı sürdürülen aşılamada Düzce’nin ülke ortalamasının gerisinde kalmasıyla ilgili konuşan Er, “Sadece bilinçlendirme yoluyla bunun aşılabileceğini düşünüyorum ben. Cezai yaptırımlara ya da kamu hizmetlerinden men edilmesi tarzı zorlayıcıyı yaptırımlara karşıyım ben. Aşı dediğimiz bu hastalığın bir kısmı. Maske bir kısmı. Hijyen ve sosyal mesafe de diğer kısımları. Yani bu hastalıkla mücadele sadece aşıdan ibaret değil. Bu manada toplumun bilinçlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.” dedi.

‘Kameralara oynamıyorum’

Başkan Özlü’nün kendisi hakkındaki sözlerine ve Cumhur İttifakı il başkanlarının ‘Kameralara oynuyor’ ithamlarına da yanıt veren Er, “Kameralara oynamıyorum. Zaten televizyona çok sık çıkmıyorum. Düzce basınına da sonsuz teşekkür ederim. Şaka bir yana o blokajı hiç yemedik biz. Geriye kalan 80 il başkanıyla görüştüğümde özellikle yerel basın anlamında ciddi blokajlar yediklerini biliyorum. Ama belki ben buranın çocuğu olduğum için onu hiç görmedim.” dedi.

‘Özlü’nün ifadeleri maksadını aşmış olabilir’

Her insana karşı saygılı olduğunun altını çizen Er, “Arkadaşlarım uyardı. Onu bir söyleyeyim. Benim saygılı tavrım Faruk Bey’e, İlhami Bey’e ya da Mustafa Bey’e mahsus değil. Ben böyle yetiştirdim. İnsanların her zaman birbirlerine saygılı olmalarını beklerim. Yani benim sokaktaki vatandaşa olan saygımla Faruk Bey’e olan saygım arasında hiçbir fark yok. O kendilerine yönelik değil. İşin ikinci kısmına geldiğimiz zaman. Faruk Bey sağ olsun ‘Çok saygılı fakat dışarıda başka türlü davranıyor bu beni üzüyor’ demiş. O biraz maksadını aşan bir ifade olabilir. O doğru bir ifade olmayabilir. Toplumda ‘Bana başka, millete başka konuşuyor’ gibi algıya sebep olabilir.” diye konuştu.

‘Ağaç ve Peyzaj A.Ş. projesi için peşlerinden 2 sene koştum’

Projelerle gitmeyip açıklama yapmakla yetindiği iddialarının doğru olmadığını kaydeden Er, “Benim kendilerine yönelttiğim birçok proje var. En son bu Ağaç ve Peyzaj A.Ş. ile ilgili tam iki sene koştum peşlerinden. Öyle yağma yok. Orada doğru ve samimi olmamız gerekiyor. Benim sayın başkana Faruk Bey’e ve kariyerine çok saygım vardır. Sayın Başkanım sadece benimle ilgili dışarıda bir şey duyarsanız bana telefonla ulaşırsanız, daha önce olduğu gibi ben cevabı size yine veririm. Çünkü üst düzey siyaset yapanların kendi aralarında geliştirdikleri bir jargon vardır. Benim başıma bir şey gelse ben önce Faruk Bey’i ararım. Dolayısıyla Faruk Bey’den de etrafındaki bir kısım insanla beni karıştırmamasını rica edeceğim. Benim söylediğim şeylerle yaptığım şeyler arasında fark olmaz. Sadece birinden bir şey duyarsa ki bu çok mümkün Düzce’de, beni arayabilir.” ifadelerini kullandı.

‘Kervan Kavşağı, Brezilya dizisine döndü’

Er, yapılan iyileştirme projesinin ardından şikayetlerin devam ettiği Kervan Kavşağı’nın Brezilya dizisine döndüğünü belirterek şöyle konuştu: “Benim muhatabım Faruk Bey’dir, Mustafa Bey’dir, İlhami Bey’dir. Bizden büyük ve kıymetli ağabeylerimizdir. 4 senelik zaman dilimi içerisinde ben yerel yöneticilerden ve Ankara kaynaklı olarak hiçbirinden hiçbir şey talep etmedim. Kendimle ya da yakınımla alakalı. Ben böyle siyaset yapmam. Belki de o yüzden anlaşamıyoruz.  Belki ondan rahatsızlık veriyoruz. Fisko Kavşağı’na bakın seçim beyannamesinde köprülü kavşak yapılıyordu. Viyadük tarzında. O bizim problemimiz değil. Karayolları ile istişare etmeden neden bunu toplumla paylaştınız? Ondan sonra bir bakıyorsunuz yol bir sabah kapandı. Sabah bir kalktık yol kapanmış.”

‘’Benim yaptığım her şey doğrudur’ anlayışını kabul etmiyorum’

Düzce’yi yönetenlerin yanlışlarına ortak olmayıp eleştirmeye devam edeceğinin altını çizen Er, “Şu anda kenti yapanların şöyle bir tarzı var. ‘Biz ne yapsak doğrudur, bizim doğrularımıza uyun.’ Ben bunu kabul etmiyorum. Bugün de etmem bundan sonra da etmem. Siz yanlışınıza da doğrunuza da ortak arıyorsanız ben sizin yanlışınıza ortak olmam. Çıkar söylerim bundan sonra da söyleyeceğim. Ben kendin hamisini kabul etmem. Çünkü ben kentin demokratik ilkeler ve katılımcı demokrasi ile idare edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Fikri ve projesi yok diyecekleri son adam benim. Siyaset yapıyorlar. Bu söylemleri yaparlar. Benim halk ekmekten tutun da hava kirliliğine kadar belediye meclisinde, basın açıklamalarıyla ve benim kendilerine bire bir anlattığım birçok konu var.  Benim işim öneri sunmak. Çözüm onların işi.” dedi.

‘Halk ekmekle ilgili ilk konuşan benim’

Fırıncılar Odası’nın ekmeğe 4’te 1 oranında zam yapılması kararının ardından başlayan halk ekmek kurulma süreciyle ilgili de konuşan Er, “ Halk ekmekle ilk açıklamayı yapan benim. Ama bunu ben bugün yapmadım. 2.5 sene önce. Basından bakabilirler. Ben onların hoşlandığı şeyi yapmak zorunda değilim. Yapmadım bundan sonra da yapmayacağım. Ben kendimin ve teşkilatımın prensipleri etrafından siyaset yapan biriyim.  Şu doğru değil. Bir insana sürekli sopa gösterilmez. Yani ‘Hmm bak sen bu ekmeği böyle yaparsan ben de bunu yaparım.’ Bir saatten sonra sizin sürekli sopa göstermenizin bir kıymeti kalmaz. Burada fırıncılara bu işin yüklenmesi işin kolayına kaçılmasıdır. Un fiyatları, elektrik fiyatları ve girdiler artıyorsa bu zammın tek sorumlusu bu insanlarmış gibi lanse etmek çok büyük haksızlık. Kabahatleri kusurları varsa o ayrı bir tartışma. Ekmek çok stratejik bir ürün. En temel gıda maddesi. Bu tip ürünlerde dünyanın her yerinde fiyat düzenleyici mekanizmalar oluşturulmuştur. İlla üretin demiyorum. Ama bu mekanizmayı devreye sokun. İki sene önce de söylediğimi gibi yerel yönetimler fırıncıların faturalarını sübvanse edebilir. Vergi ve SSK desteği verebilirler. Bunun üçüncü seçeneği üretmektir. Bugün İstanbul’da, Bolu’da Ankara’da halk ekmek varken oradaki fırıncılar batıyor mu? Hayır. Bolu’da bugün 1.25 halk ekmek 1.75 de marketler ekmek satılıyor. Düzce’de 2.5 TL’den satılmasının nedeni fiyat düzenleyici mekanizmanın olmamasıdır. Bolu’da halk ekmek üretimini kendisi yapmıyor. Anlaşmış olduğu kurum kanalıyla yapıyor.” dedi.

İki öneri sundu

Fırıncıları da mağdur etmeden Düzceliler’in ekmek yemesini sağlayacak bir sistem üzerinde çalışılması gerektiğini belirten Er, “Bu vesileyle Sayın Özlü’ye iletmiş olayım. Kulağımıza gelen üretim tesisi kurma çabasında. Bu doğru bir yaklaşım olmaz. Ben onun yerinde olsam. Tıpkı hasta garantili hastaneler gibi Alım garantileri fırınlarla anlaşarak fırınlardan ekmek alacağım diyeceksiniz. Siz sadece kurumu kurup fırıncılarla anlaşarak hem fırıncıları mağdur etmeyeceksiniz hem fiyat düzenleyici mekanizmayı elinizde tutacaksınız hem de insanlar ucuza ekmek yemesini garantileyeceksiniz. Hatta birkaç yere büfe kurup belediyeye kira geliri bile sağlayabilirsiniz. İkinci olarak da halk ekmek üreten yerlerden Düzce’ye ekmek alabilir. Mesele Bolu halk ekmek benim konuştuğum zaman 0.75 TL’den veriyordu . İki tarafın da işi politize etmemeleri lazım. Bolu-Düzce rekabetini sokmadan Bolu’dan 40 kilometreden ekmeği alarak belli satış noktalarında satabilirler.” dedi.

‘Başkan bana yetki versin, 1 ayda çözerim’

Er, ayrıca halk ekmek ile ilgili neticeyi 1 ay içinde alabileceğini savunarak Millet İttifakı belediyelerinden halk ekmek alınması ile ilgili süreçte koordinasyonu üstlenmeye talip olduğunu söyledi. Er, “Ben o koordinasyonu da üstlenebilirim. Buyurun bir öneri daha yapayım. Ben hallederim. Yeter ki memleketin sorununa çözüm bulabilelim. Ama başkan olarak ben birincisini tercih ederim. Böylece fırıncının da ekmeğiyle oynanamamış olursunuz. Piyasaya da düzenleyici bir mekanizma gelir. 1 ayda bu iş çözülür. Başkan bana yetki versin. Ben çözeyim. Buradan da kendisine seslenmiş olalım. Bir ayda çözerim. Birlikte çözelim de diyebilir. ‘Yunuscuğum sen çöz’ de diyebilir. Ben her çözüme varım.” diyerek Başkan Özlü’ye çağrı yaptı.

‘Ben ittifak ortağına karşı çıkıyorum’

İYİ Parti İl Başkanı Er, belediye meclisi toplantılarında belgelerle çürütülmesine rağmen Düzce Belediyesi’nin maaşları dahi ödeyemediği iddiasını sıkça dile getiren ve son olarak da Bolu’nun Düzce’den imkân olarak daha iyi bir durumda olduğunu savunarak Yığılca ve Akçakoca’nın Bolu’ya bağlanması için bir milletvekiline kanun teklifi vermesi ricasında bulunduğunu belirten CHP’li Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın tepki çeken bu sözleriyle ilgili de konuştu.

‘Önce Düzceli sonra İYİ Partili’yim’

Kendi ittifak ortaklarının böyle bir söylemde bulunmasını değerlendiren Er, “Ben ittifak ortağına karşı çıkan bir il başkanıyım. Tanju Bey’in Düzce belediyesi ile ilgili yapmış olduğu bir açıklamayı doğru bulmadığımı çıkıp açık yüreklilikle söyledim. Gerek kendi arkadaşlarımdan gerekse de siyasi paydaşlarımızdan da tepki de gördüm. Ama ben Düzce milliyetçisiyim. Benim İYİ Partili olma kimliğimden önce Düzceli kimliğim gelir.” diyerek net konuştu.  

‘Bizim ittifakımızda rekabet var, katolik nikâhı yok’

Bu ittifakın bir Katolik nikahı olmadığının altını çizen Er, “CHP de bunu olgunlukla karşıladı. Ben Cumhuriyet halk Partisi ile siyaset yapmayı da çok keyifli bulurum. Bizim ittifak yapımız Cumhur İttifakı’na göre farklı. Bolu Belediye’nin partisi AK Parti’den olsaydı benim eleştirdiğim gibi eleştirebilirler miydi? Bizim CHP ile olan diyaloğumuz içerisinde rekabet barındıran, asgari olarak devletin milletin ali menfaatleri çevresinde bir araya gelmiş insanlarız biz. Ama bizim ittifakımızda rekabet var. Bu bir Katolik evliliği değil. Ben sizin ya da siz benim yanlışıma ortak olmak zorunda değilsiniz. Ben çıkar söylerim.” ifadelerini kullandı.

‘Özcan’ın Akçakoca ve Yığılca açıklamasında nükte var’

Özcan’ın Akçakoca ve Yığılca açıklamasında nükte gördüğünü belirten Er, “O zaman doğru bulmuyordum. Ama bu son açıklamasında bira nükte var. Biraz espri karışmış gibi geldi. İşin özünü öğrenmeden bir şey söylemeyi doğru bulmuyorum. Tanju Bey çok başarılı bir adam. Bu adam siyasetçi ve çok akıllı. Tanju Bey bunu yapıyorsa muhatabının suçudur. Yani Düzce Belediyesi ve yerel siyasetçilerin. Buna ben de dahilim. Çok akıllı bir adam. Kendi halkını Bolulular’ı o kadar iyi tanıyor ki nereden ne yapacağını biliyor. Gündemi nasıl manipüle edeceğini biliyor.  Ben ulusal siyasette de kendisini görmek isterim ki muhtemelen de göreceğiz zaten. Tanju Bey Düzce’yle alakalı sürekli böyle açıklamalar yapabiliyorsa bizim Tanju Bey’e konsantre olmamız mantıklı değil. Biraz kendimize de konsantre olmamız lazım. Biz ne yapıyoruz, gereken cevapları gereken tonda saygı sınırları çerçevesinde verebiliyor muyuz diye bakmamız lazım. Tanju Bey’e bu zemin nasıl hazırlandı? Bolu’yla Düzce’nin şartlarını kıyaslanırken Bolu’nun avantajları Tanju Bey gündeme getiriyorsa burada yapılacak en büyük yanlış Tanju Bey’e saldırmaktır. Bizim kendimize bakmamız gerekiyor.” dedi.

‘Özlü önemli yatırımlar yaptı ama her şeyi takdir etmeyiz’

Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü’nün çok önemli yatırımları olmasıyla birlikte bazı işleri ise önemli görmediğini kaydeden Er, “Faruk Bey hiçbir şey yapmadı denemez. Çok önemli yatırımları oldu, bundan sonra da olacaktır. Mesele çöp tesisi çok önemli bir yatırımdır. Ekim ayında ihaleye gidilecek olan içme suyu tesis ve kentsel dönüşüm Düzce’nin geleceği için çok önemli yatırımlar. Bunu ben inkâr etmiyorum. Ama İstanbul Caddesi ya da Millet Bahçesi önemli bir yatırım değil. Mutfak Sanatları Merkezi de değil. Bana göre önemli değil. Bizden ‘Bir şeyler yapıyoruz. Takdir edin’ diye beklenmemeli. Hayır, takdir edemem. Benim seni takdir edebilmem için bunun mali analizini yapabilmem lazım. Ben ve meclis üyelerim bunu defalarca sordular ama hala bir yanıt alamadık. Mutfak Sanatları Merkezi için 2.4 milyon maliyet diyorlar. 3 milyona ben müşteri bulurum. Verecek mi? Öyle bir şey olmaz. Birbirimizi kandırmayalım. Ben onun 2-3 katından aşağıya mal olacağını düşünmüyorum. Yanılıyorsam da çıkar özür dilerim.” cümlelerini kullandı.

HABER: Mehmet GÜNESEN