İYİ Parti Düzce İl Başkanı Yunus Özay Er, ekonomideki gelişmeleri Öncü TV’ye değerlendirerek Düzce’nin tarım temelli kalkınmasına yönelik İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Bolu Belediyesi ile başlattıkları 2 projeyle ilgili son durumu anlattı.

‘Sorun küresel ama Türkiye hazırlıksız yakalandı’

Yüksek enflasyonla kendisini hissettiren hayat pahalılığının küresel bir sorun olmakla beraber Türkiye’nin buna hazırlıksız yakalandığını savunan Er, “Zor bir dönemden geçiyoruz. Burada haksızlık yapmamak, doğruları konuşmak lazım. Bu yaşanan pandemi bağlamındaki sıkıntılar sadece ülkemize has değil. Bizim buradaki ülke olarak sıkıntımız ülkenin buna hazırlıksız yakalanması. Diğer devletler hazırlığını yaptığı için kamu harcamaları kanalıyla, ekonomik tedbirler, teşvik paketleri ve farklı sübvansiyonlarla bu kriz ortamını bir şekilde aşmanın çaresini üretirken biz biraz hazırlıksız yakalandığımız için bu tip çözümler üretemiyoruz.” dedi.

‘Bedelini vatandaş ödüyor’

AK Parti hükümetinin ekonomi politikalarını eleştiren Er, “Esnaf tabiriyle bizde kasa boş olduğu için Merkez Bankası’nın 80 senedir kullanılmayan ihtiyaç akçesi döviz kurunu dengelemek için kullanıldığı için, aslında ihtiyaç akçesi bu günler içindir, yaşandığımız sıkıntının temeli hükümetin son dönemde izlediği ekonomi politikalarındaki istikrar eksikliği ve tutarsızlıklardır. Ne yazık ki bunun bedelini vatandaş ödemektedir.” diye konuştu.

‘Devletimiz çaba gösteriyor ama vergi indirimi çare olmaz’

Temel gıdadaki yüzde 7’lik KDV indiriminin ekonomik sıkıntıları aşmaya yardımcı olmayacağını belirten Er, “Ekonomik sıkıntıları fiskal tedbirlerle yani vergi vb. enstrümanlarla aşma imkanınız yoktur. Kamu maliyesini biraz bilen insanlar yüzde 8’lik bir vergi indiriminin vatandaşa yansımayacağını zaten bilirler. Tabii ki devlet bir çaba göstermektedir. Bunu takdir etmek lazım. Allah devlete zeval vermesin. Ama İYİ Parti’nin kuruluşundan bu yana dile getirdiği gibi bu tip sıkıntılar günü kurtarmaya yönelik çözümlerle değil, kalıcı ve makro ekonomik politikalarla çözülmelidir. Güven unsuru özellikle ekonomide tekrar tesisi edilmelidir.” diyerek bunun da ancak yeni bir yönetimin gelmesiyle olabileceğini söyledi.

‘Bunları 20 sene sonra konuşmaları üzüntü verici’

AK Parti İl Başkanı Mustafa Keskin’in Türkiye’nin Yeni Ekonomi Modeli’nde Düzce’nin daha şanslı olduğuna dair açıklamaları sorulması üzerine Er, bunun 20 yıl sonra dillendirilmesinin üzüntü verici olduğunu söyledi. Er bir ekonomi politikasının tam anlamıyla işlemesinin yıllar aldığını kaydederek, “Bir ekonomik modellemenin bir ülkenin makroekonomik politikası olması aşağı yukarı 10-15 seneyi alır. Biz bugün ‘Türkiye bir tarım ülkesi olacak’ diye bir açıklama yaparsak ve onunla ilgili tedbirlerimizi başlatırsak bu 20 yılı bulur. Bu bugünden yarına çözülebilecek bir konu değil. Sayın Mustafa Keskin’in açıklaması önemli bir açıklamadır ama 20 senedir ülkeyi idare eden bir siyasi kadronun bunu 20 sene sonra dillendirmesi de açıkçası üzüntü vericidir.” dedi.

‘Vah geçen yıllara’

Er yılların heba olduğunu savunarak sözlerine şöyle devam etti:

“Benim 20 senedir muktedir bir şekilde ülkeyi yöneten siyasi kadrolarla alakalı duyduğum en büyük üzüntü de budur. Bu ülke eline geçirmiş olduğu fırsatı ne yazık ki heba etmiştir. Bugün konuşmuş olduğumuz tarım, turizm veya sanayi bazlı kalkınma modellerini biz bundan 20 sene önce halkın önüne koysaydık bugün Türkiye Cumhuriyeti bir Hollanda gibi tarım ülkesi, Almanya gibi bir sanayi ülkesi, İspanya gibi turizm ülkesi olma özelliğini yakalamış olurdu. Bu gün söyleyebileceğimiz:  vah geçen yıllara.”

‘Fabrikaların katkısı maaşla sınırlı, Düzce tarımla kalkınmalı’

Düzce’nin iktisadi kalkınmasını önemseyen siyasi ekip olduklarının altını çizen Er, Düzce’ye maaştan öte katkısı olmayan fabrikalar yerine tarım temelli kalkınma modelini önerdiklerini söyledi. Er, “Düzce’nin kurulan organize sanayi bölgeleriyle ekonomisi belki biraz canlanabilir ama gelen yatırımcılar dışarıdan geldiği için, çalıştırılan insanların da ‘niteliksiz’ istihdam modelinde çalıştırıldığı için Düzce’ye katkısı ne yazık ki maaşın ötesine geçmiyor. Oysa biz Düzce’nin genetik kodlarına uygun olarak geliri tabana yayacak ve Düzce’nin tamamını kalkındırıp iktisadi büyümeyle beraber Düzce’de belli markaların ön plana geçmesini sağlayacak modellemenin tarım ve hayvancılık olduğunu düşünüyoruz. Bu yönde çalışıyoruz ve somut adımlar da attık.” diye konuştu.

‘İBB ile yürütülen projenin sonuna yaklaştık’

İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki Ağaç ve Peyzaj AŞ ile Düzce’nin megakentin ağaç ve süs bitkisi üretim merkezi olması amacıyla yürütülen projede sona yaklaştıklarını belirten Er, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile olan ağaç ve peyzaj üretimi projesinin sonuna geldik. Bir resmi kurumdan küçük bir izin bekliyoruz. Bitmek üzere. Diğer projemiz sözleşmeli tarım modeliyle alakalı da Bolu Belediyesi’yle müşterek bir çalışma yürütüyoruz.” dedi.

‘5 ile 10 sene sonra Düzce ile alakalı çok farklı şeyler konuşacağız’

Bu projelerin hayata geçmesiyle birkaç yıl içinde Düzce’nin tarımsal potansiyelinin ekonomiye yansıması anlamında mesafe kaydedileceğini aktaran Er, “Daha planlı, genel geçer çözümlerden uzak, aklıselimin hâkim olduğu bir siyaset modellemesi yapmaya çalışıyoruz Düzce’de. Bunun iktisadi kalkınma ayağını da gerçekleştirebilirsek bundan 5 ile 10 sene sonra Düzce ile alakalı çok farklı şeyler konuşulacağına inanıyorum. Arkadaşlarımızla beraber yüksek bir azimle çalışmaya devam ediyoruz. Halkımızın bizim Düzce’yi yönetme arzumuzda bize inanacağını ve fırsat vereceğine çok güveniyoruz. İnşallah hemşehrilerimize mahcup olmayız.” ifadelerini kullandı.