DEVA Partisi Gençlik Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Doğa Şanlıoğlu, bir dizi temaslarda bulunmak için geldiği Düzce’de ilk ziyaretini Öncü Medya’ya yaptı. Partisi’nin Düzce İl Başkanı Murat Caymaz ve parti yöneticileri ile birlikte Öncü Medya Haber Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal ile bir araya gelen Şanlıoğlu, Manşet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Canan Üstüner’in sorduğu soruları yanıtladı.

“Düzce benim için çok ayrı bir şehir”

Düzce’ye daha öncede geldiğini ve Düzce’de bulunmaktan dolayı keyif duyduğunu belirten Şanlıoğlu,   “Düzce’ye gelmekten gerçekten ayrı bir keyif alıyorum, mavisi ile yeşili ile. Çok ayrı bir şehir benim için. Geçen sene tam bu vakitler Düzce’ye gelmiştik. Biz saha ziyaretlerini mümkün mertebece sık yapmaya çalışıyoruz. Yaklaşık 2 yıldır, ben 78 il gezdim. Biz her gittiğimiz ilde belirli STK’larla, belirli medya gruplarıyla, belirli esnaflarla diyalog haline girmeye çalışıyoruz. Çünkü artık dünya siyasetinde tüm metotlar değişti. Eskiden siyasetçi daha çok monolog konuşma yapan, belirli gruplarda dinleyen kesimlerdi. Şimdi artık siyasetçinin monologdan, biraz daha diyaloğa geçmesi gerektiği dönemdeyiz. Yani şimdi artık siyasetçiler artık dinleme aşamasına geçmesi lazım ki, bu dinlemeyle artık belirli sonuçlar elde etsinler” diye konuştu.

“Gittiğimiz her şehirde 3 ana problemle karşılaşıyoruz”

Türkiye’de gittikleri her şehirde 3 ana problemle karşılaştıklarını ifade eden Şanlıoğlu, “Bizim bir parti programımız var. Tabii her partinin bir politikası var, tabii her parti politikalarını hayata geçirmeye çalışıyor. Ama programlar yetmiyor. Birde bunların eylem planlarına ihtiyaçları var. Eylem planı nedir? İşte sizin nasıl yapacağınızı, nerede yapacağınızı, neden yapacağınızı belirleyen programlardır. Biz parti programlarından sonra eylem programlarına geçtik. İlk kademe eylem planı ile başladık, akabinde sosyal politikalar eylem planı, ekonomi eylem planı, yerel yönetimler eylem planı ve eğitim eylem planımız var. Çünkü biz her gittiğimiz yerde üç ana problem görüyoruz. Bunlardan birincisi hukuk, iki ekonomi, üç ciddi anlamda eğitim. Yani bunların üzerinde çok ciddi çalışmak lazım. 10 Mayısta da eğitimle ilgili eylem planımıza başlayacağız. Biz hazırız; demek istiyorum. Şimdi dünyada her şey çok çabuk değişiyor. Mesela medya çok çabuk değişiyor, siyasette çok değişiyor. Siyaset şu an gençler tarafından çok kirli bulunuyor ve girilmek istenmiyor. Ne kadar iyi insanlar varken, bir tık geride durmak istiyor. Biz siyaset dilini değiştirmek istiyoruz” şeklinde konuştu.

“Şu an nereye gitsek vatandaşın derdi ekonomi”

Gittikleri her yerde vatandaşların yaşadıkları ekonomik sıkıntılarla karşılaştıklarını söyleyen Şanlıoğlu,   05:56 -Şu an nereye gitsek, vatandaşın derdi ekonomi. Bunu çok net görebiliyoruz. Bu bir kur krizi ile geldi, dünyada da pandemi, savaş şartları varken, bir de bunun üzerine kötü yönetim nedeniyle bir döviz krizi, kur krizi, politik krizler, enteresan bir noktaya doğru gidiyoruz. Mesela önceden kilolarla aldığımız ürünleri, şimdi tanelerle alıyoruz. Şimdi artık, düğünlerde çeyrek altın takmak, bilezik takmak kadar çok zor bir hale geldi. Geçen gençlerle görüşüyoruz, İstanbul – Ankara gidiş – geliş bileti 600 TL. Şu anda Türkiye’de bireysel borçlanma çok yüksek. 20 milyona yakın icra takibi var. Bu icra takipleri olduğu vakit, gerçekten ne insanların psikolojileri düzgün kalabilir, ne de hayatta düzgüm bir şekilde beslenebilir. Şimdi burada, dünyayı çok iyi okumak lazım. Şimdi bu duruma gelirken, pandemi ile birlikte dünyada para yönünden çok büyük bir genişleme var. Bazı ülkeler, ellerindeki bütçeyi kat be kat arttırdı. Dünya tarihinde olmadığı kadar bol paranın olduğu bir dönemden bahsediyorum. Ama Türkiye, yatırım yapılabilir bir ülke düzeyinde git gide her geçen gün kan kaybediyor. Şimdi yatırım olmadan, istihdam olmuyor. Çünkü bir yatırım olacak ki, yatırım istihdama dönüşsün, istihdam olacak ki, gelir adaleti biraz sağlansın. Yani toplumun mutluluğu için hukukta çok önemlidir, ekonomi de çok önemlidir. Biz ekonomi ve finans eylem planımızı 119 madde olarak açıkladık.  Biz Merkez Bankası’nın bağımsız olmadığını düşünüyoruz. Burada bir bağımsızlık problemi var zaten. Siz güçlü kurumlarınızı zayıflatırsanız, bu devletin zayıflamasına yol açar. Yani ne kadar kurumlarımız güçlüyse bizim, insanlarımız da o kadar güçlü olur. Çünkü bir ülkenin değeri nedir? Bireylerinin gücü, kurumlarının gücünün toplamıdır. Şimdi siz her geçen gün değer kaybediyorsunuz. Eğer bir birey Türkiye’de hukuk sistemine güvenemezse, orada yatırım yapamazsın. O yüzden de bunları sağlamak lazım. Bunun yanında iyi bir tasarruf gerekiyor. Çünkü tasarruf olmadan da yatırım olmaz, çünkü birikim olmaz” açıklamalarında bulundu.