Yaklaşık 2 yıl önce Cumhuriyet Halk Partisi’nden ihraç edilerek Bağımsız Ankara Milletvekili olan Aylin Nazlıaka partisine tekrar geri dönme sürecinin başlaması ile birlikte Düzce’ye gelerek CHP İl binasında partililerle bir araya geldi. Nazlıaka basın mensuplarına Düzce ve Türkiye gündemine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

“Düzceli Milletvekilleri sorunlarınızı mecliste konuşmuyor”
AK Parti Düzce Milletvekillerini Düzce’nin sorunlarıyla ilgilenmemekle suçlayan Nazlıaka, “Düzce benim için özel bir ildi. Bizde milletvekillerinin sorumlu olduğu iller var. Benim sorumlu olduğum il de Düzce’ydi. O zamandan bu yana Düzce il ilgili çalışmalar yaptık. Temaslarımızı kaybetmedik. Maalesef Düzce’de 3 milletvekili olmasına rağmen sanki Düzce’de hiçbir sorun yokmuşçasına bu milletvekillerinin sizlerin sorunlarınızı mecliste pek de gündeme getirmemesine şahitlik ettiğimiz için bizler olabildiğince Düzcelilerin sesi olmaya çalıştık. Bundan sonraki süreçte de buna devam edeceğiz.” Dedi.

“Düzce, Türkiye’de uygulanan politikaların basiretsizliğinden nasipleniyor”
Düzce’nin başlıca sorunlarından birinin işsizlik olduğunu söyleyen Nazlıaka Düzcelilerin yaşam kalitesinin yüksek olmadığını belirterek şöyle konuştu:

“Ama biliyoruz ki Düzce’mizde çok ciddi birtakım sorunlar var. Bakıldığında göç alıyor gibi görünse de Düzce’nin sorunları büyüyor ve kemikleşiyor. Ama biliyoruz ki 2016 yılında Düzce’den işsizlik ödeneği için başvuruda bulunan 5 bin 700 kişi olmuş. Aslına bakıldığında Düzce’nin işsizlik sorunun büyüdüğünü ve temel sorunlardan biri olduğunu görüyoruz. Bu yüzden Düzcelilerimizin yaşam kalitesinin çok da yüksek olmadığını biliyoruz. Mesela Düzceliler hep bu bağlantı yolları meselesini talep ederler yıllardır ama bu konuda doğru düzgün bir adım atılamıyor. Düzce’de bir yandan sanayileşme var ama bir yandan ruhsatsız sanayi teşkilatları, firmaları olduğunu görüyoruz. Bir yandan çarpık kentleşme ve kaçak yapılaşmalar olduğunu biliyoruz. Bunlarla da sorunlar bitmiyor. Düzcelilerin Türkiye’de uygulanan politikalardan basiretsizliğinden de nasibi aldığı bir gerçek. Özellikle tarım ve hayvancılık konusunda sıkıntılar olduğunu biliyoruz. Fındık da başka bir konu ve vatandaşların hayat standardını etkiliyor.”

“İsrail’e terörist devlet denilirken, dış ticaretimiz en yüksek seviyede”
Bağımsız Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka Amerika’nın Kudüs’ü İsrail’n başkenti olarak kabul etmesinin ardından Erdoğan’ın dün İslam ülkeleri ile yaptığı Kudüs Zirvesi’ne ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

“Dün Türkiye gündemini meşgul eden önemli bir konu oldu. Kudüs üzerinden gerek Amerika gerek gerekse Türkiye’de ciddi bir iç siyasetteki başarısızlığın dış siyasete yönelerek kapatılmasına ilişkin bir çaba yürüyor. Dünkü toplantı başarılı bir toplantıydı. Biz başarılı olan şeyleri alkışlamaktan kaçınmayız. Ama dünkü toplantının sonuç bildirgesi her ne kadar olumlu olduysa da onlarca ülke davet edilmişken sadece 16 ülke geri bildirim yapmıştır. Bir taraftan İsrail için terörist devlet açıklaması yapılırken diğer taraftan İsrail’le dış ticaret ilişkileri en yüksek zeminde devam etmektedir. Bir taraftan Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak görmediğimizi söylerken diğer taraftan dış işleri bakanlığının sayfasında Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak görüyoruz. İktidarın ne kadar savunduklarının arkasında bunu bir kez daha sizin dikkatinize sunmak istiyorum.”

“Soruşturma açılarak usulüne uygun görevden alınmalılardı”
Son olarak Düzce eski Belediye Başkanı Mehmet Keleş ile birlikte çok sayıda AKP’li belediye başkanının istifa etmesine ilişkin konuşan Nazlıaka şu ifadelerde bulundu:

“Belediye başkanınız istifa ettirildi. Neden ettirildiği konusu ise tam bir muamma sadece sizler tahmin yürütüyorsunuz şuanda belediyeyi yöneten kişi sizlerin seçtiğiniz bir değil bir belediye meclis üyesini o göreve getirdiler. Dolayısıyla burada olması gereken şey belediye başkanlarının istifa ettirilmesi değil İçişleri Bakanlığı tarafından bir soruşturma açılarak görevden alınmasını gerektirecek bir durum varsa görevden alınması şeklinde olmalıdır. Fakat Ankara’da da olduğu gibi buranın belediye başkanı hesap vermeden görevinden istifa ettirilmek kaydıyla bir takım konularında üstü örtülmüştü. Bu doğru bir şey değildir. Mesela İstanbul 10 milyon seçmeni olan bir şehirdir ama şu anda İstanbul’u yöneten belediye başkanı 90 bin seçmenin kullandığı oy üzerinden o göreve gelmiştir yani tüm ilçelerden oy almış değil sadece bir ilçeyi temsil eden bir kişiyken o göreve getirilmiş bir kişidir. Dolayısıyla bu tip yaklaşımlar doğru değildir. Yani muhalefet partisinin belediyelerini susturma, sindirme, korkutma amaçlı olarak soruşturmalara tabi tutmak sürekli müfettişleri adeta orada ofisi varmışçasına görevlendirerek sürekli orada çalışanları tedirgin etmek ve diğer tarafta ise iktidar partisine ait olan belediyelerde bir takım usulsüzlüklerin üstünü örtmek kabul edilebilir bir durum değildir. Tabi bu ne adalete ne demokrasiye uymamaktadır.”

“50 milyon Euro’nun nereye gittiğiyle ilgili bir endişe mi var”
Nazlıaka’nın bir talihsizlik sonucunda partiden ayrılmak durumunda kaldığını ancak partiye geri dönüş sürecinin başladığını belirten Tozan konuşmasını şöyle sürdürdü:

 “Ortada bir Rıza Zarrab davası var. Zarrab’a bir bakana verdiği rüşveti soruyorlar 45-50 milyon Euro diyor. Hakim ne kadar olduğunu sorunca hatırlamıyorum diye. Aradaki 5 milyon Euro nerden baksanız 20 milyondan fazla. Ama Yığılca ilçemizin yıllık bütçesi 3 milyon. Yığılca’nın 70 yıllık bütçesi bir bakan rüşvet olarak verilmiş. Hayırsever işadamı diye tanıtılan, Türk Bayrağı onunda fotoğraf çektirilen bir kişinin mallarına el koyuluyor. Bizim Ataşehir Belediye Başkanımızın kendini ihbar etmesiyle takipsizlikle sonuçlanan iddialardan dolayı bizim Belediye başkanımız görevden alınıyor ama eski bakanlar hakkında herhangi bir soruşturma başlatılmıyor. Şunu merak ediyorum acaba şu endişe o verilen 50 milyon Euro’nun nereye gittiğiyle ilgili bir endişe mi vardır? Bunun altını çizmek istiyorum.”

Haber: Ö.YILMAZ