DEVA Partisi İl Başkanı Murat Caymaz, parti binasında düzenlenen basın toplantısında, Düzce’deki yerel basın mensupları ile bir araya geldi. Ülke gündemi ve Düzce’nin sorunları ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Caymaz, ilk olarak okulların açılması ile birlikte baş gösteren eğitimdeki sorunları ele aldı.

“Okullarda salgına karşı yeteri kadar tedbir yok!”

Türkiye’nin pandemi nedeniyle zor bir süreçten geçtiğine dikkat çeken Caymaz, Düzce’deki bazı okullarda, salgına karşı yeteri kadar tedbir alınmadığını öne sürdü.  “Ülke gündemimizin en önemli konularından biri olan pandemi ve eğitim sürecine ilişkin bazı konulara değinmek istiyorum” diyerek sözlerine başlayan Caymaz,  “Bildiğiniz üzere maalesef vaka sayıları yine hızla artmaya başladı. Malumunuz okullar açıldı. Biz okulların açılmasına karşı değiliz. Ancak okulları açarken, içerisinde bulunduğumuz pandemi dönemi göz önüne alınarak gerekli hijyen önlemleri alındı mı? Bu hijyen önlemleri belirli periyotlarla sürdürülüyor mu? Bazı okullardan ve velilerden şikayetler alıyoruz. Okullarda yeterli temizlik yapılmadığı, çocukların kullanması gereken hijyen malzemelerinin olmadığı gibi.  Artan vaka sayıları nedeniyle bizler de veliler olarak endişeliyiz. Düzce’de maalesef birçok okulumuzda dezenfektan kitleri eksik, lavabo-tuvalet gibi ortak kullanım alanları yeterli hijyene sahip değil, okul girişlerinde bulunması gereken ateş ölçerler mevcut değil. Pandemi dönemi gerçekten hepimiz açısından çok zorlu bir süreç, bunu kabul ediyoruz. Ancak ilgili kurumların yaz sezonu boyunca gerekli ve yeterli planlamayı yapamadıklarını gözlemliyoruz. Hastaneler ve doktorlar çocuklardan geçilmiyor. Yazık değil mi bu yavrulara? Biz veli olarak nedenlerini sorguluyor, okul idarelerine soruyoruz fakat aldığımız yanıt da içler acısı. İŞKUR’a müracaat ettiklerini, fakat dönüş alamadıklarını iletiyorlar. Hizmet bu ise, yetkililerin şapkalarını önlerine koyup düşünmesi gerekiyor. Okullar açılmadan önce personel eksikliğinin giderilmesi, gerekli hijyenik ortamın çocuklarımız için sağlanması gerekiyordu. Geleceğimizin teminatı çocuklarımız pandemi gibi bir dönemde böylesine alelade alınan kararlar ile tehlikeye atılmamalı” diye konuştu.

“Ücretsiz dağıtılan kitaplar müfredata uygun değil. Okullar bu yüzden kaynak kitap istiyor”

Düzce’de devlet tarafından dağıtılan bazı kitapların müfredata uygun olmadığını, bu nedenle okulların öğrencilerden kaynak kitap istediğini ve bunun da velilerin ekonomisini sarstığını öne süren Caymaz, “Eğitimle alakalı tespit ettiğimiz bir diğer sorun müfredata uygun kitapların devlet tarafından karşılanamıyor olması. Her yıl kitaplar dağıtılıyor ancak bizler veli olarak bir o kadar kitap daha ek kaynak adı altında dışarıdan satın alıyoruz. Her yıl durum böyle maalesef, ilgili Bakanlık eğitim materyallerinin öğrencilere ücretsiz verildiğini ifade ediyor ama velilerden 600 – 700 tl tutarında ek adı altında kitaplar aldırılıyor. Burada da şunu sormak gerekiyor: Devlet neden okullarda müfredata uygun olmayan kitapları basarak öğrencilere dağıtıyor? Neden vatandaşlarından topladığı vergileri eğitim camiasının yetersiz bulduğu kitapları satın alarak okullara gönderiyor ? Bu kitapların basıldığı yayın evleri kimin? Bu alanda çok açık bir şekilde problem var ve bunun ilgili merciler tarafından çözüme kavuşturulması gerekiyor. Çocuklarımızı, dolayısıyla geleceğimizi rant peşinde koşulan uygulamaların kurbanı etmeyelim. Bu uygulamalardan birileri kazanırken, olan asgari ücretle geçinmeye çalışıp temel ihtiyaçlarının yanında çocuklarını okutmaya, yetiştirmeye çalışan vatandaşlarımıza oluyor” şeklinde konuştu.

“Hava kirliliğinin önüne geçmek için, kalitesiz kömürlerin yakılmasını önlemek gerekiyor”

Özellikle kış aylarında Türkiye’nin en kirli havasının ölçüldüğü Düzce’de, bu sorunun öne geçmek için gerekli adımların atılması gerektiğini kaydeden Caymaz, sözlerine şu şekilde devam etti:

“İlimizin en büyük sorunlarından biri de bildiğiniz üzere hava kirliliği. Bu konuyla ilgili geçtiğimiz günlerde bir basın açıklaması yapmış ve çözüm önerilerimizi sunmuştuk. Buradan yine tekrar etmek istiyoruz. Zaten ekonomik dar boğazda olan, hemen her alanda artan fiyat artışları ile evini geçindirmeye çalışan vatandaşlarımız geçen yıla oranla yaklaşık 2 katına çıkan kömür fiyatları ile karşı karşıya. Kış aylarına girdikçe fiyatlar daha da artacak. Bu durumda bütçesi el vermediği için vatandaşlarımız Zonguldak’tan, Soma’dan, Tunçbilek’ten gelen ve Düzce’de yakılmaya uygun olmayan ucuz kömürlere yönelmek zorunda bırakılacak. Dolayısıyla Düzce’de hava kirliliğinin önüne geçmek için en büyük engellerden biri ısınma amaçlı kullanılan kömür yakılmasıdır. Belediye başkan yardımcılığı dönemimde Valilik bünyesinde yapılan koordinasyon toplantılarında ekibimizle birlikte ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza kömür yardımı yerine doğalgaz sobası yardımı yapılması gerektiği yönünde bir rapor hazırlamıştık. Bunu uygulamak çok zor değil. Düzce’de doğalgaz altyapısının yüzde 90’ı tamamlanmış durumda. Yapılan kömür yardımının maddi değeri ile doğalgaz sobasının maddi değeri arasında hiçbir fark yok.  Ayrıca EPDK yönetmeliğinde gerekli değişiklik yapılarak Düzce gibi hava kirliliği konusunda özel durumda olan bazı illere havza uygulaması yapılarak imar planı dışında kalan köylere de doğalgaz dağıtım kolaylığı sağlanmalı. Daha önce yetkili gaz dağıtım şirketi ile konuyu görüştüğümüzde gerekli izinlerin verilmesi durumunda gaz dağıtımını yapabileceklerini ifade etmişlerdi.”

“İnsanlara artık müjde vermeyin, her müjdenin ardından insanlar endişe ediyor”

Geçtiğimiz hafta Ankara temaslarında Düzce’nin hava kirliliği sorunu ile ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’la görüşen AK Parti İl Başkanı Mustafa Keskin’in Öncü Haber mikrofonuna yaptığı açıklamayı da gündemine alan Caymaz, “İktidarın yereldeki temsilcileri tarafından , Düzce’nin hava kirliliği sorununun çözülmesine ilişkin Ankara’da Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ile yaptığı görüşmeler sonrasında dar gelirli vatandaşlarımıza yönelik doğalgaz ya da çevreye zarar vermeyen başka bir ısınma sistemi ile ilgili proje hazırlandığının müjdesini verdiğini yerel basınımızdan takip ettik. Müjdenin içeriğine ilişkin bir detay göremedik maalesef. Vatandaşlarımıza artık müjde vermeyelim, her müjdenin ardından insanlar endişe eder duruma geldiler. Ne yapacağız, çözüm önerimiz ne, bunları somut bir şekilde detaylarıyla vatandaşımıza anlatalım” açıklamalarında bulundu.

“Ekmek zammı ile ilgili fırıncı esnafını hedef göstermeyi doğru bulmuyorum”

Düzce Fırıncılar Odası tarafından ekmeğe getirilen zamla ilgili de konuşan Caymaz, ekmek maliyetlerinin artığını, bu nedenle de fırıncı esnafını hedef göstermenin doğru olmadığını anlatarak, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Hepimizin takip ettiği üzere son günlerde ekmeğe yapılan zamlar gündemde. Biz fırıncıların sözcüsü değiliz, öyle bir niyetimiz yok. Fakat doğruya doğru demek bizim siyaset anlayışımız. Ülkemizde fiyatı artmayan bir ürün var mı sizlere soruyorum. TL bazında alım gücümüzün ne kadar düştüğüne hepimiz şahidiz. O nedenle burada fırıncı esnafına ya da diğer esnaflarımıza kabahat bulmaya, onları hedef göstermeye gerek yok. Bunu pek ala herkes biliyor, hedef gösterenlerin kendileri de biliyor. Döviz kurları arttığı için üretim kalemlerinin tamamına zam geliyor, dolayısıyla üreticilerimizde ürünlerine zam yapmak durumunda kalıyor. Aksi halde sattığı fiyatla yenisini imal etmesi mümkün değil. Buradan şunu sormak istiyorum, fahiş fiyat uygulaması yapıldığı söylenen yerlere müfettişler ve kolluk kuvvetleri denetime gönderiliyor. Peki akaryakıta, doğalgaza, elektriğe, otoyol fiyatlarına yapılan fahiş fiyat artırımlarına kim bakacak, ilgili makamlar bu artışları denetlemek adına kimleri görevlendirecekler. ? Böyle bir adaletsizlik olabilir mi ? Bir taraftan hükümet başında olduğu kurumlar aracılığıyla zamları yapacak, vergi dilimlerini yükseltecek ama esnaf ve üretici ürününün fiyatını arttırmayacak. Zincir marketler için yüksek fiyat uyguladıkları yönünde iddialar var. Yerel mahalle bakkallarına durumu sorduğumuzda cevap farklı. Ülkemizde ki fiyat artışlarının tek bir nedeni var, döviz kurlarındaki sürekli yükseliş. Kimse suçu ve suçluyu başka yerde aramasın.

“Üretmek tarım ile başlar”

Son olarak DEVA Partisi Genel Merkezinin tarım eylem planına da değinen Caymaz, “İhracatı artırmak, bununla birlikte ülke ekonomisini zirveye çıkarmak, en önemlisi dışa bağımlılığı önlemek için “üretmek” ve ülkemize nitelikli yatırımcı kazandırmak tek çıkar yolumuz.  Biz DEVA Partisi olarak ülkemizin yaşadığı darboğazın farkında ve bilincindeyiz. Sorunları tespit etmenin yanı sıra; teşhisle birlikte tedaviyi de sunmak amacıyla çıktığımız bu yolda mevcut kadrolarımızla, tabiri caizse hastayı ayağa kaldırmaya geldik. Üretmek tarımla başlar. Katma değeri yüksek ürünlere dönüştürmek için ise uygun sanayi tesislerine ihtiyaç vardır. İşte bu bilinçle önce “çitçimiz” dedik ve uygulanabilir, akılcı tarım politikalarımızı biz iktidara geldiğimizde gerçekleştirmek üzere vatandaşlarımıza sunduk. DEVA Partisi olarak Düzceli hemşerilerimizle tarım politikalarımız kapsamında neler yapacağımızı paylaşmak istiyoruz. İl olarak Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesindeki hayvan kayıt, süt kayıt ve çiftçi kayıt gibi veri tabanlı uygulamaları birbirine entegre edeceğiz. Tek kayıt sistemine geçeceğiz. Arz açığı olan ithal ürünler ile yüksek katma değerli gıda bileşenleri, enteral beslenme, tıbbi ve aromatik bitkiler ile yağların üretimine desteği artıracağız. Dünyadaki 100 milyar dolarlık tıbbi ve aromatik bitkiler ticaret hacminden ciddi pay alan ülkelerden biri olacağız. İyi tarım ve organik tarım üretimini artıracağız. Önemli bir üretim ve ihracat potansiyeli olan, doğa, çevre, şu ve sağlık dostu olan organik tarım uygulamalarını daha fazla teşvik ederek genç çiftçiler arasında hızla yaygınlaşmasını sağlayacağız.

HABER: Savaş ARI