Seçimlere üç ay kaldı, bir ay kaldı on beş gün kaldı derken seçim gündemiyle dolu günler artık bitmek üzere dananın kuyruğu iki gün sonra kopacak. İki gün sonra seçim maratonu bitmiş ve seçmen sandıkta tercihini yapmış olacak. Son sözü millet söyleyecek.

Seçim sürecinde tartışmalara damga vuran temel konu hiç şüphesiz ki beka meselesi oldu. Her ne kadar yerel seçimlere giriyor olsak ta uluslararası konjonktür açısından daha büyük psikolojik bir anlam taşımakta. Türkiye Osmanlı döneminde ilk toprak kaybettiğimiz Karlofça anlaşmasından bugüne ilk kez küresel aktörlere karşı daha güçlü ve dirayetli bir duruş sergiliyor. İlk kez Türkiye emperyal küresel aktörlerle kararlı bir mücadele ortaya koyuyor. Hiç şüphesiz bu mücadele milletimizin kararlı desteği ile gerçekleşiyor.

Savunma sanayinde atılan hamleler Milli silah sanayinin gelişmesi, Türkiye’nin Bölgemizde oynadığı stratejik rol birilerini ciddi anlamda rahatsız ediyor. Bu çalışmaların aksamadan devam etmesi için istikrarın sürmesi çok önemli. Bölge ülkelerinin içinde bulunduğu karmaşık durum bize şunu göstermektedir ki Türkiye bölgede en güvenli, en istikrarlı ülke olarak tek sığınılacak liman olma özelliğini korumaktadır.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin kökleşip bütün kurum ve kurallarıyla yerleşmesi için 31 Mart dönümdür. Ülkede tekrar sistem tartışmalarının yaşanmasının önüne geçmek, yeniden siyasi krizlerin ortaya çıkmasına mani olmak için 31 Mart tarihi önem taşımaktadır.

Bir gazeteci olarak bu köşeden zaman zaman çok eleştirel yazılarda kaleme aldım, sahada gördüğüm sorunları fırsat buldukça siyasi yetkililere de ilettim. Zaman zaman eleştirilerin hedefi haline de geldim fakat doğru bildiklerimi söylemekten asla vaz geçmedim.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Uşak mitinginde şöyle dedi: “Milletimiz kırgınlığında, öfkesinde haklı mıdır? Elbette haklıdır. Hatadan münezzeh olan sadece ve sadece Rabbimizdir. İnsanın olduğu her yerde hata da olur, eksik de olur, yanlış da olur. Önemli olan hasbi niyetle bunları düzeltme, bu iradeyi ortaya koyabilmektir… İnşallah seçimlerden sonra tüm bu konuları masaya yatıracak, kibriyle saygısızlığıyla yanlışıyla, kabalığıyla milletimizi üzen kim varsa hepsini de biz üzeceğiz.” Bu açıklama aslında Erdoğan’ın sorunların farkında olduğunun göstergesi ve bir anlamda da Seçim sonrası yeni bir sürecin başlayacağının da ilanıdır.

Yapacağımız seçimle, suyun üstünde görünen kısmından başka, bir de altında yer alan daha büyük bir kütleyi etkileyeceğiz.

Şunu unutmayalım ki Mazlum Dünya Türkiye’ye umutla bakmakta bu durum küresel emperyalistleri ciddi anlamda endişelendirmektedir.  Suud, Mısır, Irak Suriye’nin içinde bulunduğu durum ortada, direnmeye çalışan sadece Türkiye ..
Bugün itibariyle geldiğimiz nokta Türkiye’yi bir kez daha mazlumlar için son Liman haline getirmiştir. Bu sebeple mazlum coğrafyaların umudu olan Türkiye düşmemelidir.

Bugüne kadar milletin ortak aklı ve ortak iradesi hep en doğru kararı verdi. Bu kez de öyle olacak eminim. Hepimiz buna saygı göstereceğiz. Allah ülkemize ve milletimize hayırlı olacak bir seçim nasip etsin.
Selametle..