Her cuma akşamı Öncü TV ve Radyo’da ortak yayınlanan Kitabın Ortası’ndan programının bu haftaki bölümünde Sadullah Ünsal, Gazeteci-Yazar Metin Köseer ve Gazeteci Harun Can Şerbetçi’yi konuk etti. Düzcespor’daki son gelişmelerle birlikte A.Ş. oluşumunun masaya yatırıldığı programa Türkiye Spor Yazarları Derneği Düzce Temsilcisi Erol Tayhan’ın Gazeteci Köseer’e karşı aldığı haksız tavır ve görevini yerine getirmediği iddiaları damga vurdu.

Şerbetçi: Düzcespor bana göre her şeyin üstünde

Düzcespor Başkanı Gökhan Kapoğlu’nun istifasından sonra Düzce’nin ayaklandığını söyleyen Harun Can Şerbetçi, “Yani ‘biz bir daha böyle bir yönetim bulamayız, böyle bir olumlu işler yapan, başarılı işler yapan bir yönetim bulamayız’ diye. Böyle bir yönetimi hiç kimse kaybetmek istemiyordu. Biliyorsunuz pandemiden önce geçen yıl Düzcespor, bu yönetimle şaha kalktı. Tribünler dolmaya başlamıştı. Birden bire bu istifa söz konusu olunca Düzce kamuoyunda sıkıntı oldu. Düzce’de başka bir şey yok ki, Düzcespor var. Düzcespor bana göre her şeyin üstünde.” dedi.  

Köseer: İstifa şok etkisine neden oldu

40 yıldır Düzcespor’un peşinde olduğunu söyleyen Metin Köseer, “İyi günde, kötü günde hep yanında olduk. Çok yönetimler gördük, birçok başkanlar gördük, birçok futbolcular gördük. Yani kısacası Düzcespor ile yatıp kalktık. Şimdi bu son dönemde Sayın Başkanımız Gökhan Kapoğlu’nun istifası tabii Düzce’de bir şok etkisine neden oldu. Akabinde, 3-4 haftalık bir boşluk yaşandı. Bu boşlukta Düzcespor ilk 2 haftayı çok güzel götürdü.” dedi. 

“Takımda başıboşluk belirtileri ortaya çıktı”

Düzcespor’un kendi sahasında Adıyaman ile berabere kalmasını başıboşluk belirtisi olarak gören Köseer, “Akabinde Silivrispor maçına gittik ve biliyorsunuz deplasmanda yine berabere kaldık. Tabi şu ana kadar kolay rakiplerle oynadığımızı düşünüyorum ben. İlerleyen haftalarda daha zor takımlarla mücadele edeceğiz. Bunun için takımın morale ihtiyacı vardı, taraftarın morale ihtiyacı vardı, Düzce’nin morale ihtiyacı vardı, Düzcespor’un morale ihtiyacı vardı. Başkan göreve geri dönünce Düzcespor morale kavuştu ve özüne döndü. Düzcespor artık zorlu maçları rahatça geçebilecek diye düşünüyorum. İnşallah bu böyle devam eder, ama tüm Düzce’nin, her kesin takıma destek olması lazım. Düzcespor bizi her yerde temsil eden, tanıtan, Düzce’nin adını duyuran bir kulüptür. Bu kulübe tüm Düzceliler sahip çıkmalıdır. Tabi Düzce’de çok gömen var, dışarıdan gelen çok insan var. Bu takıma sadece Düzce’nin özü sahip çıkabilir. Mesela geçen sene Aksaray maçı vardı, Düzce’de yaşayan Aksaraylılar Aksarayspor’u destekledi.” diyerek Düzceliler’in Düzcespor’a destek olması gerektiğini vurguladı.

Ünsal: İstifa için resmi bir karar alınmadı

Düzcespor Başkanı Kapoğlu ve yönetiminin istifasının nedenine değinen Sadullah Ünsal ise şunları söyledi: “Düzcespor’un arkasında mali kaynak Olgun Peker denilen ve programlarda iddia üzerine olan, bunun gibi şans oyunlarından para kazanan ve Düzcespor’a para sağlayan kaynağın itilafçı olduğu söylendi. Açıklama yapıldı ve Düzcespor Başkanı istifa etti. İstifa ettiği zaman Belediye Başkanını, Valiyi, İl Emniyet Müdürünü ve İl Jandarma Alay Komutanını gösterdi ve dedi ki; ‘Bunlar Düzcespor’a yardım etmiyor’ veya ‘Sahip çıkmıyor.’ Akabinde istifa oldu, olabilir bu gayet doğal. İstifa olduktan sonra, Düzcespor yönetimi ‘Bizde istifa ettik’ dedi. Zekeriya Beşyüz ve Erdoğan Bıyık açıkladı. Ama enteresan olan şu; resmi bir alınan karar yok. Arkasından peş peşe açıklamalar geldi. Geçtiğimiz günlerde belediyede kadroda bulunan ve çalışan Burçin Sarıcan, Düzcespor basın sözcüsü adına bir açıklama yaptı, ‘İstifasını kabul etmiyoruz yönetimin’ diye. Ya zaten siz istifa etmediniz mi? Siz istifa eden bir yönetim kurulu olarak hangi istifayı kabul etmiyorsunuz. İkincisi, dernekler yasasında istifayı kim kabul eder? Dernekler Müdürlüğünde sorumlu masa kabul eder. Bu olay bu kadar komik bir hale geldi. Şimdi Burçin orada bir basın açıklaması okuyor, Zekeriya ağabey orada oturuyor, sen istifa etmemiş miydin? Bir de sosyal medyada şah şahalar koptu; ‘Belediye Başkanı Faruk Özlü, ikna etmek istedi. Başkan Özlü İkna etti.’ Düzcespor’da bir toplantı oluyor, toplantı sonrasında gazeteciler Faruk Bey’e soruyor; ‘Gökhan Kapoğlu istifa etti, bu konuda ne düşünüyorsunuz?’ Faruk Bey de, ‘O kendi bileceği bir iş, beni ilgilendirmez’ diyor.” sözleriyle istifanın perde arkasına değindi.

“Şirket ayrı bir yönetim olacak deniyor”

Aynı konuyla ilgili konuşan Harun Can Şerbetçi de, “Yönetim Kurulu üyeliklerinden bazıları istifa eder, bazıları etmezler. Ama baştan toplu halde istifa edildiği söylendi baştan. Yani Düzcespor Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyeleri toplu halde istifa etti diye duyduk biz ilk baştan. Bu istifa karar defterine işlenir ve işleme koyulur. Bilmiyorum kimin ikna ettiğini, ama geriye döndürülmüş ise bu da bizim için bir kar. Başka şeyler daha var mesela. İşte Anonim Şirket nasıl olacak. Bunlar içlerinde olacaklar mı, olmayacaklar mı? Bu Anonim Şirketin Sermayesi nedir? Düzcespor Yönetimi bu şirketi nasıl görüyor? Biz bunları bilmiyoruz. Benim duyduğuma göre, şirket ayrı bir yönetim, yönetim kurulu ayrı olacak deniliyor. Bunları bize ve kamuoyuna birilerinin anlatması lazım. Mesela bana soruyorlar, ‘Düzcespor şirketleşiyormuş, başkanı kim olacak?’ Bunu bende bilmiyorum” ifadelerini kullandı.  

Köseer: Yönetim, başarıdan başarıya koşmak için mücadele veriyor

Düzcespor’daki son gelişmeleri “Gerçekten çok komik olaylar gelişiyor” diyen Köseer, “Şimdi Başkan veya herhangi birisi, kim olursa olsun istifa ettiği zaman, ortak istifa etmeli. Önceden, Düzcespor’da görev yapanlar noter kanalıyla giderlerdi, istifasını verirlerdi. Şimdi dediğiniz gibi, o boşlukta Bakan Bey’e baskı yapıldı tabii ki. İşte dediler ki; ‘Düzcespor’a sahip çıkmak için ne yapmamız gerekiyor.’ Bakan beyde tüm STK’ları ve kamu kurumlarını topladı ve bir an önce Düzcespor’un şirketleşmesi konusu gündeme taşındı. Tam şirketleşme süreci başlamışken, bir anda yönetim tekrar göreve devam kararı aldı. Bu Düzce’de sevinçle karşılandı tabi ki. Bir tarafta A.Ş’nin kuruluş aşaması var, bir tarafta da yönetimin biz devam edeceğiz açıklaması var. İkisi de olumlu tabi ki. Şu andaki mevcut yönetim, başarıdan başarıya koşmak için mücadele veriyor ve ‘O sene bu sene’ parolasıyla yola çıktılar.  Yönetim belki, 1 sene 2 sene sonra bırakacak, ama A.Ş ömür boyu devam edecek. Bununla ilgili olarak da kalıcı yatırımlar yapıldığı zaman, Düzcespor’a herkes başkan olmak ister.” dedi.

“Düzce böyle, gelen yatırımları kaçıran insanlarız”

Köseer, sözlerine Avni Akyol döneminden bir kesit anlatarak devam etti: “Biz Bolu’nun ilçesi iken, rahmetli Avni Akyol Düzcespor’a bir ödenek çıkartmıştı. Dedi ki ‘Ben size 100 milyon para gönderiyorum, Düzce’ye olimpik bir yüzme havuzu yaptırın. Bu olimpik yüzme havuzunu 7’den 70’e her kes kullanabilecek. Bolu Valiliği, Düzce Kaymakamlığını ve Düzce Belediyesini arıyor. ‘100 Milyonluk ödenek geldi yer bulun havuzu yapın. Alın parayı yapın’ diyor. İnanın bana, o dönemin Belediye Başkanı Ruhi Kurnaz, maalesef Düzce’de yer bulamadılar. Son gün para geriye gidecek, para geriye gitmesin diye rahmetli İşadamı İrfan Öztürk ‘Benim Metek Köyünde yerim var. Bu yeri vereyim de gelin yapın buraya’ dedi. Bizim o dönemki Belediye Meclis Üyeleri, ‘Vay efendim olmaz’ neden olmaz, ‘İrfan Öztürk’ün bağışlayacağı yerin hemen yanında arsası var, değerlenecek onun için veriyor orayı’ diye söylenti çıkarttılar. Ne oldu biliyor musunuz? Para geriye gitti. O dönemin bolu Valisi aldı o parayı, gitti Karaçayır’a kapalı yüzme havuzunu yaptı, o yüzme havuzuna şimdi 7’den 70’e her kes gidiyor. Aylık geliri de 250 Milyar. Şu anda 250 Milyar aylık geliri var o yüzme havuzunun. İşte Düzce böyle, gelen yatırımları kaçıran insanlarız” cümlelerini kullandı.

“Keşke il olmasaydık

Düzcespor’a gelir oluşturmanın bir türlü becerilemediğini söyleyen Köseer, “Yapamadık bunu, beceremedik. ‘Onun yeri değerlenecekmiş’ neden böyleyiz biz. Değerlensin, Düzce’ye hizmet geliyor, sana bana gelmiyor ki. Bolu bu konuda çok başarılı biliyor musunuz? Bolu birbirini yiyor, ama bir hizmet gelecekse, kenetleniyorlar. Hele ki Boluspor için daha çok kenetleniyorlar. İşte bu benim gücüme gidiyor. Bolu aldı başını gidiyor. Biz il olduk, keşke olmasaydık. Düzceli artık kendisini kaybetti. Dışarıdakiler artık Düzce’yi yönetiyor. Düzceliler kayboldu. Bu benim ağrıma gidiyor, gücüme gidiyor. Biz ilçeyken, herkes birbirini tanıyordu, şimdi birbirimize selam vermeye korkuyoruz” diyerek Düzce’nin son durumundan yakındı. 23:46

“Bizi Düzcespor’dan soğutmaya çalışanlar var”

Türkiye Spor Yazarları Derneği ile ilgili söylemek istedikleri olduğunu söyleyen Köseer şöyle devam etti: “Şimdi ben irtibat kurdum İstanbul ile. Maçlara girebilmek için yaklaşık 11 kişilik bir liste veriliyormuş. Biz yaklaşık 40 senedir, Düzcespor’un peşinde koştuk. Düzcespor’a gelir elde etmek için çok mücadele verdik. Kampanyalar düzenledik, kapı kapı gezdik kameralarla, haberler yaptık, deplasmanlara gittik, gecelere katıldık. Yani biz Düzcespor için çok şeyler yaptık. Son zamanlarda Düzcespor ile ilgili olarak bizi Düzcespor’dan soğutmaya çalışanlar var. İşte maça girmeyeceksin, haber yapamazsın, Düzcespor’u duyuramazsın gibi bazı gruplar var şu anda. Tabii biz bunlara gülüyoruz gerçi, ama bizi kimse koparamaz Düzcespor’dan. O konuda biz çatıya çıkarız, caminin minaresine çıkarız, maçı yine seyrederiz.”

“20 seneden beri aynı kişiler”

Düzcespor maçlarını takip eden bazı basın kuruluşlarına tolerans gösterildiğini aktaran Köseer, “Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin Düzce Temsilcisi Erol Tayhan. Ben İstanbul ile konuştuğumda ne diyorlar biliyor musunuz? ‘Bir sahanın içinde fotoğraf çekilecek, bir de basın tribününde yazıcı olur’ denildi. Maalesef Düzce’de bir yerel gazetede, hem foto muhabirine, hem de maçı takip eden gazeteciye, kart çıkıyor. Bizim Düzce Postası gazetesinde de Harun Bey’e kart çıkıyor, ama maçı takip eden gazeteciye kart çıkmıyor. Neymiş, kontenjan yokmuş. Yani eşitlik sağlanmıyor, bir dengesizlik var. Bu bizim canımızı sıktı. Ben bunu İstanbul’a bildirdim ve bu işin peşini bırakmayacağım. Ben şu anda Düzcespor’un 4 maçını seyredemedim. Bu bizim gücümüze gidiyor. Maça gelmeyenler kart alıyor, maça geç gelenler kart alıyor, ,ama biz yıllardır Düzcespor’un peşindeyiz, o kadar kampanyalar yaptık, ama biz kart alamıyoruz. Birde şunu söylemek istiyorum, insanlar bu tip insanları görmekten bıktı. Depremden beri yeter yani. 20 seneden beri aynı kişiler. Gençler gelsin, üniversite mezunları gelsin. Biz aynı suratları görmekten bıktık. Düzce böyle olmamalı.” dedi.

Şerbetçi: Şehidimizin acısını yaşarken, Tayhan bizden hes kodu istedi

Konuyla ilgili kendisinin de girişimi olduğunu söyleyen Şerbetçi, “Türkiye Spor Yazarları Derneği Genel Merkezi’ni ben de aradım bu konu ile ilgili. Biz rahmetli şehidimiz Mehmet Arif Kıdıman’ın cenazesini almaya gittiğimiz gün, Cihat Tutkun’da canlı şahidim bir WhatsApp grubu kurmuş. TSYD WhatsApp grubu. Biz şehidimizin acısını yaşıyoruz, içimiz parçalanmış, Erol Tayhan’dan Bize gelen ilk mesaj; ‘Herkes HES kodunu göndersin’ Ben de gruptan bir mesaj yazdım, dedim ki kardeşim ‘Biz şehidimizin cenazesiyle uğraşıyoruz, bu HES Koduna yarın bakarız.’ Neyse cenaze kalktı, ondan sonra biz HES kodlarını Tayhan’a gönderdik.” sözleriyle şehidin cenazesine yapılan saygısızlığı dile getirdi.

Tayhan: “O ünlü yazarınızı maça almayacağız” dedi

Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin grubuna baktığında Metin Köseer’in adının olmamasının dikkatini çektiğini söyleyen Şerbetçi, “Acaba dedim ki Metin Köseer’i neden koymadı? Ben de Metin Köseer’i aradım ve ‘seni arayan oldu mu?’ dedim. Arayanın olmadığını söyledi. ‘Benim haberim yok’ dedi. Ondan sonra Metin ağabey hemen HES kodunu gönderdi. Ama Erol Tayhan ona maça giriş kartı vermeyeceğini söyledi. Sanki bir kasıt var. Erol Tayhan ‘Metin Köseer’i ne yaptın? O ünlü yazarınızı, maça almayacağız, onun adını yazmadık’ dedi. Neden yazmıyorsun diye sordum. ‘Yazmıyoruz, kontenjan o kadar’ dedi. Ben de o zaman ‘onu Metin Köseer’e söyle’ dedim ben de. ‘Ne var ondan mı korkacağım. Söylerim.’ dedi.” 30:41 30:16

“Tayhan Zaman Gazetesi’nden yetişti”

Erol Tayhan’ın, FETÖ yayın organı Zaman Gazetesi’nden yetiştiğine dikkat çeken Sadullah Ünsal, “Balık baştan kokarmış. Şimdi şöyle bir şey var. Düzce’de basın konusu gündeme geldiği zaman, herkesin hiç ağıza alınmayacak, akıl kar edilmeyecek, hiçbir muhasebe yapılmayacak şekilde basın ve basın mensuplarının bir eleştirisi var. Neden? ‘Balık baştan kokar’ diyor. Bir kere, işin başındaki adam, Düzce’de Gazeteciler Cemiyeti var mı, yok mu? Var! Kimmiş, Erol Tayhan. Ne iş yaparmış bu? Gazeteciymiş… Nere de? Nerede gazetecilik yaparmış, burasının bir yeri var mı? Yok! Bir organizasyonu var mı? Yok… Gazeteciler Cemiyeti’nin kongresi nerede yapılıyor, bilen var mı? Peki Düzce’de gerçek anlamda Gazetecilerin ve basın camiasının derli toplu hareket edeceği bir alan var mı? Yok! Çünkü neden? Bu Zaman Gazetesinden yetişmiş arkadaş.” şeklinde konuştu.

“Kendine rol biçmekle bu işler olmaz”

Tayhan’ın Düzcespor’u yıllardır takip eden Köseer’in maçlara girişini engellemesini eleştiren Ünsal sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun yetiştiği yerin fikri, zikri belli, neden orada olduğu da belli. Burada da bunların, bu Zaman Gazetesi’nin, Fetullah Gülen grubunun içinde olan, yetişen adamların kitabı, yolu, izi her şekli menfaattir. Şimdi burada Düzcespor ve Düzce’nin meselelerine yıllardan beri sahip çıkanı maça sokmuyorum. Sen kimsin? Senin bir vasfın mı var, senin bir yerin var mı? Valinin yanına oturmakla, Belediye Başkanının yanına oturmakla, basın toplantılarına girildiğinde sen bu soruyu sorma deyip de, kendine rol biçmekle bu işler olmaz ki. Senin yetiştiğin yer belli, geldiğin yer belli. Ama bugün burada baktığın zaman, anılan bilinen şekli ile Gazeteciler Cemiyeti Başkanı. Hadi oradan… Türkiye Spor Yazarları Derneği Başkanı. Adam da ego var! Buna bugüne kadar itibar edilmiş”

“Ego ve hırsları için elinden geleni yaparlar”

Tayhan’a bir simitçi kadar itibar etmediğini açıklayan Ünsal, “Kendisi ile hiçbir derdim yok, ama yetiştiği ocağı biliyorum, bulunduğu mihrakı biliyorum. Herkes biliyor bunu aslında. Bu yapıdaki insanlar, ego ve hırsları için elinden geleni yaparlar. Çünkü bunlar böyle yetiştirildiler. Şu anda da elde tutuluyorlar. Düzce’de cemiyetin başındaki adam, Fetullah Gülen’in Türkiye’yi yıkmak için, bu memleketi Siyonist’e, Masona, emperyalistte, Amerika’ya teslim etmek için kurduğu nizamdan gelmiş bu adam. Buraya hizmet etmiş, körle yatan şaşı kalkar, benim anlatmak istediğim o.” sözleriyle Tayhan’ın FETÖ geçmişine vurgu yaptı.