Vatan Partisi öncülüğünde Türkiye çapında düzenlenmesi hedeflenen Üretim Devrimi Kurultayı bugün Düzce’de de gerçekleştirildi. Vatan Partisi İl Başkanlığı koordinasyonunda Düzce Üniversitesi Teknopark Konferans Salonu'nda düzenlenen Düzce kurultayına Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, akademisyenler, sivil toplum örgütü temsilcileri, Düzceli üreticiler ve partililer ile vatandaşlar katıldı. Yöneticiliğini Vatan Partisi Düzce İl Başkanı Fethi Sönmez'in yaptığı kurultayda sırasıyla Parti Lideri Doğu Perinçek, Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halil İbrahim Uğraş, Düzce Ziraat Odası Başkanı Ramazan Öztürk, Akçakoca Turizm Derneği Başkanı Rıza Çakar, Akçakoca Ziraat Odası Başkanı ve aynı zamanda Ulusal Fındık Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Levent Şahin Başaran ve Esnaf ve Sanatkarlar Derneği (ESDER) Başkanı Mehmet Tuncer konuşma yaptı. "Herkes diyor ki 'bu böyle gitmez'" Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek "Üretim Devrimi Kurultayı"nda yaptığı konuşmada, şunları kaydetti: "Türkiye çok önemli bir kararın eşiğinde. Kesinlikle karamsar olacağımız bir gelecek yok önümüzde mutlu olacağımız bir gelecek var önümüzde. Zorluklardan çıkmış büyük bir milletiz. Onun için önümüze aydınlıkla ve umutla bakıyoruz. Buraya gelmeden önce üretim devrimi kurultaylarına Orta Anadolu’dan başladık. Bu kurultaylara Düzce’yle devam ediyoruz. Kurultaylarımız devam edecek. Bu kurultaylarımızda üreticilerimizle konuşuyoruz, sanayicilerimizle konuşuyoruz. Çiftçilerimizle konuşuyoruz. Herkes diyor ki "bu böyle gitmez." Ekonomik olarak sıkıntıları ülkemiz olarak yaşıyoruz. Geldiğimiz bu noktaya halk "borçlanma ekonomisi" diyor. Beş yüz milyara yakın bir dış borcumuz var. Dış ödemeler açığımız 30-40 milyar dolar. Sonuç olarak herkes borçlu. Nüfus kâğıdı taşıyan tüm vatandaşlarımız borçlu. Bir ikinci kartımızda kredi kartı onlar da dolu. Atatürk’ümüz "köylü milletin efendisidir" demiştir. İnönü 1930 da "Biz köylü hükümetiyiz" demişti. Köylü memleketin efendisidir." "Zorlukları paylaştıracak bir hükümet oluşturacağız" "Değerli arkadaşlarım şimdi Türkiye borçlanma konusunu sorgulamakta." diyen Perinçek, şöyle devam etti: "Bir dönüm ve karar noktasındayız. Ekonomiyi hepimiz görüyoruz ama bu böyle devam etmeyecek. Türkiye’nin önünde üretim ekonomisi var. "Üretenler baş tacıdır" diyeceğiz. Ekmek teknemizi genişleteceğiz. Teknemizi korumak zorundayız. Tüm ekipmanların çalışması lazım ki paslanmayalım. Devlet olarak işletmelere destek olmalıyız. Üç ayaklı mülkiyet sistemiyle, karma bir sistemle ekmek teknesini korumak için el birliği ile üretimi arttırmalıyız. Devlet adamına yakışan şudur içinde bulunduğu durumu devletine ve milletine açıkça konuşup yardımcı olması lazım. Zorlukları paylaşarak aşabiliriz. Zorlukları paylaştıracak bir hükümet oluşturacağız. Milli kaynakların ve dış kaynakların en iyi şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. Millet olarak devlet olarak tasarruf oranımızı arttırmalıyız. Doğru yatırımlar yapmalıyız. İki yakamızı bir araya getirecek planlar yapmalıyız. Türkiye boğulmayacak, parçalanmayacak. Tek yol var üretici baştacı yapan zorlukları tasarrufa çevirip yatırım yapmayı sağlayan her şeyi göz önüne alarak bir sistem yapılması lazım. Kısa olarak zor bir dönemden geçeceğiz. Zor dönemde aç ve açıkta insan bırakmayacağız. Sağlığa ve güvenliğe açık vermeden hizmetlere devam edeceğiz. Eğitimin güvenliği en önemli taleplerdendir. Eğitimli iş gücüne her zaman ihtiyaç vardır. Yöneticilerde halk gibi halkın hayatını ve yaşantısına uygun bir şekilde yaşarsa halka güven verir. Bizim destanımız Ergenekon destanıdır. Başka milletlerin destanlarına benzemez. Dağları dağın içindeki demiri yakarak körükleyerek yollar açmış bir milletiz. Türkler demirci bir millettir. Bu dönemden de milli seferberlikle gerekir. Türk milletine sonuna kadar güveniyoruz. Sizleri bu duygularla yürekten sevgi ve saygıyla kutluyorum." "Üniversitelerde yeteri oranda bilim yapılıyor" Ardından kürsüye davet edilen Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halil İbrahim Uğraş, şunları kaydetti: "Üniversitelerin belli bir alanda ihtisaslaşması yani üniversiteler her şeyi yapan kurum değil temel seviyede bilgi üreten bir kurum ama belli alanlarda da ihtisaslaşma alanlarına girilmesiyle ilgili bir program başlatıldı. Biz seçilen ilk beş üniversiteden biri olduk. Seçtiğim alan da sağlık ve çevreydi. Yani ihtisaslaşma konumuz. Bu program aslında bize şunu gösterdi; 30 sene öncesine baktığımızda üniversitede belki yeterli bilgi birikimimiz yoktu, sanayide yetişmiş insan sayısı azdı ama bugün şunu artık rahatlıkla söyleyebiliyoruz yetişmiş insanımız var. Bilgi birikimimiz var. Üniversitelerde yeteri oranda bilim yapılıyor. YÖK'ün yeni yapılanmasıyla birlikte üniversitelerin sanayiyle ve halkla daha iççice olması bekleniyor."