ÜRYAN

Abone Ol

Bizleri evet bizleri “üryan geldik, üryan gideceğiz” diye, safsata bir algı ve arkasındaki kahpe bir hedef ile, varoluşumuzu temsil etmeyen düşünce ve inanç yoğunluğu ile benliğimize, hem de tüm hücrelerimize sirayet edecek şekilde, hilelerini kullanarak, kısmen hissettirerek, çoğu zaman da hissettirmeden bu iki yüzlü ve sahtekar davranış biçimini monte ettiler.

Boş ver…..üryan geldik, üryan gideceğiz.

İnsanoğlu üryan değildir, sudan çıkmış balık misali hedefi, kaygısı olmayan bir varlık değildir, asla ama asla çıplak değildir.

Balığın yeme yönelmesi ve iğneye takılması gibi ilerisini görmeyen basit, sabit, öngörüsüz ve hedefsiz bir yönelişe sahip değildir.

Daha sonra da kurtuluş için boş yere sağa sola çırpınış, onun kişiliği, karakteri ve davranış biçimi değildir.

O tüm yönleri ile donanımlı, aklının, vicdanının ve yüreğinin derinliklerinde gerçek kodlamaya sahip, sakin oturup düşündüğünde kendisini bilen, tanıyan, kendisini oluşturan ve asla kaybolmayacak değerler kümesinin farkına varacak, istediğinde bu gerçeklere yönelecek ve onu sahiplenecek bir varlıktır.

İşte bunu çok iyi bildikleri için, beyinlerimizin arka taraflarını yeniden kodlayarak, sürekli ve sürekli yeni kodlamalar atarak, tüm düşünce yapılarımızı satın aldılar, satın almaya da devam ediyorlar, hemde acımasızca ve kahpece saldırarak.

Olta sahiplerinin ve oltaların biri gidiyor biri geliyor.

Bu saldırı karşısında üzgünüm ki bizler, ahlak olarak, davranış olarak, duruş olarak ve nihayetinde vücut olarak, çıplaklığı seçerek, bu durumumuzdan mutlu mesut olarak yol aldık.

Ve hala da yol almaya devam ediyoruz.

Çünkü düşünmüyoruz, akletmiyoruz, bizleri oluşturan değerler kümesini görmüyoruz, ısrarla boş kümeye yönelerek üryanlığı seçiyoruz, oluşan bu çıplaklığımızı sorgulamıyoruz.

İnsanoğlunun sahip olduğu edep ve sadelik elbisesini çıkarttırarak meydanlara sürdüler.

Bu sürülmüşlüğün vermiş olduğu üryanlığı ön plana çıkartarak, kişiliği ve karakteri yok ettiler.

İnsanoğlunun sahip olduğu ve geldiği donanımlar ile varcağı yere varmasını engellemek adına, kendi gerçekleri ile yüzleşmesini ve sahip olduğu değerleri ile hareket etmesini engellediler.

Engellemeye de devam ediyorlar, bizler de buna çanak tutuyoruz.

Bunu yaparken de hayatın tüm katmanlarında aynı şekilde kodlama yaptılar ve yapmaya da devam ediyorlar, hemde çok bilinçli, planlı ve programlı bir şekilde bunu yapıyorlar.

Öyle ki insanoğlu, üryanlığı kabulü ve onu sahiplenmesi çok çabuk ve aynı zamanda da çokta istekli olarak gerçekleşti ve gerçekleşiyor.

Her birimizin çıplak olmasını sağladılar, artık üryanlık insanın tüm davranışlarında yansımasını göstermekte ve gayet olağan olarak algılanmaktadır.

Bu durumun ve konumlanmanın doğal olarak böyle olması gerekir diye beyinlerimize işlediler, bizler ne yapabiliriz ki diyerek durumumuzu ve gücümüzü hafife aldık, işin kötü tarafı irade yeteneğimizi unuttuk, onu baskıladık.

Kimse de bunu yadırgamıyor.

Yadırgayanlarıda değişik değişik sıfatlarla baskı altına alınarak sindirilmekte, tüm vicdani duygular ve endişeler baskı altına alınmaktadır.

Bu üryanlığı da bizlere en yoğun olarak ellerimizde ki telefonlarla ve onun içinde bizlere sürekli kodlama atan sosyal medya unsurları ve aktörleri ile yapmaktadırlar.

İnsanoğluna sürekli olta atılmakta, iğnenin ucundaki yemi yememiz istenmekte ve nihayetinde yakalanması sağlanmakta, yakaladıktan sonra da çırpınışını keyifle seyretmektedirler.

Oltaya gelmeyelim, üryanlığı seçmeyelim.

Oltanın ucundaki yeme tamah etmeyelim, onun cazibesine kapılmayalım, etrafında dört dönerek onun menziline girmeyelim, olur ki bir zaafımızda oltanın ucuna takılırız ve çırpınışımız, ortalığa dökülen çıplaklığımız, bizlerin nefesini kesiverir.

Gelin bizler de bizlere atılan bu oltalarla oyun oynayalım.

Oltanın ucunda ki, olta sahibi ile iğne arasındaki ipi keselim, irtibatlarını yok edelim.

Oltanın ucunu öyle bir sabitleyelim ki, öyle bir ağırlık bağlayalım ki, çekim gücü ile olta sahibi kendisini suyun içersinde bulsun ve kendi pisliği içersinde boğulup kalsın.

Gelin oltanın ipini kesmenin ve oltanın ucuna ağırlık bağlamanın ne olabileceğini hep beraber düşünelim ve etrafımızda ki olta sahiplerine, bulmuş olduğumuz çözümlerle üzerlerine üzerlerine giderek bunları uygulayalım.

Gelin düşünelim ve harekete geçelim .

Bizleri üryan olarak görmek isteyenleri tüm çıplaklığı ile ortalıkta sergileyelim.

Bizleri çıplak olarak görmek isteyenlerin heveslerini kursaklarında bırakalım.

T.K. @ kul6303839