Demokratik yönetimi rafa kaldırmayı hedefleyen Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)'nün üniforma giymiş teröristlerinin Türkiye Cumhuriyeti ve seçilmiş hükümete karşı devletin emanet ettiği silahları vatandaşlara doğrultarak kalkıştığı darbe girişiminin üzerinden 5 yıl geçti.

Ülkenin başta askeriye ve emniyet olmak üzere birçok kurumuna yerleşerek gerçek emellerini 15 Temmuz 2016'da açığa çıkaran ve 251 kişiyi şehit eden FETÖ'nün kanlı darbe girişimi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla sokaklara dökülen vatandaşların direnişi ile püskürtüldü. Türkiye'nin dört bir tarafında demokrasiye sahip çıkmak adına meydanları dolduran halk, hainlere geçit vermedi.

“Düzceli vatandaşlar meydanlardaydı”

15 Temmuz gecesi Türkiye’nin dört bir yanında olduğu gibi Düzce’de de vatandaşlar meydanlara ve sokaklara çıkarak darbe girişimine engel oldu, meydanlarda nöbet tutarak, teyakkuzda bekledi. Darbe girişiminin 5. yılında o gece yaşananları ve sonrasındaki süreci Öncü Haber mikrofonuna anlatan Düzceliler, Türk milletinin artık darbelere geçit vermeyeceğinin tüm dünyaya gösterildiğini vurguladı.

“Bizim verdiğimiz vergiyle yemek yiyorlar ben buna karşıyım…”

15 Temmuz gecesinin zorlu bir gece olduğunu belirten İdris Dursun, “15 Temmuz gecesi zor bir geceydi. Biz Düzce’de çok bir zorluk yaşamadık ama büyük şehirlerde çok kötü şeyler yaşandı. Bana göre FETÖ’nün ceza konusunda bir yorumum olacak. Biz vatandaş olarak vergi veriyoruz. Bizden aldığı vergiyle bu vatan hainlerine yemek veriliyor ceza evlerinde. PKK askerlerimizi şehit ediyor, ceza evlerinde bizim verdiğimiz vergiyle yemek yiyorlar. Bu yanış bir davranıştır, ben buna karşıyım, bunu kabul etmiyorum.” dedi.

“İnşallah millet olarak tekrar böyle şeyleri yaşamayız…”

15 Temmuz akşamı, büyük metropol illerde yaşananların Düzce’de yaşanmadığını ancak sürekli meydanlarda olduğunu aktaran Metin Taşkın, “15 Temmuz akşamı Düzce’de diğer illere göre, büyük metropol illerde yaşananları Düzce’de yaşamadık. Haliyle büyük şehirlerdeki insanlar gibi bizde sokaklardaydık. Eski bir kamu görevlisi olarak bu ülkedeki ilk darbe sonrası devlet memurluğuna girdiğimizde yaşadıklarımızı biliyoruz. Sürecin nereye gideceğini kestiremeyeceğimiz bir zamandı ama gözle görülür halde, her şeyin ayyuka çıkmasından sonra gizli saklı bir şey kalmadı. Süreç belli, olacaklar belli, birçok siyasi partinin oynadığı oyunlar belli. Ülkenin temel çizgileriyle kırmızı çizgileriyle oynanmasına siyaset değil vatan hainliğidir. Umarım inşallah millet olarak ülke olarak devlet olarak tekrar böyle şeyleri yaşamayız.” şeklinde konuştu.

“Bu oyunu oynayanlar artık inkâr etmiyorlar”

Türkiye üzerinde oynanmak istenen oyunlara dikkat çeken Taşkın, “Dünyada Ortadoğu üzerindeki oynanan oyunlar çok açık ve aşikâr. Bu oyunu oynayanlar artık inkâr etmiyorlar. Bu ülkede devletini, milletini, ülkesini, bayrağını seven, 5 yılda bir de olsa oyunu devletine, milletine oynamayan kişilere vermelidir. Oy, insanın namusudur, şerefidir. Her sohbette konuşmamızda uyarıyoruz etrafımızdakileri. Doğru bildiğimizi anlatmaya çalışıyoruz. Millet dinlerse, anlarsa, biz de milletin bilgilerinden faydalanıyoruz. Bir sistemin bir düzenin parçası olmamaya gayret ediyoruz.” diyerek, “Umarım bu ülke bu millet o günleri bir daha yaşamayız.” dedi.

 “Vatandaşlarımız ‘askeriye darbe yapamaz’ mesajını verdi”

Darbe girişiminin olduğu akşam hiçbir şeyden habersiz bir şekilde evinin bahçesinde oturduğunu ve yaşanan gelişmeleri televizyondan duyar duymaz hemen meydanlara çıktıklarını kaydeden Gültekin Yılmaz, “Cumhurbaşkanımızın açıklamalarını dinledik. Onun üzerine halkımızın vermiş olduğu direniş mücadelelerini izledik ve gördük. Biz de hemen çıktık ve Düzce’de gerçekleştirilen yürüyüşlere katıldık. O dönem ben pazarlama işleri yapıyordum. Gittiğim yerlerde de gördüm. İnsanlar her akşam meydanlarda ve sokaklardaydı. Ben artık insanlarımızın ‘askeriye darbe yapamaz’ mesajını verdiğini düşünüyorum.” diye konuştu.  

“Bunların ileriye dönük bir tehdit olacağını düşünüyordum”

1995’li yıllarda dahi FETÖ’nün yapılanmasından duyduğu şüpheyi dile getiren Gültekin, “Ben 40 yaşındayım, liseye giderken 1995’li yıllarda bile FETÖ vardı. Abiler, ablalar adı altında vardı bunlar. Ben şahsen o zamanlarda da bunların ileriye dönük bir tehdit olacağını düşünüyordum. Devlet bunu nasıl anlamadı ben hala o konuda muallaktayım. Çünkü ben hiçbir şekilde parayla dinin ilişkilendirilmeyeceğini düşünüyorum. Bunların işi, gücü paraydı. Bunlar parası olanı kendi okullarında okutuyordu, parası olanla ilgileniyordu. Şu an bunlar FETÖ adı altında terör örgütü diyoruz ama bence o zamanlarda da öyleydi. Bank Asya’dan bazı yerlere sponsor oluyordun sonra gidip öğrencinden bana yardım yap diye yardım istiyorsun. Bana o zamanlar da mantıksız geliyordu. Şimdi zaten ayyuka çıktı, herkes neyin ne olduğunu biliyor zaten.” şeklinde konuştu.  

 “Kurunun yanında yaş da yandı”

Yaşanan darbe girişiminin ardından birçok vatandaşın mağdur olduğunu ve sonrasında yapılan araştırmalar sonucu aklandığını belirten Tayyar Kılıçaslan, “Ne olduğunu anlamadık. Tüm vatandaşlarımız gibi biz de ne olduğunu anlayamadık. Sabah olduğunda neyin ne olduğu anlaşılınca, FETÖ’nün darbe girişimi yapmaya çalışıldığı anlaşıldığı zaman çok sıkıntılı bir süreç başladı. FETÖ ile alakası olan veya olmayan, hani derler ya ‘kurunun yanında yaş da yandı’ derler ya öyle bir pozisyon oldu. Vatandaş olarak sıkıntılı günler geçirdik. Birçok ilgisi olmayan esnaf bu süreçte iflas ettiler.  Gerçekten FETÖ ile alakası olmayan kişilere iftira atıldı. Gerçi bunlar araştırıldı ve sonuçlandırıldı ama sonuçta ilgisi olmayan vatandaşlar bu süreçte mağdur oldu.” dedi.

FETÖ’nün yapılanmasını kanser hücresine benzeten Kılıçaslan “Tabii ama şimdi şükür bunlar atlatıldı. Bunlar temizlendi ama yine temizlenmeyenler vardır. Temizleyemezsiniz ki kanser hücresi gibi bunlar, mutlaka bir yerlere bulaşmışlardır. İnşallah bunlar da bulunup tamamen yok edilirler. Benim temennim o yönde.” şeklinde konuştu.

HABR: M. KİLELİ