Yığılca’nın Hoşafoğlu köyündeyiz. Bugün burada ne oldu derseniz Düzce Çimento Fabrikası olarak hayata geçen, daha sonra Marmara Çimento olarak ismi değiştirilen ve Yığılca’nın Hoşafoğlu Köyü ile Aksu Köyü sınırları içerisinde üretim yapan fabrikanın üretim kapasitesini arttırmak için bir toplantı yapıldı.

Bu insanlar buranın tozundan, toprağından, gece yarısı bırakılan çimentonun tozundan en kötü şekilde etkilenen insanlar. Teyzelerimiz ektikleri bahçelerde biberini domatesini veya günlük ihtiyacını karşılayacak ve senede bir kere yiyecek olduğu ürünleri yetiştiremez oldular. Çimento tozundan ve bu toprağın etkisinden hayvanlar bu otu yiyemez oldular. Hepsinden önemlisi burayı yaşayamaz hale getirdiler. Bu insanlar bugün dediler ki “Teknoloji gelsin, yatırım gelsin ama insanlarımıza zulmetmesin, nimet olsun külfet olmasın.” diye seslerini duyurdular. Çevre İl Müdürlüğü ve Sağlık İl Müdürlüğü ekipleri buradaydı ve köy halkı şikayetlerini taleplerini dile getirdiler.

Hepsinden önemlisi insanlar iki konu üzerindeki sorularına cevap bulamadı. Birincisi Sarıkaya Mağarası’nın hali ne olacak? Dünyada eşi benzeri bulunmayan bu muhteşem Sarıkaya Mağarası’nın likitleri ile sarkıtları kırılıyor, buna önlem ne olacak? İkincisi, dünyada tescillenmiş Yığılca Arısı var. Yığılca Arısı’nın kaderi ne olacak? Arıların verimi ve bal oranı düştü, sağlığı tehlike altında. Dünyada eşi benzeri bulunmayan Yığılca Arısı bugün hayati tehlike içerisinde doğadaki yaşamını devam ettirmeye çalışıyor.

Yanımda Hoşafoğlu sakinleri var. Şimdi onlara kulak veriyoruz.

Köylüler, “Hepimizin hayatı tehlikede. Bahçeye inemiyoruz, hasta oluyoruz. Tozdan ve pislikten bahçe ürünlerini yetiştiremiyoruz. Sürekli para ile almak zorunda kalıyoruz bu da bizi ekonomik olarak zorluyor. Balkondaki masamın üstünü parmağınla çiz de bir gör toz içinde, camlarımın önü keza öyle, çamaşır asıyorum kuruduktan sonra topladığımda silkelediğimde toz dökülüyor.”

İnsanların bu şikayetleri ve bu talepleri var ama işin yükünü çeken büyüklerimize “CİMER’e şikayet edin” deyince şu ifadeyi kullandılar.

“Cumhurbaşkanı’nın oğlunun fabrikasıymış, biz kimi kime şikayet edelim?” aslında öyle bir şey yok. İnsanları bu şekilde kandırarak üzerlerinde baskı kurmuşlar. Ne amaçlıyorlar bilinmiyor ama Yığılca’da kurulu olan fabrika ile sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ve oğlunun hiçbir alakasının olmadığını ben biliyorum, sizde biliyorsunuz. Bu insanları bu şekilde inandırarak tepkilerini ve şikayetleri dile getirme konusunda önleri kesilmiş. Ben buradan AK Parti İl Başkanı’na özellikle sesleniyorum. Yığılca’daki insanlara kurulan yapı bu! Fabrikada hiçbir şekilde güvenlik önlemleri alınmamış ve şu anda da kapasite arttırımı ile beraber yaşadıkları sıkıntı katlanarak büyüyecek.

‘Cumhurbaşkanı’nın oğlunun fabrikası’ diye insanları etki altına almışlar, aslında günün konusu bu. İnsanlar tarlasında, bahçesinde, yaşamında her türlü sıkıntıyı yaşıyorlar ama işin özünde bunu dile getiremiyorlar. 

Soru: Cumhurbaşkanını seviyor musunuz?

Köy halkı: Allah bilir.

İşte gelinen nokta bu. ‘Cumhurbaşkanı’nın oğlunun fabrikası’ diye adlandırılan fabrika, bu memleketi toza dumana boğarak insanların yaşam kalitesini düşürdüğünden dolayı çok yüksek oranlarda oy aldığı Yığılca’da teyzelerimiz “Allah bilir” diye usulüne uygun bir tepki ortaya koyuyorlar. Bu sesin birileri tarafından duyulması lazım, bu sesin birileri tarafından iyi irdelenmesi lazım. Özellikle AK Parti İl Başkanı sayın Mustafa Keskin ve AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı ve Düzce Milletvekili Ayşe Keşir hanım, buraya gelip bu insanları dinlemenizde fayda var. Özellikle ‘Cumhurbaşkanı’nın oğlunun fabrikası’ ifadesinin hesabının mutlaka sorulması lazım. Çünkü bu insanlar Cumhurbaşkanı’nı da seviyor oğlunu da seviyor. Ama geldikleri noktada “Seviyor musunuz?” sorusuna “Allah bilir” cevabını veriyorlar. Allah’a bırakılacak iş var, bırakılmayacak iş var. İnşallah yatırımın olduğu bu güzel memlekette, doğanın kirletilmeden muhteşem Sarıkaya Mağarası’nın özelliği gitmeden, tescillenen Yığılca Arısı’nın hayatı bitmeden, şu ömrünü çoluk çocuğuna feda etmiş mazlum ve gariban insanların da yaşam kalitesi düşmeden bu meseleye bir çözüm bulunsun. Defalarca Çevre İl Müdürlüğü’ne, defalarca devlete müracaat ettiklerinde artık gözleri korkmuş. Niye? ‘Cumhurbaşkanı’nın oğlunun fabrikası.’ Yalan! Bu yalanla bu insanlar bir saadet kurmaya çalışıyorlar. Yalanla kurulan saadetin sonucu hüsran olur diye düşünüyoruz.