Hecinler Köyü sakinleri, köylerine kurulması planlanan katı atık tesisini yaptırmamakta kararlı. Ulusal kanallar aracılığı ile seslerini tüm Türkiye’ye duyurmak isteyen vatandaşlar yine köyün girişinde toplanarak Düzce Belediyesi’ne tepki gösterdi.

 Öncü Haber aracılığı ile Düzce Belediyesi’ne seslenen Hecinler Köyü sakinleri şunları söyledi:

“Biz ikinci sınıf insan mıyız?””

“Burası benim köyüm değil mi? Köyümde bana yer  yer sınırlaması yapılıyor. Biz ikinci sınıf insan mıyız?”

“Faruk Özlü için seçimlerde tulum çıkarttık ama o sözünü tutmadı”

“Kesinlikle yaşam alanımızın kısıtlandırılmasını istemiyoruz. Biz bıktık usandık artık yeter. 10 senedir biz bununla çabalıyoruz. Biz çoluk çocuk yaşlı genç demeden buradayız. Yazımız yok kışımız yok. Bu artık işkence haline geldi. Bıktık usandık. Buraya bir hafta önce resmen bir baskın yapıldı. Sabahın beşinde jandarma eşliğinde  TOMA aracı geliyor. Sabahın beşinde elektriğimizi kesiyor. Köyün içi 300-500 jandarma artık sayamıyoruz. Biz bunlara katlanmak zorunda değiliz. Biz sadece yaşam alanımızı savunmanın peşindeyiz. Jandarmalar TOMA’lar köpekler ile geliyor  kimse evinden çıkamıyor. Biz artık bıktık usandık. Bu sadece bizim değil İstanbul’un da sorunu. Karşımızdaki barajdan İstanbul’a su gidiyor . İstanbullu vatandaşlar  kullanıyorlar içiyorlar. Bunu artık herkesin görmesini istiyoruz. Faruk Özlü bize söz vermişti ama sözünü tutmadı. Biz ona seçimlerde tulum çıkarttık ama o  sözünü tutmadı.”

“Sabahın beşinde 500 askerle köyümüze geldiler”

Ben72 yaşındayım. Burada doğdum burada büyüdüm burada ölmek istiyorum ama yaşamak istiyoruz. 10 sene önce  İsmail Bayram zamanında karşı geldik. Mahkeme açtık. Mahkeme sonuçlanmadan geldiler çöpleri buraya döktüler. Mahkemeyi kazandık. Temyize verdiler yine kaybettiler. Faruk Özlü bakanken buraya geldi. Davullar zurnalar çiçekler tatlılar öyle şeylerle karşıladık. Bize  “bu iş kesinlikle bitmiştir Hecinler Köyü’nde çöplük diye  bir şey anılmayacaktır o iş bitmiştir” dedi. Düzce’de ayak üstü görüştük. Sayın bakanım bir söz verdiniz sözünüzü tutun dedik. “Ben sözümün  arkasındayım. Ev ev dolaşın söyleyin” dedi. Ne yaptılar sabahın beşinde 500 askerle sanki “Kore Savaşına” gider gibi geldiler köyümüze. Bizi burada sardılar. Niçin burayı delmek makineyi geçirmek için. İstemiyoruz biz yine burada nöbetteyiz. Emri veren Valiye sesleniyoruz. Sen bir Valisin. Vali emir vermeden asker buraya gelir miydi? Burayı ilk seferde yapacağız dedikleri şeyi yapmadılar. Çektiler parayı yediler içtiler. Sonra “biz buraya yatırım yaptık” dediler. Biz kaçıncı sınıf vatandaşız. Biz Müslüman değil miyiz ? Bize bu işkence niye? Çoluk çocuğumuza yazık değil mi?  Bu topluluk burada durmaya devam edecek. Buradan artık geçit yok. Nasıl bu makinalar sabahın beşinde geldiyse şimdi gece iki de alıp gitsinler ve bu halktan da özür dilesinler.”