İYİ Parti Düzce İl Başkanı Yunus Özay Er, Öncü Haber’e özel yaptığı değerlendirmede, parti çalışmaları ve ekonomi üzerine dikkat çeken açıklama ve tespitlerde bulundu.

“Sokak siyaseti yapınca halkın gerçek gündemi olan ekonomi ile yüzleşiyoruz”

İYİ Parti olarak sürekli sahada olduklarını ve halka kulak verdiklerini ifade eden İl Başkanı Er, Düzcelier’in en öncelikli çözüm beklediği sıkıntının ekonomi olduğunu vurguladı.

İl Başkanı Er, şöyle konuştu: “Ülke sathında olduğu gibi Düzce’de de İYİ Parti teşkilatları olarak çalışmamızı bütün hızıyla devam ettiriyoruz. Sokak siyaseti yapınca da halkın gerçek gündemi olan ekonomi ile yüzleşiyoruz. Ekonomi dışında diğer noktalar ikincil hatta üçüncül konuma gelmiş durumda. Biz ekonomi yönetimiyle alakalı İYİ Parti Genel Merkezi olarak da Düzce teşkilatı olarak da iyi bir kadroya sahibiz. Çok çalışkan bir kadroya sahibiz. Bundan birkaç hafta önce ekonomi kurmaylarımızı Düzce'ye getirdik. Ticaret odaların da organize sanayi bölgelerinde sanayicilerimizle yetkilileri bir araya getirerek İYİ Parti'nin kanaat ve çözüm önerilerini paylaşmaya çalıştık. İyi ekiple yola çıktığınızda zaten başarılı olacağınız muhakkaktır.”

“Ciddi bir güven bunalımı yaşıyoruz”

Vatandaşlar zamlardan ve yaşam standartlarının giderek düşmesinden dem vururken, kendilerinin sadece dinlemekle kalmayıp iktidara gelmeleri halinde sorunu nasıl çözeceklerini de anlattıklarını söyleyen Er, şunları kaydetti:

“İlk olarak vatandaşlara söylediğimiz şu aslında; Türkiye'nin ekonomik durumu içinden çıkılamayacak, alt edilemeyecek bir durum değil. Bizim ülkemizin kaynak sorunu, bizim ülkemizin üretim sorunu ve bizim ülkemizin istihdam sorunu yok. Sadece ciddi bir güven bunalımı yaşıyoruz. Bu güven bunalımını yaşarsak, biz kendi kaynaklarımızla kısa vadeli tedbirlerle ve bizim parti yetkililerimizin açıkladığı minvalde en az 1, en çok 2 sene içerisinde ülke ekonomisinin normal şartlarına çevireceğiz. Dediğim gibi ülkenin şu anda yaşadığı durum bir güven bunalımından ibaret. Yoksa ülkenin ne para birimi olan Türk lirasının bu kadar değersiz olması, ne CDS primlerinin bu kadar yüksek olması, dünya şartlarını göz önüne aldığımızda da enflasyonumuzun bu kadar yüksek olması normal değil. Bir ülke düşünün ki savaş içerisinde, Ukrayna ve Rusya her 2 ülkenin de CDS primleri bizden düşük. Enflasyonları bizden düşük. Güncel faiz oranları, mevduat faizleri de dahil olmak üzere bizden düşük. Bu çok rastlanan bir şey değil. Dünya ekonomisinde rastlanan şey değil. Dünya ekonomisinin iki tane ülke var. Arjantin ve Türkiye. Arjantin'de ne yazık ki bu güven bunalımından kaynaklı ekonomik kriz artık sürekli hale geldi. Biz ülkemizin, İYİ Partililer olarak kalıcı bir ekonomik kriz yaşanmaması için öncelikle bu güven noktasının uluslararası piyasalarda iç piyasadaki sorununu çözmesini önemsiyoruz. Bunun da olması için öncelikle güçlendirilmiş parlamenter sistemin tekrardan hayata geçmesi, ülke siyasetinde kontrol ve denge sistemi tekrardan ortaya çıkması, kuvvetler ayrılığının tekrardan yönetime egemen olması ve tırnak içerisinde söylüyorum, bu tek adam rejiminin artık son bulması taraftarıyız. Biz bunları halledeceğiz, akabinde de güven ortamını yakalayarak hızlıca sorunlara çözüm bulacağız.

“Enflasyon kalıcı ve büyük bir hastalıktır”

Enflasyondan başlayacağız tabii ki. Enflasyon kalıcı ve büyük bir hastalıktır. Kanser hücresi gibidir. Toplumu içten içe çürütür. Toplum bunun farkına dahi varmaz. Öncelikle enflasyonist politikaları da, Merkez Bankası'nın bağımsızlığı ilkesi çerçevesinde hareket ederek kısa zamanda çözeceğiz. Ama bizim sorduğumuz soruya dönersek; vatandaşlarımıza öncelikli olarak söylemeye çalıştığımız ilke güven ilkesi. Güven oluştuktan sonra geri kalan her şey kolayca olur. Bu ülke çok daha büyük krizler atlatmıştı.”

“Milletimizin varoluşunun temelinde devlet geleneği yatıyor”

Türkiye’nin küresel çaptaki son ekonomik krizden etkilenmesinin ana nedenini güven bunalımı olarak açıklayan İYİ Parti Düzce İl Başkanı Yunus Özay Er, şu ifadeleri kullandı:

“Güven ortamını oluşturmak bir günlük hadise değil, yani şunu söylüyorlar, ben iktidar partisi yetkililerini dinlediğimde “Bu kriz dünyada olan bir kriz dünyanın her yerinde sıkıntı var.” diyorlar ama bu çok gerçekçi bir durum değil. Dünya 2008 tarihinde bugün yaşadığımız krizin çok daha büyüğünü, global anlamda da çok daha ciddi olanını yaşamıştık fakat hatırlarsanız sayın cumhurbaşkanımızın tabiriyle “Biz krizi ülke olarak çok ciddi hissetmedik, kriz teğet geçmiştir bizi.” Bunun sebebi o dönemdeki ekonomik kadroların güçlü olması, 2008 bölümünden bahsediyorum. Bankacılık sistemimizin güçlü olması. Ekonomimizin sağlam temellere dayanması, kurumlarımızın, bürokrasimizin sağlıklı bir şekilde çalışması sebebiyle biz o krizden çok yara almadan geçmiştik. Bugünkü kriz o günkü krizden çok daha büyük değil fakat bugün ülkede çok ciddi bir güven bunalımı var. Bürokrasi kadrolarımız, ekonomi yönetimimiz çok sağlıklı çalışmıyor. Bunun neticesinde de ülke hiç hak etmediği bir noktada, hiç hak etmediği şartlarla karşı karşıya kalmış durumda. Öncelikle güven bunalımından benim kastettiğim bu. Bunun aşılması; ekonomi politikaları, dış politika, içişleri, milli savunma gibi politikalar tek insanın ya da birkaç kişinin ağzından çıkacak ilkelerle yönetilebilecek politikalar değil. Bu ülkenin 2 bin 500 yıllık devlet geleneği vardır. Bizim milletimizin varoluşunun temelinde zaten bu devlet geleneği yatmaktadır. Bu manada da ben sorunların düşünüldüğünden çok daha kısa sürede ve çok daha hızlıca geçmesini umuyorum, geçeceğine inanıyorum. Bir günlük bir iş değil bu. Sistem nasıl bir günde bozulmuyorsa bir günde de düzelmez ama hızlı ve emin adımlarla ilerleyebilirsek, bu zor günleri devlet-millet el ele sloganıyla atlatabileceğimize inanıyorum.”