İçerisinde yaşayan onlarca milletle tam bir kültür mozaiği olan ve Çerkes’i, Abhaza’sı, Laz’ı, Kürt’ü herkesi kucaklayan Düzce’de artık yeni bir sayfa açılması gerektiği çağrısı yapan Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, atası burada olsun olmasın, ‘Ben Düzceli’yim’ diyenlerin ve ‘Düzcelilik’ ruhunu hissedenlerin bu memleketin bir parçası olduğunu vurgulayarak etnik köken ayrımı kanısına yol açan ‘Ne milletsin?’ sualinden vazgeçilmesinin isabetli bir adım olacağını söyledi. Ayrıca Düzce’nin geleceğini şekillendirecek yerel seçimler öncesi doğru karar verilmesinin önemine işaret eden Ünsal, “Bu seçim o kadar kolay değil. Pantolonla, gömlekle, ceketle kazanılacak bir hava yok. Ona göre bu milletin gönlündeki, sevdası ve hoşgörüsündeki isimleri seçin.” dedi.
Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, bu kez ‘Yorumlu-yorum’ programında Düzce’nin kültürel zenginliğini bölgeye has bir sual olan ‘Ne milletsin?’ ekseninde ele aldı.
“Düzce hakikaten küçük bir Türkiye gibi”
“Düzceli olmak…” diye sözlerine başlayan Ünsal, “Düzce'ye dışarıdan geldiğinizde nasılsın iyi misin veya yeni tanışmalarda ‘Sen ne milletsin?’ derler. Türkiye'nin birçok yerinde bulamazsınız bunu. Düzce'de ‘Abhaza mısın, Çerkes misin, Gürcü müsün, Manav mısın?’ diye sorarlar. Yıllardan beri böyle devam eder. Düzce hakikaten küçük bir Türkiye gibi. Bütün coğrafyalardan, Kafkaslar’dan, Balkanlar’dan, Güneydoğu'dan, Doğu’dan her taraftan gelmiş insanların yaşadığı şirin bir kent.” dedi.
‘Ne milletsin?’ işinden vazgeçelim”
Düzce’deki kuvvetli sahiplenme duygusuna atıfta bulunarak, ülkenin yönetimi ya da önemli görevlerde iki elin parmağını geçmeyecek kadar Düzceli olmasını ele alan Ünsal, ‘Ne milletsin?’ sorusunun tarihe karışması gerektiğini gerekçeleriyle anlattı. Ünsal, sözlerine şöyle devam etti:
“Düzceli olarak biz ticarette, siyasette, içtimai halde ve makam, mevki, idare, irade, riyaset makamları belirlenirken biz hep uzayan kol bizden olsun misali kendi milliyetimizden insanları tuttuk bir yerlere getirdik veya getirmeye çalıştık. İşin sonunda son 30 yıla şöyle bir bakarsak, depremden sonra Düzce göç aldı. Giden gitti, gelen geldi ama milat oldu. Milletler öyle bir iniltili şekilde Düzce'ye geldi ki, Düzce'nin bugün siyasetinde, sivil toplum kuruluşlarında, meslek örgütlerinde ya da müteahhitlik gibi iş dünyasındaki etkili mesleklerde Düzceli yok. Bir örnek verelim, Düzce'nin en çok devletten iş alan büyük müteahhidi Düzceli değil. Düzce'deki mazisi 50 seneyi bulmuyor. Düzce'deki birçok teşekkül öyle bir kabuk değiştirmiş ki Düzce'nin en büyük işi alan müteahhidi Düzceli değil. Düzce'de siyasette en etkili olan isimlere bakın Düzce Belediye Meclisi’ne bakın, İl Genel Meclisi’ne bakın, seçilenlere bakın onların da babasının, dedesinin mezarı Düzce'de değil.
“Bilim insanı, ilim insanı, ticaret insanı, siyaset insan olarak kaç Düzceli’miz var?”
Babası, dedesi, atası burada olan ve ‘Ne milletsin?’ diye soran Düzceliler’i, yıllardır Düzce’ye sonradan gelenler yönetiyor. Ticari olarak faydalanıyor. Ne yapmak lazım? ‘Ne milletsin?’ işinden vazgeçelim, etnik köken milliyetçiliğinden bir vazgeçelim. Bu bize siyasi, içtimai ve ekonomik olarak kaybettirdi. 3 validen başka, Türkiye genelinde Düzceli bir Anayasa Mahkemesi başkanı var mı? Genelkurmay Başkanımız var mı? Kara Kuvvetleri Komutanımız var mı? Emniyet Genel Müdürümüz var mı? Türkiye'de 100'e yakın üniversite var. Kaç rektör Düzceli? Bilim insanı olarak, ilim insanı olarak, ticaret insanı olarak, siyaset insan olarak kaç Düzceli’miz var?”
“Düzceliler’imize sahip çıkmadık”
Yıllardır süregelen Düzcelilik ve etnik köken karşılaştırmasını bir handikap olarak niteleyen Ünsal, “Türk milletiyiz. Diğerleri de Türk milletinin parçaları, bir mozaiğin parçasıyız. Ne millet olursan ol ama liyakatli, akıllı, ticarette ve siyasette bizden olmadığı için bizim milliyetimiz olmadığı için önümüzü kese kese, enerjimizi bunlara harcarken, Düzce'nin müteahhitleri en büyük müteahhidi dışarıdan geldi. Siyaset noktasında da biz hiç Düzceli’mize sahip çıkmadık. Okulundan, lisesinden, üniversitesine kadar Düzceliler’imize sahip çıkmadık. Siyasette de var. Bu bize zarar veriyor. Bütün milliyetleriyle, bütün etnik kökenleriyle Düzcelilik ruhunu yeniden yaşatan ve yaşayan bir hale bürünmezsek bundan 10 sene sonra bu ekranlarda herhangi bir yorumcu aynı şeyleri söyleyecek. Bizim kavmimiz, bizim etnik kökenimiz değilse, ’Ticaret olarak da siyaset da önüne geçelim’ anlayışı doğru bir yaklaşım olmaz. Türkiye'nin en pahalı cipleriyle geziyorlar, caddeler doldu. Biz de hala soralım; ‘Sen ne milletsin?’”
“Siz birilerini tercih edebilirsiniz, atayabilirsiniz ama vatandaş seçecek”
“Yerel seçimin adım adım yaklaştığı bu dönemde, siyaset devam ederken çok acayip oyunlar oynanıyor.” diyerek sözü siyasete getiren Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, “Düzce'de ölmeyecek, siyaset hayatı bittikten sonra Düzce'de yaşamayacak insanlar, Düzce'nin kaderine yön veriyor. Maalesef çok acı bir tabloyla iç içeyiz. Düzce'nin siyasetine yön versinler, faydalı olsunlar bize Necmi Hoşver’i, Avni Akyol’u unuttursunlar. Öyle bir hizmet yapsınlar. O da pek olacak gibi görünmüyor. Seçim, görev, siyaset, irade ve idare bittikten sonra bir daha Düzce ile işi olmayacak insanlar, Düzce’nin kaderini belirliyor. Siz birilerini tercih edebilirsiniz, atayabilirsiniz ama vatandaş seçecek. Bu seçimin herhangi bir iktidar veya muhalif kanaat ne olursa olsun garanti olduğunu göstermez. Seçim çok riskli. İnsanların maddi, manevi, ekonomik olarak sıkıntıları çok fazla. Siz adayı seçersiniz, vatandaş başkanını seçer. Siz bunu belirlerken yarın bu adayın veya bu insanların baş başa kalacağını çok iyi düşünmeniz lazım. Değişik değişik entrikalı anketler var, değişik oyunlar var. Allah'tan korkan, kuldan utanan ve bugünkü iktidarın ve gücün nimetlerinin hakikatine ulaşacak şekilde karar vermenizde fayda var. Enaniyetten, gururdan, kibirden, hesaplaşmadan uzaklaşmak lazım. Bunların hepsini açabiliriz ama açmamız gereken bir şey daha var.“
“Düzce'nin kaderini belirlerken gereğini gerektiği gibi yapmanız lazım”
Ünsal, konuşmasını şöyle noktaladı: “Bolu’da Tokadı Hayrettin Hazretleri’nin bir türbesi var. Türbede diyor ki, ‘Edep Yahu’. Bu kelimenin altına kitap yazılır. Söyleyemediğimizi önümüzdeki günlerde gene söyleriz. Düzceli olmanın, Düzcelilik ruhunu yaşatmanın muhakemesini hep beraber yapalım. Siz adayı seçersiniz, vatandaş başkanını seçer. Seçim o kadar kolay değil. Pantolonla, gömlekle, ceketle kazanılacak bir hava yok. Ona göre bu milletin gönlündeki, sevdası ve hoşgörüsündeki isimleri seçin. İktidar partisinden özellikle Ercan Öztürk ve Hasan Şengüloğlu, ittifak ortağı MHP’den İlhami Caboğlu, siyaset devam etse de bitse de Düzce'de kalacaksınız. Düzce'nin kaderini belirlerken gereğini gerektiği gibi yapmanız lazım. Yapmazsanız da siz bilirsiniz.”