Düzce İl Sağlık Müdürü Dr. Yasin Yılmaz, Öncü TV’nin gündüz kuşağında ilgiyle izlenen ‘Güne Merhaba’ programına konuk oldu. Öncü Medya Haber Müdürü Canan Üstüner’in hazırlayıp sunduğu programda İl Müdürü Yılmaz, en merak edilen iki konu hakkında önemli bilgiler paylaştı.

2 yıldır tüm dünyada hayatı kabusu çeviren koronavirüs salgınında tablonun giderek iyimser bir hal aldığını açıklayan İl Müdürü Yılmaz, geçtiğimiz haziran ayında yaşanan sel afetinin ardından kent merkezinde içme suyu tüketiminde yaşanan tedirginliğe de son verecek bilgilendirmelerde bulundu.

“Düzce’de hızlı azalma var”

İlk olarak salgındaki son durum hakkında konuşan Düzce İl Sağlık Müdürü Dr. Yasin Yılmaz, Düzce’de günlük vaka sayısının 50’lere kadar gerilediğini müjdeledi. İl Müdürü Yılmaz, şöyle konuştu:

“Geçen hafta itibariyle günlük vaka ortalamamız 50 civarında diye konuşmuştuk. Bu rakam bu hafta itibariyle biraz daha düşüş eğiliminde devam ediyor. 40’lı rakamların altına gelmiş durumdayız şu anda, tabii burada daha önceden de yaptığımız gibi hem vatandaşlarımızın sağduyulu davranması hem de kendilerini nasıl koruyacaklarını biliyor olmaları, hatırlatma dozlarını yaptırıyor olmaları, virüsün de belli bir doygunluğa ulaşmasıyla birlikte tüm Türkiye’de vaka sayıları gevşediği gibi ilimizde daha hızlı bir azalma söz konusu. Şu anda çok şükür önemsenmeyecek seviyelerde, hastane yatış sayılarımız da 8-9’lu rakamlara kadar geriledi. Zaten bu son yazda olan dalgada 15-20 civarında serviste yatan hastamız olmuştu, yoğun bakımda ve şu anda yine 9 civarında hastamız yatıyor. Toplam 16-17 civarında hastamız tedavi oluyor diyebiliriz.”

“Kış aylarında farklı bir viral enfeksiyon ortaya çıkabilir”

Virüsün mutasyona uğraması ile birlikte güç kaybettiğine işaret eden İl Müdürü Yılmaz, şöyle devam etti:

“İlk virüs çıktığı zamanda çok ölümcül seyrediyordu biliyorsunuz hastanede yatış olanlarımız çok büyük hasar gördü. Her 100 vakadan 5-6’sı hastanede yatmak durumunda kalıyordu özellikle kronik rahatsızlığı olanlarda daha olumsuz seyrediyordu. Şu anda virüsün bu son gelmiş haliyle daha yüzeysel gidiyor diyebiliriz. Akciğer solunumu daha az, daha çok hapşırık nezle ve boğaz ağrısı vücutta kırgınlık, baş ağısı gibi semptomlarla ilerliyor. Zaten aslında en başından beri bunu bir gribal enfeksiyona neden olan bir virüs çeşidi olarak görüyorduk, ancak hani mutasyonu itibariyle çok ölümcül olmasından dolayı birtakım kısıtlamalar zarureti ortaya çıkarttı. Yoksa o zaman da viral enfeksiyondu şimdi de viral enfeksiyon. Sadece burada oluşturmuş olduğu varyasyonlar, mutasyonlar neticesinde daha yüzeysel seyrediyor. Tabii önümüzde yeni mutasyonlar da olacak. Yurt dışında biliyorsunuz farklı ülkelerde farklı mutasyonlar tespit ediliyor. Belki kış aylarında farklı bir viral enfeksiyon ortaya çıkabilir.”

“Yirmi kat daha hızlı bulaşıyor ama…”

Kış aylarında görüşmesi muhtemel varyantların tehlikeli olmasını beklemediklerini vurgulayan Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Yani şu anda daha tehlikeli bir varyant çok beklemiyoruz açıkçası. Bu virüsün biliyorsunuz bir önceki virüse göre yirmi kat daha hızlı bulaştığı konuşuluyor ama hastalık yapma gücü daha zayıf… Hastalık yatma gücü daha zayıf olduğu için hızlı bulaşıyor olması çok bizim sosyal hayatımızı da etkilemedi. Vatandaşlarımızı da olumsuz etkileyen bir durum olmadı. Vefat sayımızda da çok belirli bir artış olmadı. Bu bir aylık süreçte Kovid kaynaklı 3-4 civarında vefatımız oldu. Bu viral enfeksiyon kronik rahatsızlığı olan ve belirli bir yaşın üzerindeki vatandaşlarımızı da olumsuz etkiliyor. Tabii ki tedbirler önemli. Kaç yıldan beridir bu konuyla alakalı hem sizlerin (basın) vasıtasıyla hem sosyal medya aracılığıyla hem de farklı platformlarda nasıl mücadele edeceğimizi, işte nasıl kendimizi sakınacağımızı, en güçlü silahımızın aşı olduğunu hep ifade ediyoruz. Bundan sonraki süreçte aynı yöntemleri kullanıp tekrar bir dalgalanma olursa o şekilde bir mücadele başlatacağız. Burada ben  vatandaşlarımızın sağduyulu davranışlarından dolayı çok teşekkür ediyorum. Gerçekten toplumun büyük kesimi bizimle çok koordineli bir süreç yürütüyor. Bu savaşta canla başla mücadele eden çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.”

“İshal vakalarıyla ilgili hiçbir sorun yaşanmadı”

Geçtiğimiz haziran ayında taşkınların zarar verdiği Beyköy’deki içme suyu tesisinin onarılmasının ardından tekrar musluklardan akan suyu içme noktasında vatandaşlarda oluşan tedirginliği giderecek açıklamalarda bulunan Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:

“Şu anda özellikle merkezde herhangi bir sorunumuz kalmadı. İlk zamanlar olabilirdi ama orada da koordineli çalıştık, sayın bakanımız (Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü) orada çok büyük bir efor sarf etti biliyorsunuz gece-gündüz uyumadı. Bir ayda bitecek bir işi belki üç-dört gün gibi kısa bir sürede faaliyete geçirdi. Gerçekten sayın bakanımız o konuda çok büyük fedakarlık yaptı ve orada bizim de klorlama vesaire ilgili teknik ekibin destekleri oldu. Koordineli bir şekilde oldu ve ishal vakalarıyla ilgili hiçbir sorun yaşanmadı. Su ilk verildiğinde bazı yerlerde patlamalar oldu ama biz onu çok koordineli yönettik bir hafta on gün süreçte klorlaması dinlenmesi çok güzel koordine edildi ve hiçbir salgın durumu meydana gelmeksizin atlatmış olduk gerçekten o faciayı da. Başarılı geçti baktığınız zaman, köylerde de il özel idaresiyle takip ediyoruz bu konuyu Hayri bey (Düzce İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Mehmet Hayri Şen) o konuda hassas.

“Su analizinin sonuçlarını il özel idaresiyle birlikte takip ediyoruz”

İl Müdürü Yılmaz, yakın zamanda komşu il Bolu’da su kaynaklı yaşanan vefat ve hastaneye yatışlar sonrası gözlerin Düzce’deki içme suyu kaynaklarına çevrildiğinin hatırlatılması üzerine, İl Halk Sağlığı Müdürlüğü tarafından yürütülen çalışmalar hakkında bilgiler verdi.

Yılmaz, şöyle devam etti: “Bolu’da olanlar çok büyük bir talihsizlikti. Allah rahmet eylesin vefat eden vatandaşımıza, tabii bunu her an patlamaya hazır bomba gibi düşünmek lazım bu tip konuları çünkü özellikle kaptajının iyi yapılmış olması lazım. Dışarıdan yabani hayvanların oraya girmiyor olması lazım. Dinlendirilmesi lazım. Biz yazışmalarla su analizinin sonuçlarını il özel idaresiyle birlikte takip ediyoruz. Suda sorun yaratan parça varsa hemen değiştiriliyor. Klor seviyesini de ölçüyoruz mikrop vesaire açısından olup olmadığına bakıyoruz. Bütün verileri ölçüyoruz içerisindeki enfeksiyona neden olabilecek bakteriler var mı, yok mu, klor seviyesi ne aşamada, insan sağlığına zarar verebilecek olan içerisindeki diğer yabancı maddeler, aynı şekilde ağır metaller dediğimiz bunlar var mı yok mu bunların hepsinin analizleri rutin olarak yapılıyor. Zaman zaman şikayet gelen yerler olursa ekstra tekrardan oradan su numunesi alınıp tahlilleri ve kontrolleri yapılıyor. O açıdan takiplerimize devam ediyoruz inşallah öyle bir talihsizlik yaşamayız diye düşünüyoruz. Ne kadar tedbir alırsanız alın bazen bir anda olabilen bir konu. Özellikle merkezde sayın bakanımız bu konuda çok hassas hatta biliyorsunuz Düzce’nin bütün su hatlarını değiştirmek için de bir projesi var ihalesini gerçekleştirdi. Son olan sel olayından sonra takdire şayan bir mücadele oldu. Özellikle sürecin bitiminden sonra herhangi bir salgınla karşılaşılmaması da gösterilen gayretin bir sonucu aslında.”