AK Parti Düzce Belediye Meclis Üyesi Murat Aydın, Öncü TV sabah kuşağının sevilen programı ‘Canan Üstüner’le Güne Merhaba’ya konuk oldu. 27 yıldır kuaförlük mesleğini icra eden Aydın, AK Parti ile yollarının nasıl kesiştiğini şöyle anlattı:

“AK Parti’de olmaktan gurur duyuyorum”

“Aslında uzun zamandır siyasetin içindeydim. 2019 seçimlerinde gelen teklif üzerine AK Parti meclis üyesi oldum. Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın Türkiye için yaptıklarını göz önüne alarak biz de Düzce için çalışmalara başladık. Şu an içinde bulunduğum parti başka bir parti de olabilir ama benim içimde hizmet aşkı, hizmet sevdası var. Buradan da bir davet olunca kendi isteğimle de partimin de nezdinde burada bulunmaktan gurur duydum.”  

“Siyasetin artıları var, eksileri de”

Siyasetin çok farklı bir kulvar olduğunu belirten Aydın, “Çok iyi yönleri var ancak zorlukları da var. Çok ufak bir hatada eleştirilere maruz kalıyoruz.” dedi.

“Düzce’de algı yapan kişiler var: Halkı kışkırtmak etik değil”

Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü’nün çevresine ‘Bana bakan diye hitap edin’ şeklinde telkinde bulunduğu söylentilerine sözü getiren Meclis Üyesi Aydın, bu ithamları Düzce’deki bazı odakların özellikler ortaya attığını savundu.

Aydın, “Bu algıyı yapanlar sayılı kişilerdir. Bakanlık yaşamış ve ardından sayın cumhurbaşkanımız tarafından Düzce Belediye Başkanlığı görevine getirilen Sayın Faruk Özlü’ye hala “Bakan” deyip algı oluşturmaya çalışan 10 kişilik bir grup var. Fakat bunlar asla halkın içine çıkmazlar, kendilerini gizli tutarlar. Bu durum değiştiği zaman her şey çok daha güzel olacak. Faruk Özlü hiçbir zaman ‘Bana “Bakanım” deyin’ demedi. Bu kişilerin yaptığı yönlendirme sonucu asıl zararı Düzce görüyor. Yapılan çalışmaları görmezden gelmeyip mutlu olmak, adımıza sevinmek lazım. Amerika’da eğitim görmüş, master yapmış, bir sürü eğitim almış ve daha sonra halkımıza yararlı olmak için çabalayan bir kişiye bu tarz ithamlarda bulunmak, demediği şeyleri “dedi” diyerek halkı kışkırtmak etik değil.” şeklinde konuştu.

“Muhalefet herkeste bir kusur arıyor”

Düzce’de muhalefetin her şeyi eleştirmeyi görev edindiğini söyleyen Aydın, sözlerine şöyle devam etti: “Muhalefet her olaya farklı bakıyor. Herkeste bir kusur arıyor. Kimsede bir sorun aramamalıyız. Bizler de hata yapabiliriz, biz de insanız ama bunları bir açık, kusur olarak görmemek lazım. Bakanımız Düzde adına bir kitap çıkardı. “Ben Düzce’ye şunları yapacağım, kanıtı da budur.” diye. Yapıyor muyuz? Evet, yapıyoruz. Meclis üyelerimiz, başkanlarımız hepsi dinamik genç. Bakanımız da Ankara ile ilişkileri hızlandırıp daha kolayca iletişim kurabiliyor. Mesela biz ilk geldiğimizde borcu gördük ama bunu dillendirmedik. Çünkü o geçmişte kaldı, ben bugün geldim bu zamandan sonrasına bakmalıyım. Ben geçmişte kalırsam hatıralarda, fotoğraflarda kalırım. Mecliste her ay yapılan konuşmalarda bize “Siz şunları yaptınız, bunları yaptınız” diyorlar. Ortada sadece başarı var, yapılan çalışmalar var. Halk bizi seçti. Biz seçimlerden önce 56 mahalleyi tek tek gezdik ve söz verdik. Kimileri de şeker dağıttı, döner dağıttı, kimileri de para verdi. Halk kendi oylarıyla sandıkta bizi seçti. Halk bundan sonraki seçimlerde “Biz sizi seçmiyoruz, başkasını istiyoruz” diyebilir ama bir önceki seçimde halk bizi istedi, bizi seçti. Biz halka saygı duyuyoruz. Ama siz halka ve halkın seçtiği adamlara saygı duymazsanız kendiniz kaybedersiniz.”

“İstanbul Caddesi projesinde çoğunluğa göre karar verildi”

Aydın sözlerine şöyle devam etti: “Halk dedi ki ‘İnönü Parkı bir kişinin elinde; ya belli bir süreliğine bir kişiye verilsin ya da belediye alıp kendisi yapsın.” Biz de aldık, yıktık, yenisini yaptık ama her yerin yıkıldığı söyleniyor. Yıkılan şeylerin yerine daha iyileri konuluyor. İstanbul Caddesi için sürekli “Bir yıkılıp bir yapılıyor” diyorlar. Faruk Özlü ilk geldiğinde geçici çözüm olarak İstanbul Caddesi’ni tadilata soktu ama yeterli gelmedi o yüzden tekrar komple bir düzenlemeye gidildi. Halk İstanbul Caddesi’ni kullandıkça gördükleri eksikleri bize iletecek ve o eksikler küçük çalışmalarla düzeltilecek. İstanbul Caddesi yapılırken esnaftan onay alındı fakat bir kişinin istediğini bir kişi istemedi. Bu konuda da çoğunluğa göre karar verildi. Düzce için en verimli çalışmanın bu olduğuna karar verildi.”

“Biz konuşmaya değil icraat yapmaya geldik”

Düzce Belediye Meclisi’nde sık sık İYİ Partili üyelerle karşı karşıya gelmeleri konusunda ise şunları kaydetti:

“Ben İYİ Parti’ye şu cümlelerle karşılık vereyim: Eğer biz İYİ Parti’yi dinlemesek bizim toplantımız 10 dakikada biter. Bunu yapabiliriz ama bizim toplantılarımız 90-100 dakika sürüyor. İnanın bana meclis görüntülerine baktığımızda 80-90 dakikasında onlar konuşuyor. Bizde saygı var. Biz buraya konuşmaya değil icraat yapmaya geldik. Konuşacak olsak her yerde konuşuruz. Tabii ki bizim eksiklerimiz, atladıklarımız, gözümüzden kaçanları olabiliyor, onlar da bize bunları iletiyor. Biz de değerlendirip onları haklı bulduğumuz da oluyor. Ama bunu uzatmaya gerek yok. Yüzde 97 gereksiz muhalefet yapılıyor. Bugünkü siyasetin tek sorunu hep çok konuşma. Biz seçildiğimiz sene 10 yılda 20 yılda bir olacak sel afeti oldu, yıka yıka, yara yara gerçekleşti. Ardından bir hastalık geldi ki o da bizim elimizde olan bir şey değil. Bu sebepten 6-7 ay aktif görev yapabildik. Eksiklerimiz olabilir tabii ki. Dünya ekonomisi olarak bir daralma var bugün hepimiz bunun farkındayız.”

“Düzce’nin Kasrı muhalefeti kastı”

Düzce Kasrı’nın yıkılarak, yerine Mutfak Sanatları Merkezi’nin inşa edilmesi sürecini Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü’nün talimatıyla bizzat takip eden AK Parti Düzce Belediye Meclis Üyesi Murat Aydın, çok tartışılan yıkım sürecine şöyle açıklık getirdi:

“İlimizde yaşanan sel felaketinden sonra o dönemin başbakanı olan Binali Yıldırım Düzce’ye geldi. Böyle bir siyasi isim ya da önemli biri ilimize geldiğinde kalacak yer sıkıntısı çekebiliyoruz. Konuyla özellikle ben ilgilendim. Akçakoca’da bir yer baktık yer yok. Konaklama yapılması gerekiyor. Konaklama olarak Düzce’de bir yere ihtiyacımız vardı. Yer olarak da Düzce Kasrı’nın Düzce adına en güzel yer olacağını belirledik. Hatta bu çalışmanın yapımından vazgeçiliyordu. Ben kendi adıma bu çalışmadan vazgeçilmemesi gerektiğini, kendi masrafını kendinin çıkaracağını belirttim. Biz bunu kendimize ev yapmadık. Alıp yapıp Düzceliler’e armağan ettik. Biz bunu halka yaptık. 4 kişilik bir aile orada ortalama 200 TL gibi bir fiyatla kalabiliyor. Bugün zamlardan dolayı Düzce merkezde bir esnafa gittiğinde fiyat 2 katına çıkıyor. Düzce Kasrı’nın karşısında dinamitler patlatılmış, her dinamit patladığında bina hasar görmüştü. Sosyal medyadan kendimin yaptığı yayında demirlerin paslanmaya başladığını söyledim. Daha sonra elime bir demir alıp bükmeye çalıştım bükülmeyince de laf edildi. Ve biz orada bir akşam otururken çatının yan tarafı çöktü. Dediler ki ‘Burası tadilat yapılıp restore edilsin.” Ama restore işlemi çok sağlıklı olmamasıyla beraber daha fazla masraf çıkıyordu. Biz Düzce’ye kalıcı bir yer yapılsın istedik. Burası Düzce Belediyesi’nin değil burası Düzce halkının. Düzce’nin Kasrı muhalefeti kastı. Kasmasın sizi, biz bir şeyler yapıyoruz alkış yapın siz de.”

“Muhalefet sadece mecliste var, biz halkın içindeyiz”

Muhalefeti temsil eden meclis üyeleri için “Sadece mecliste var ya da yoklar.” Aydın, sözlerine şu şekilde devam etti: “Biz halkın içindeyiz. Ben buraya hizmet etmeye, cefa çekmeye geldim. “Sefa süreceğim” demiyorum ve sefasını da istemiyorum. Siyaset ve meclis üyeliği çok keyifli. Ben kalıcı konutlardan ve Aziziye Mahallesi’nden meclis üyesi olarak çıktım. Ben gittim kalıcı konutlarda kaybolmuş 2 tane şelaleyi buldum. Deprem zamanında yapılan şelaleler Düzce’ye armağan edilmiş fakat sonrasında kaybolmuş. Onları açtırdık, yaptırdık ama ne yazık ki halkımız onları farklı amaçlarda kullanmaya başladı ve daha sonrasında ise güvenlik falan gerekti şimdi ise düzgün bir şekilde duruyor. Sizin-bizim dönemimiz diye bir şey yok Düzce hepimizin.  

“Bir meclis üyesi kuaför olamaz mı?”

Ben de halkın içinden geldim ve biliyorum ki herkesin bir sıkıntısı bir problemi var. Önemli olan halkı dinlemek. Halk her zaman haklıdır ve soracaktır “Neden yapmadı?” diye. Ben de bu sorularla karşılaşmak istemediğimden halkımız niçin her şeyin en iyisini yapmaya uğraşıyorum. Bana muhalefetin tarafında olan basın tarafından “kuaför” dendi. Ben kuaför de olabilirim, çaycı da olabilirim. Burada önemli olan şey benim esnaf olduğum. “Bir kuaförün orda ne işi var?” diyorlar. Bir meclis üyesi kuaför olamaz mı?”

“Özlü neden meclis toplantılarına katılmıyor?”

Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü’nün neden meclis toplantılarına katılmadığını sorusunu ise şöyle yanıtladı:

“Belediye başkanımız bizleri meclis üyelerini seçti zaten. Kendisi de program yoğunluklarından dolayı toplantılara katılamıyor. Bizler meclis üyeleri olduğundan dolayı bize, “Sizler varsınız, sizler benim temsilcimsiniz” diyor ve kendisi katılmayı tercih etmiyor.”

“Esnaf olarak yeni bir kısıtlamayı daha kaldıramayız

Aydın son olarak koronavirüs salgınının Düzce esnafı üzerindeki etkilerini şöyle aktardı:

“Son 1.5 yıldır ben de dahil olmak üzere Düzce’de tüm esnafımız zor durumlar geçirdi. Gelirlerimiz düştü. Gelir sağlayamadık bu sebepten yanımızda çalışan arkadaşlarımızın maaşlarını ve sigortalarını ödemekte zorlandık. Kiralarımızı ödemekte zorlandık. Çok zorluk çektik. Esnaf olarak yeni bir kısıtlamayı daha kaldıramayız. Esnafı da geçtim hiçbirimiz kaldıramayız. 1.5 yılın acısını kısıtlamalar bittikten sonra esnaf olarak çıkardık. Bekleyen ve biriken işlerimiz olduğundan kısıtlamalardan sonra daha fazla işimiz oldu. Ben o dönemi hatırlamak bile istemiyorum inşallah bir daha da yaşamayız.”

PROGRAMIN TAMAMINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ