Birtakım ziyaretlerde bulunmak üzere Düzce’ye gelen Osmanlı Partisi Genel Başkanı Habib Geleş, Öncü Haber’e konuştu. Genel Başkan Geleş, erken seçim tartışmalarından, olası bir seçimde yer alacakları ittifaka ve ülkedeki ekonomik durumla siyaset ilişkisine kadar pek çok konuda önemli açıklamalarda bulundu.

Siyasette kullanılan dilin ülkeyi iki kutup haline getirdiğini belirten Geleş, “Millet İttifakı ve Cumhur İttifakı olarak. Şimdi anlam kargaşasını önce bir ortadan kaldıralım. Millet İttifakı şu anda büyük bir yanlışın içinde. Millet İttifakı’nda bugün gördüğümüz büyük eksiklikler, bir ülkenin ana muhalefet partisi senin ülkeni darbe ile yıkmak isteyen ABD’den demokrasi isteyemez. Senin ülkende demokrasi var ki terörün odağı haline gelmiş bir parti halen seçime girip meclisi yönetebiliyor.  Daha bundan büyük bir demokrasi var mı? Millet İttifakı’nda yer alan partilerimiz bunu görmüyor mu?” dedi.

İspanya örneği üzerinden bazı partilerin sadece terör propagandası yaptığı için kapatıldığına dikkat çekerek Milet İttifakı’na yüklenen Geleş, “Ülkemizde demokrasi yok diye ana muhalefet milli duruş sergilemeden dış ülkelerde ülkemizi küçük düşürecek şekilde Milet İttifakı adına demokrasi dilenebiliyor. Diğer tarafta da Doğu Akdeniz’de kahramanca ülkemizin hakkını savunan, Ege’de Amerika’nı şımarık çocuğu haline gelmiş Yunanistan’ın karşısına dikilen, Karabağ’da kardeş ülkemizin hakkını savunan, Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak için bunca şehit veren bir Cumhur İttifakı. Devletin bekası için makam mevki gözetmeksizin, elini taşın altına koyarak ateşten gömleği giyen bir ittifak” değerlendirmesinde bulundu.

“ELİF GİBİ DİK, VAV GİBİ MÜTEVAZIYIZ”

Geleş, olası bir seçimde hangi ittifakta yer alacaklarına ise şu şekilde cevap verdi: “Biz devletin bölünmez bütünlüğü, Anayasa’nın ilk dört maddesi neyse biz orada yer alırız. Ancak ittifak konusunda bizim düşüncemiz, bizim amblemimizde söylemimizde elif gibi dik, vav gibi mütevazı olmaktır. Biz Osmanlı Partisi olarak hiçbir zaman kirli bir ittifakın içinde yer almayız. Kirli ittifakta yer almak ve şahsi menfaati öne geçirmektense şerefli bir yalnızlığı, omurgalı bir siyaseti seçeriz. Onun için bizim olacağımız yer her zaman için dışarıda devlet politikası güdülmesi için her zaman hükümetin ve devletin yanındayız. İç siyasette bu ülkede kim taş üstüne taş koyup bu ülkeye hizmet ediyorsa her zaman onun yanında amasız yer alırız” ifadelerini kullandı. 

“AÇ TAVUK KENDİSİNİ DARI AMBARINDA SANARMIŞ”

Erken seçim tartışmalarını da değerlendiren Geleş, seçimin ülke üzerinde bir yük oluşturacağına dikkat çekerek, “Bazı teşbihler oluyor aç tavuk kendisini darı ambarında sanarmış diye. Ben o tabiri kullanmak istemem ama bu ülkeyi seçime götürecek en yetkili ağız diyor ki Sayın Cumhurbaşkanı, seçim 2023’te. Sayın Bahçeli diyor ki seçim gününde ve zamanında yapılacak. Biz erken seçim olacağı kanaatinde değiliz. Seçim zamanında yapılacak. Bakınız şu anda millet tenceresini boş kaynatmakta. Ekonomik bir kriz var. Komşuluk ilişkilerinde ülkemizin sorunları var. Eğer bu Millet İttifakı bu milleti ve ülkenin bekasını düşünmüş olsa, hangi parti olursa olsun, daha geçen ay devletin hazinesinden yardım parası aldılar. Meclisteki partiler bu ülkeyi düşünüyorlar ya seçim propagandaları yapacaklarına millete dağıtsınlar. Her iki yılda bir koltuk davası uğruna ülkeyi seçime götürmenin yeri ne? Erdemli bir davranış yapsınlar. Hazineye geri bağışlayın da emekliye gaziye, dula, şehit ailelerine verilsin memlekete hizmete buradan başlayın. Memlekete hizmet etmek için iktidar olmanıza gerek yok. Herkes bulunduğu yerden hizmetini yapar. Erken seçim istiyor neden?” diyerek siyasi partilere seslendi.

 “SENİN PLANIN YOK PROJEN YOK…”

Cumhuriyet Halk Partisi’ne kaybettiği seçimler üzerinden yüklenen Geleş, “Bu memlekette 11 tane seçim kaybetmiş, 11 sefer Türkiye Cumhuriyeti’nin halkı demiş ki arkadaş senin planın yok projen yok vizyonun yok biz sana güvenmiyoruz. Biz sana oy vermeyiz, daha neyin erken seçimini istiyorsun. Oldu ki erken seçim yapıldı seçime giden arkadaşlar şunu anlatabilecek mi? Biz HDP ile işbirliği içindeyiz, yine HDP’yi mecliste tutacağız, yine bu memleketin aleyhinde çalışmalara devam edeceğiz, terör seviciliğimiz devam edecek, desteğimiz devam edecek. Bununla mı girecekler erken seçime? Erken seçimin kendilerinin de olmayacağını bildikleri halde Ülke istikrara kavuşmasın, tansiyon düşmesin, ekonomide spekülasyonlar olsun, döviz yükselsin, faiz yükselsin, biz ülkeye rahat huzur vermeyelim erken seçim yapalım bu söylemlere devam edelim diye erken seçim istemelerinin tek sebebi budur. Kendileri seçim bugünde olsa 2023’te de olsa, partinin projesi olmazsa, halka kendinin anlatmazsa halkın güvenini almazsa ve 70 yıldır Ulu Önder Atatürk’ü sömürmeye devam ederek, siyasetinin bittiğini görmezse erken seçim ne zaman olursa olsun yenilmeye kaybetmeye mahkumdur.” diyerek sert konuştu.

“SEÇİMLERİN ERKEN YAPILMASI TARAFTARI DEĞİLİZ”

Erken seçimin salgın açısından da risk oluşturacağını savunan Geleş, “Bizim erken seçimle alakalı görüşümüz seçimin zamanında yapılması çünkü şuan dünya genelinde kriz ve pandemi var. Yarın seçim yapılacak denilse seçimi isteyenler bayram ederler. Ak Parti kongrelerine kızıyorsunuz, doldurdunuz insanları diyorsunuz. Seçimde bu insanlara miting yapacaksınız, oy sandığına toplayacaksınız peki hiç düşünmüyor musunuz insanlar pandemi de oy kullanmaya geldiğinde ne olacak diye sandık başında neler olacak?” dedi.

İktidar sahipleri seçim zamanında yapılacak dediği yerde muhalefetin isteğinin bir hükmü olmadığı savunan Geleş, “Seçim isteyeceğinize ortaya attığınız içi boş güçlendirilmiş parlamenter demokrasi diyorsunuz onu anlatın madde madde biz de bu ülkenin bir evladı olarak ne yapacağınızı anlayalım. Anayasa, parlementer sistem diyorsunuz ya projelerinizi anlatın yaptığınız komik işler. Belediyelerinizde görüyoruz eşek giydirmekler, eşek evlendirmekle, heykel açmayla Ülkeye ne gibi katkı sağladığınızı düşünüyorsunuz. Bu gün evde tenceresini boş kaydeden Ayşe teyzemize ne faydanız oldu? Seçimin gününde yapılacağı kanaatindeyiz. Seçiminde erken yapılmasına taraftarı değiliz” diye konuştu.

“EKONOMİYİ EKONOMİSTLERE BIRAKMAK GEREKİR”

Siyasetin ekonomi üzerinde bir etkisinin olduğunu belirten Geleş, “Şimdi ekonomiyi siz yönetime dayalı, katma değeri yüksek, istihdamı güçlü halde tutarsanız bu etkiyi azaltırsınız. Ben size siyasetin ekonomiye etkisini kısa bir örnekle anlatayım; Naci Ağbal Merkez Bankası Başkanı bir gece ansızın görevden alındı. Merkez Bankasının Başkanının görevden alınması senin ülke ekonominde doların 8.40’lara çıkmasına sebep oldu. Siyaset istikrarı sağlarsa erken seçim bunun için, ekonominin düzelmemesi için muhalifler istiyor. Siyaset yerinde dik, istikrarlı bir tutum sağlarsa ekonomi de paralelinde setrini düzgün yürütür. Naci Ağbal’ın görevden alınması senin ekonominde makro kırılganlığı artırdı. Senin makro kırılganlığın artarsa dış yatırımın durur. Ülkeye sıcak para girişi durur. O zaman ülkenin ekonomisinde geriye gitme olur. Yüzde 66.5- 67’ydi makro kırılganlığı Sayın Ağbal’ın görevden alındığı günün ertesi gün yüzde 74- 75’e çıktı. Onun için siyasetin istikrarlı bir tutum sergilemesi gerekmektedir. Ekonomiyi, ekonomistlere bırakması gerekir. Ani müdahaleler doğru değildir. Senin istikrarlı bir para politikan, ekonomik programın olması lazım. Bu programın da dışına çıkmaman lazım. Programın dışına çıkıyorsan siyasette bir eksikliğin vardır. Ani kadro değişikliği de aynıdır. Bundan dolayı maalesef ülkemizde günümüzde ekonomideki gidişat iyi değil” değerlendirmesi yaptı.

Düzgün bir para politikası uygulanıp, istikrarlı bir ekonomi paketinin uygulanması gerektiğini söyleyen Geleş, “Eğer biz burada İMF’yi kapımızdan göndermemiş olsaydık, Boğaziçi krizi, 17-25 Aralık, 15 Temmuz, bu ülkenin ne hale geleceğini görmüş olacaktır. Bizi paramparça edeceklerdi. Şu anda ekonomimiz üzerinde Amerika nasıl parmak sallıyor? Ekonomini çökertirim diye parmak sallıyor. İşte bu parmak sallamaya o parmağı tutup yerinde sabit durdurmamız için bizim ülke olarak üretime dayalı, istihdamı sağlayan, katma değeri yüksek bir ekonomiye geçmemiz gerekmektedir. Dışa bağımlılığı tamamen kapatmamız gerekmektedir. Dış borçlanmayı azaltmamız gerekmektedir. Kendi ihracatımızı artırmamız lazım” tespitlerinde bulundu.

“ESNAF ZOR DURUMDA”

Gün içinde Düzce esnafıyla yaptığı görüşmeleri değerlendiren Geleş, “Düzce esnafını ziyaret ettik. Hakikaten esnaflar zor durumda. Bütün dünya ülkelerinde bazı hizmet sektörleri kapalı veya yarı açık. Devlet esnafa destek açıklıyor fakat 700 lirayla 1000 lirayla bir esnafın kepengini indirmesine mani olamazsınız. Kredi vermeyle de olmaz. Sonuçta bunu faizini de geri isteyeceksiniz. Esnafa destek veriyorsak en azından biriken SSK borcudur, vergi borcudur bunları alma. Sadece kira, adam 10.000 liraya kiraya oturuyor, sen 2.500 lira kira yardımı yapıyorsun. Peki çalışan 4 tane personeli ne olacak. Yani bunu hakikaten tutarlı, düzgün bir şekilde yapmamız lazım” dedi.

Gün içinde Düzce’yi gezme fırsatı bulduğunu belirten Geleş, “Düzce’yi gezdim ben. Deprem zamanında da buradaydım. Deprem zamanından bu yana Düzce’nin önünde doğmuş bir şanslı. Şimdi belediyelerin imar planı 20 yıllık hazırlanır. Çevre şehircilik de bu işe katılır. Altyapı ve şehirleşmede, düzenli bir şehirleşme hala kaçırılmış değil ama şu anda iyi bir şehirleşme yapılmamakta. Çünkü güzelim Düzce’nin depremde, bu kadar hasar alan bir Düzce’nin daha sık, daha detaylı bir şehirlenme planına ihtiyacı var. Şehir içi trafiğinde bir keşmekeşlik nüfus sayısına oranla hakikaten Düzce gibi bir ilimizin sakin olması gereken bir ilimizde bir keşmekeşlik var. Burada esnaflarımızı, şoförler cemiyetimizi, diğer arkadaşlarımızı da sık sık sokaklarda gidiş geliş, tek yön, çift yön değişikliklerinden, güzerkah değişikliklerinden şikayetçiler” dedi.

“EDS’LERDEN BEN DE MUZDARİBİM”

Düzce’nin EDS ile ilgili gündemini de değerlendiren Geleş kendisinin de bu konudan şikayetçi olduğunu belirterek, “Bir de Düzce ilimizde ben dahi Ankara İstanbul arası giderken, bu Düzce ilimizde, EDS’den şikayetçiyim. Yani öyle bir duruma geliyor ki, devlet vatandaşına tuzak kurar mı kardeşim ya? Cezadan hepimiz muzdaribiz yani. Tamam, biz trafik kurallarına uyalım, uymayanları da uyaralım. Ama Düzce’deki EDS uygulaması devletin vatandaşa tuzak kurma haline gelmiş. Bunun da bir gözden geçirilmesinden tarafayım. Burada Düzce halkına çok sevgi saygılarımızı sunarız. Bir de şunu hatırlatalım unutmadan, Düzce’nin bir Asar deresi projesi var. Ben de zaman zaman, dönem dönem geldiğimde, hani ben de isterim ki Eskişehir’de bir porsuk çayımız var. Baktığı zaman Viyana mı değil mi insanlar karıştırıyor. Neden bizim Düzcemiz’de Asar projesi hayata geçirilmiyor? Engel mi var yani bu proje var. Bizim de üzerimizde eğer ödenekte, özel idarede yapılması gereken bir şey varsa, bizde elimizi taşın altına koyalım. Düzce’mizde bu projemizi hayata geçirip, kazandıralım” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.