İYİ Parti Fındık Komisyonu Üyesi ve Düzce İl Başkanı Yunus Özay Er, Karadenizli çiftçinin en büyük geçim kaynağı olan fındıkta yaklaşan yeni sezon öncesi çalışmalarına hız verdi. Er, Türkiye’nin dünya üretiminin yüzde 70’inin tek başına karşıladığı stratejik tarım ürünü fındıkla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde basın açıklaması düzenledi. Komisyon üyesi Er sektörün sorunlarını, kısa ve uzun vadede çözüm önerilerini kamuoyuyla paylaştı.

“FINDIKTA POLİTİKA BAKANA GÖRE DEĞİŞMEMELİ”

Fındığın ülkemizin en önemli geleneksel ihraç ürünü olduğuna dikkat çeken Er, “Sürekli olarak da dile getirdiğimiz üzere, Türkiye için fındık ister üretildiği hektar alan bakımından olsun, isterse yapılan ihracat bakımından olsun milli ve stratejik bir üründür. Bu nedenle, hükümet fındık konusunda ulusal bir politika izlenmelidir. İzlenecek politika kalıcı olmalı, İktidarlara, Bakanlara bürokratlara ve kişilere göre değişmemelidir. Öncelikle fındık fiyatı, uluslararası firmalar tarafından değil, üretici ve devlet tarafından belirlemelidir. Fiyatı direkt olarak etkilediği için bakanlık tarafından rekolte tahmini çabuk ve güvenilir bir şekilde vaktinde yapılmalıdır.” dedi.

“FINDIK ÜRETİCİSİ GİDEREK FAKİRLEŞİYOR”

Üreticinin yüksek maliyetler nedeniyle üretimden uzaklaştığını söyleyen Er, “Yıllardır uygulanan yanlış politikalar sonucu özellikle alan bazlı destekler ve yüksek girdiler üreticiyi bahçeden uzaklaştırmaya başlamıştır. Gübre başta olmak üzere, bakım ve hasat masraflarından oluşan her türlü girdide yüksek artışlar meydana gelmiştir. 120 TL olan işçilik ücretinin bile en az 150-160 TL olacağı konuşulmaktadır. 2015-2021 yılları arasında ilaçta 6 kattan, gübrede 2 kattan mazotta ise 1,5 kattan fazla artış yaşanmıştır. Enflasyon artışı, döviz kuru değişiklikleri göz önüne alındığında fındık üreticisi giderek fakirleşmekte ve ürününden beklediği kazancı bir türlü elde edememektedir” diye konuştu.

“FINDIK FİYATI 35 TL’NİN ALTINA DÜŞMEMELİ”

Fındık konusunda kısa ve uzun vadede çeşitli tedbirler almak gerektiğini belirten Er kısa vadede, “Her şeyden önce hükümetin açıklayacağı fındık fiyatı; artan girdiler, özellikle gıda enflasyonu, döviz kuru değişimi göz önünde bulundurularak açıklanmalı ve 35 TL’nin altına düşmemelidir. Alım fiyatının yanında üreticiye en az 5 TL refah payı verilmelidir. Fiskobirlik rehabilite edilmeli, üzerindeki siyasi baskılara son verilmelidir. Fiskobirlik desteklenmeli ve alım yapması sağlanmalıdır. Fındık alım fiyatı olabildiğince erken açıklanmalı ve üreticinin ürün bedeli geciktirilmeden peşin olarak ödenmelidir.” dedi.

“ART NİYETLİ SPEKÜLATÖRLERİN ÖNÜNE GEÇİLMESİ”

“Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) alım kotasını kaldırmalıdır.” diyen Er şöyle devam etti:

“Fındık alımı Fiskobirlik yerine Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) üzerinden yapılacaksa TMO satın aldığı değer üzerinde gerekli masraf ve karını koyarak daha alıma başlamadan önce piyasaya satacağı fiyatı da belirlemeli ve ilan etmelidir. Böylece, art niyetli ve fırsatçı piyasa spekülatörlerinin TMO depolarındaki fındığı ucuz fiyata kapatmalarının önüne geçilmelidir. TMO’nun toplam depo kapasitesi 150 bin 000 ton civarındadır. Mevcut rekolte göz önüne alındığında, sezon için çok önceden hazırlık yapılmalı ve depo önlerinde geçen yıl yaşanan sorunların yaşanmasına izin verilmemelidir.

“4 YILDIR 170 ÖDENEN DESTEK 250 TL’YE ÇIKARILMALI”

Üretim yapılan illerde, fındığa dayalı gıda sanayisi teşvik edilmelidir. Fındık sanayiine dayalı üretim ve üretim makinaları teşvik edilmelidir. Çiftçiye yapılan alan bazlı destek, gübre ve mazot destekleri artan maliyetler karşısında yetersiz kalmıştır. Üretici 2020 yılı desteğini 2021 Nisan ve Mayıs aylarında almıştır. 2021 desteklerini ise 2022 de alacağı ve mağduriyet yasayacağı aşikârdır. Ayrıca Kur ve enflasyon artışı dikkate alınarak 4 yıldır dönüm başına 170 TL olarak ödenen alan bazlı destekler 250 TL'ye çıkarılmalıdır. Maliyetlerin düşürülmesi için mazot ve gübre fiyatları desteklenmelidir.

ÇİFTÇİ KAYIT BELGESİ OLMAYANLARA…

Her üreticinin Çiftçi Kayıt Belgesi (ÇKS) mevcut değildir. Bu nedenle, ÇKS Belgesi olmayan üretici de Toprak Mahsulleri Ofisi’ne isterse fındık verebilmeli ve devlet desteklerinden yararlandırılmalıdır. Üreticiye hastalık ve zararlılarla mücadele, bitki besleme ve budama gibi konularda İlçe Tarım ve Ziraat Odaları tarafından yeterli destek sağlanmalıdır. Fındıkta alan toplulaştırma ve makinalı fındık tarımı devletin olmazsa olmaz önceliği olmalıdır”.

“FINDIK DOLARA ENDEKSLENMELİ”

Uzun vadede fındık fiyatının dolar kuruna endekslenmesi gerektiğini belirten Er şöyle devam etti:

“Fındık büyük oranda ihraç ürünüdür. Dolayısıyla uluslararası piyasada döviz bazında alınıp satılmaktadır. Gerek üreticilerin ekonomik manada önlerini görebilmeleri, gerekse de ticari belirsizliğin önüne geçmek ve her sene fiyat spekülasyonunu önleme bakımından fındık fiyatı dolar kuruna endeksli hale getirilmelidir. Lisanslı depoculuk tabana yayılmalı ve yaygınlaştırılmalıdır. Lisanslı depoculuk ve bu vesile ile fındığın türev piyasalarda ekonomik olarak değer bulması adına çok önemli bir adım olacaktır. Üreticiye, bu sistem vesilesi ile teslim ettiği urun karşılığı bir ‘kıymetli evrak’ verilmeli ve bu evrakın ticari piyasalarda kullanımının onu açılmalıdır. Ayrıca Lisanslı depoculuk ile arz fazlası fındık garanti fiyat üzerinden teslim alınacak ve teslim ettiği ürüne karşılık üreticinin tahvil veya çek türünde bir güvencesi olacaktır. Bu konuda Ticaret Bakanlığı’nın, Lisanslı Depoculuk Yönetmeliği yayımlanmıştır.. Ancak bu yönetmelikte küçük üreticiyi korumaya yönelik bir düzenleme olduğunu söylemek mümkün değildir.” ifadelerini kulandı.

“FİYATI DERHAL AÇIKLAYIN”

Sezon öncesi üreticinin mağdur olmayacağı bir fiyatın derhal açıklanması çağrısı yapan Er, “Üreticiyi mağdur etmeyecek alım fiyatları hasat öncesi hükümet tarafından bir an önce açıklanmalıdır. Bu vesile ile Fındık sezonunun üreticilerimiz ve ülkemiz açısından bol ve bereketli bir sezon olmasını diliyor, yeni sezonun üreticimize ve memleketimize hayırlı olmasını temenni ediyoruz” dedi.