Dönüşüme çok ciddi yaklaşılması gerektiğini vurgulayan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, deprem riski altında olan bölgelerde bazı belediyelerin kentsel dönüşüm çalışması yapmak yerine algı oluşturduğunu ifade etti. Bakan Özhaseki, “Üzülerek söylüyorum, Türkiye'de deprem bölgeleri içerisinde olduğu halde, ‘en riskli’ diye adları her gün zikredildiği halde dönüp de bu konularda hiç çalışma yapmayanlar var. Sadece konuşuyorlar, algı oluşturuyorlar.” dedi.
Afetlerin ardından "deprem dirençli kent" oluşturma hedefiyle risk taşımayan bölgelerde yapılan kalıcı konutlar ve zaman içerisinde gerçekleştirilen kentsel dönüşüm çalışmalarıyla Düzce'de yapı stokunun yaklaşık yüzde 80'i yenilendi.
Dr. Faruk Özlü başkanlığındaki Düzce Belediyesi ile tecrübeli yerel yönetici Muhsin Yavuz’un dümenin başında olduğu Çilimli Belediyesi, depremlerin üzerinde geçen uzun yıllara rağmen hala yıkılmayan sağlıksız yapılardan şehri kurtarmak için çalışmalara hız verdi.
ÖZLÜ: DÜZCE’Yİ ‘DEPREM ŞEHRİ’ YAKIŞTIRMASINDAN KURTARACAĞIZ
Bilindiği gibi Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü, konut stokunun yenilenmesi çalışmalarını merkeze yaymak üzere önemli adımlar attı. Son 25 yılda 3 büyük deprem yaşayan Düzce'de, kentsel dönüşüm için 8 bölge tespit edilmesini sağlayan ve strateji belgeleri hazırlatan Başkan Özlü, Düzce'yi "deprem şehri" yakıştırmasından kurtarmak istediklerinin altını çizdi. Aynı zamanda hem şehrin girişinde kötü görüntü oluşturan hem de yapılan incelemeler sonucu yıkıcı afette ayakta kalması zor olduğu tespit edilen Eski Sanayi Çarşısı’nda dönüşüm sürecini resmen başlatan Özlü, bundan sonraki kentsel dönüşüm projelerinde Japonya'yı rol model almak istediklerini dile getirerek, "Japonya, deprem ülkesidir. Orada çok sayıda deprem olur ama kimse hayatını kaybetmez. Düzce'yi Japonya gibi depreme karşı dayanıklı, sağlam bir şehir olarak inşa edeceğiz." şeklinde konuştu.
BAŞKAN YAVUZ ÖNCÜLÜK ETTİ
Yine Çilimli Belediyesi’nin öncülüğünde son depremlerde yapılarında hasar meydana gelen kentte, yol haritası çıkarılarak çalışmalara başlandı. Bu doğrultuda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Çilimli Belediyesi’nin iş birliğiyle yürütülen çalışmalar kapsamında kentsel dönüşüm planına dahil edilen vatandaşlar, rızaları alınarak prefabriklere yerleştirildi.
Konuya ilişkin konuşan Çilimli Belediye Başkanı Muhsin Yavuz, 23 Kasım’da yaşanan depremde can kaybı olmadığını ancak bazı binalarda hasar oluştuğunu belirterek, ilçenin "eski çarşı" diye tabir edilen bölgesinde, 17 Ağustos 1999 Marmara, 12 Kasım 1999 Düzce depremleri ile 23 Kasım 2022'deki sarsıntıya şahitlik eden yorgun yapıların olduğuna dikkati çeken Yavuz, "Özellikle bu binalar 1999 deprem yönetmeliğinden önceki şartlarla yapılmış. Olası başka bir depremde can kaybı olmadan kentsel dönüşüme girmelerine karar verdik." dedi.
“EN RİSKLİ BÖLGELERDEN BAŞLAYARAK KENTSEL DÖNÜŞÜMÜ HIZLANDIRMALIYIZ”
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki de katıldığı bir programda dönüşüm projelerinin önemine değindi.
Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu ve depreme karşı tek çözümün de kentsel dönüşüm olduğunun altını çizen Bakan Mehmet Özhaseki, “6 Şubat depremlerinde 680 bin civarında konut, 170 bin de iş yeri yıkıldı. Bunun maddi hasarı 100 milyar doların üzerinde. Ülkemizde şu anda 31 milyon konut, 6 milyon civarında da iş yeri var. Bunların bir kısmı riskli gözüküyor. Bir an önce dönüştürmemiz lazım. Bunları depreme hazırlıklı hale getirmemiz lazım. Böyle bir deprem ülkesinde yapılacak tek şey kentsel dönüşüm. En riskli bölgelerimizden başlayarak kentsel dönüşümü hızlandırmamız gerekiyor. Bunun için Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’nı kurduk. Sonra da kentsel dönüşümü hızlandırabilmek adına yasa çıkardık. O yasayla birlikte inşallah ülkemizi güvenli hale getireceğiz.” ifadelerini kullandı.
“DERE YATAKLARINA ASLA KONUT VE İŞ YERİ YAPMAMALIYIZ”
Bakan Mehmet Özhaseki, Türkiye’de bilinen üç fay hattı olduğunu belirterek, “Birisi Kuzey Anadolu Fay Hattı. Biri Doğu Anadolu Fay Hattı. Birisi de Ege Bölgesi Fay Hattı. Yüzyıllar boyunca aynı yerlerde kırılmalar olmuş ve canımız yanmış. Şimdi bunları bilirken elbette bizim tedbir alıp artık o fay hatları üzerine, riskli, sıvılaşma olan yerlere, dere yataklarına asla konut ve iş yeri yapmamamız gerekiyor. Yaptığımız konutlar depreme dayanıklı olmalı. Bunun için çabalıyoruz, gayret ediyoruz.” dedi.
“SADECE KONUŞUYORLAR VE ALGI OLUŞTURUYORLAR”
Bakan Mehmet Özhaseki, deprem riski altında olan bölgelerde bazı belediyelerin kentsel dönüşüm çalışması yapmak yerine algı oluşturduğunu ifade etti. Kentsel dönüşümün üç ayağı bulunduğunu belirten Bakan Özhaseki “Birisi Bakanlık, birisi belediyeler, birisi de vatandaş. Bir kısım belediyelerimiz bu işi hızlı yapıyor. 1994’ten beri Kayseri'de yapıyoruz. Herhalde binlerce konutu dönüştürmüşüzdür. 50’den fazla mahalleyi o tarihte daha kentsel dönüşüm yasası yokken bulduğumuz formüllerle kendi başımıza dönüştürdük. Ama bir de üzülerek söylüyorum. Türkiye'de deprem bölgeleri içerisinde olduğu halde, ‘en riskli’ diye adları her gün zikredildiği halde dönüp de bu konularda hiç çalışma yapmayanlar var. Sadece konuşuyorlar, algı oluşturuyorlar. Polemiği seviyorlar. Bütün bunları dinliyoruz. Cevap bile vermiyoruz.” diye konuştu.
“KAÇ RİSKLİ ALANI DÖNÜŞTÜRDÜN?”
Kentsel dönüşüm yapmayan belediye başkanlarından vatandaşların hesap sormasını isteyen Bakan Özhaseki, sözlerine şöyle devam etti:
“Herkesi kastederek söylüyorum. Özel bir şahsa değil bu sözlerim. Ama onlara şunları sormak lazım; ‘Kardeşim biz sana 2019 seçimlerinde vatandaş olarak oy verdik, yetki verdik. Binlerce personeli sana teslim ettik. Milyarlarca lira devletin bütçesini verdik. Ne yaptın? Kaç konutu değiştirdin, kaç riskli alanı dönüştürdün? Kaç vatandaşı güvenilir konutlarına kavuşturdun?’ ‘Buna cevap ver’ demek lazım. Yetki sizde kardeşlerim. Yine seçim geliyor. Elbette akşam düğünlere gideriz. Cenazelere gideriz. Park açılışlarında bulunuruz. Bunlar yapmalıyız. Belediye başkanları halkın içinde olmalı. Buna itirazım yok. Ama asıl yapması gereken işi yapmayıp boş laflarla, polemiklerle gün geçiriyorsan, o zaman bunun da hesabını sormak vatandaşa düşer.”