Koronavirüs salgını döneminde en ön cephede mücadele eden sağlık çalışanlarının sorunları, Öncü TV ve 100.2 Radyo Öncü ortak yayınıyla geniş kitlelere ulaşan, Manşet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Canan Üstüner’in hazırlayıp sunduğu “Güne Merhaba” programında masaya yatırıldı.

Programa konuk olan Türk Sağlık Sen Düzce Şube Başkanı Ekrem Çavuş, tüm dünyada büyük bir kabus haline gelen Kovid-19 salgınında kötü günlerin artık geride kaldığını vurguladı.

Sağlık çalışanlarının ‘Zor Zamanlar’ı kitaplaştırıldı

Sağlık çalışanlarının pandemi sürecinde büyük fedakârlıklar yaptığını kaydeden Çavuş, “Pandemi kısmen azaldı. Eski yaşadığımız zor günleri çok şükür geride bıraktık. Ancak vatandaş açısından bu böyle, biz kahraman sağlık çalışanları olarak işlerimiz yoğunlaşarak artmaya devam ediyor. Çok zor günler geçirdik. Şunu da belirtmek isterim. Biz kahraman sağlık çalışanlarının pandemi döneminde yaşadıkları olayları anılaştırdık ve ‘Zor Zamanlar’ diye kitap çıkardık. Sağlık çalışanları binlerce anısını Türk Sağlık-Sen Genel Merkezine gönderdi. Salgın döneminde yaşadıkları anılarını anlatan makalelerini, hikâyelerini gönderdiler. hocalarımızdan oluşan bir jürimiz vardı 1.2.3. ve mansiyon diye seçerek kitaplaştırdık. İçinde duyguların yoğun olduğu yaşanılan zorlukların belirtildiği güzel bir eser oldu.” dedi.

“Sağlıkta şiddet giderek artıyor”

Sağlık çalışanlarının pandemi döneminde yaptığı fedakârlıklara rağmen, sağlıkta şiddetin giderek arttığına dikkat çeken Çavuş, “Bir hastalanan, hastaneye başvuran vatandaşlara, bir de bu konuda vatandaşımızla bire bir muhatap olan çalışanlara gerekli alt yapısı oluşturulup düzgün eğitimler verilmeli. Ancak şunu söylemeden edemeyeceğim; herhangi bir medyatik kişinin evinin önünden geçen, kedinin 3 gün konuşulduğu bir ortamda kahraman sağlık çalışanlarının, hamile bir sağlık çalışanının darp edilmesi, doktorun öldürülmesi, kaldırım taşı ile kafalarının kırılması, ambulansın kurşunlanması, bunların devam ettiği ortamda sadece altyazıyla geçilmesi ya da bakanlığın sadece twit atarak bu konuyu gündeme getirmeye çalışması bize göre çok eksik. Oysa bu konuda bir farkındalık oluşturulacaksa kamu spotlarımı yapılır özel programlar mı yapılır bunun yolu yöntemi vardır.  Ama benim anladığım ve bugüne kadar edindiğimiz tecrübe şunu gösteriyor ki; cephede en ön safta çalışan sağlık çalışanları bu tür haklara gelince sağlıkta şiddet olsun özlük hakları olsun hiçbir şeyden faydalanamıyorlar.”

“Sağlıkta senelerdir süre gelen sorunlar halen devam ediyor”

Sağlıkta senelerdir süre gelen sorunların halen devam ettiğini dile getiren Çavuş, bu sorunların çözümü için gerekli adımların atılmasını beklediklerini sözlerine ekleyerek, şu ifadelere yer verdi:

“Biz verilen her şeye teşekkür ederiz. Ama somut olması gerekiyor. Şöyle bir örnek vereyim 3600’ün, 2018’de sözü verildi. Aradan 4 yıl geçti. Hala kapsamı nedir, kimler faydalanacak, nasıl faydalanacak belli değil. Yetkili sendika sürekli görüşüyoruz diyor. Gidiyorlar, yaptıkları şu bir sonraki toplantının tarihini almak. Ortada başka hiçbir şey yok. Meclisten bir kanun geçirilecekse istedikleri zaman bir günde geçiriyorlar buyursunlar geçirsinler. Ama mesele sağlık çalışanlarının hakları, hukukları olunca nedense herkes susuyor. Görmezden geliniyor. O kadar yalnızız ki, yetkili sendikanın umurunda değil. Sadece al bardağı, ol üyeliği diye bir şey geliştirmişler, bunu sendikacılık zannediyorlar. Öbür tarafta bakanlığın umurunda değiliz. Senelerdir kronikleşen aynı dertler devam ediyor. Bunun karşılığında Sağlık Bakanlığı tarafından attığımız somut bir adım yok. Döner sermaye konusu, en önemli gündemimiz, bunu sürekli söylüyoruz. Sabit ek ödemeler emekliliğimizde ve çalışma hayatımızda, bir sürü yaramıza pansuman olacak, bu tür iyileştirmelerin hala verilmemiş olması çok acı.”

“Sağlık çalışanlarının aldıkları ücret yoksulluk sınırının altında”

“Taraflı sendikacılık, ayrım yapıcı sendikacılık nedeniyle geldiğimiz nokta ortada.” diyerek, yetkili sendikaya eleştirilerde bulunan Çavuş, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Yıllardır bekliyoruz. Sağlık çalışanları kalifiye insanlar, kolay yetişmiyorlar. Aldıkları ücret yoksulluk sınırının çok altında, bunun iyileştirilmesi için biz mücadele yapıyoruz. Şöyle bir örek vereyim; 2-3 yıl içerisinde hem sağlık bakanı, hem sağlık bakan yardımcısı, yetkili sendikanın toplantılarına katıldılar ve ikisi de iki defa ‘Sizin döner sermayelerinizi düzelteceğiz, düzenleme getireceğiz.’ diye söz verdiler. Peki nerede? Aradan yıllar geçti, pandemiyi atlattık, pandemide şehitler verdik. Bir süre ailemizden uzak kaldık, görüşemedik, dışarı çıkamadık, izin kullanamadık, rapor alamadık, istifa edemedik, emekli olamadık. Bütün odaklanmamızı pandemiden kurtulmaya verdik. Bunun karşılığında aldığımız ne? Yine sağlıkta şiddet, yine liyakatten uzak yöneticiler tarafından mobbing, yine iş bilmez sendika tarafından uygulanan yanlış sendikacılık. Taraflı sendikacılık ayrım yapıcı sendikacılık yüzünden, sağlık çalışanlarının geldiği durum ortada.”

“Sağlık çalışanları bu dönemde perişan olmaya devam etti”

Sağlık çalışanlarının özellikle pandemi döneminde perişan olduklarını, ancak yetkili sendikanın bu süreçte sağlık çalışanlarının yanında olmadığını ileri süren Çavuş,

“Sağlık çalışanları çok yoruldu, çok bunaldı, kimsesiz kaldı. Sahada çalışırken bir tebessüm etmenin bile, onlar için ne kadar önemli olduğunu gördük. Avrupa’da 4 hemşirenin yaptığı işi biz burada, 1 hemşire ile yapıyoruz. Avrupa’da 2 hekimin yaptığı işi biz 1 hekimle yapmaya çalışıyoruz. Bunun karşılığımda tükenmişlik sendromu oluşuyor. Bunların neticesinde de hiçbir iyileştirme yapılmayınca da sağlık çalışanları bu böyle gitmez biz grev kararı alıyoruz dediler. Bazıları 3 günlük grev kararı aldı. Biz Türk Sağlık-Sen olarak sendikalar için iş bırakma eylemleri en son çaredir. En sonunda iş bırakılır, ses getirsin. Ancak bunu sulandırıp rutine bindirdiğiniz zaman, yaptığınız işin değerini kaybediyorsunuz. Sendikacılık birikim ister. Biz Türkiye’nin en eski konfederasyonuyuz, bu yıl 30. Yılımızı kutluyoruz. 1992 haziranında kurulmuş bir sendikayız. Biz diğer sendikalara yetkili olduğumuz dönemde dedik ki, gelin birlikte hareket edelim. O dönemlerde biz hep refah payları alırken son dönemde 2010’lu yıllardan sonra yetkili olan konfederasyon bırakın yetki almayı devletin verdiği fazla zammın altındaki zamma imza attı. Bu dönemde özellikle biz sağlık çalışanları perişan olmaya devam ettik. Çünkü sendikacılığı kendilerine rant makam aracı olarak kullanan zihniyetin sendikacılık, yapmasını bekleyemezsin. Sendikacılık bedel ödemeyi gerektirir. Günümüzde de yaşanan bu yine duyumlar alıyorum sağlık ile ilgili haber sitelerine yansıdı. Bizim sendikaya temsilcilerimiz üye getirse kişi başı 30 lira. Bu hakaret mi desem, aşağılamak mı desem küçük görmek mi desem, 30 lira ne rakamı. Sağlık çalışanlarına böyle bir şey teklif etmek ne?” ifadelerini kullandı.