Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Türkiye genelinde 3 bin yeni anaokulu yapılacağını duyurdu. Özer yaptığı açıklamada, “Milli Eğitim Bakanlığının şu an öncelikli politikalarının başında, okul öncesi eğitimdeki okullaşma oranlarını artırmak geliyor. Yani 3-5 yaşındaki okullaşma oranlarını OECD ülkelerinin okullaşma oranlarına eriştirmek için Sayın Cumhurbaşkanı'mızın açıkladığı gibi 3 bin yeni anaokulunu tüm Türkiye'ye kazandıracağız. Bugün itibarıyla bu proje kapsamında 1110 bağımsız anaokulunu hizmete aldık. Süreç çok başarılı şekilde devam ediyor. Bu projeyi başlattığımız zaman Türkiye'de 2 bin 872 bağımsız anaokulu vardı. Biz bir yılda mevcut anaokullarından çok daha fazla anaokulunu Türkiye'ye kazandırmak için yola çıktık. Bunun yaklaşık üçte birlik kısmını bitirdik. 1110 bağımsız anaokulunu hizmete aldık. Bütçeyle ilgili hiçbir sıkıntımız yok. İnşallah ülkemize 2022'nin sonuna kadar 3 bin yeni anaokulunu kazandıracağız."

Okullaşma oranlarının artması için son yıllarda eğitime çok önemli yatırımların yapıldığını anlatan Özer, şunları kaydetti:

"81 ve 922 ilçede yeni derslikler, yeni okullar yapılarak bu ülkenin çocuklarının, gençlerinin eğitime erişimi kolaylaştırılıyor. 300 binlik dershane sayılarından 857 binlik dershane sayılarına ulaştık. Yaklaşık bir milyona yakın dersliği olan bir eğitim sistemine sahibiz. Bu yatırımlar tüm okullaşma oranlarına yansıdı. 5 yaşta yüzde 11 olan okullaşma oranı bugün yüzde 93. Van ilinde yüzde 98,7 civarında. Türkiye ortalamasının da üzerinde. Ortaöğretimde yüzde 44 olan okullaşma oranı yüzde 90'ların üzerine çıktı. Yükseköğretimde yüzde 14 olan net okullaşma oranı yüzde 48,5'in üzerine çıktı. Yani eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranları arttı.

Sosyoekonomik seviye olarak dezavantajlı olan grupların hepsi ücretsiz bir şekilde eğitime erişebildi. Bu ülkede kız çocukların eğitime erişebilmesi için dünya kadar kampanyalar yapıldı. Hatta muhafazakar kesim kız çocuklarını okula göndermiyor diye sürekli suçlandı. Hem okul yapılmadı hem de suçlandılar ama gelinen noktada okullar yapıldığı zaman kız çocukların okullaşmasının erkek çocuklara eriştiği görüldü. Ortaöğretimdeki okullaşmada yüzde 98 seviyelerinde. Hatta yüksek öğretimde 2014'ten itibaren ilk defa kadınların okullaşma oranı erkekleri geçti."

"Amaç öğretmenler arasında ayrım yapmak değil"

Bir dönem başörtülü kız çocuklarının eğitime erişiminin engellediğini hatırlatan Özer, eğitim sisteminin önündeki antidemokratik uygulamaların tamamen kaldırıldığını bildirdi.

Öğretmenlik Meslek Kanunu Yönetmeliği'ne değinen Özer, şöyle devam etti:

"Öğretmenlik Meslek Kanunu 60 yıllık bir özlem ve yeni bir kariyer sistemi inşa ediyoruz. Süreçleri biliyorsunuz, başöğretmenlik ve uzman öğretmenlik. Buradaki amaç öğretmenler arasında ayrım yapmak değil, bir öğretmeni diğerinden ayırmak değil. Mümkün olduğu kadar öğretmenlerimizi lisansüstü eğitime yönelterek sınavdan muaf olmalarını sağlamak. Bizim eğitim sistemimizdeki öğretmenlerin yaklaşık yüzde 10'u yüksek lisans mezunu. Doktora mezunu yüzde 0.29, yüzde 1 bile değil. Finlandiya'daki tüm öğretmenler yüksek lisans mezunu. Okul yöneticilerinin yüksek lisans ortalamalarına bakın, bizim rekabet ettiğimiz ülkelere göre gerçekten kötü durumdayız. O zaman ne yapmamız lazım, bunu telafi edecek bir mekanizma yaratmamız lazım. Bunun için böyle bir mekanizma yapıyoruz. Şimdi herkes sınava takılmış. Sınavda siz değerli okul yöneticilerimizin, öğretmenlerimizin yeterliliklerini ölçmekle ilgili bir derdimiz yok, haddimize de değil. Sadece uzman öğretmenlikteki 180 saatliğin bir değerlendirmesini yapacağız. Başöğretmenlikte de 240 saatlik küçük bir değerlendirmemiz olacak. 614 bin öğrenimiz bu süreçlere başvurdu. 90 bine yakın öğretmenimiz uzman öğretmenlik sınavından muaf oldu. Yüksek lisans yaptıkları için. Sadece eğitim bilimlerinde değil, istedikleri bölümde öğretmenlerimiz yüksek lisans yapabilir. Tezli, tezsiz hiçbir ayırım yok."