Giderek yabancılaşan ve bu yüzden özünden, milli değerlerinden ve maneviyatından uzaklaşan bir nesil yetişsin isteyen dış odakların ekmeğine yağ süren Türk eğitim sisteminin bu haliyle geleceğimizi nasıl olumsuz etkilediğini aktaran Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, bugünü anlamak için toplumun kendi öz benliğini bulması gereken müfredatın ‘Avrupalılaşma’nın sonucu olarak ‘Bize çok uzak’ bir hal aldığının altını çizdi. Dünü anlatarak, atamızı sayarak, değerlerimizi öğreterek, bize yol göstermesi gereken sistemin mevcut yapısıyla Türk toplumunun dokusuna uymadığını vurgulayan Ünsal, bir kez daha yerinde tespitleri ile önemli bir konuya parmak bastı.
24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla günün anlam ve önemine ilişkin değerlendirmeler yaparken, eğitimdeki eksiklere de parmak basan Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, özellikle Avrupa’dan ‘yenilik’ ve ‘çağdaşlık’ şemsiyesi altında getirilen uygulamaların Türk eğitim sistemine empoze edilmesi sonucu milli değerlerden bihaber yetişen toplumun geldiği durumu analiz etti.
“GÜNÜN SONUNA BAKTIĞINIZ ZAMAN, BİZ EĞİTİLEMİYORUZ”
“Bizi devrimlerle beraber Avrupa ile entegre olduk.” diyen Ünsal, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:
“Kanunlarımız değişti, alfabemiz değişti. Medeni kanun dediği İsviçre'den devşirilen kanunla beraber kanun oldu. Alman ceza hukuku, Fransız sistemi derken ama biz eğitimde yaz-boz tahtasına dönmüş bir sistemin ortaya çıkardığı bir varlığız biz. Ne Türk, ne Müslüman, ne Avrupalı, ortada kalmış, ortada dolaşan bir milletiz. İşin özüne indiğiniz zaman, günün sonuna baktığınız zaman, biz eğitilemiyoruz. Örneğin, bu gönlüyle, kalbiyle insanlara bir şey vermek için çalışan öğretmenlerimiz 1. sınıfta çocuk Türk bayrağını gördü. Bakıyor şimdi, hocam bu ne? Bu bayrağımız bizim. Ne kadar güzel. Bunun bir hikayesi var. Neymiş hikayesi? Bayrağımızı görmüş. Devletimizin bayrağı. Aslında Türk bayrağı değil de, devletimizin bayrağı. Hilal efendim önüne yıldız gelmiş, gece yansımış, yerde kan varmış... Bundan olmuş. Bayrağımızın rengi kan. Yıldızla hilal bir araya gelmiş. Yalana bak. Teyyareye bak. Şu eğitim sisteminde hilal, İslam'ın ve Müslümanların sembolüdür. Yıldız, İslam'ın beş şartıdır. Bir yoruma göre, dört halifeden sonra Osmanlı İslam'a en büyük hizmeti ettiğinden bunu bu şekilde kullanmıştır. İkisi de aynı anlama geliyor zaten. Canımız kanımız İslam'a, Hazreti Muhammed'e feda olsun. Bayrağın anlamı bu. Şu müfredatta yok bu. Hikaye var ama diğer hikaye var. İşte oraya gelmiş, buraya gitmiş hesabı.”
“ÖZÜNDE OLANI MÜFREDATTA BULAMIYORLAR”
Ünsal şu şekilde devam etti: “Şu anda konuştuğumuz bir şey var. Terörsüz Türkiye diyoruz ya. O zaman bakacak ki Kürt'ün evladı da, Türk'ün evladı da, Abhaz’ın da, Çerkes’in de, Boşnak’ın da hangi milletliler varsa, e biz İslamız, bu ne Türk'ün bayrağı, ne Kürt’ün bayrağı, ne Abhaz’ın, bu devletin bayrağı. Bizim bayrağımız, bizim devletimizin bayrağı diyecekti. İslam'ın bayrağı bu. İşin özünde de bu var. Terör kökten bitecekti ilkokuldaki veya anaokulundaki çocuklara, ancak bunu bilen öğretmenler yok mu? Var. Gönlünü koyanlar yok mu? Var tabii. Kıymetli. Ancak bunların gönlünü koyduğu yerde müfredatta bulamıyorlar. Yok. Çok basit bu işler.”
“İMANI OLANIN VATAN SEVGİSİ OLUR, İNANÇLI KADROLARLA ÇOK NETİCELER ALINIR”
Türk Bayrağı’nın anlamını, “Ülkede huzurun kaynağıdır” şeklinde özetleyen Ünsal, yorumuna şöyle devam etti:
“Bu kadar basit. Öğreten için de, öğrenen için de, yaşayan için de, ailenin için de. Fakat ne hikmetse bu bayrak bize farklı farklı hikayelerle anlatıldı. Özü anlatılmadı. Bunu öğretmenlerimiz müfredatta olmadığı için de bunu bu şekilde diyemedi, demedi. Biz eğitilmiyoruz. Bizi yönetmek için eğitiyorlar. Sistem de bu. Ama bu kadar çabanın içinde, bu kadar güzel insanlar yetiştiren Türk öğretmenlerine, o inançlı, o samimi, inançlı derken memleketini, milletini seven herkes inançlıdır. Yani ‘vatan sevgisi imandandır’ diyor Hazreti Ali. İmanı olanın vatan sevgisi olur. Bu inançlı kadrolar bu şartlarda, bu sistemde, kurulduğu günden bugüne kadar, böyle sürekli değişim içinde yine de bu öğretmenlerin feraseti, asaleti, güzel bir neslin çıkması konusundaki gayretlerinden çok neticeler alındı. Çok neticeler de alınmadı. Eğer bugün biz bunları anlatabiliyorsak, beni de bir öğretmenim yetiştirdi. Bu asil memleketine, milletine, devletine, ümmetine, insanlığa faydalı olmak için evlatları yetiştiren tüm öğretmenlerimizin günü kutlu olsun. Bir günde değil, her gördüğümüz yerde, saygıyla ellerinden öpelim.”
PROGRAMIN TAMAMINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN





