Öncü TV Ekranlarında yayımlanan, Öncü Medya Haber Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal’ın hazırlayıp sunduğu “Kitabın Ortasından” programına konuk olan DEVA Partisi Kurucular Kurulu Üyesi Metin Kaşıkoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik eleştirileri nedeniyle Düzce gündeminin ilk sırasına oturdu. Programda, iki dönem milletvekilliği bir dönemde il başkanlığı yaptığı eski partisi ve eski lideri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik ifadeleri nedeniyle AK Partililerin sosyal medyada hedef gösterdikleri Kaşıkoğlu konu ile ilgili açıklama yaptı.

Kendisini eleştirenlerin arasında, AK Parti döneminde birlikte siyaset yaptıkları ve birlikte yürüdükleri partililerin olmasının kendisini üzdüğünü dile getiren Kaşıkoğlu, “Düzce Öncü TV’de Sayın Sadullah Ünsal'ın hazırlayıp sunduğu Kitabın Ortasından programında güncel siyasi gelişmelere yönelik yaptığımız açıklamalar kamuoyunda geniş yankı uyandırmış ve program sonrası olumlu bulup tebrik edenler olduğu kadar bir zamanlar üyesi bulunduğum partiye karşı yaptığımız eleştiriler nedeniyle samimi üzüntülerini ve eleştirilerini paylaşanlar da olmuştur. Bunu, siyasetin doğasında olan bir durum olarak karşıladığımı da açıkça belirtmek isterim. Öncelikle belirtmeliyim ki, sözlerimizi yanlış değerlendirmek suretiyle gönlü kırılan kişilerin olması da beni ziyadesiyle üzmüştür. Lakin bir zamanlar aynı çatı altında birlikte siyaset yaptığım ve dost olarak bildiğim bir kısım kişiler ile halen AK Parti'de aktif siyaset icra eden bir kısım arkadaşlarımız, yayında dile getirdiğimiz iktidarın yanlış politikalarına karşı eleştiriler ve sözlük anlamı "Kimseye aldırmadan, aklına estiği şekilde taşkın davranışlarda bulunan" anlamına gelen bir ifadeden yola çıkarak son derece rahatsız edici, her türlü terbiye sınırlarını zorlayan, galiz ifadelerle sosyal medyada paylaşımlarda bulunmuşlardır” diye konuştu.

“Ülkede demokrasi varsa, isteyen istediği gibi konuşur”

“Ak Parti olarak şu an halk içine çıkmakta zorlanılan bir dönemde bazı paylaşımları bir yere kadar anlayışla karşılıyorum” diyen Kaşıkoğlu, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:

“Fakat söylemleri ile eylemleri büyük tezat içeren, bir kısım partililerin hakaret içerikli, hoş olmayan açıklamalarını bizatihi kendilerinin ve kamuoyunun vicdanına havale ediyorum. Şahsi kin ve ihtiraslarını bu açıklamalara karşılık olarak beyan eden bu arkadaşlara söylemek istediğim ise; Ak Parti' ye gönül vermiş kardeşlerimizi üzmek gibi bir kastım olmadığı gibi kişilerle ve Ak Parti ile ilgili de alıp veremediğimiz bir durum yoktur. Ülkede demokrasi varsa, isteyen dilediği görüşte olmak ve savunmak hakkına sahiptir. Kimsenin kimseyi bu anlamda suçlamaya hakkı da yoktur.”

“Beni ihanetle suçlamak gibi ucuzluklara kapılmayın”

Kaıkoğlu açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi:

“Elbette partinize karşı yapılacak eleştirilere cevap en doğal hakkınızdır, ama bunu siz de nezaket, ahlak ve edep ölçülerine uyarak gerçekleştirebilirsiniz. Her şey gelir geçer, küçük bir şehrin insanları olarak her an birbirimize ihtiyacımız olabilir, cemiyetlerimiz olur karşılaşırız, bakarsınız bir gün aynı yolda yeniden yürüyebiliriz. O nedenle, yarınlarda utanç duyabileceğiniz sözler sarf ederken, insanları hainlikle, ekmek yediği yere ihanetle suçlamak gibi ucuzluklara, siz siz olun kapılmayın. Hepimizin amacı ülkemizin iyiye ve güzele ulaşmasını sağlamak olduğuna göre neden bu kin ve nefret? Biraz hoşgörü ve fikirlere saygı yetecektir aslında.”

“AK Parti ilke ve değerlerinden ayrıldı”

Diğer taraftan bir zamanlar kuruculuğunda bulunduğum, iki dönem milletvekilliği ve bir dönem il başkanlığını yürüttüğüm AK Parti’nin ilk iki dönemde gerçekleştirdiği özgürlükçü, reformist, vesayetlere karşı mücadelesi ve ekonomik anlamda ülkemizi getirdiği nokta ile her türlü eksikliğe rağmen şahsen ben de mutluluk yaşayan biriyim. Fakat aradan geçen zaman diliminde partinin ortak akıldan uzaklaşıp demokratik olmayan yol ve yöntemlere yönelmesi, sayın genel başkan Tayyip beyin, yaptığı reformları bizzat kendi eliyle yıkıma uğratması, yolda bulduklarını parti içine doldurup, en ağır hakaretlerde bulunanları kendisine yol arkadaşı edinip, yola çıktığı kadim yol arkadaşlarını büyük bir vefasızlıkla teker teker partiden uzaklaştırma gayreti karşısında artık partide kalmanın bir yarar sağlamayacağı ve bu anlayışla birlikte olmanın imkânsızlığı içinde yolların ayrılması birçok kişi için olduğu gibi benim için de elzem hale gelmiştir.

Sırf Şehir Üniversitesini ortadan kaldırmak amacıyla ekonomik başarının mimarı Sayın Ali Babacan ve arkadaşlarını ve Mehmet Şimşek ile Ahmet Davutoğlu'nu faizci, dolandırıcı gibi son derece yakışıksız ve nezaketten yoksun hatta hakaret içerikli beyanlarla adlarını da zikrederek tahkir etmesi ve miting meydanlarında adeta yuhalatma girişimleri milletimizin hafızasındadır. Nezaketten ve vefadan uzak söylemler için son derece ibretlik söylemlerdir bunlar.

Trol çeteleri ile yıllardır birlikte yürüdüğü kadim arkadaşlarına karşı başlatılan linç ve itibarsızlaştırma çabaları, şükür ki milletimizin vicdanında kabul görmemiştir.  Deva Partisi, halkımızın dikkatle izlediği ve her geçen gün damla damla büyüyen ve milletimizin umudu haline gelen bir siyasi oluşumdur. Bir kadro hareketidir ve birbirinden değerli, donanımlı kurucuları ve teşkilat mensupları ile yeni, güçlü ve müreffeh Türkiye'yi inşa etme amacıyla iktidara hazırlanmaktadır. Tam da bu noktada, halkımıza karşı yürütülen algı çabalarını boşa çıkarmak, ülkemizin ne kadar kötü yönetildiğini, CB hükümet sistemi ile birlikte vadedilen seçim yasaları, siyasi partiler yasalarında değişiklikler yapmamak ve uyum yasalarını çıkarmamak suretiyle adeta TBMM'nin işlevsizleştirildiğini, yargının ayak bağı olarak kabul edilip AYM kararlarının dahi uygulanmadığını, ekonominin liyakat yoksunu ellerde nasıl perişan edildiğini, ehliyet ve liyakattan yoksun partizanca atamalar ile bürokrasinin nasıl çalışamaz hale getirilip, itaat ve sadakat prensipleri ile atamaların gerçekleştirildiğini, Türkiye'nin külliyeden dar bir kadro ile son derece kötü yönetilmekte olduğunu, pandemide bile ulusal birliktelik yerine muhalefetin sürekli dışlandığı, illet, zillet, vatan haini gibi yaftalamalarla insanların nasıl birlikte yaşama iradesinin zaafa uğratılıp kutuplaştırıldığını, Merkez Bankası, TÜİK, RTÜK gibi bağımsız ve tarafsız olması AY gereği olan kurumların iktidara nasıl bağımlı hale getirildiğini, döviz rezervlerinin 130 milyar dolardan eksi 45 milyar dolara bir hiç uğruna indirildiğini, bütçe açığının 23 milyar dolarlardan bu yıl itibariyle nasıl 245 milyar dolara çıktığını, diğer ülkeler dış borçlanma için %1 faiz öderken iktidarın %6-7' lerle borçlanıp milletimizi yüksek faiz ödemeleri nedeniyle nasıl boç sarmalına soktuğunu, beş maskeyi dahi dağıtamayan iktidarın pandemi verilerini milletimizden saklayarak salgının yayılmasına yol açtığını, baroların kongrelerinin alternatif baro kuruluşunda gerekli imzayı elde edememe nedeniyle ertelendiği aynı gün parti kongrelerinin yapıldığını, mitingler düzenlenerek keyif çayı dağıtacağım diye insanların izdiham içinde bir araya getirilerek salgının yayılmasına yol açıldığını, basın özgürlüğünün ortadan kaldırılıp, ana akım medyanın ve TRT' nin iktidarın resmi yayın organı haline gitirildiğini, bir muhtarın istifasının haber değeri taşıdığı bir ortamda ülkenin hazineden sorumlu damat bakanın istifasının ana akım medyaca 3 gün boyunca gerekli işareti alamadıkları için haberleştirekediklerini, bir çok bürokratın ve medya mensubu olduğunu iddia eden kişilerin akıl almaz biçimde Ak Parti grup sözcüsü gibi ekranlarda ahkam kestiğini, pandemi kısıtlamalarının gereği gibi yapılmadığını ve yetersiz kısıtlamalara rağmen geçim sıkıntısı çeken ve nefes almakta, işletmelerini ayakta tutmakta zorlanan esnaflar ile ücretsiz izin nedeniyle aylardır büyük bir işçi kesiminin aylık 1.168 TL. ile geçinmek zorunda bırakıldığını, bir çok kamu bürokratının yüksek bedellerle bir kaç yerde görevlendirilmek suretiyle haksız kazanç temin edildiğini, pandemi ile ne alakası olduğunu bilemediğimiz şekilde uçuş biletlerindeki KDV nin indirildiğini, belediyelerin insanlarımıza ekmek dağıtımının dahi iktidarca seçmenlerine ulaşmamaları amacıyla engellenip vatandaşın dar gelirli insanlara yardım için belediyeler aracılığı ile toplanan yardım paralarına el konulduğunu, faize karşıyım deyip dururken 500 baz puan faizin artırıldığını...vs... teşkilatlarımızla birlikte kapı kapı gezerek ve tüm platformları kullanarak halkımızla paylaşmak bizim siyasi olarak en temel görevimizdir.

Algı operasyonlarına maruz bırakılarak gerçeklerin gizlenmeye çalışıldığı milletimize, olan biten tüm gerçekleri paylaşmaya korkmadan, çekinmeden devam edeceğimizden emin olabilirsiniz. Hukuk devletini, milli iradeyi, özgürlükleri ve demokrasiyi yeniden inşa edeceğimizi, kimseyi ötekileştirmeden yeni, güçlü ve büyük Türkiye'yi milletimizle ve ortak akılla oluşturacağımızı belirtmek isterim.”

HABER: Savaş ARI