Yaz aylarında güneşin de etkisiyle cilde daha özenli bakılması gerekiyor. Güneşin zararlı ışınları ile uzun süre temas, deriyi olumsuz etkilemekle birlikte kanser gibi ciddi hastalıklara da kapı aralıyor.

Düzce Atatürk Devlet Hastanesi Uzman Cilt Doktoru Eda Haşal, yaz aylarında cilt bakımının nasıl yapılması gerektiğini, Öncü Haber mikrofonuna anlattı.

 “MECBUR KALMADIKÇA GÜNEŞE ÇIKMAMALIYIZ”

Yaz aylarında fazla güneş ışınına maruz kalınmaması gerektiğini söyleyen Haşal,  “Güneşten korunmak için öncelikli olarak, gereksiz güneş maruziyetini azaltmalıyız. 10.00-16.00 arası dışarıda işimiz yoksa güneşli açık alanlarda bulunmaktan kaçınmalıyız. Mecbur kalınan durumlarda ise şapka, güneş gözlüğü gibi Güneşte karşı koruyucu önlemler almalıyız.” diye konuştu.

“KIYAFET SEÇİMİNE DİKKAT!”

Açık renkli kıyafetler tercih etmenin ışığı yansıtacağından güneşe bağlı zararlı ışınların etkisinin azalacağını vurgulayan Haşal, “Işığı yansıtacak, çok açık olmayan kıyafetler tercih edilmeli ve kıyafetlerimizle kapatamadığımız alanlar için, yeterli miktar da ve yeterli sıklıkta güneş koruyucusunu kullanmalıyız. Zaten bizler gölgede dursak ve yeterli güneş koruyucu kullansak dahi yine cildimizde bronzlaşma oluyor. Çünkü ultraviyole B‘nin etkisiyle koyulaşma, melanom üretiminde artış oluyor.” şeklinde konuştu.

DENİZE GİRENLER NELERE DİKKAT ETMELİ?

Sahilde güneşlenirken, havuz ve denize girerken yapılması gerekenleri anlatan Haşal, şunları kaydetti:

“Gölgelikler altında mümkün olduğunca kalmaya çalışmalılar. Denize girdikten sonra, terledikten sonra güneş koruyucularını tekrar uygulamalarını öneriyoruz. Çünkü hiçbir güneş koruyucusu bütün vücudu korumaz. Bizim 50 faktörlü dediğimiz güneş koruyucularının bile etkisi yüzde 97‘lerde oluyor. Hiçbir güneş koruyucusu maalesef yüzde 100 koruma özelliğine sahip değil. Bu sebeple bunlara dikkat etmek gerekir.”

HANGİ KORUYUCULARI TERCİH ETMELİYİZ?

Güneş kremi seçerken nelere dikkat edilmesi gerektiğini hakkında da bilgiler veren Haşal, “Güneş koruyucuları seçerken; özellikle ultraviyole B ve ultraviyole A olduğundan emin olmak gerekiyor. Güneş koruyucularının üzerinde SPF dediğimiz faktör, aslında ultraviyole B ‘ye karşı olan korumayı gösteren bir faktördür. SPF 15 ve üzeri korumalar bizim yaz aylarında özellikle önerdiğimiz korumalardır. Yeterli miktarda süremediğimiz için 30 ve 50 arasındaki korumaları daha çok vurguluyoruz. Güneş koruyucularının üzerinde mutlaka ultraviyole A‘ya karşı da koruma olduğuna dikkat etmek gerekmekte. Ultraviyole B dediğimiz güneş ışığı aralığı; deri yaşlanması, deri kanserleri, bronzlaşma, lekelenme gibi sorunlardan sorumludur. Ultraviyole A‘nın etkileri biraz daha derin dokularda olmakta. Biz her iki koruma özelliğini de istiyoruz.”

“ÇOCUKLARDA MİNERAL ETKİLİ GÜNEŞ KORUYUCULARI KULLANILMALI”

Çocukların güneşten nasıl korunacakları ile ilgili ailelere tavsiyelerde bulunan Haşal, “Çocuklarda özellikle mineral etkili güneş koruyucuları istiyoruz. Titanyum dioksit veya çinko oksitli güneş koruyucuları tercih ediyoruz. Altı aydan küçük bebeklerde; mümkün mertebe direkt güneş maruziyetinden korumak gerekir fakat buna rağmen yine de güneş koruyucuları kullanmayı öneriyoruz. Yaz aylarında ultraviyole B‘nin etkisiyle beraber cildimizde melanin üretimi artışı hızlanıyor. Bundan dolayı ton farkları, lekelenmeler, güneş lekeleri oluşuyor. Bu sebepten dolayı biz yeterli miktarlarda (2 parmak) güneş koruyucu kullanmayı öneriyoruz. 2-3 saatte bir tekrarlanan uygulamalar ve dediğimiz gibi saat 10.00-16.00 arası açık alanlarda bulunmamak, bunlara dikkat etmek gerekiyor. Yaz aylarının derilerimiz üzerindeki etkileri bunlar. Yazın dermatolojik anlamda uygulama yapmamamızın sebebi, yeterince güneşten korunamamakla alakalı. Yeterli güneş korunması sağlandıktan sonra da leke açısından tedirgin olunacak herhangi bir durum söz konusu olmuyor.”

DERİ KANSERİ ÇEŞİTLERİ NELERDİR?

Deri kanseri ve çeşitleri hakkında da bilgi veren Haşal, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“Deri kanserleri, melanom ve melanom dışı dediğimiz iki grup var. Ultraviyolenin tipine göre de durum değişmektedir. Uzun süreli ultraviyole B maruziyeti daha çok melanom dış deri kanserleri ile ilişkiliyken, ultraviyoe A dediğimiz ise melanomla yani daha çok ‘ben kanseri’ dediğimiz kanser türüyle alakalı oluyor. Bu sebeple güneş koruyucularda her iki spektrumda (ultraviyole A ve ultraviyole B) uygun güneş koruyucu öneriyoruz. Çocukluk çağında geçirilen güneş yanıkları sık ve kronik güneş maruziyetleri, deri kanseri riskini arttırır. Uzun yıllar açık alanda, güneş altında, tarlada ya da görevi gereği açık alanda çalışmış kişilerde ilerleyen yaş ve güneş temasının devam etmesiyle beraber alında, yüzde, kulaklarda, ensede, ellerde, el sırtlarında yani uzun süreli hep açık, güneş teması olan bölgelerde lekelenmeler, koyulaşmalar, pütürleşmeler, kabalaşmalar, geçmeyen yaralar gelişebiliyor.  Bu durumları fark eden kişilerin mutlaka bir dermatoloğa başvurmalarını istiyoruz.  Bunları önlemenin yolu da; uzun vadede güneş temasını azaltmak ve gerekli koruyucu önlemleri almaktır.”