Cumhuriyet’in 100. Yılında, 14 Mayıs’ta gerçekleşecek Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük seçimlerinden birine 3 gün kaldı.

Bu çerçevede ulusal siyasette hareketli süreçler yaşanırken, yerel siyasette de parti teşkilatları ve Milletvekili adayları var gücüyle çalışmalarını yürütüyor.

Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, Düzce’deki siyasi arenanın seçim atmosferine adapte olduğu son günlerde, gelişmeleri gazeteci perspektifiyle değerlendirerek Yorumluyorum programında masaya yatırdı.

 AKBAL’IN BOZKURT İŞARETİ YAPARAK SAHNEYE ÇIKTI

Buna göre 9 Mayıs Salı günü Anıtpark Meydanında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile gerçekleştirdiği CHP’nin Düzce’deki en kalabalık mitinginin sandığa etkisini, o mitingde Millet ittifakı 2. Sıra adayı Aslıhan Akbal Tüysüz’ün bozkurt işareti yaparak sahneye çıkışının ne anlama geldiğini objektif bir açıdan değerlendirdi.

Bunlarla beraber, Düzce’de Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı aleyhine açılan pankartları da değerlendiren Ünsal şunları söyledi:

“Sokağa çıkıyoruz ve sokaktaki insanlar, hasbelkader ekranlara çıktığımız ve gazeteci olduğumuz için ‘Seçim nasıl olur? Kim alır? Kim kazanır ve durum ne?’ diye soruyorlar. Vallahi hava o kadar puslu ki “Şeytan bile Müslüman mintanını giymiş.” bir hava var. Gayet net, çok bulanık bir hava var.

“En büyük siyasetçi vatandaş”

Vatandaş bunu iyi görüyor, siyasetçiden daha iyi bir siyasetçi olmuş. Yani gelene ağam, gidene ise paşam diyor…

Geleni oy verse de vermese de çok güzel ağırlıyor, gidene de güle güle diyor. Ama arka plandaki dönen mahiyette, insanlar kararlarını büyük bir oranda vermişler. ‘Peki, ne olur?’ Sorusunun cevabını şöyle bir hadise ile cevaplayalım: Biz fikrimizi sorduklarında böyle cevaplıyoruz, en azından biz, bu kapasite, çap ve öngörü ile bu kadarını görebiliyoruz. Düzce’de, MHP’nin çok bir ağırlığı yok, varlığı ve yokluğu belli değil ama burada, Ak Parti’den milletvekili aday adayı olup, 40 kişiye yakın aday adayının Cumhurbaşkanı’na oy verin, milletvekilliğinde şuraya veya buraya oy verin veya vermeyin etkisi ve tepkisi olayları bir yere getirdi.

“Aday gösterilmeyen AK Parti aday adayları Cumhurbaşkanına oy istiyor partiye istemiyor”

Cumhurbaşkanı’na oy verin, Ak Parti’ye oy vermeyin de kime oy verirseniz verin mantığında, oylar MHP’ye de gitse veya Yeniden Refah Partisi’ne de gitse buradaki bütün çark ve su değirmeni, CHP Adayı Talih Özcan’a yansıyor. Bu MHP ve Yeniden Refah’a verelim oyları veya vermeyelim, Cumhurbaşkanı’na verelim de oyları diğer tarafa vermeyelim propagandası var ya Ak Partili arkadaşların veya milletvekili adaylarının, tamamen Cumhur İttifakı içinde dolaşsa da oylar, Millet İttifakı’na gitmesine sebep oluyor. Gördüğümüz tablo bu!

“Bozkurt işareti, Tüysüz’e ne kadar uygunsa, oradaki pankartta o kadar uygundur” 

Aslıhan Tüysüz Hanım, mitingde Sayın Kılıçdaroğlu’nun yanında “Bozkurt İşareti” yaptı. MHP’li Ülkücüler; ‘bunu nasıl yapar? Bunu nasıl eder?’ Davanın partisi olmaz, davanın adamı olur. Bugün MHP’nin içinde sosyal demokrat kafalı biri olabilir, CHP’nin içinde milliyetçi olan biri olabilir veya AK Parti’nin içinde liberal olan bir insan olabilir. Burada Aslıhan Hanım hakikaten kendini çok güzel anlattı, orada bir Bozkurt işareti yaptı. Çünkü bu işaret, kimsenin kontrolünde veya lisanslı bir işaret değil “Bu” yapamaz “O” yapar diye bir şey yok.

‘Bozkurt İşaretini yaparken, tam Kılıçdaroğlu’nun karşısında, bir katılım bankasının üzerinde Tuncay Şahin’e ait binada da Selahattin Demirtaş’a özgürlük vadeden Kılıçdaroğlu diye bir pankart asılmıştı. O pankartı Kılıçdaroğlu bir müddet görerek konuştu, daha sonra ise pankartı kaldırdılar. Bozkurt işareti, Tüysüz’e ve platformdan hitap edenlere ne kadar uygun ise, oradaki pankartta o kadar uygundur. Ben böyle değerlendiriyorum.

“Düşman okunu takip ediniz, o sizi hak ehline götürür.”

Sonuca geldiğimizde, sonuç şu: Benim parti noktasında görüşüm net değil. Ama beka noktasında, siyaset olarak baktığımızda, ben ölçüyü şuradan alırım, İmam Şafi diyor ki: ‘Karşınızdakinin dost ve düşman olduğunu anlamak için düşman oklarının nereye gittiğine bakın.’ Peki, düşman oklarını nereye atıyor? ABD’deki Biden ile Kandil’deki teröristler bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçilmemesi için bir mücadeleye girmiş durumda, bu da kamuoyunda aleni olarak açıklanmışsa; bu ülke, bu devlet, bu millet bu ümmet ve bu insanlık bu konuda çok iyi düşünmelidir.

Küçük değil, büyük düşüncelerle büyük adımlar atılır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’ye kattığı ve kazandırdığı misyonun mahiyetine bakmak lazım. Ne olur seçimde? Seçimde ne olursa olsun!

“Onlar iktidar olurlar ama muktedir olamazlar kadrolar bizde”

1950 seçimlerinde, Cumhurbaşkanı aynı zamanda CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’yü: Yanındaki yaveri gelip gece vakti ‘Paşam Paşam’ diyerek uykusundan uyandırır ‘Buyur evladım’ der İsmet İnönü, yaveri ise ‘kaybettik, iktidar oldular Paşam’ der, İsmet İnönü sorar ‘Kim iktidar oldu?’ Demokrat Parti, ‘Yeter Söz Milletindir!’ diye çıkış yaptı ve iktidar oldu CHP’ye karşı. İsmet İnönü bu durum karşısında şöyle cevap verir: ‘Evladım beni neden rahatsız ettin? Onlar iktidar olurlar ama muktedir olamazlar kadrolar bizde.’ diye söyler. 20 yıldan beri Türkiye bir yapılanmanın içine girdi, Türkiye kavga istemiyor, Düzce kavga istemiyor, millet kavga istemiyor.