İYİ Parti Düzce İl Başkanı Yunus Özay Er, Türkiye’nin gündemi ile ilgili Öncü Haber mikrofonuna özel açıklamalarda bulundu. CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum atanmasından, ülkenin yaşadığı ekonomik sorunlara kadar bir çok konuyu değerlendiren Er, İYİ Parti olarak sürekli sahada olduklarını kaydetti.
“İl Başkanı ve Genel Başkanını belirleyecek olan CHP’lilerdir”
CHP’nin İstanbul İl Başkanlığı’nda yaşanan kayyum krizi ile sözlerine başlayan Er, “Hukuki açıdan baktığımız zaman, siyasî açıdan değerlendirmek benim haddime değil. Cumhuriyet Halk Partililerin bunu değerlendirmesi daha doğru olacaktır. Ben konuya hukuk ve siyasî açıdan baktığımda… Bakmak isterim, hukuk ve siyasî açıdan son derece sorunlu bir dönem. Çünkü eğer burada aklıselim bir hukukî karar çıkmaz ve bu süreç sosyal medya ve basında takip ettiğimiz şekilde yürümeye devam ederse, Türkiye’de bundan sonraki yapılacak bütün seçimler, bütün kongreler üzerinden, ne kadar zaman geçerse geçsin, tartışmalı hâle gelecektir. Bizim anayasal tabanda seçim hukukumuza göre, yüksek seçim kurulu… Almış olduğumuz kararlara yargı yolu kapalıdır, kesin kararlardır. Bunları tartışmaya açmak, bunları sonuca ne olursa olsun ister sen butlan, istersen mutlak butlan olarak ifade edebileceğimiz tarzda bir çerçeveye koymak, bundan sonraki siyasî hayatı da etkileyecek ve istikrarı bozacak nitelikte bir durum yaratabilir kanaatindeyim. Bunun olmaması adına, adli mercilerin ve hukukun en aklıselim yöntemiyle bu işin demokratik çerçevede çözülmesi gerektiğini düşünüyorum. Cumhuriyet Halk Partisi'nin il başkanını, Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkanı belirleyecek olan Cumhuriyet Halk Partililerdir. Cumhuriyet Halk Partili delegelerdir. Ve bu belirlenmiş olan sürece YSK tarafından mazbatası verilmiş durumdadır. Hangi partinin olursa olsun, il başkanını veya genel başkanını değiştirme iradesi de yine Cumhuriyet Halk Partililerin ya da o partilerin üyelerine aittir. Bunu böyle düşünüyorum. Demokrasi açısından, siyasî hayatımız ve partiler hukuk açısından çok sorunlu bir süreç olarak görüyorum. Umarım aklıselimle bu süreç tamamlanır. Her parti kendi yöneticisini kendisi belirlemeye, kendi özgür iradesini kendi siyasî partisi çatısı altında yaşamaya devam eder, diyerek görüşümü sonlandırayım” dedi.
“Ülkede tanımlanamamış bir ekonomik kriz var”
Türkiye’de tanımlanamamış bir ekonomik krizin olduğunu öne süren Er, konuşmasına şu şekilde devam etti:
Çok uzun süredir ticaret hayatının içerisindeyim. Ben 25 seneyi geçtik. Hayatımızın önemli bir kısmını ulusal ve uluslararası çalışmalarla geçirdik. Daha önce de bu ülkede krizler oluyordu. Fakat daha önceki krizler bir şekilde diyet ödenerek, bir derin kriz yaşanarak bir şekilde sonlandırılıyordu. Ve bu krizden çıkanlar, ölenler, kalan sağlar bizimdir mantığımızla ticaret hayatı devam ediyordu. Çünkü çok kesin tedbirler alınıyordu; işte devalüasyonlar yapılıyordu. Çok sert ekonomik tedbirlerle o kriz bir şekilde infilak ettirilerek, ekonomik manada daha sonra yaşanacak olan sürecin altyapısı hazırlanıyordu. Fakat bu son yaşadığımız ekonomik sıkıntı artık kriz olmanın biraz ötesi. Kriz yaşanıyor ve ısrarla kalifiye ve sert tedbirler almaktan uzak duruluyor. Bu da krizin derinleşmesine sebep oluyor. Eskiden hatırlarsınız, 2008 krizi bankacılık krizi idi. 1999 ve 2001 krizleri döviz kriziydi. Ama bugün yaşadığımız ekonomik krizi tanımlayamıyoruz. Çünkü bütün sektörler krizden derinleşti ve genelleştiği için bütün sektörler bundan ne yazık ki zarar görmeye devam ediyor. Ülkede faizi düşürmek, Merkez Bankası rezervlerini arttırabilmek için yüksek faiz politikası izleniyor. Banka’nın rezervleri belli bir seviyeye geliyor. Fakat faizler düşmüyor, piyasa reaksiyon vermiyor. Ciddi bir para kıtlığı var piyasada. Ticaret dönmüyor. Konkordatolar, iflaslar hiç olmadığı kadar fazla. Kapanan firma sayısı hiç olmadığı kadar yüksek boyutlara ulaşmış durumda. Dolayısıyla samimi olarak söylüyorum, önümü göremiyorum. Ben de… Nasıl bir öngörünüz varsa onunla cevap verelim; herhangi bir öngörüm yok. Allah devlete ve millete tabii ki zeval vermesin. Allah ticaret yapan herkese, esnafa, işadamına, sanayiciye kolaylık versin. Öngörü sahibi olabilmemiz için istikrarlı, belirli ve ilkel ekonomik politikaların olması ve bu ekonomik politikaların da piyasanın güven duyması gerekiyor. Şu anda bu durumdan çok uzağız. Çok sert. Kalıcı reformlar yapılmadığı müddetçe bu kriz ortamından çıkılabileceğini sanmıyorum.
“Konuralp’te yanlış giden bir şeyler var”
Son olarak Konuralp halkının yeniden belde olması için bölge halkı tarafından başlatılan imza kampanyasına da değinen Er, “Bu çok demokratik bir hak. Bunun altında ya da üstünde başka bir şey aramaya gerek yok. Ben orada büyümüş, çocukluğu orada geçmiş bir insanım. Dolayısıyla oradaki bölge insanının böyle bir talebi var. Oradaki bölge insanı mevcut durumda, belediye başkanımızın ifadesiyle Konuralp’in il olması durumundan memnun olmuş olsa, oradaki hizmetlerden memnun olmuş olsa, orada yaşanan süreçten memnun olmuş olsaydı, böyle bir talep ile ortaya çıkmazdı. Demek ki orada yanlış giden bir şey var. Burada genel birleştirel bakış açısı yakalamak ya da oradaki insanları yaptıkları üzerinden değerlendirmek gerekiyor” açıklamalarında bulundu.
HABER: Savaş ARI
KAMERA: Pınar AYDIN