Sağlık Bakanlığı’nın Yüzme Suyu Takip Merkezi verilerini hiçe sayarak turizm cenneti ilçeyi getirdiği içler acısı durumu örtbas etmeye soyunan Akçakoca Belediye Başkanı Okan Yanmaz, hesap vereceği yerde basını suçlama ve hedef gösterme hadsizliğine büründü. Akçakocalı emektar Gazeteci Tuncay Türkgülü, Başkan Yanmaz’ın resmi verilerle ortaya konan deniz suyu kirliliğine karşı basını suçlamasını, Öncü TV’de masaya yatırdı. Yanmaz’ın kendi hatasını kapatmak için basınla Akçakoca esnafını karşı karşıya getirdiğine dikkat çeken Türkgülü, “Sorunu çözmüyorsun suçu gazetecilere atıyorsun. Olmaz! İlçenin idarecisine bu hareket yakışmaz. Esnafa da sesleniyorum; gidin Akçakoca Kaymakamlığı’nın kapısına dayanın o zaman. ‘Kaymakam bey, denize neden girmeyi yasakladın? Bizim işimizi mahvettin’ deyin. Burada gazeteciler mi suçlu yani?” dedi. Ayrıca 1994 yılında eski Belediye Başkanı Erol Solak döneminde yapılan ve bölgede tek olan biyolojik arıtma tesisinin yenilenmesi için döviz cinsinden alınan borca rağmen yaz döneminde iyileştirme yapılmaması eleştirdi.

  

Bakanlığın verilerini yok saydı

Bakanlığın resmi verilerine göre, kanalizasyondan atıklarından yayılan ve hastalık saçan koli basili bakterisi oranı komşu Alaplı ve Kocaali’de 3-4, megakent İstanbul’da bile 15 puan çıkarken Akçakoca’da 620’ye kadar ulaşmasıyla ilgili tek kelime bile edemeyen Akçakoca Belediye Başkanı Okan Yanmaz, resmi veriler ortadayken “Belgesiz konuşuyorlar” yalanına sarılarak yine akıllara zarar bir açıklamaya imza attı.

Basına fırça çekti

Kirliliğin zirveyi gördüğü Kadınlar Plajı’nda koli basili oranının sadece 15 günde 60 kattan fazla artarak 11’den 620 fırlamasına verecek bir cevabı olmayan Yanmaz, bir araya topladığı yandaş Akçakoca basınına kendisini savunmadığı için “Yerel basında da bir sıkıntı var demektir. Devamlı bunu yayınlamanız lazım. Benim illa uyarmama gerek yok.” diyerek fırçalama hadsizliğinden geri durmadı.

3 plajdaki mavi bayrakların indirilmesi konusunda tek cümle kuramadı

Hal böyleyken ilçenin marka değerini yerle bir eden, turizmin en canlı olduğu dönemde deniz suyuna kanalizasyon karışmasını önleyecek çalışmalarda bulunması gerekirken algı peşinde koşan Yanmaz yönetimine tepkiler çığ gibi büyüdü. Göreve geldiğinde 3 mavi bayraklı plaj bulunan ilçede bütün mavi bayrakların indirilmesi ile ilgili bugüne kadar tek cümle kurmayan Yanmaz’ın deniz suyu kirliliği ile ilgili konuyu gündeme taşıyan Öncü Medya’yı hedef göstermesi “Kendi hatasını ört pas etmeye çalışıyor.” yorumlarına neden oldu.

Konu ile ilgili Öncü TV Haber Müdürü Canan Üstüner’in hazırlayıp sunduğu “Güne Merhaba” programına konuk olan Akçakocalı Gazeteci Tuncay Türkgülü, kaymakamlık tarafından hava şartları gerekçe gösterilerek getirilen denize girme yasağının, aslında deniz suyu kirliliği nedeniyle konulduğuna dikkat çekti.

“Panik ortamı oluşturulmaması için meteorolojik koşullar gerekçe gösterilmiş”

Akçakoca’da getirilen denize girme yasağında halkın panik olmaması için meteorolojik koşulların gerekçe gösterildiğinin altını çizen Türkgülü, “Ben 40 yıldır gazetecilik yapıyorum. Akçakoca’da 6-7 belediye başkanı değiştirdim, 11 vali değiştirdik, yaklaşık 10’un üzerinde kaymakam değiştirdik. Ben ilk kez Akçakoca’da üst üste ‘Denize girmek yasaktır’ ibaresini ilk kez görüyorum. Soruyorum; bunu biz yazdık mı da yasaklan? Bizim yazmamızı kim takar! Bunu sadece Belediye Başkanı Okan Yanmaz takmış kafasına. Kaymakam takmamış, vali takmamış. Onlar kamu yararını düşünerek denizlerden numunelerini almışlar, ona göre de yasak getirmişler. Ama ismini de şöyle koymuşlar; panik ortamı oluşmaması için meteoroloji koşullarını gerekçe göstermişler.” diye konuştu.

“Denize lağım suyu aktığını kendim tespit ettim”

Akçakoca Çuhallı Plajı’nda denize lağım suyunun aktığını kendi gözleri ile gördüğünü dile getiren Türkgülü, “Şimdi bakıyorsunuz 5 günden beri yasak var, ama denize bakıyorsunuz dalga yok. Balık tutuyorlar insanlar oltalarla, Çivi Deresi’nin birleştiği yerde. Ne tutuyorlar? Kefal balığı tutuyorlar. Kefal balığı genellikle pis olan bölgede beslenir. Bakıyorsunuz suyun rengine berbat. Mesela geçen hafta bir ihbarı değerlendirdik, Düzce’den bir yazlıkçı arkadaşım beni aradı. ‘Tuncay Bey; ben şu anda Çuhallı Plajı’ndayım, bir otelin oradan denize lağım aktığını tespit ettim. Lütfen gel burayı görüntüle ve yayınla.’ dedi. Bir arkadaşımla birlikte gittim dediği bölgeye. Gerçekten de deniz müthiş bir şekilde atan lağım tespit ettik ve denize aktığı bölgeyi görüntüledik. Ertesi gün nedense o kişi beni yeniden aradı ve ‘Seni tebrik ediyorum, haberinden sonra bu durum düzeldi.’ Dedi.” şeklinde konuştu.

“Batı Karadeniz Bölgesi’nde tek biyolojik arıtma tesisi Akçakoca’da”  

Batı Karadeniz Bölgesi’nde tek biyolojik arıtma tesisinin Akçakoca ilçesinde bulunduğunu kaydeden Türkgülü, “Bu biyolojik arıtma tesisi, 1994 yılında eski Belediye Başkanı Erol Solak döneminde yapıldı. Yaklaşık 75 bin ve 10 bin nüfusa kapasiteli bir tesis olarak yapıldı burası. 30 yıl boyunca hizmet veren bir tesis, bu tesisin aynısından Çorum’da da var. Ben Çorum’daki arkadaşları da aradım, ‘O tesis duruyor mu?’ diye. ‘Devam ediyor.’ dediler. Sorun nerede biliyor musunuz? Sorun bakteri de. Yani o biyolojik arıtma tesisine bizim insanlarımızın pisliği pompalar üzerinden o tesise aktarılıyor, o pis bakteriler temizleniyor, o temiz su ondan sonra dereler vasıtası ile denize deşarj ediliyor. Madem nüfusumuz artmış, pislik oranı daha da yükseliyor bu sefer, fakat temizleme olayı olmuyor.  Komşularımıza gelelim; Ereğli ve Alaplı’da biyolojik arıtma tesisleri yok. Bu bölgede binlerce insan yaşıyor. Bunlar nasıl deniz suyunu kirletmiyor diye Ereğli Belediye Başkanı Halil (Halil Posbıyık) beyi aradım. Ereğli Belediye Başkanı bana dedi ki; ‘Benim arıtma tesisim olmadığı için ben atık suları denizden üç mil açığa pompalıyorum. Yani boru döşenmiş, lağım sularını 3 mil açıkta yayılıyor. ‘Biz bu sorunu yıllardan beri bu şekilde çözüyoruz.’ diyor. Batı Karadeniz Bölgesi’nde tek biyolojik arıtma tesisi Akçakoca’da. Hiç olmasaydı biyolojik arıtma tesisi, biz de Ereğli gibi yapmak zorundaydık. Yani kıyıdan 3 – 4 mil açığa göndermek zorundaydık. Arıtma tesisinin aylık elektrik masrafı 85 bin TL’nin üzerinde. Yani bunun işletmesinin de çok ağır maliyetleri var.” ifadelerine yer verdi.

“Arıtma tesisinin işletmesinde sorun var”

Arıtma tesisinin işletmesinde yönetimsel bir sorun olduğunu belirten Türkgülü, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“Geçenlerde Belediye Başkanı Okan Yanmaz, Belediye Meclisi’nden aldığı kararla 12 milyon Euro’luk bir kredi talep etmişti. Yani döviz cinsinden borçlandı. Bu döviz cinsinden borçlanmanın içinde biyolojik arıtma tesisinin yenilenmesi projesi var. Bu projenin bedelinin kaç milyon Euro olduğunu bilmiyorum. Madem bu artıma tesisi 25 yıldan bu yana hizmet vermeye devam ederken, normal nüfusumuzda fazla bir artış olmadı. Bizim özellikle kış nüfusuna yetebilecek bir biyolojik arıtma tesisi var. Madem bu biyolojik artıma tesisi Çorum’da çalışabiliyorsa hala ki bizimkisi de çalışıyor, bunun işletmesinden bir sorun var. Ya bu bakterileri azaltacaksınız, ya da yeni bir bakteri türü satın alacaksınız, çok pahalı bir malzeme olduğunu da biliyoruz.”

“Deniz çarşaf gibi ama denize girme yasağı var”

Deniz suyuna girmenin meteorolojik bir engelin olmamasına rağmen, yasağın devam ettiğine dikkat çeken Türkgülü, şöyle devam etti:

 “Deniz dalgalı diyelim ve 4-5 gün denize girmeyi yasaklayalım. Burada devletin de bir hatası var, kaymakamlığın da bir hatası var. Şimdi denizde dalga yok! Ben bugün Akçakoca’dan gelirken sis vardı denizde. Yani tabiri caiz ise çarşaf gibiydi deniz suyu. Hem fındık toplama havası, hem de denize girme havası var. Ama denize girmek bugün de yasak. Şimdi basın mensubu olarak bunları irdeleyince belediye başkanı şunu yapıyor; ‘Bunlar bana çatıyor, ama ben esnafa gazetecileri hedef göstereyim.’ Ya esnaf bizi hedef alsa ne olacak? Yani biz burada esnafı mı kötülüyoruz? Esnafın ailesi denize girmiyor mu?”

“Deniz suyu kirliliği nedeniyle 2 senedir ayağımı denize bile sokmuyorum” 

“Ben deniz kirliliğini çok yakından takip eden birisiyim. Bu nedenle geçen yıl ve bu yıl ayağımı denize bile sokmadım.” diyen Türkgülü, şu görüşlere yer verdi:

“Geçen günkü manzara çok komikti zaten. Tam derenin deniz ile birleştiği noktasında bir kanalizasyon akıntısı var. Tam burada denize girenlerde var. Hata ben bu durumu eleştirdim; ‘Ya bu insanlar, bu pisliği görmüyor mu da burada denize giriyorlar?’ diye. Ben haberini yaptıktan sonra da o bölgede denize girenlerin yorumları geliyor. ‘Çocuğum hastalandı, çocuğum hastaneye kaldırıldı.’ şeklinde. Şimdi sosyal medya diye bir şey var. Biz bunların haberini yapmasak da insanlar, sosyal medyadan paylaşıyor zaten. Yani ben şu anda Akçakoca’yı kötülemek istemiyorum, ama bir idare, bir yönetim bozukluğu var. Yani bunun çözülmesi gerekiyor. Bunu çözmesi gerekenlerde, bu ilçeyi yönetenler. Peki, mavi bayraklar neden geriye alındı? Kale Plajı’ndaki mavi bayrağın arkasını araştırıyorsun, mavi bayraklı plajın tuvalet gideri, plaja gidiyor. Hal bu ki Akçakoca Belediyesi bu konuda uyarıldı ve 15 gün süre verildi. Bu 15 günlük süre içinde neden bu tuvalet gideri halledilmedi de mavi bayrak plajdan indirildi? Şu anda Akçakoca’da mavi bayrak falan kalmadı. Kalenin içindeki eski mavi bayraklı plajın içindeki tuvaletin gideri denize akıyor. TÜRÇEV yetkilileri daha önce uyarmışlar sizi. Bunu çözmek çok basit bir şey ya. Sen bunu yapamıyorsun ve suçu gazetecilere atıyorsun. Esnafla gazeteciyi karşı karşıya getiriyorsun, olmaz bu yakışmaz. Bu ilçenin idarecisine, bu hareket yakışmaz.”

“Gazetecinin görevi kamu yararına hizmet etmek”

Kendisinin Yanmaz’ın düzenlediği basın toplantısına davet edilmediğini söyleyen Türkgülü, “Ben Okan Yanmaz’ın düzenlediği basın toplantısına çağrılmadım. Bilerek çağrılmadım, çünkü biliyorlar bizi. Bizim ona vereceğimiz karşı cevabı da iyi biliyorlar. O yüzden çağrılmıyoruz biz. Bir belediye başkanı bir basın mensubuna kota koyuyorsa, akredite uyguluyorsa doğruyu söylediğimiz için bunları yapıyor. Ben bunu daha önceki belediye başkanları döneminde de yaşadım. Yani belediye başkanını eleştiren gazeteci, aslında onu kendisinin iyiliği için söylüyor. Ben yalakalık yapmasını bilmiyor muyum? Ben de yaparım yalakalık, ben giderim ona her türlü yalakalığı yaparım. Yalakalık yapmak çok basit. Ama eleştirirsen bu belediye başkanına, personelini, kaymakamı, valiyi eleştirirsen, doğru yolu onlara göstermiş olursun. Gazetecinin görevi de budur zaten. Kamu yararına hizmet ediyoruz biz, kendi yararımıza değil. Yıllardan beri bu gazeteciliği bu şekilde yaptım ben. Benim kendi yerel televizyonum varken de bu şekilde yaptık. Toplum bizi çok iyi biliyor, halk bizi çok iyi biliyor. Sokakta gezdiğiniz zaman ben, alnım ak, dik bir şekilde gezebiliyorum. Böyle olmak zorundayım. Kamu yararına olan şeylerde ben dik dururum.” ifadelerini kullandı.

“Akçakoca’nın bugünlere gelmesinde yönetimin hatası var”

Akçakoca’daki deniz suyunun kirliliğinin artmasında yönetimin hatasının bulunduğunu aktaran Türkgülü, “Ben buradan vatandaşlarımıza sesleniyorum, esnafa da sesleniyorum; gidin Akçakoca Kaymakamlığı’nın kapısına dayanın o zaman. ‘Kaymakam bey, denize neden girmeyi yasakladın? Bizim işimizi mahvettin’ deyin. Burada gazeteciler mi suçlu yani? Denize girmeyi yasaklayan kaymakamlık, yazan gazeteci, araştırıp da neden yasaklandığını ortaya çıkartan biz, suçlu yine biz. Bu akıl alır gibi değil. Akçakoca’nın bu günlere gelmesinde yönetimin hatası var ama bir tek belediye olarak saymayalım. Yani burada bir yönetim hatası var, planlama hatası var. Sezona başladığımız zaman neler yapmamız lazım, Akçakoca’nın nüfusu kaça çıkacak, arıtmanın durumu ne olur? Madem deniz temiz, neden denize girmeyi yasaklıyorsun? Bir de şu var; dese ki hadi denizi yasakladık, biz 1-2 ay evvel aqua park projesiyle yatıp kalkıyorduk. Yani şu anda aqua parkımız olsaydı ondan faydalanırdık. Ne oldu? Ben bunu sorgulayınca suçluyum.” açıklamalarında bulundu.

HABER: Savaş ARI