Yıllardan bu yana 1. Organize Sanayi Bölgesi’nin genişletilmesi planı olduğu konuşulan Düzce, bir sabah uyandığında projenin bir genişleme değil OSB’nin yaklaşık 4 katına çıkarılması olduğunu öğrendi.

Bir yandan hava kirliliği endeksinde ilk 3’ten düşmeyen kentte hastalıklara davetiye çıkaran büyük problemin yaklaşık 3’te 1’lik kısmının sanayi kaynaklı olduğu raporlara yansırken bir yandan da hızla büyüyen kentte bereketli toprakların yapılanmaya açıldığı bir ortamda 450 hektarlık alanın daha gözden çıkarılması soru işaretlerine neden oluyor.

Mevcutta 169 hektar üzerinde kurulu olan Düzce 1. Organize Sanayi Bölgesi’nin 4 bin 500 dönüm daha büyütülmesine yönelik projenin onaylanması durumunda 4 bin 400 dönüm tarım arazisini kaybedecek olan Hacıahmetler Köyü sakinlerininse gergin bekleyişi sürüyor.

Köylülerin son çaresi Erdoğan

Ürettikleri sebzelerle geçimlerini sağladıkları tarım arazilerinin kendilerine sorulmadan böyle bir planın içine dâhil edilmesine karşı mücadele eden köylüler çaldıkları kapılarda yetkililerle yaptıkları görüşmelerden hiçbir sonuç alamamaktan yakınarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan söz konusu genişlemeyi reddetmesini bekliyor.

Muhatap alınıp bilgilendirilmemekten şikâyetçiler

OSB’nin şu anda dahi özellikle akşamları kendilerini nefes alamaz hale getirildiğini belirten ve bu soruna çözüm bulunmasını beklerken bir de genişleme kararı alınmasıyla şok yaşayan yaklaşık 300 haneli köyde yaşayanlar kendilerini muhatap alıp planla alakalı bilgi vermediğini savunduklarını yöneticilerden de şikâyetçi…

Rantçılar için müfettiş soruşturma yapıyor

Henüz OSB’nin genişletilmesi yönünde resmi bir karar çıkmamış ve genişleme alanı netleşmemişken bölgede arazi toplayarak, köylüden ucuza aldığı arazileri yatırım yapmak isteyenlere katbekat fazla fiyatlara satarak rant elde etmeye çalışanların oyunu da, son olarak müfettiş görevlendirilmesiyle Düzce kamuoyunda yankı uyandırmaya devam ediyor.

Düzce’de verimli tarım arazilerinin sanayiye açılmasına neden olacak planla mücadele eden köylülerden sadece biri olan Naim Bedir, Öncü Haber’e konuşarak yetkililere ve en başta Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çağrı yaptı.

‘Arazilerimizi vermek istemiyoruz, bizim geçimimiz tarımla’

Toprakların korunması gereken bir dönemde birinci sınıf verimli tarım arazilerinin hava kirliliğinin 3’te 1’ine neden olan sanayi kuruluşlarına kurban edilmemesi gerektiğini belirten Bedir, “1. Organize Sanayi Bölgesi’nin genişletilmesiyle ilgili 4 bin 400 dönüm birinci sınıf tarım arazimizi bize sormadan, bizim haberimiz olmadan karar alınmış. Biz birinci sınıf tarım arazilerimizi vermek istemiyoruz. Bizim geçimimiz tarımla. Şu anda malum. Gıdada ve tarımda dışa bağımlıyız. Bir teneke sıvı yağ 200 TL, bir çuval un kaç lira oldu. Biz sulamasak dahi arazilerimizden 2 hatta yerine göre 3 mahsul alabiliyoruz.” dedi.

‘Tarımı bitirmeyelim, bu işi durdurun’

‘Tarımı bitirmeyelim.’ diye seslenen Bedir, “En son aldığımız bilgiye göre Tarım Bakanlığı onayladı. Cumhurbaşkanımız henüz onaylamadı. Biz Cumhurbaşkanımıza sesleniyoruz. Tarımı bitirmeyelim. Düzce avuç içi kadar bir yer. Hava kirliliği malum. Hastalıklar çoğaldı. Ağaçlar kuruyor. Bu işi durdurun. Valiliğe gittik. İl Sıhhi Kurulu’ndaki bütün yetkililerle de görüştük. Ama kurum müdürlerini söylediği Düzce’de bir iki tane siyasetçiyi geçemedikleri.” diye konuştu.

‘Köyümüzün mezarlıkları dâhil gidiyor’

Bir tarım kenti olmasına rağmen Düzce’de üretim yapılan yerlerin azaldığına atıfta bulunan Bedir, “Bugün bir pazaryerine gidilse ‘Hangi köydensiniz?’ diye sorulsa üreticilerin tamamı ya Hacıahmetler ya Sinirci diyecek, ya Darıcı ya da Otluoğlu köyü diyecek. Başka tarım arazimiz kalmadı.  Köyümüzün mezarlıkları dâhil gidiyor.” dedi.

‘Akşamları bacaları açıyorlar’

“Sanayiye karşı değilim, diğer OSB’lerdeki boş alanlara veya dağ eteklerine yapılsın.” diyen Hacıahmetler sakini Bedir, şu anda bile 1. OSB’nin çevreyi olumsuz etkilediğini belirterek,Bir fabrikanın yanında atıl alüminyumlar yakılıyor. Yurtdışından geliyor. Ağacın üstten 2 metresi yanık. Gündüzleri açmıyorlar, akşamları bacaları açıyorlar. Bunları kim nasıl denetliyor? Hafta sonları OSB'deki fabrikaların pisliklerinin çıktığı bir dere var. Gelin bir görün.” ifadelerini kullandı.

‘Cumhurbaşkanımız altın değerindeki arazilerin gitmesine onay vermez’

Geçim kaynakları olan topraklarını kurtarmak için mücadeleyi sürdürdüklerini kaydeden Bedir, “Sanayiye karşı değiliz ama birinci sınıf tarım arazilerine sanayi kurmak Düzce’ye ve çocuklarımızın geleceğine ihanet olur. Hiç kimse, bir yetkili gelip de bize hiçbir bilgilendirmede bulunmadı. Biz sandık ki 100-200 dönüm yer talep edilebilir. Bu şekilde olacağını biz kimse bize söylemedi. İki tane fabrikayı öne atıp yer talebi var diyorlar. Burada başka bir şeyler var. Buradaki mevzuyu Sayın Cumhurbaşkanımız bilse, bu işi durdurur, imzalamaz. Köylüler olarak imza da topladık, bakanlıklara da gönderdik. Bize oradan ‘Henüz verilmiş bir kesin karar yok’ şeklinde dönüş oldu. Cumhurbaşkanımız bizim sesimizi duysun. Türkiye’nin bu kadar tarıma ihtiyacı varken Cumhurbaşkanımızın altın değerindeki arazilerin gitmesine onay vermeyeceğine inanıyoruz.” diye konuştu.

‘Balkonda otururken burnumuz yanıyor’

Konuyla ilgili bir belde belediyesinde yaptığı görüşmede kendisine verilen cevaptan yakınan Bedir, “Belde belediyesine de gittim. Dedi ki senin en kadar arazin var. İşte şu kadar dedim. Bana, ‘Sen arazinden ne kadar fındık topluyorsun, sana ne kadar para geliyor? Ama oraya bir fabrika kurulsa şu kadar işçi çalışacak.’ Ama sen toprağı, oksijeni kaybedeceksin, komple beton yapacaksın. Bunlarla karşılaşıyoruz. Düzceli olmayan, dışarıdan gelen bir memur doğru bil yoldasınız, bu işi durdurun diyor. İleride Gebze gibi olursunuz diyor. Gelen fabrikalar gündüz bacaları kapatıyor gece açıyor. Siz bir gün davet edelim. Balkonda yarım saat çay içelim. Burnunuz nasıl yanacak görün. Mevcut AK Parti İl Başkanımızı da davet ettik. Vekillerimizle de görüştük. Ama bir netice alamadık.” dedi.

‘Arazi alanlar var, kuşlar gidip söylemedi’

Rant uğruna paraya sıkışan köylülerden ucuza alarak arazi toplayanların olduğunu belirten Bedir, “O şekilde arazi alanlar var. Tabii ki alan kişilerin parası vardır, alır. Ona ben bir şey demem. Ama alan kişilere kuşlar gidip söylemedi. O camianın içinde olanlar gidip dedi burada böyle bir şey var paranı değerlendir. Vatandaş paraya sıkışmış, yerini satmış olabilir. Rant da var, başka şeyler de var. 2018 yılında Devlet Planlama Teşkilatı’ndan buraya heyet geldi. Buraya SİT alanı diyorlar. Benim yerim var örneğin. İl özel İdaresi bana buraya ev yapabilirsin ama arkasına ahır yapamazsın, burası tarım arazisi diyor. Fabrikaya gelince veriyorsun.” diyerek herhangi bir yüksek fiyat beklentisi içinde olmadıklarını tarım arazilerine dokunulmamasını için mücadele ettiklerini söyledi.

‘İmza topladık, hakkımızı sonuna kadar arayacağız’

Öte yandan bu zamana kadar tarım arazilerinin sanayiye heba edilmemesi için çaldıkları kapılardan sonuç alamayan köy sakinleri, aralarında imza topladıklarını ve gerektiğinde hukuki yollardan haklarını arayacaklarını vurguladı.

HABER: Mehmet GÜNESEN