Eşyaları olduğu gibi duruyor

15 yaşındaki Furkan Kaya ve 8 yaşındaki kardeşi Elif Kaya, evlerine yakın bir fabrikada çalışan annelerinin  yanına gederken geçirdikleri elim kaza sonrası hayatlarını kaybetmişti. Baba Ömer Kaya ve Anne Hatun Kaya ise 148 gündür  adalet peşinde.

Kaybettikleri çocuklarına duydukları özlemi evlerinin dört bir yanına koydukları fotoğraflara gidermeye çalışan Kaya çifti, o günden bu yana evlatlarının odasındaki  tek bir eşyayı bile değiştirmemiş.

Dolaplarında kıyafetleri, bebekken giydikleri ayakkabıları, ilk okul heyecanlarını kareledikleri fotoğrafları bıraktıkları yerde duruyor.

Baba Ömer Kaya çocuklarının giydiği kıyafetleri kokluyor özlemini gidermek için. Çocuklarının ölümünden bu güne ne evlere sığıyor ne de sokaklara. Akşam olunca eve gelmek zor geliyor acılı babaya. Kaza sonrası tutuklanan sürücünün son duruşmada tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasına karar verilmesi ise Kaya çiftinin acılarını bir kat daha artırdı.

Olay gününü anlatan acılı Babanın en çok zoruna giden kaza yapan sürücünün yaralı kızını 15 metre uzaklıktaki hastaneye dahi götürmemesi.

Hiç mi vicdan yok bu insanda?
Ömer Kaya, “Saat 12.15 civarlarında telefonum çaldı ve çocuklarımın kaza geçirdiğini söylediler. Olay yerine gittiğimde oğlumun cesediyle karşılaştım. Kızımın da hastanede olduğunu söylediler. Kaza yerine yakın hastaneden gelen “vicdanlı doktorlar”da varmış, onlar yetişmişler. Ben kendimi orada kaybettim. Daha sonra kızımın da öldüğünü duydum. Kızımın yaralıyken kazayı yapan kişinin vicdanı geniş bir şekilde olay yerini terketmiş. Hiç mi vicdan yok bu insanda? Kızımı orada bırakıp olay yerinde olan bira şişelerini çöpe atmaya akıl ediyor, 15 metre ilerideki hastaneye getirmiyor. Ben bir baba olarak asla kabul etmiyorum. Kimse bunun izahını bana yapamaz.” dedi.
O Çocuklarının Yanına, Ben Mezarın Başına
Son duruşmadaki kararı duyunca “Bir tek madalya verilmediğini hissettim” diyor Baba Ömer Kaya.

Kaya, “Sanki suçlu ben gibi hissettim. Kararı uygulayanlar, uygulatanlar, yazanların iki insanın katilini serbest bırakmasını kabullenemiyorum. Bunu serbest bırakanlar bu insan evine gitti çoluğuna çocuğuna kavuştu benim çocuğum nerede? Bunun hesabını bana kim verecek? Yargı veriyorsanız böyle bir yargıya da karşıyım. O çocuklarının yanına ben mezarın başına. Böyle bir adaletsizlik olabilir mi? Ben adalet istiyorum. Aksi takdir de bu kararı verenler bu insanı serbest bırakarak beni adeta suça teşvik eder gibi ceza uygulamasına kesinlikle karşıyım. Acılı bir baba olarak yaralı bir aslan gibiyim nereye saldıracağımı hiç kestiremiyorum. Bir cinnet getirmem halinde olacaklardan bu yasaları yazan, uygulayan onaylayan insanlar suçlu olacaktır.”diye konuştu.

Bu bir fırtına öncesi sessizlik

“Türk adaletine güvenim sonsuz” diyor acılı baba ama istediği karar çıkmazsa İnsan Hakları Mahkemesine kadar götürmekte kararlı.

Kaya, “Ben mahkemede nezaket kurallarınca oturdum cevap vermeye çalıştım ama benim sabrımı kimse zorlamasın bu bir fırtına öncesi sessizliktir. Türk adaletine, hakimine, savcılarına güvenim sonsuz. Ancak Benim istediğim karar çıkmazsa yargıtaya gerekirse insan hakları mahkemesine gideceğim. Oradan gelecek kararın buradaki çarpık yargı düzenine ibret olmasını istiyorum.” Şeklinde Konuştu.
Başkalarının Canı Yanmasın
Baba Ömer Kaya kaza günü anlatırken göz yaşlarına hakim olamayan Anne Hatun Kaya ise “O kararın ardından acılarım yeniden tazelendi. En ağır cezanın verilmesini istiyorum çünkü başkalarının canın yanmasını istemiyorum.” dedi.