Avrupa Konseyi'nin 11 Mayıs günü gerçekleşen toplantısında bazı konuşmacılar İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması üzerinden Türkiye ve Türkiye'de kadın olmak hakkında olumsuz yorumlar yaptı.

5.5 milyon üyesiyle dünyanın en büyük kadın organizasyonlarından birini yöneten AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı ve Düzce Milletvekili Ayşe Keşir, konsey başkanı ve üyelerine 3 dilde kaleme aldığı mektubu göndererek cevap verdi. Keşir mektubunda, "Avrupa Konseyi'nin 11 Mayıs 2021 tarihli toplantısında, bazı konuşmacıların Türkiye ve Türkiye'de kadın olmak hakkında manipülatif ifadeleri ülkemizin gerçeklerini yansıtmamaktadır." ifadesini kullandı.

“SÖYLEDİKLERİNİZ BİZİM İÇİN YOK HÜKMÜNDE!”

Türk kadınının 1934'te pek çok Avrupa ülkesinden önce seçme seçilme hakkı elde ettiğini anımsatan Keşir, "Türk kadınının bugün gittikçe artan kazanımlarının görmezden gelinmesi, hükümet karşıtı bakış açısı ile gerçeklerin kapatılması ve bunun propagandasının yapılması, yıllardır kadın hakları mücadelesi veren, seçilmiş milletvekili olan biz kadınları derinden üzmüştür. Türkiye'de bile yaşamayan bir konuşmacının, ülke gerçeklerinden uzak, kişisel deneyimlerini genelleştiren, hiçbir akreditasyonu olmayan veriler ile Türk kadını ve çocuklar hakkında söyledikleri bizim için yok hükmündedir." cümlelerini aktardı.

“ÇALIŞMALARIMIZ DEVAM EDECEK”

AK Parti’nin 19 yıllık kesintisiz iktidarı döneminde kadının toplumda güçlendirilmesi için yapılan çalışmaları sıralayan Keşir, “Kadınların elde ettiği kazanımlarda 19 yıldır hükümette olan AK Parti'nin ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere kadın haklarına inanan erkeklerin ve yıllarca kadın hakları mücadelesi veren kadın parlamenterlerin emeği yadsınamaz. Kadının siyasi temsil oranı kabul edilebilir eşiğe ulaşana kadar çalışmalarımız devam edecektir.” sözleriyle de kararlılık mesajı verdi.

“MÜCADELEMİZ İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN ÖNCE BAŞLADI”

Türkiye'de kadına yönelik şiddet ile mücadeleye yönelik düzenlemelerin İstanbul Sözleşmesi’nden önce yapılmaya başlandığını kaydeden Keşir, “Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıyor olması "kadına karşı şiddetle mücadeleden" vazgeçtiği anlamına asla gelmemektedir. Kadına yönelik şiddetle mücadele ile ilgili tüm yasal düzenlemeler zaten iç hukukta yapılmıştır. Ülkemizde yaşayan 83 milyon vatandaşımızın her birinin tüm temel insan hakları, anayasal hakları devletin, hükümetin güvencesi altındadır.” ifadelerini kullandı.

“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ SEÇMEN KİTLEMİZDE KAYGIYA NEDEN OLDU”

Türkiye’nin sözleşmeden çıkışının kadına karşı şiddetle mücadeleden taviz anlamına gelmediğinin altını çizen Keşir, bu kararın nedenini de şu sözlerle açıkladı:

“Bununla birlikte, özellikle son yıllarda bazı gruplar; Aile karşıtı politik taleplerinde ve lobicilik faaliyetlerinde İstanbul Sözleşmesi’ni kullanılıyor olması, yüzde 53,66 ile iktidarı destekleyen seçmen kitlesinde "aile değerlerinin zayıflaması" yönünde kaygıya neden oldu. Ülkemizin Sözleşmeden çekilmesi, kadına yönelik şiddetle mücadelede eksen değişikliğinden değil, bireyi topluma hazırlayan aile değerlerimizin korunması gerekçesiyle gerçekleşmiştir.”

HABER: Mehmet GÜNESEN