Bir dizi program ve temaslar için kente gelen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Düzce İş Dünyası Buluşması’nda önemli açıklamalarda bulundu. Mutfak Sanatları Merkezi’ndeki programda iş insanlarına hitap eden Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, iş gücüne olan ihtiyaç ve piyasa beklentilerine yönelik çalışmalar yaptıklarını anlatarak, “Özellikle genç istihdamı, kadın istihdamı gibi alanlarda yeni atılımlarla yeni çalışma modellerini geliştirerek kısmı uzaktan çalışmaya benzer birçok proje üreteceğiz. Atıl iş gücünü daha fazla piyasaya kazandırmak istiyoruz.” dedi. Yılmaz ayrıca “Bu yıl toplam ekonomik büyüklüğümüzün 1,5 trilyon doları aşmasını bekliyoruz. Kişi başına gelirimizin 17 bin doları aşmasını bekliyoruz.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, çeşitli temaslarda bulunmak üzere geldiği Düzce’de gün boyu devam eden programında iş dünyasına da yer verdi. Düzce Mutfak Sanatları Merkezi’nde ilde yatırımı bulunan sanayici ve iş insanları ile buluşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi:
“İş dünyamızın sorunlarını tespit ederek dinamik politika üretim yolumuzu geliştiriyoruz. Bir taraftan para politikaları, bir taraftan maliye politikaları, diğer taraftan mali dönüşümler var. Orta vadeli programımızın ana çerçevesi bütüncül bir çerçeve, bir taraftan para politikaları var. Bir taraftan maliye politikaları, diğer taraftan yapısal dönüşümler bu 3 ayağı da içeren bütüncül bir stratejimiz var. Temel amacımız ise enflasyonu aşağıya çekmek. Giderek tek haneli rakamlara doğru taşımak. Bunu yaparken büyümemizi, istihdamımızı ve yükselişi devam ettirmek. Bir yandan da ülkemizin yaşadığı en büyük deprem afetinin yaralarını sarmak ve nihayetinde de bütün bunları niçin yapıyoruz? İnsan için yapıyoruz. İnsanımızın, toplumumuzun sosyal refahını kalıcı bir şekilde arttırmak geçici değil. Kalıcı bir şekilde üretici verimliliğimizi arttırarak, rekabetçiliğimizi yükselterek kalıcı bir şekilde sosyal refah düzeyini arttırmak istiyoruz.”
“ESKİ DÜNYA ARTIK GERİDE KALIYOR, YENİ BİR DÜNYA ŞEKİLLENİYOR”
Dünyanın gerçekten zor bir dönemden geçtiğini vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti:
“Belirsizlik endeksi diye bir şey var şu anda hakikaten çok yüksek seviyelerde. Bir taraftan tarife savaşları, bir taraftan jeopolitik gerginlikler böyle bir dünyadayız. Bir geçiş sürecinde eski dünya artık geride kalıyor. Kurallara dayalı, daha serbest bir dünya düzeni ciddi anlamda darbe yemiş durumda, yeni bir dünya şekilleniyor. Bu da belirsizlikleri arttırıyor. Bir taraftan da böyle dönemler doğru politika izleyenler için fırsat dönemleridir. Dünyadaki ülkeler arası hiyerarşi, ekonomik hiyerarşi diyelim. Normal zamanlarda çok değişmez. Ancak bu tür dönemlerde bu tür belirsizlik ortamlarında doğru hareket edenler dünya ekonomik hiyerarşisindeki yerlerde de daha yukarıya taşıyabilirler, kolay bir şey değil söylediğim Ama kamusuyla özel sektörüyle toplumu bütün dinamikleriyle, bunu başardığınızda bu belirsiz ortamda öngörülebilirliği yükselttiğinizde, politikanızı kararlı bir şekilde hayata geçirdiğinizde güçlü bir liderlikle hareket ettiğinizde bu ortamı avantajınıza dönüştürebilirsiniz.”

“DÜNYANIN 17. BÜYÜK EKONOMİSİYİZ”
Son 22 yılda dünya ekonomisinin yıllık ortalama 3,5 büyüdüğünü, Türkiye ekonomisinin ise 5,4 büyüme kaydettiğini belirten Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Yani dünya ekonomisine göre, her yıl 1,9 puan daha yüksek bir büyüme kaydetmişiz. Bu bir yıl için çok önemli değil diyebilirsiniz ama 22 yıl boyunca her yıl, bunu gerçekleştirmek öyle kolay bir iş değil ve çok çok önemli. İşte bu ülkeler arasındaki farklılık gelişmişlik farkı da öyle kapanıyor. Siz ileri giderken, diğerleri yerinde durmuyor. Herkes hareket ediyor onlardan daha hızlı gitmelisiniz ki bu fark kapansın. Nitekim bugün Türkiye ekonomisi, geçen yılki cari rakamlarla dünyanın 17. büyük ekonomisiyiz. Satın alma gücüne göre 12. ekonomiyiz. Bunu 2024 rakamlarına göre söylüyorum. Geçtiğimiz gün IMF Dünya ekonomik görünüm raporunu yayınladı. Oradaki tahminlerin gerçekleşmesi halindeki bu yıla ilişkin 2025 yılına ilişkin tahminlerin gerçekleşmesi halinde dünyanın, dolar bazında 16. büyük ekonomisi olacağız. Satın alma gücü paritesine göre de 11. büyük ekonomisi konumuna yükseleceğiz. Avrupa'nın da dördüncü büyük ekonomisi olacağız. Dediğim gibi bunların gerçekleşeceği varsayımları var. Tabii ki bunları söylüyorum ama artık yılın bitiminde de çok uzun bir süre kalmadı Türkiye bu anlamda iyi bir yolda.”
“KİŞİ BAŞINA GELİRİMİZİN 17 BİN DOLARI AŞMASINI BEKLİYORUZ”
“Bu yıl toplam ekonomik büyüklüğümüzün 1,5 trilyon doları aşmasını bekliyoruz.” diyen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, şöyle devam etti:
“Kişi başına gelirimizin 17 bin doları aşmasını bekliyoruz. İhracatımızın 273,8 milyar dolara ulaşmasını turizm gelirlerimizin 64 milyar dolara yükselmesini bekliyoruz. Bu yıl için tahminlerimiz bu yönde. Ülkenin klasik sorunu bütün iktisat tarihin en büyük sorunu cari açık meselesi. Bizim en temel meselemiz cari açıkta ciddi bir iyileştirme sağladığımızı ifade edebilirim. Geçen yıl cari açığı 10 milyar dolara kadar düşürdük. Milli gelirin 0,8’ine geldi. Biri bile değil. Bu sene 1,4 civarında bitireceğiz. Tahminlerimize göre 2028’lerde 1,3 civarında olacak. Yani çok yönetilebilir bir seviyede kalmaya devam edecek. Bu önemli çünkü cari açık büyünce bu başka şeylere yol açıyor. Döviz ihtiyacımız artıyor, dış borçlarına ihtiyacınız artıyor, bu da finansal istikrarınızı bozmuş oluyor. Cari açık düştükçe dış borç ihtiyacınız düşüyor, riskleriniz azaldıkça da dış borçlanma maliyetleriniz düşmüş oluyor. Hem kamu için hem özel sektör için o açıdan çok kıymetli istihdamımız ile iyi gidiyor. İstihdam konusunu 2005 yılında ilk ölçmeye başlamışız. O yıllarda istihdam 19,4 milyonken bu tarihlerde tüm Türkiye'nin istihdamı 32,6 milyon kişiye yükselmiş durumda ve uzun bir süredir tek haneli rakamlarda işsizliğimiz devam ediyor. Tabii ki önümüzdeki dönemde bunu korumak istiyoruz. Özellikle genç istihdamı, kadın istihdamı gibi alanlarda yeni atılımlarla bu piyasalarda yeni çalışma modellerini geliştirerek kısmı uzaktan çalışmaya benzer birçok proje üreteceğiz. Atıl İş gücünü daha fazla piyasaya kazandırmak istiyoruz. İş insanlarımızdan şunu duyuyorum. Yeterince çalışan bulamıyoruz, aradığımız halde bulamıyoruz diyen çok sayıda işverenimiz var. Bizim mutlaka atıl iş gücünü iş gücü piyasasına yönlendirmemiz gerekiyor.”
“EN ÖNEMLİ MESELEMİZ OLAN ENFLASYON KONUSUNDA DA BİR GELİŞME SÜRECİ İÇİNDEYİZ”
Yılmaz, konuşmalarına şu ifadelerle devam etti: “Deprem yükü ortadan kalktığında bütçemizde inşallah daha bir rahat hareket etme imkanına kavuşacağız. Bu devreyi Düzce bilir. Bölgede sadece konut inşa etmek değil, yollar okullar, hastaneler, organize sanayi bölgeleri, şehir altyapıları adeta yeniden o şehirlerimizi inşa ediyoruz. Ve çok şükür gücümüz buna yetiyor. Ama geleceğin şehirlerini de çok daha emin bir şekilde hazırlıyoruz. Finansal açıdan da bankacılık sistemimizin güçlü olduğunu ifade edebilirim, sermaye terlik oranları oldukça yüksek. Merkez bankamız ciddi anlamda bir rezerv biriktirdi. Bu son dönemlerde ve en son tarihi rekor seviyeler. 189,7 milyar dolara kadar yükseldi. Merkez bankamızı rezervleri, bu da neyi getiriyor? Şoklara karşı dayanıklı hale getiriyor. Ani birtakım hareketlere karşı daha dayanıklı daha emin halde getirmiş oluyor. Kur korumalı mevduatı artık sonlandırdık diyebiliriz. Çok az bir şey kaldı TL’ye olan güven artmış durumda. Mevduatlarımızda TL’nin payı yükselmiş durumda yüzde altmışlara yakın ve döviz mevduatının payı gerilemiş durumda. Bunlarda sağlıklı gelişmeler, en önemli meselemiz olan enflasyon konusunda da bir gelişme süreci içindeyiz. Geçen yıldan bu yıla enflasyon 40 puan civarında bir düşüş var. Bu yıl sonu inşallah merkez bankamızın hedef aralığı içinde bir enflasyon olmasını ümit ediyoruz.”





