Düzce’nin yatırımcılarından Hasan Ulusoy beyefendinin annesinin isminin verildiği ‘Sabiha Ulusoy Kütüphanesi’ açılını gerçekleştirdik. Hasan Ulusoy yaklaşık 150 insanla geldi. Konak Düğün Salonu, Uzunmustafa’nın Kafkas kökenli çerkeslerin sembolüydü. Ama oraya güzel kütüphane yapıldı, insanların nezih oturabileceği yer yapıldı. Dr. Faruk Özlü’yü de tebrik etmek lazım. Konak Düğün Salonu’nu yıktı ama oradaki Kafkas kökenli insanların sembolü hâline gelen yerin anısı devam etsin. Hasan Bey’in verdiği önemi Düzceliler’in vermediğini gördük. Kalabalıkla karşılanmalıydı ki Düzce’de bürokrasi haricinde 40- 50 kişi yoktu. İl Başkanı ve Milletvekili il dışında olduğundan CHP Milletvekili Talih Özcan ve Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Mustafa Kayıkçı vardı. Çok büyük bir katılım da yoktu. Kütüphane açılışında ilime bilime değer veren insanların az olması ve insanların katılım sağlamaması Düzce’nin böyle güzel bir değere kavuşması noktasındaki hassasiyet gösterilmesinin altında ne sebepler var bilmiyorum ama Hasan Bey’in İstanbul’dan ya da kendi şirketinden getirdikleri de olmasaydı 30- 40 kişiyle açacaktık kütüphaneyi.

Düzce’de son günlerde fevkaladenin fevkinde gelişmeler yaşanıyor. Cumhuriyet Başsavcısı Yasin Emre geldi, dokundu, Düzce Adliye Sarayı gerçekten çok güzel bir hale geldi. Ve bu arada da uyuşturucunun kökünü kazıyacağız diye, bir hedef göstermişti. Akabinde Sayın Emniyet Müdürü İbrahim Ergüder de geldikten sonra hakikaten köklere indiler, kazınmaya başladı. Gece- gündüz yapılan bu uygulamalar, gerçekleştirilen operasyonlar ve bizzat bunun üzerine kararlılıkla giden bir devletin Başsavcısı, İl Emniyet Müdürünün, elbette jandarmanın da buna katkısı var. Türkiye genelinde de bu uygulama var, ama Düzce’de çok bariz var. Çünkü Düzce’de bu iş çok ayağa indi. ‘UYUMA’ diye bir uygulama var, bunu bir hatırlatayım; uyuşturucuya temayül gösteren insanlara yönelik ‘UYUMA’ diye bir site var. İnsanların ne yaptığını, araçların nereye gittiğini anında bildirebiliyoruz. Bununla ilgili aileler noktasında, mahalleler noktasında, komşular noktasında biz devletin polisine jandarmasına, adliyesine gerekli bilgileri vererek, gerekli yardımları yaptıktan sonra, devlet bu işte kararlı, uyuşturucuyu bitirecek. Ama bizim de bu çorbada tuzumuz olması lazım, katkımız olması lazım. Ne yapmamız lazım? mutlak ve mutlak bir şekilde uyuşturucu ile mücadelede bilgi ve enformasyon noktasında devletin ilgili birimlerine anında bilgi vermek lazım.

Son günlerde bir şey dikkatinizi çekiyor mu? Bilmiyorum. Motosiklet kazaları çok oluyor Düzce’de. Gece – gündüz kaza oluyor. Neden? Bu motosiklet sürücüleri kural tanımıyor. Kurallar sanki sadece araç sürücüleri için konulmuş. Tersten gelmeler, kasksız ve ehliyetsiz kullanmalar. Tabii Düzce emniyeti bu konuda çok hassas davranıyor. Bu konuda biraz daha hassasiyetin artması lazım. Ekonomi sıkıntıda, büyük zamlar var, millet inim inim inliyor, araç alamıyor. Benzin fiyatları yüksek, evine veya işyerine giderken araçlar yerine motosikletler tercih ediliyor. Ama motosiklet kullanan insanların da kurallara uyması lazım. Tersten – düzden geliyor, kural tanımamazlık var, ondan sonra da kazalar oluyor.

Motosiklet kullananlar; lütfen kurallara uyun! İnsanların canıyla malıyla bu kadar oynanmamalı. Düzce İl Emniyet Müdürü Sayın İbrahim Ergüder Bey’den ben bu konuyla ilgili biraz daha hassasiyetinin artmasını istiyorum. Uyuşturucu konusunda, Gece Kartalları var, polis arkadaşlar var, 7/24 saat bu işin peşindeler. İnsanlar akşam saat 20:00’dan sonra sokaklara biraz tereddütlü çıkıyordu, polisin sokaktaki hakimiyeti her geçen gün arttıkça insanlar saat 23:00 – 24:00’e kadar sokakta güvenli bir şekilde gezmeye başladı. Bunu sağlayan başta özellikle Gece Kartallarımız, polis arkadaşlarımız, idari amirlerimiz, müdürlerimiz, başsavcımız ve Sayın Valimizin kararlı bir duruşu var, birtakım tasarruflar kullanılıyor. Özellikle uyuşturucu ve asayiş noktasında, motosikletler noktasında biraz daha tedbirli olunur, biraz daha caydırıcı tedbirler uygulanırsa, insanlar mutlu olurlar.

Hasan Ulusoy’a teşekkür ediyoruz, inşa ettiği kütüphanede annesinin adını yaşattı. Akçakoca’da da Burhan Özdemir babasının ismi ile Orhan Özdemir Fen Lisesi’nin temellerini attı, yeni ek binayı bitirdi. Orada da protokol krizi yaşandı. Yerel basında arkadaşlarımız bunu dillendirdiler. Şimdi düğün evinin bir oynakçısı olur, yevmiyesini verirsin ‘Oynayın, coşturun milleti’ dersin, cenaze evinin de bir ağlakçısı olur, parasını verirsin birisi ağlar, birisi oynar. Şimdi cemiyetlerde ağlakçı ve oynakçı olmanın bir anlamı yok. Akçakoca’ya büyük bir hizmet yapılıyor, eğer Belediye Başkanı, Şehrül Emin herkesten önce oraya gelir, devletin protokolünü karşılar, Valisine İl Emniyet Müdürüne Şehrül Eminliği’ni gösterir ve oturması gereken yere oturur. Yani törene birkaç dakika önce gelip de ‘Nereye oturacağız, nereye oturtturacağız’ diye bir tansiyon olmamalı. İkincisi, eğer o protokolde Şehrül Eminin idrakine uygun şekilde yer ayırmayan kimse bu da büyük bir eksik yapmıştır. Ama netice itibariyle yanlış hesaptan doğru sonuç çıkmaz derler ya büyükler; sen bu işin sahibi isen, sen Şerül Emin isen program saat 11:00’da ise sen 10:30’da oraya gidersin, insanları koordine edersin, yapılanlara bakarsın, şehrül emim olduğunu gösterirsin. Orada yer bulamazsan da o da ayrı bir şey. Tören başlamış, törene anlık mesafede gelirsen şehrül eminin yerini ayırmayan da aynı eksikliği yapmıştır. Şehrül eminin ilçede bir yeri vardır, yeri de kalmamışsa, artık o onun sorunu.