Düzce’miz son günlerde ciddi anlamda bir sınavdan geçmektedir. Bundan 23 sene evvel çok daha acı bir sınav yaşadık. Depremin kanayan yaralarını ancak sardık derken, 23 Kasımda 6,1 ile yeniden sallandı Düzce’miz ve içinde yaşayan güzel insanlar.

Depremi ikinci kez yaşayıp yataklarından uyananlar hafızalarını tazelerken, ilk defa bu hissi yaşayan evlatlarımız adeta çaresizliğin yaşattığı o korkuyla ürperdi.

“Her zorluğun yanında bir kolaylık vardır.” (İnşirah 94/5) 1999 yılında düzce çok zor zamanlar geçirdi. O dönemde İl unvanına kavuştu Düzce’miz.  Daha önce 14 plaka olan Düzce, depremden sonra 81 plaka olarak Ülkemizin son ili olma şanını 23 yıldır gururla korumaktadır. Elbette ki il olmanın Düzce halkına birçok avantajı oldu. Düzce’ye gelen ödenekler arttığı için, şehrin daha güvenli bir ortamda kentleşmesi hızlandırıldı.

Bununla beraber iş olanakları arttı ve Düzce Göç alan bir şehir haline gelerek son 23 yılda nüfusu yaklaşık 3 kat arttı. Sosyal belediyecilik anlamında harika hizmetler verildi. İnşallah daha da güzel olacaktır ve ümidimiz bu yönde.

Ancak şehrimizde yaşayan bazı açgözlü insanlar var ki, rabbim bu insanların şerrinden ve hırsından bizleri muhafaza eylesin. (Âmin) Vatandaşımız hayatta nasıl kalırım, ev kiramı ve faturalarımı nasıl öderim, çocuklarıma nasıl daha iyi bir eğitim imkânı sağlarım hesabı yaparken, açgözlü ev sahipleri de fırsattan istifade vatandaşın cebindeki son parayı da almanın derdine düşmüş durumdalar.

Çok enteresan bir devirde yaşıyoruz.

Fazla değil, bundan çeyrek asır önce insanlar çok daha anlayışlıydılar, yardımseverdiler. Şimdi ne mi değişti? Az parası olanın adamdan sayılmadığı, çok parası olanın da tüm ahlaksızlıklarının görmezden gelindiği bir devirde yaşıyoruz.

Piyasa pahalılığından yakınıyoruz…

Peki, kira fiyatlarını iki katına üç katına çıkartan ev sahiplerine ne demeli? Yaşadığımız sarsıntının üzerine bir de ev sahiplerinin yaşattığı sarsıntı eklenince 6,1 şiddetindeki deprem 8,1’e çıkıyor…

Bu dönemde birbirimize destek olmayacaksak ne zaman olacağız? Ölünce mi?  Allah imtihan eder. Kimi malıyla imtihan eder, kimini eşiyle, kimini de işiyle imtihan eder. Fakat insan bir türlü imtihanda olduğunun farkına varamaz. Nasıl varsın ki, uyuyor çünkü… Bir insanı bedenen ameliyat etmek için onu uyutmak lazım. Bir insanı ruhen ameliyat etmek için de onu uyandırmak lazım. 23 Kasım da rabbim bizi uykumuzdan uyandırdı, ama gelin görün ki hala uyanamayanlar var. Özellikle ruhunu kiraya vermiş ev sahipleri!   

Ne diyelim? Rabbim ev sahibi olmak isteyip de, henüz buna gücü yetmeyen iyi niyetli kiracılarımıza başlarını sokabilecekleri, evlatlarıyla birlikte, huzurlu bir hayat geçirebilecekleri yuva nasip etsin.