Bugün bir Akçakoca’ya gidelim diyoruz. Biliyorsunuz, Akçakoca’da belediye, Cumhur İttifakı’ndan Cumhur İttifakı’na geçti, büyük ortaktan küçük ortağa. Pazaryeri var Akçakoca’nın biliyorsunuz. Rahmetli Hüseyin Yanmaz tarafından yapılmıştı. Yani şimdiki Belediye Başkanı Okan Yanmaz’ın babası tarafından kente kazandırılmıştı. Rahmetli zar zor, kıt kanaat imkanlarla yapmıştı. Orayı yaparken de işçilerin parasını ödeyemediği için seçim kaybedecek kadar bir mücadele vermişti. Evet, pazaryerinden bahsediyoruz. Dönemin Belediye Başkanı Cüneyt Yemenici pazaryerinde gezerken oradaki insanlara, kadınlara şöyle yapacağız, böyle yapacağız, mükemmel bir hale getireceğiz diye seçim vaadinde bulunmuştu. Ve seçim vaadinden sonra seçime kadar unutuverdi gitti. Pazaryeri 90’lı yıllarda nasılsa o şekilde kaldı. Şimdi Cüneyt Yemenici burada siyaset yaptı, politika kuralları dahilinde burayı bu hale getirdi, ondan sonra da bir şey yapmadı ve gitti. Şimdi evlat geldi. Şeyh Edebali der ya; “Ananı atanı say, bereket büyüklerle beraberdir.” Okan Yanmaz belediye başkanlığında sarı çizmelerini giydi. Rahmetli Hüseyin Yanmaz da giyerdi sarı çizmelerini. “Ben babamın oğluyum.” diyerek, bu memlekette biraz babasının hatırı için biraz da kendisi için Okan Yanmaz, başkan olmayı çok istedi. 3. dönemde Allah ona bunu nasip etti. Nasip ettikten sonra da gitti, sayın Hüseyin Yanmaz’ın mezarının başında dua etti, ‘Belediyeyi aldım.’ diye. Tamam buraya kadar her şey güzel mi, güzel. Ondan sonra geldiğimiz noktada Akçakoca pazaryerine bakıyoruz. Bir zamanlar Düzce Belediye başkan adaylarının “Akçakoca gibi pazaryeri yapacağım.” dediği bir pazaryerinden bahsediyoruz. O zamanlar öyleydi, çok güzel ve sosyal binası vardı. O günkü şartlardan bugüne gelince yine de sosyal olarak hala dizaynı güzel. Ama bu oğul hayırsız çıktı. Babanın yaptığını, diğer belediye başkanları öyle yaptı, böyle yaptı. Ama burada hayırlı çıkan bir adam daha var. O dönemin Belediye Başkanı Hüseyin Yanmaz’dan Belediye Başkanlığı’nı alan Erol Solak oraya, “Hüseyin Yanmaz Pazaryeri“ dedi. Bir vefadır, bir asalettir bu. Erol Solak’ın vefa ve asalet gösterdiği dönemin belediye başkanı olarak oğul Okan Yanmaz şu ana kadar pazaryerine bir çivi dahi çakmadı. Yine o peşvurda hali yine damı akıyor içeride bir düzen yok, o yok, bu yok. Yazık değil mi bu insanlara?

Çünkü bir söz var, bir de asaletin devamı var. Babasının hatırını, babasının asaletini, babasının emeğini kullan. “Ben babam gibi olacağım, babam gibi çalışacağım.” diyerek yola çıktın. Çalışkandı rahmetli. İş teorikte güzel ama pratiğe dökünce, işi icraata dökünce inneke hamidün mecit. Burada babasına, atasına, büyüğüne hayırlı olmayanın, faydası olmayanın kimseye faydası olmaz. Hani derler ya; kendisine faydası olmayanın kimseye faydası olmaz. Hep kendine faydan olmasın Okan Yanmaz. O rahmetlinin kemikleri sızlamasın. Orası için çok mücadele verildi. Ve çok basit bir hikayesi var onun. Eskiden Akçakoca’nın pazaryeri liman yani barınak bölgesinin orada kurulurdu. Kadın-erkek birbirine girerdi. Bir erkeğin pazaryerinde sürtündüğü bir kadın, o sırada pazarı gezen dönemin Belediye Başkanı Hüseyin Yanmaz’a dönüp “Bakın başkanım biz burada ne haldeyiz, erkeklerle sürtüşe sürtüşe gidiyoruz.” dedikten sonra rahmetli o pazaryerini harekete geçirmişti. Akçakoca’ya en büyük hizmetlerden bir tanesi idi. Ama 3 dönemdir yanıp tutuştun belediye başkanlığında bu babanın hayırlı evladı olarak, bir şey de kalmadı şurada 1,5 sene kaldı. Ya pazaryerini abat et ya da o çizmeleri bir daha giyip de mezarları ziyaret etmek durumunda kalma sayın Okan Yanmaz. Akçakoca için bu önemli.

Akçakoca’da bir gündem var. Pazar günü saat 09:00 ila 17:00 arasında elektrik kesilecek. Kesilecek olan elektriklere de bakım yapılacak. Kıyamet koptu. İşte siyaset yaparız, onu yaparız, bunu yaparız. Niye elektrikler kesildi? Yatırım yapılmayacak mı? Yatırım yapılmayacak mı, devamlı arıza olan kesilme ihtimali olan yaraya karşı bir kere tedbir alınması lazım, burada da siyasi, bürokrasi devreye girdi. Saat 09:00- 13:00 arasına aldılar. Yatırımın değeri 100 milyonluk yatırım ve bu yatırım olmasa devamlılık noktasında olmasın mı dediğiniz zaman buna da böyle bakmak lazım.

Efendim Kadın Emeği Merkezi’nde kızına 3 dükkan birden verilmesini sağladığı için Düzce Belediye Başkanvekili Hüdaver Gösterişli’ye “Süper baba” dedik son programımızda… Bakınız bunun net olarak altını çizerim; Düzce Calimiz sayın Cevdet Atay ve buraya emek veren tüm siyasi, bürokratik yapıyı bir daha gönülden tebrik ediyorum, kutluyorum. İhtiyacı olan, muhtaç olan, aciz olan ama üretebilecek kadınların emeğinin paraya dönmesi sosyal anlamda, ticari anlamda olması ve hayata katılması anlamında yapılmış bir merkez var. Türkiye’de fazla bir örneği yok adam gibi iş, adam gibi çizgi, adam gibi vizyon ama bu farklı şekillerde istismarlara yol açılmış. İmkanı olup da, fırsatları olup da buradan da içtima-i halini kullanıp yer elde etmeye çalışan insanlar vardı.

Aldığımız haberlere göre; başkanvekilinin kızı oradaki bekçilere, “Basına enformasyonu siz veriyorsunuz!” diye tantana çıkarmış. Bir iddiaya göre de yiyecek-içecek noktasında ‘Bize şunu yap bunu yap!’ gibi bir tahrik olmuş, orada bir kıyamet kopmuş, orada bir kavga, gerilim olmuş. Sayın valinin konuya vakıf olmasından sonra da gerçekten hak eden, gerçekten muhtaç olan, gerçekten oradaki ekonomiye katkı sağlamak için ihtiyacı olan kadınlarımız için yapıldığını göstermek ve amacına uygun hareket edilsin diye üç dükkan değil de bir dükkan olsun noktasındaki değerlenmesinden sonra bu dükkanlar için kapatılma kararı alınmış.

Burada şunu anlatmaya çalıştık. Bize bilgi bir yerden gelir nereden gelirse önemli değil, bugün adliyeye, savcılığa, mahkemeye gittiğiniz zaman basın kanununda da yeri var; bilgi kaynağını açıklamak mecburiyetinde değilsin. Bilgi doğruysa biz bu bilgileri herkesten almış olabiliriz, ama biz bunu kimseyle paylaşmak zorunda değiliz ki mahkeme de bile olağanüstü bir durum olmadığı müddetçe biz bunu açıklamak zorunda değiliz, öyle bir hakkımız var, biz bu hakkımızı kullanıyoruz, kullandık ve kimseye bir şey söylemedik. İnsanlar bize güvenirlerse bilgi verecekler, güvenmezlerse olmaz.

Hayırlı olsun inşallah bundan sonra buraya hak eden, gereği gerektiği şekilde talep edenler burada olsun diyoruz ve inşallah da bundan sonraki süreçte orada yeniden bir değerlendirme olmasında fayda var. Bir de orada işten işe, güçten güce veya bir misafir ağırlamaya ve ayda iki defa açılan ve aktive olmayan yerler var. Onların da bir an önce hayata geçme noktasında çalışma yürütüleceğine inanıyoruz. ‘Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz’, çoluğuna çocuğuna, evine hanesine destek vermeye çalışan insanlara karşı toplumda ezilmeden, üzülmeden, rencide olmadan, muhtaç olmadan yaşamak isteyen kadınlarımıza karşı sayın valimiz ve buradaki siyasi erkan, bürokratlar dahil olmak üzere düşünülmüş güzide bir projenin, güzide bir çalışmanın ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ mantığıyla hayata çıkılan bir yolun bu kadar hafife alınarak veya istismar edilerek burada hayat bulmasına müsaade etmediler. Biz de bunu dillendirdik. Buna hassasiyet gösteren herkese teşekkür ediyoruz.

Programın tamamını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz:

YouTube: https://www.youtube.com/watch?v=jayNUh3S5Wc