Çarşamba günü EDS’lerden bahsedeceğimizi söylemiştik. Perşembe günü bir toplantı oldu. Toplantıda da EDS’lerin kaldırılması, iyileştirmesi yönünde bir çalışma yapıldı. Bu toplantıdan kısa bir süre AK Parti adına bu toplantıya katılan Dişçi Ersin basına bir enformasyon yaptı. Basındaki arkadaşlarımız hemen dedi ki ‘EDS’lerin kaldırılması için Mustafa Keskin düğmeye bastı’.  Haberin algısı bu. E, Mustafa Keskin EDS’lerin devreye girmesi için düğmeye basıldığında neredeydi? İl başkanı değil miydi? İl başkanıydı. O zaman neden basılmasın demedi?

İŞİN ÖZÜ ÇOK FARKLI

1 Ocak 2019 tarihinde il başkanlığı koltuğuna oturmuşsunuz. 31 Mart’ta seçim bitmiş ve Faruk Özlü geldikten sonra EDS’lerin hayata geçmesi ve kontrol mekanizmasının kurulması için Faruk Özlü bu kararı aldı. Mustafa Keskin bu kararda hiçbir tarafta değildi. Şimdi günlük ve aylık tabloya bakıldığında Düzce’de kesilen ceza oranları ciddi bir biçimde arttı. Bunu Faruk Özlü göremedi ama Mustafa Keskin gördü ve düğmeye bastı(!) Bu böyle değil. İşin özü çok farklı.

BU KADAR UCUZ SİYASET OLABİLİR Mİ?

16 Şubat’ta EDS’ler le ilgili gelen şikâyetler üzerine Faruk Özlü konuyla sivil toplum kuruluşları ve Düzce İl Emniyet Müdürlüğü’nün ilgili birim amirleri ile bir toplantı yaparak “Vatandaşlarımız EDS’ler konusunda çok ciddi sıkıntı çekiyor. Belirli ve belirsiz cezalar kesiliyor. Limitler konusunda bir değerlendirme yapmak lazımdır” diyerek düğmeye basan Faruk Özlü’dür. Tabii açılışını yapan da Özlü ve Keskin. Burada memlekette can ve mal güvenliğini sağlamak adına koyulan EDS’lerin getirdiği olumsuzluklar nedeniyle kaldırılması için de düğmeye basan Faruk Özlü. Peki, bu topluma ve kamuoyuna nasıl mal edildi? ‘Faruk Özlü EDS’leri hayata geçirdi. Ondan sonra da Mustafa Keskin bunları kaldırmak için düğmeye bastı’. Öyle mi? Bu kadar ucuz siyaset olabilir mi ya!

EDS’LERİN KARARINI İÇİŞLERİ BAKANLIĞI VERDİ

Bu Düzce il başkanı, belediye başkanı ve milletvekili kavgalarından çok çekti beyler. Biz basın mensupları olarak topluma bir konuyu iletiriz. İlgili muhataplarına iletiriz. Bu muhatapları konuyu değerlendirir. Ama bu muhatapları yönetmek gibi bir keyfiyet, zafiyet ve enaniyet duygusu içinde olamayız. EDS’lerden ortalamaya vurduğunuzda aylık 20 bin TL ceza kesildi. Belediye buradan yüzde 10 pay alıyordu. Paranın büyük kısmını ilgili şirket alıyordu. Dursun Ay döneminde devreye konulmadı. Faruk Özlü döneminde de şirket buraya gelip ‘Biz niye bu kadar yatırım yaptık?’ deyince bunun kararının Ankara’da verilmesi için ilgili şirketi Ankara’ya gönderdi. İçişleri Bakanlığı da bunun can ve mal güvenliğini kontrol için faydalı olacağını ifade ederek bunun faaliyete geçmesini istedi. EDS’leri kaldırmak  ne Faruk Özlü’nün ne de Mustafa Keskin’in gücünde iradesinde bir şey değil. İçişleri Bakanlığı’nın uhdesinde bir çalışma.

16 Şubat’tan sonra da bu konu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya iletildi. Bir heyet Düzce’ye gelerek inceleme yaparak gitti. Meselenin bir boyutu bu. Algıya bakın.

BASININ KAVGAYA GİRMEMESİ LAZIM

Ben Faruk Özlü’yü sevmek zorunda değilim. Mustafa Keskin’i de sevmek zorunda değilim. AK Partili olmak zorunda da değilim. Ama hangi parti olursa olsun şu anda iktidar partisi olarak bu memlekete fayda sağlıyorlarsa benim gazeteci olarak topluma mihmandarlık yaparak deniz feneri olmam lazım. Benim basın olarak kavgaların içine girmemem lazım.

DÜZCE’DEKİ DOĞRU İŞLERİ BİRİLERİNİ MENFAATİ İÇİN HEBA ETMEYELİM

Biz bu memlekette Celal Erbay gibi bir vakayı gördük. İbrahim Korkmaz ile Metin Kaşıkoğlu’nun kavgasını gördük. Biz bu memlekette yine Osman Çakır ile İbrahim Korkmaz’ın kavgasını da gördük. Metin Kaşıkoğlu ile Celal Erbay’ın kavgasını da gördük. Ne elde ettik? Şimdi bizim ideolojimiz ve dünya görüşümüz şu andaki yerel ve genel iktidarla örtüşsün veya örtüşmesin bizim işimiz milletin içine nifak katmak mı? Milleti birbirine düşürmek mi? İdeolojimizi kavga üzerinden, Düzce’deki siyaseti kavga üzerinden dizayn etmek mi? Bizim ne haddimize bu işler. Enaniyet duygusu içinde, ideolojik bakışlarla Düzce’de yapılması gereken doğru ve faydalı işleri birilerinin menfaati ve beklentilerine karşı heba etmeyelim. Ben yine söylüyorum kim ne derse desin. Faruk Özlü bu memlekete için bir nimettir.

DÜNYA’NIN MERKEZİ ÖNCÜ

Bir daha tekrar ediyorum. Bu düğmeye birisi bastıysa Faruk Özlü bastı. Beraber hareket eden bir il başkanı ve bir belediye başkanı var. Mustafa Keskin’in EDS’lerin devreye girmesinden hiç mi haberi yoktu? Şimdi Mustafa Keskin’in bir tarafında, Faruk Özlü’nün bir tarafında medya neden bununla oynatıyorsunuz? Burada bir toplantı olmuş ve netice de çıkmamış. Kimin nerede ne için toplandığını biz de biliyoruz. Biz niye yazmıyoruz? Evet, çok önemli bir konu ama atılan taşın ürkütülen kurbağaya değmesi lazım. Düzce’de biri kahvede konuşup sosyal medyasında paylaşıyor ama bizi binlerce milyonlarca insan dinliyor. Nasreddin Hoca’nın dediği gibi Dünya’nın merkezi burası şu anda. Dünya’nın merkezi Öncü. Bizim burada yayınladığımız dünyanın her tarafında izleniyorsa merkez burasıdır. Ben şu anda Dünya’nın merkezinden konuşuyorum.

ARKADA ÖNDE NİFAKLARLA BU MEMLEKET YÖNETİLMEZ, DÜZCE KAVGADAN BIKTI

Bir tane genel başkanımız var. Ankara’da şu an itibariyle. Ayşe Keşir’i sevmek ya da sevmemek zorunda değiliz. Mesele bu değil ki. Senin Efteni Gölü projen var, OSB meselelerin var. Çilimli’deki OSB’de eski belediye başkanı Nazım Topkara büyük bir arazi almış orada oynuyor. Yani 40 liraya alıp 150 lira gibi yüksek fiyatlara satmak gibi bir keyfiyet içinde. Bu kadar meselemiz var. Bizim Düzce olarak hiç kimsenin kavgasına, rekabetine girmek halimiz, zamanımız yok. Biz de biliyoruz çok şeyi. Ama önce oluşup neticelenip topluma mal olması gerekir. Arkada önde nifaklarla bu memleket yönetilmez. Düzce kavgadan bıktı. Kavganın kazananı yok ama kaybedeni Düzce.

MENFAAT İÇİN ATILAN ADIMLARIN DÜZCE’YE BİR FAYDASI YOK

Evet, EDS’lerle millete zulmedildi. Tuzak gibi işler yapıldı doğru. Ama bunun kaldırma yetkisinin ne Keskin’de ne de Özlü’de olmadığını önce öğren Dişçi Ersin!’ Sen bu yollara giderken biz dönüyorduk. Bunlar küçük hesaplar. Küçük hesaplara ve enaniyet duygusuna Düzce’yi mahkum etmeyin. Düzce’nin AK parti Kadın Kolları Genel Başkanı var. Ankara bürokrasisinde 5-10 tane bakanlığa bedel bir nokta. Düzce’nin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yapmış adam gibi bir belediye başkanı var. Efendim Kültür Merkezi’nden çıkmıyormuş. Çıkmasın! Benim yanımda olduğu zaman akşama kadar sohbet etsek ne? Sizle sohbet etse ne? Çözüm üretiyor mu, proje üretiyor mu mesele bu. Bunu da zaman içinde herkes görür. Ama gerek ideolojimizle, gerek menfaatimizden,  enaniyet duygumuzdan bizler bu memlekette kavga istemiyoruz. İkilik ve nifak istemiyoruz. Düzce’de tarihi fırsatlarımız var. Şu anda geldiğimiz noktada pırıl pırıl tertemiz bir şekilde memleketine milletine en iyi şekilde hizmet noktasında güzel bir valimiz var, belediye başkanımız var, genel başkanımız var, il başkanımız var. Bunları birbirlerine takmanın kavga ettirmenin bu memlekete faydası yok.  İdeolojik çıkarlar için, menfaat için atılan adımların Düzce’ye bir faydası yok. Ben Düzce’deki basının ve basına bilgi veren insanların şu halinin çok dikkat edilmesi gerektiğine inanıyorum. Benim dostum yok, menfaatim yok. Benim menfaatim Düzce.