Dün Anneler Günü’nü kutladık. 365 günde bir gün… ‘Cennet annelerin ayakları altındadır.’ Nasihatini unuttuk, kapitalizmin dünyaya para harcatmak için uydurduğu bir Anneler Günü’nü kutladık. Netice itibariyle hediyeler alındı, ziyaretler yapıldı. Şunu gördük; gerek sosyal medyada ve gerekse de farklı şekilde kamuoyuna açık olacak şekilde yapılan kutlamalarda, anasına bir bardak su vermeyen, yarım saatlik vaktini bile ayırmayan adamlar sosyal medyadan anne babacı oldular! Ben çoklarını biliyorum ki huzurevinden çok daha kötü şartlarda anne ve babasını bırakan insanlar var. ‘Babaya itaat Allah’a itaattir’ sözünü unutup Babalar Günü de kutlanıyor. Bunlar hayatın acı gerçekleri.

Son zamanlarda öyle bir nesil yetişti ki anne babaya ‘moruk’ ve çoluk çocuğa da başka ifadeler kullanan bir nesil yetişti. Git gide de Türk ve İslam anlayışındaki o asaleti ve samimiyeti unuttuk, unutturdular. Bugün bir genç evleneceği zaman annesinin babasının yanında kalmıyor. Bir ‘çekirdek aile’ peydah ettiler: anne, baba ve çocuk. Peki, geldiğimiz nokta ne? Nerede bunun halası, amcası, dayısı? Böyle bir kültürümüz kalmadı. Hani ‘Anasına bak kızını al’ derler ya… Tabiri caizse oğlan dayıya kız halaya çeker…  Biz bu kültürle büyüdük. Ama çekirdek aile dedikleri noktada anne, baba ve çocuk… Hısım akraba bitti. Sılayı rahim, yani yaşlıları büyükleri ziyaret etmek bitti.

Hepsinden önemlisi de cennet anaların ayakları altındadır. 365 günde bir gün kutlanan ‘Anneler Günü’nün bizde bir anlamı yok. Bunların çoğu hikâye! Babalar günü, sevgililer günü, yok kıl günü, tüy günü… Herkes mal satma peşinde. Bu da dünyayı sömürenlerin bizi getirdiği nokta! Bizim Türk ve İslam inancında o asaletlere yer yok. 365 gün annelerin, babaların günü. Şeyh Edebali ‘ Ananı atanı say. Bereket büyüklerle birliktedir’ diyor.

Anneler Günü dedik ya… Dün AK Parti İl Başkanı Mustafa Keskin önce kendi validesini ardından da CHP İl Başkanı Semih Cemşit’in validesini ziyaret etti. Fevkaladenin fevkinde bir hareket! Siyaset alanında mücadeleyi devam ettirirken, insani ve beşeri alanda gösterilen fevkalade bir hal! Buradan Mustafa Keskin’i gerçekten alkışlıyorum. Diğer siyaset noktasındaki insanlara örnek olsun. İstisnalar kaideyi bozmaz. Kişilerle işimiz yok ama Mustafa Keskin’in gösterdiği iktidar partisinin il başkanlığı, hem iktidar hem muktedir. Ama bir o kadar da tevazu sahibi. Bir o kadar da samimi şekilde mücadele ediyor. Partideki eksiklikler ve sıkıntılarla ‘Kol kırılır yen içinde kalır’ zihniyetiyle mücadele ediyor. Toplumda ön planda olan insanlara baktığınızda diğerlerinin samimiyet ve mütevazılık noktasında dağıtacağı, Mustafa Keskin’in sadakası bile olmaz. İsimden bahsetmiyorum. Enaniyet, gurur, kibir, güç zehirlenmesi olmadan gerçekten inandığı dava noktasında mütevazı bir şekilde millete hizmet için çalışan herkesin alkışlanması lazım.

 Ben özellikle bu noktada Mustafa Keskin’in bu adımlarını tebrik ve takdir ediyorum. Özellikle ‘Ananı atanı say. Bereket büyüklerle beraberdir’ nasihati içinde bu temasların olması gayet insani, İslami ve asli unsurlara hitap eden ve asaleti rücu ettiren bir hal. Bunun arkasında toplumdaki insanlar ‘Mustafa Keskin’in milletvekilliğine hazırlanıyor, AK Parti il başkalığından sonra milletvekili olacak. Bunun için yapıyor’ diyebilir.

Nasrettin Hoca’nın bir hikâyesi var ya… “Köyden şehre oğluyla giderken herkes bir şey söylemiş…” Herkesi memnun etmek isteyen kimseyi memnun edemez. Ama burada ne var? Siyaset ne için yapılır? Hizmet etmek için. Partiler bu uğurda bir araçtır. İl başkanlığından sonra gidip sanayide akü satmaya devam edecek hali yok. Yapabilir ama sanmıyorum. Kestane çıktığı kirpiyi beğenmezmiş hesabı bir derdi de yok, gördüğüm kadarıyla. Hepsinden önemlisi milletvekili, belediye başkanı olmak için siyasi partilerde görev alınır. Mustafa Keskin’e yakışır mı, yakışır. Çünkü bu iş bir gönül meselesidir. Dünya ve ahiret saadetine ulaşmak için bir ideal bir dertlenmedir.

Çok önemli bir nasihatle konuyu toparlayalım. Peygamber efendimiz (s.a.v.) bir Hadisi Şerif’inde buyuruyorlar ki ‘Üç kişinin kıyamet kopuncaya kadar amel defteri kapanmaz. Birincisi hayırlı evlat yetiştiren anne ve babanın, İkincisi âlim yetiştiren âlimin, Üçüncüsü de topluma hayır ve hasenat hizmetlerinde bulunan idarecilerin.’ İşte bu çok önemli! Yaptığınız işi bu içtihada ve nasihate uygun olarak yapmak hakikaten insanın belki dünyada değil de ahirette huzura ereceği bir sebep olsa gerek. Düşünebiliyor musunuz Allah size bir memlekette idareciliği nasip etmiş…

 Ne başkanlar, ne valiler, ne milletvekilleri kısacası ne idareciler gördük. Vali demişken sayın valimizi de sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Sayın valinin o mütevazılığı, o halk sevgisi de takdire şayan. Sayın valimizde Anneler Günü’nde ve normal yaşamın içinde devletin o şefkatli elini vatandaşa uzattığı için tebrik ediyoruz.

Bir güne değil, 365 güne yayacağımız, bunu bir inançla sürdürebileceğimiz Şeyh Edebali’nin nasihatiyle bunu yaşatmamızda fayda var.

PROGRAMIN TAMAMINI İZLEMEK İÇİN BURAYA TIKLAYIN