Akşam internette dolaşırken İstanbul Aydın Üniversitesi akademik kadrosunda Düzce Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Nigar Demircan Çakar’ın ismini gördüm ve aynı zamanda diğer akademik kadroda olan öğretim görevlilerine ve akademisyenlere tanımlanan internet ve mail adresi olduğunu gördüm. Bildiğim kadarıyla Nigar Hoca Aydın Üniversitesi’nde zaman zaman ders veriyordu. Şu anda da akademik kadrosuna geçtiği noktasında, orada bir tasarruf var. Bilmiyoruz, hata mıdır eksik midir? Nigar Hoca Düzce’den gidiyor mu, diye bir soru geldi aklıma çünkü geçici olarak ders veren bir hocanın akademik kadroda ve akademik kadroda olan öğretim görevlilerine tanımlanan mail adresinin olması da dikkatimizi çekti.

İdris vardı Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı ve Rektör Yardımcısı. İdris Hoca çok gündeme gelmişti. Yani bu Rektör Yardımcılığı döneminde ve Dekan döneminde. Hiçbir resmi izni olmadan tıpta özel kurslar, uzmanlık konusunda kurslar temin etmiş kendine vazifeler çıkarmış iyi de kazançlar sağlamış bir hoca. Yani Ak Parti’nin ya da Cumhur İttifakı’nın veya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın himayesindeki, idaresindeki sistemin içinde büyümüş, maddi manevi, içtimai büyümüş. Bugünlerde kulağıma Başhekimlik koridorlarında -tabi başhekim de artık orada hani görev bitti, kenara çekildi- “Kılıçdaroğlu’nu destekliyorum. Kılıçdaroğlu gelsin. Millet İttifakı gelsin. Ali Babacan gelsin.” diye çevredeki insanların duyacağı şekilde naralar atmaya başlamış İdris Hoca. Adama sorarlar sen yıllardır burada yemlendin de iktidardan nimetlendin maddi manevi, dörtlü flaşörleri yakıp da orada bak ben ne diyorum seçimden önce bak beni burada görün ben burada kursum etkim yetkim gitti buna isyan ediyorum haksızlık yapıldı bak ben geldiğiniz zaman beni burada farkına varın diye dörtlü flaşörler mi yaktı bilmiyorum. Ama bir şey var, imkânlar kullanılırken, güce güç katarken, maddi ve manevi imkânlar artarken gayet güzel ama oradan kenara çekildikten sonra Cumhurbaşkanı’na, Reis’e, Cumhur İttifakı’na muhalefet olmak, düşman olmak, ileri geri hareket etmek gibi bir hâl içine düşmüş. Kaçışmaya mı başladı bilmiyorum ama İdris Hoca, devlet her zaman 18 yaşında. Hiçbir yere gitmeyin. Lazım olduğunda o sizi bulur. O hesaplar, o kitaplar verilmesin diye birilerine mektup yazıyorsanız, güvercin uçuruyorsanız onu siz bilirsiniz ama bizim bildiğimiz bir şey var; devlet her zaman 18 yaşında. Yani rahmetli büyüklerimizin bize özellikle dedemin, mübarek günde ruhu şad olsun, “Evladım devlet öküz arabasıyla tavşan avlamaya gider.” diyordu. Yani şunu söyleyeyim; devletin hiç acelesi olmaz, hiç yaşlanmaz, her şeyi bilir, duyar, görür vakti zamanı gelince gereğini yapar. Bir yerlere kaybolmayın. Feveranınızın içinde, mektup yazmanızın içinde, seslenmenizin içinde birtakım usulsüz yasa kanun ve etiğe uymayan işleriniz varsa bunların hesabını vermeden hiçbir yere gitmeyin İdris Hoca.

Ak Parti’nin milletvekili aday adayları Ankara’ya gitti. 52 tane aday adayı var 2 tane de biri Samsun’dan biri Ankara’dan Düzce’yi tercih eden toplamda 54 tane. Bartın’da 6 tane aday adayı var. Örnek diyorum. Birçok vilayete göre fazla bizimki. Yani neye ne olduğunu bilmiyorum ama Ankara’ya gittiler. Ankara’da bir komisyona girdiler. Komisyondan sonra üst komisyon. Üst komisyonda da Düzce Milletvekili Kadın Kolları Genel Başkanı Ayşe Keşir Hanım’ın da bulunduğu, Sayın Binali Yıldırım’ın bulunduğu, Sayın Numan Kurtulmuş’un bulunduğu bir üst komisyon var. Bu üst komisyondan da artık kaç tanesini değerlendirirlerse Cumhurbaşkanı’nın önüne koyacaklar. Sayın Cumhurbaşkanı 9 Nisan’a kadar da 3 tane asil 3 tane yedeği listeye koyacak. Burada iki tane sorular sorulmuş, denmiş ki; “Siz aday olmazsanız kim aday olsun?” diye sormuşlar Ak Parti’li aday adaylarına. Soruya çoğu cevap vermemiş. Bu kadar fazla aday adayının olması noktasındaki gelişmede bu sorular da zaten sorulması için mi böyle oldu onu da tam bilmiyorum. Fakat Ak Parti’de de Milliyetçi Hareket Partisi’nde de Cumhuriyet Halk Partisi’nde de İYİ Parti’de de mecliste grubu bulunan ve bu seçimlerde bu dört tane partinin de milletvekili çıkarma iddiası olan dört partiden bahsediyor. Bunlarda da bir denge var. Bu denge de şu; Akçakoca ne olacak, Akçakoca nasıl olacak? Diye bir denge var. Hem Akçakoca’yla mutlak bir aile bağı veya bir annesi babası bir kökeni olacak hem de partide etkili olacak bir formül üzerine çalışılıyor. Bunun için ciddi bir her er partide de bu konuda bir temayül var. Ama bir gerçek de var ki; diyelim ki Akçakoca’nın nüfusu, seçmeni totalde seçmeni 25 bin civarında. Ama bir o kadar da Düzce’nin merkezinde ve çevresinde bulunan, Akçakoca’yla bağı olan insanlar var. Seçimlerde ve listelerde Akçakoca dengesini nazar itibarıyla almayan partinin gerek Düzce çevresinde gerek Akçakoca’da bir netice alması veya istediği neticeyi alması mümkün görünmüyor. Bu anlamda da iyi irdelenirse şu gerçek ortaya çıkacak; Akçakoca’nın merkezindeki seçmenden daha fazla seçmen yani onun diyelim ki 25 bin civarında Düzce’de 28 bin, 30 bine yakın seçmen var. Bu denge ve Cumhuriyet Halk Partisi’nde de ciddi şekilde bir Akçakocalı aday birinci sıra veya ikinci sıra dengesi var. Burada da diğer partilerin de bunu nazar itibarıyla alması lazım diye düşünüyorum.