Teşkilat üyeleri; işlevsel ve fiziksel yapı olarak taş duvarların yansıması olmalıdırlar.

Üstadım İbrahim Bilgin’in OY ’un BÜYÜK kitabında bahsettiği gibi; Duvardaki taşların birlik içinde tek bir amaç, tekbir görüntü için bir araya gelmiş olmaları bir bütün halinde duvar oluşturmaları görülmeye değer bir yapı halini almaktadır. Hele hele bu taş duvarı birbirine bağlayan harcı da sağlam olursa değme keyfine…

Taş duvarlar dışarıdan gelecek her türlü saldırı, afet ve felaketlere karşı direnebilmektedirler. Birbirlerini destekleyerek sırt sırta vermiş bütün halinde korunuyorlar. Aynı zamanda da kendine sığınanları koruyorlar.

Teşkilatların da bu felsefeyle hareket etmeleri ve bu felsefeyle görevlerini yerine getirmeleri halinde kendileri korunur ve kendine sığınanları da korumuş olurlar. Teşkilat üyelerinin en büyük özellikleri korunmaya ihtiyacı olmayacak derecede her yönden özgür, eğitimli ve dinamik olarak hayatını idame ettiren kişiler olmalıdır. Bu vasıflardaki üyelerden oluşan teşkilatın harcı da sağlam olursa, sağlam binanın meydana getirilmesi hiç de zor değildir.

Hiçbir zaman taş deyip geçmemek gerekir. Denizde ki kum, yolda ki çakıl, yaylada ki kaya da taş ama altın, zümrüt, yakut da taş!

İnsanoğlu yeri gelmiş taşları tanrı yapıp tapmış, yeri gelmiş taşları kendine mezar yapmış. Taş atarak avlanırken taşı yontarak aklını kullanmış. Öğrendiğini taşa kazıyıp efsane yazmış.

Taşın özelliğini kaybettirmeden insanlığa faydalı olması için her türlü iş ve işlemlerde kullanılması sağlanmış.

Taşın yüzyıllardır her işte kullanılarak günümüze gelmesi ve hala hayatımızın içinde olması taşın birbirini destekleyen, birbirini kollayan ve dışarıdan gelebilecek etkilere rağmen kendi özelliğini kaybetmeyen bir yapısının olmasından kaynaklanmaktadır.

Teşkilatların  ; taş duvarlar gibi ahenkli ve  koruyup ,kollayan özellikleri  üst düzeyde olabilmesi  dileğiyle hoşça ve dostça kalın...