Biz bu haftayı Düzce’de ki bir olaya ayırmıştık. Bir inşaat firmasının depremde zarar gören çatlak kolonun fotoğraflarını koymuştuk. Bu konuyla alakalı Çevre İl Müdürlüğü, yapı denetim firması, Düzce Belediyesi bir çalışma yaptı, rapor hazırladı. Rapor elimize ulaştığı zaman bununla ilgili değerlendirmeyi yapacağız. Bir söz var. Biz atasözlerine bayılıyoruz ya, ‘minareyi çalan kılıfını hazırlar’ diyor. Öyle bir şey yaşanmasın inşallah da bunu değerlendireceğiz önümüzdeki haftalarda, günlerde.

Şimdi bir yere geleceğiz.  Geleceğimiz yer şu: Bu ve buna benzer haberleri yaptığımız zaman, yorumlarda, birebir telefonda WhatsApp'ta, Instagram'da, sosyal medyada bu işin ehemmiyetinin hakikatini bize anlatmak için insanlar müthiş bir diyalog kuruyorlar Düzce’nin insanı.

Bakınız Bayram Ali Kubilay'ın bulunduğu, kendi işyerinin bulunduğu bir bina ağır hasarlı diye kayda geçiyor. Ağır hasarlı diye fakat daha sonra orta hasara dönüyor. Şimdi az hasarlı binanın orta hasara dönmesi mümkün ama ağır hasarlı binanın orta hasara dönmesi nasıl mümkün onu bilmiyoruz. Yeni yapılan inşaatlarda sıkıntı varken 3 deprem geçirmiş binalarda ne var hasarlar var.  Bakınız Düzce'nin gündemi bu. 1’nci gündem bu olmalı ve Düzce'nin 1’nci gündemi de bu.  Düzce'de bu yaşadığımız en son ki depremden sonra yapılan binalar, tetkikler yeniden gözden geçirilmeli. Tabutta mı kalıyoruz?  Meskende mi kalıyoruz? Bakınız burası deprem kuşağı. Kabul etsek de etmesek de. Hani dinde de yeri var,  imanda da yeri var imarda da yeri var. Yerleşme alanı dağların kenarı ovaları serbest bırakacağız dedik ya ama arkadaş biz ovalara bina yapmışız. Bakınız aracın geçmeyeceği ama insanların geçeceği 60 milyona mal olacak bir köprü var. Çakuş köprüsünün orada. Düzce Belediyesi Faruk Özlü öncülüğünde Asar suyu projesinde bir köprü var. Köprünün altına, köprü yapılırken zeminde kazıklar çakıldı. Fore kazık dedikleri kazık. 20 metreden sonra mı 30 metreden sonra mı artık bilemiyoruz altı su. Evet su. Nehir akıyor. Düzce’nin maalesef gerçeği bu ama burada 7 katlı binalar var. 7 katlı binalara lobilerden, siyasetten, şundan bundan sebepten, gerekçeden hafif hasar, orta hasar yıkım kararı yok. Niye? Faruk Özlü’nün önünde bir ders olmalı, Düzce’yi yönetenlerin önünde bir ders olmalı. Allah muhafaza diyelim ama biz deprem gerçeğiyle yaşayan bir coğrafyadayız. Burada ne var? Burada yeniden bir kentsel dönüşümün düğmesine basılmalı.

Eğer bu on ili kapsayan, 13 milyon insanı kapsayan Maraş'ta ve bölgesinde olan depremin aynısı Düzce'de olduğu zaman hayal edebiliyor musunuz mal kaybını ve can kaybını? Allah muhafaza eylesin ama Allah muhafaza eyleyecekte, önce insanlar muhafaza eyleyecek.Hz. Ömer çölde dolaşırken bir bedevi görmüş. Bedevi yatıp kalıp dua ediyormuş. Ya demiş bunun hali nedir ya? Gitmiş halin ne, derdin ne? O da ‘ya Ömer ben tüccarım. Yük kafilesi gidiyor. Benim devemin ayağında çıban çıktı Allah’a dua ediyorum yara iyileşsin de benim devede yola çıksın diye.’ Ömer’de diyor ki ‘ katran sürdün mü?’ Bedevi sürmedim deyince katransız dua kabul olmaz diyor. Önce katranı sür, tedbirleri al, sebeplere yapış sonra takdiri Allah’a bırak.  

Yani bizim dinimizin direği Habibullah'ın, Peygamber Efendimize yapılan ilk vahiy oku. Bu ne demek? İlim demek, bilim demek, teknoloji demek, ilme ve bilme emniyet ver. Olağanüstü bir şey olursa zaten yapacak bir şey yok. TOKİ binaları yıkılmadı. Neden? Radyan temelden.  Bakın, zemin etüdünde metre kareye göre bir oran var. 30 metre zemin etüdü yapılması lazım Düzce’de en az. Metre kare bazına baktığınız zaman en az 30 metre inmek lazım. 5-6 yerden almak lazım. Bu zemin etütleri sağlam olmayan yerler var. Düzce’de 1’nci gündem bu yapılan binaların, tespiti yapılan binaların az hasar, orta hasar, şu hasar, bu hasar. Fay hattının üzerinde mi kardeşim? 2 tane 3 tane deprem görmüş mü? Bu can buna nasıl emanet edilip de o binaya girilecek. Bunun yeniden gözden geçirilmesi lazım. Burada özellikle sayın Faruk Özlü, Çevre İl Müdürlüğü ve bu konuda ehil olan, akil olan, liyakatli olan ekip yeniden gözden geçirilmeli ve kentsel dönüşümün mutlak ve mutlak düğmesine basılmalı. Basılmadı mı? Ondan sonra eyvah eyvah diye ellerimizi vururuz. Bu kadar can gitti. Devletimiz nerede, milletimiz nerede, yardım geldi mi, çadır geldi mi, çadır geldi mi? Allah muhafaza. Bunu neden söylüyoruz çünkü uzmanların, bilim adamlarının dediği şu, biz coğrafya olarak fay hatlarının üzerinde yaşıyoruz. Düzce’de tam fay hattının üzerinde. Benim aklım, hafızam almıyor. Ben teknik adam değilim. Sebep değil sonuca bakarım. Yani nasıl olacağını bilmem. Bildiğim bir gerçek var ki insanlar pandemiden sonra ruhsal, kişisel, beyinsel ve hukuksal ilişkilerinde çok korkunç bir travma yarattı bu deprem. İnsanlar evlerinde rahat yatamıyorlar. İnsanlar huzurlu değil. Devlet dediğimiz unsur Allah gibidir. Allah’tan sonra devlet gelir. Haşa tecvitte bir hata olmasın ama yani devlet burada merhametli olmalı, adaletli olmalı, hakikatli olmalı.

Bunlar benim derlediğim, topladığım, önüme gelen ifadeler. Bunlar vatandaşın ifadesi. Düzce yeniden gözden geçirilmeli. Düzce’de orta hasarlı mı, ağır hasarlı mı binalar, kentsel dönüşümün düğmesine basılmalı. Kızını dövmeyen demiş dizini döver yoksa dizlerimizi çok döveriz. Belki konuşacak halimiz, dermanımız kalmaz. Belki enkazın altında kalırız, belki yaşamayız, belki göremeyiz o günleri. 1’nci gündem maddesi Düzce’de yeniden bir değerlendirmeye ivedilikle ihtiyaç var. Bunu vatandaş söylüyor ben de vatandaşın diline tercüman oluyorum.  

İmar konuları çok farklı konular. Geçtiğimiz günlerde Düzce Belediyesi Encümeni bir ceza kararı aldı. Bu damatlar var ya bu damatlar, damatlar üzerinden çok işler oluyor. Damat işi çok tehlikeli bir iş. Bizim Belediye Başkan Yardımcımız Hüdaver Gösterişli’nin bir damadı var. Akçakoca yolu zerinde oto yıkama üzerine bir iş açmış. Allah kesesine bereket versin, kazancı olsun. Gelen misafirleri bekletmek için bir ofis yapacağım demiş. O da imara aykırı da. Ne yapmış biliyor musunuz? Burayı bir yeme, içme, kebap salonuna çevirmiş. Dürümcü yapmış. Damat kıymetli. Şimdi nasıl olacağını söyleyeyim, 19 bin, 20 bin gibi bir ceza kesilmiş. Mühürlemişler, kırmış mührü. Damadız biz ya kayınpederimiz Belediye Başkan Yardımcısı, 2 numaralı adam. Kim bize ne yapabilir hesabı mührü kesmişler. Mühür fevkinden savcılığa verilmiş, bir daha ceza kesilmiş sonra yıkım kararı olacak. Yıkım kararı çıktıktan sonra 2 ay içinde belediye bunu yıktı yıktı. Yıkmadığı zaman ne olacak? Çevre İl Müdürlüğü’ne gönderiliyor. Belediyeler siyasi bir makam ya. Orada da bekliyor. Yani yapanın yaptığının yanında kar kalıyor. Bir memlekette adalet hakikatle birleşip eşit şekilde dağıtılmalı. Adama göre adalet değil de, adalete göre adam. Bizim Düzce’den bir örnek gösterdim. Netice itibari ile bu iyi bir örnek değil. İmar affından ne kadar faydalanılır, ne kadar faydalanılmaz? Zengin diyor dağları aşırır, fakir ovada şaşırır. Geldiğimiz nokta bu. Biz anlatıyoruz. Bizim işimiz anlatmak. Yönetmek değil, yön vermek değil. Televizyondan veya basından Düzce’yi yönetmek gibi bir derdimiz yok. Düzce’yi yönetenler yönetiyor ama hiç kimsede Allah’tan vahiy alıp karar vermiyor. Bizde düşüncelerimizi vatandaştan alınan, insanlardan alınan talepleri söyledik. ‘Hani bu kada yeter gari’ derler ya Anadolu’da biz bunu söyledik gereği sayın Devlet büyüklerimizde. Bakalım damadın işi ne olacak? Bakalım o inşaat ne olacak? Bakalım Düzce’de ki diğer inşaatlar ne olacak? Önümüzde ki hafta bunları değerlendireceğiz.

Pazartesi günü saat 18'de Yorumlu Yorum’da buluşmak, görüşmek üzere. Hoşça kalın, dostça kalın, Allah'a emanet olun