Bugün öğretmenler bir eylem yaptı. Türkiye'deki öğretmenler bütün işi bıraktılar, bir öğretmenimizin öğrencisi tarafından şehit edilmesine gösterdiler. Yazık, annesinden babasından, kardeşlerinden çok öğretmeniyle zaman geçirdiği, öğretmenine el kaldıran, kurşun sıkan nesil yetişti.
‘Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum’ diyen Hz. Ali'yi öğretmezsek, bizim Peygamberimizin ilk vahyi ‘oku’ bunları öğretmezsek, Şeyh Edebali'nin ‘Ananı atanı say, bereket büyüklerle beraberdir.’ sözünü öğretmezsek, iman vicdan ve insanlık boyutundaki hakikatleri bu nesillere öğretmezsek, aile asaletinden, Osmanlı'dan gelen Selçuklu'dan gelen Türk töresini ve İslam maneviyatını bu nesle öğretmezsek ve hepsinden önemlisi vicdani muhasebeyi öğretmezsek, biz bu ve buna benzer hadiseleri yaşamak zorunda kalacağız.
MAYMUN DEDİĞİN NESİLDEN İNSANLIK BEKLEME
Bizim mezhep imamımız İmam-ı Azam böyle küçük öğrenciyken, hocaları bunlara bir kuş veriyor ‘Bunu hiç kimsenin olmadığı yerde öldürün, getirin.’ diyor. Hepsi gidiyor, hiç kimsenin olmadığı yerde hocaların dediğini yapıyorlar, ama İmam-ı Azam geliyor bir bakıyorlar ki elinde kuş. ‘Evladım sen niye yapmadın?’ diyor. O da diyor ki ‘Herkesin olmadığı yeri buldum, ama Allah'ın olmadığı yeri bulamadım.’ İşte bu nesilden, buraya gelince öğretmenine silah çeken, canını almaya kalkan, büyüğüne anasına ‘moruk’ babasına, ‘bunak’ diyen bir nesil yetişti. Aile bir devlettir, ama gerek İstanbul sözleşmesi, gerek farklı sebeplerle aile birliğini, babanın ve annenin, ailenin otoritesini ortadan kaldıran bir yapı. ‘Edebi, edepsizden öğrendim.’ diyor Necip Fazıl. İşte bu çocuğun yaptığı cahilce, tabii hiçbir şekilde kabullenemez, ama Türkiye iyi anlamalı.
Bize yıllardan beri okuttular ya andımızda ‘Türküm, doğruyum, küçükleri korumak büyüklerimi saymak.’ diye. Ne küçüklerimizi koruyabilmiş, kalbine insan sevgisini, vicdan muhasebesini, Allah korkusunu, dünya ve ahiret bilincini sokabildik. İnsanlar maymundan üredi, taş devri, cilalı taş devri, Darwin gibi bir ateistin sistemini anlatılan şekilde bir eğitim sisteminden geçen nesillere baktığınız zaman hayvandın, hayvan gibi yetiştirdiğin nesilden insan gibi sonuç bekleyemeyiz.
Bütün öğretmenlerimizi saygıyla hürmetle anıyoruz. Allah ahirete intikal eden hocamızı, öğretmenimizi, rahmetiyle muamele eylesin. Ancak Nasrettin Hoca’nın evine bir hırsız girmiş. Kadıya gitmiş. Kadı, ‘Kapıyı kilitledin mi?’ demiş. ‘Biraz kırıktı.’ demiş hoca. ‘Camlarda kilit var mı?’ diye sormuş kadı. ‘Yok’ demiş hoca. Kadı, ‘hırsızın hiçbir günahı yok’ demiş. Biz sistem olarak milli eğitim, milli savunma, milli ve hissi yerli bir nesil yetiştirmek için Türk töresinde, İslam maneviyatına büyüklere hürmet vardır, saygı vardır. Yavuz Sultan Selim Han heybetli, çok celalli bir padişah. Hünkar hareket halindeyken bir ulema, o zamanki müderris yanına gelip bir şey söylemeye çalışırken, atından Yavuz Sultan Selim Han'ın kaftanına çamur geliyor. Titriyor müderris. Artık kelle gitti diye düşünüyor. Yavuz Sultan Selim, o haşmetli padişah diyor ki ‘Rahat olun, müderris efendi. Alimlerin, atından sıçrayan çamur, bizim kaptanımız süsüdür. Ancak bu nesle bunlar anlatılmadı. Milli Eğitim Bakanlığı çok geç kalmış. Milli ve manevi değerlerini çocuk öğrensin. Milli ve manevi değerlere hitap eden bir asaletin okullarda okutulacağından bahsediliyor. İnşallah olur, olursa bir 30 sene sonra öğretmenine silah çekecek, kurşun atacak nesilden kurtulmuş oluruz.
RANDEVUYA UYULMAYINCA MAKAMI TERK ETTİ
Belediye başkanlıkları kazanıldı. Hayırlı olsun ziyaretleri var. Cumhur ittifakının İl Başkanı, Milliyetçi Hareket Partisi'nin İl Başkanı tüm belediyeleri dolaştığı gibi, Çilimli Belediyesi’ne de gidiyor. Bir saatte randevulaşıyor. Tabii randevusuna İl Başkanı heyetiyle beraber geliyor. Fakat Çilimli Belediye Başkanı Yılmaz Yıldız çok meşgul, içeride Belediye Başkan Yardımcısı olacağı söylenen Sudi Akar, iş insanı, Organize Sanayi bölgelerinde çok güzel işler yapan Ümit Ülgen, iş dünyasından yine Zafer Turhan ve bizim gazeteci arkadaşımız Mustafa Armutçu çok yoğun bir muhabbet ediyorlar içeride. İl Başkanı gelmiş, telefon direği gibi dikilmiş. İl Başkanı orada bekliyor, içeride nasıl bir durum varsa ‘Hahu’ mu var, organize işler mi var? İl başkanının beklediğini bilemeyecek, fark edemeyecek ve verilen randevuya uyulamayacak kadar bir yoğun bir hal var ki; İl Başkanı orada biraz bekliyor, sonra çekip gidiyor. Siyasi nezaket, olgunluk ve Cumhur İttifakı'nın il başkanına reva görülen hal. Sonra arıyor, şöyle böyle bir şeyler anlatıyor. Cumhur İttifakı’nın İl Başkanı randevu verdi mi? 5 dakika önce hazır ol, bekle. Bu kişilerle çok önemli bir mevzu mu var, olabilir. Çıkarsın ‘Sayın başkanım çok hususi bir işimiz var içeride, çok büyük projeler var. Bir 5 dakika müsaade eder misiniz?’ dersin. O da size mutlaka bir değerlendirir konuyu. Orada mı duyarsız kaldı, içeridekiler mi yönlendirdi başkanı? Onlara mı uydu, onu da bilmiyoruz. Ama uyulan da, duyulan da, bilinen de baktığınızda abesle iştikal bir durum. Orada Orhan Kansız var mıydı? Bilmiyorum, ama bu işleri bilir. Bu konuda açıklama yapmalarında fayda var. Herkes, her asalet, her makamı kaldıramaz. Anlayanlar da anlamayanlara anlatmalı.
ŞAHİN’İN ZİMMET SUÇUNDAN YARGILANMASINA BAŞLANDI
Tuncay Şahin eski Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı’ydı. Paralar kullanılmış, edilmiş, eğlenmiş. Savcılık mütalaa derken 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne bir iddianame hazırlamıştı, Cumhuriyet Başsavcılığı. Zimmet cezası en az 4 yıldan başlıyor. Zimmet suçundan yargılama için iddianame veriliyor. Daha sonra iddianame, bir alt mahkemeye gitmek üzere reddediliyor. Bir daha itirazdan sonra 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Tuncay Şahin'le ilgili zimmetten yargılama başladı. İnsanın eşine, dostuna, çoluğuna çocuğuna aldığı araba markalarına, zenginleşmesine bakmak lazım. Dün neydi, ne oldu? Nasıl izah etmeli? Güzel, marka arabaları var. Yani sebepsiz zenginleşen, herkese bu Tuncay Şahin'in şahsına söylemiyorum. Düzce'de 35 sene önce hamallık yapıp da, 10 sene önce hiçbir şey olmayıp, şu anda çok büyük imkanlara sahip olanlara da baksınlar, incelesinler. Sebepsiz zenginleşenler, bu memleketin Beytülmalına dokunmuştur.
