Türkiye yazısını yavaş yavaş atlatmaya başladı. Deprem gerçeğiyle bu coğrafyada yaşamak durumunda olduğunu bir kez daha ne yaptı? Hatırladı. İnşallah bundan sonra alınacak olan tedbirlerle yarınlarda can ve mal kaybımız olmayacak şekilde adımlar artık atılmalı. Hani bir laf var ya kendi başını bağlayamayan gelin başı bağlarmış diye. Şimdi Türkiye'de öyle. Biz neredeyiz? Biz de tam deprem kuşağının ortasındayız. Peki bunu niye hatırlattık, niye hatırlatıyoruz? Haftada sonu haber merkezimize bir ihbar geldi. Gelen ihbar şu; GO petrol var bu D-100 karayolunun kenarında. Onun yerinde bir inşaat yapılıyor. İnşaatta zemin iyileştirilmesi oluyor. Zemin iyileştirilmesini yıkılan enkazın molozlarıyla yapıyorlar. Ya zaten o moloz şu çekecek deforme olacak. Ne ile yapılması lazım bilimsel olarak? Zeminin kayayla, sağlam taşlarla güçlendirilmesi lazım. Bize ihbar eden vatandaş, Öncü Medya Haber ekibi oraya gidiyor görüyor.

Belediye nerede? Belediyenin ekipleri nerede? Burada bir inşaat izni almış birisi ne yapıyor ne ediyor diye bakılmaz mı? Hemen bununla ilgili belediyeyi aradık, daha hala bir açıklama yapacaklar, yapmadılar. Biz haberini yaptık. Moloz ile sağlamlaştırılan zeminden dolayı ödenecek olan mal kaybı can verilecek. Can bedelinin Allah indinde kulun dilinde karşılığı nasıl olacak?

Şimdi Ersin Gökçe AK Parti il yönetim kurulu üyesi bir paylaşım yapmış Facebook'ta diyor ki; belediye ve müteahhitler birliğine sesleniyorum. Düzce'deki binalarda zeminden sonra bir buçuk metre çıkmalara son verin. Doğru mu? Doğru. Ne bu? Zemin diyelim ki yüzde 20 inşaat alanı var veya yüzde 30 100 metrekarede bina 100 metrekare yüzde 30'u verdiğiniz zaman, 30 metrekare veya 1000 metrekarede 300 metrekare. Zemin bu. Zeminden çıktığın çıkmalar var, balkonlar veya genişlemeler var. Ne oluyor burada? Zeminde 300 metrekare, bir buçuk metre çıkma yaptığınız zaman hesabı yaptığınız zaman üç aşağı beş yukarı 300 metrekare çıkıyor 400 metrekareye ve bu binanın ekonomik ömrünü ve statiğini bozuyor mu? Bozuyor. Nasıl müsaade ediyorsunuz? Nasıl müsaade ediliyor buna? Son zamanlarda müsaade ediliyormuş, edilmesin. Zeminden yukarıya kadar binanın statiğini bozacak şekilde bir planlamaya müsaade edilmesin. Zeminde 300 metrekare 1. kattan itibaren 400 metrekare hayırlı işler!

Yine bir başka bir imarla ilgili Yusuf Taşan var eski belediye başkan yardımcısı. Düzce'de yıllardan beri müteahhitlik yapıyor ve Düzce'de şu anda birçok binanın yıkılması gerektiğini, kentsel dönüşüme girilmesi gerektiğini adam bas bas bağırıyor. Anlatılmış mı bu belediye başkanına, anlatılmış. Ne olmuş? Ne yapabiliriz biz? Sadece burada söylüyoruz çözüm şu ana kadar yok.

Şimdi yerel basında bir arkadaşlarımız haber yaptı. Bu Dursun Ay’ın genel müdür olduğu Fahri Çakır'ın milletvekilimiz Fahri Çakır'ın ortağı olduğu, yine Orhan Aydın Bey'in ortağı olduğu Erdal Bey'in ortağı olduğu bu eski Yimpaş’ın şimdide bir marketin bulunduğu bir AVM var. Bu AVM de ruhsatsız şekilde işlem yapılıyor diye bir haber kaçak dediler. Doğru mu? Bir boyuttan baktığın zaman doğru. İkinci boyuttan imar tadilatı istenmiş. İçeride eskiden dükkanlar bütün parçalanacaktı, oraya o dükkân buraya bu iş yeri olacak şekilde bir çalışma var. Bu boyutuna baktığınız zaman çalışan iş yeri ruhsatsız kaçak bu kadar olacak tabii Dursun Ay. Orada bir 45 günlük sürede imar tadilatı bitinceye kadar olacak ama onun arkasında bir bina var, bir otel yapılması düşünülen bir yer var. Yine Dursun Ay’ın eski belediye başkanı genel müdür milletvekilinin yanında olduğu bir yerde bir bina var. 25 yıldan beri bu bina yapılmış suya, kara kışa, kıyamette şuna buna falan… Hiçbir duvarın veya betonun veya tuğlanın veya iskeletin koruma adına sıva veya başka bir şey olmadan beklemiş. Buraya da orada da biliyorsunuz üçe yakın insan öldü. Yani orada o binalara giren metruk şekilde durduğundan dolayı üçe yakın insan öldüğünü biliyoruz. Uyuşturucu kullanan veya oradan düşen eden noktasında.

Bu binaya da ruhsat verilecek. Bu binaya da bir Karot numunesi almadan gerekli statik hesapların dayanıklılığı ömrü nedir? Bitti mi bitmedi mi bunlar olmadan buraya da ruhsat alır mı? Alır. Dursun Ay’a Belediye Başkanı niye yaptı arkadaş o kadar olsun. Biri milletvekili birisi işte Düzce’nin saygın iş adamı ve netice itibariyle ahbap çavuş ilişkileriyle, hatırla, gönülle yani telaffuz etmek istemiyorum ama bazı rantabl bakışlarla insanların malının, canının kıymeti kalmıyor. Dedik ya baştan kendi başını bağlayamayan gelin başı bağlarmış. Bakınız Düzce'de iki tane, üç tane örnek verdik.

Bu küçük sanayi sitesine giderken bir inşaatlar yapılıyor, villalar yapılıyor orada. Bir iş merkezi yapılıyor. Bakın zeminine, bir metrede, bir buçuk metrede temel atılmış. Biz deprem bölgesindeyiz. Şimdi bir yan tarafta Düzce Belediyesi Küçük Sanayi sitesini yapıyor. Kamyonlarca malzeme döküldü oraya sağlamlaştırmak için diğer tarafı sağlamlaştırdı mı sağlamlaştırmadım bilmiyorum. Allah'tan korkan kuldan utanan, bu dünyanın yarın olduğunu bilen, inanan kim varsa şu imar ve iskân işlerine lütfen ama lütfen hatırı, dostu, gönlü, ranttı sokmadan adam gibi karar verin.

Ondan sonra devlet, ondan sonra hükümet, ondan sonra siyaset… Ne hükümeti, devleti, siyaseti… Bu işin karar mekanizmasına mesela müteahhitler onu yaptı, bunlar bunu yaptı… Arkadaş burada inşaatları denetleyen bir kurum var, bir yapı var, bir sistem var.

Bu kurum, bu yapı bunu denetlediği için yapı denetim firmaları para alıyorlar ve sonra dökme dediğin zaman dökülmüyor, dök dediği zaman dökülüyor. Bir memlekette yıkım mı var, bir memlekette imara aykırılık mı var, can mı var, mal kaybı mı var bunu Bismillahirrahmanirrahim abdest alır gibi bunu çizen mühendisinden, mimarından, yapı denetim firmasından, belediyede imza atan imar ekibinden, belediye başkanından, geçmişe dönük hepsinden burnundan fitil fitil gelecek şekilde hesap sorulmazsa bu memlekette bu ve buna benzer ölümler mal kaybı, can kaybı olur.

Dünya nereye geldi? Biz neredeyiz? Bilim ve teknoloji ama bir o kadar da ahbap çavuş ilişkisinden uzak gerçekçi reel olan değerler üzerinden ne yapmak lazım? Bu inşaatları denetlemek lazım. Ey müteahhit! Müteahhitte yol veren kim? Belediye. İkinci kim? Yapı denetim firmaları. Alın bunları içeriye bunlara hesabını sorun. Bir tane müteahhitte gitmiş, iki tane ustaya gitmiş. Olmaz! Hangi belediye başkanı döneminde imzaladıysa ise hangi imar müdürü buna imza attıysa, atma kardeşim! Sen mühendissin. Belediye başkanı emir verdi. Her verilen emir yerine getirilir mi? Statik olmayan bu mukavemeti olmayan malzemeden zeminde kullanıldığı zaman bunun çizeninden mimarına kadar denetleyen yapı denetim firmasından, imar ruhsatını verene kadar iskân ruhsatını verene kadar kim belediye başkanı siyaset dahil olmak üzere hepsinden hesap sorulsun. Ben şimdi iki tane örnek verdim ve takipçisiyiz oranın. Bugün bu memlekette ahbap çavuş ilişkisinden, rant ilişkisinden doğan sonuçları binlerce canımızla, milyonlarca, milyarlarca liralık hasarı milli servetimizle ödüyoruz.

Düzce'de özellikle Ersin Gökçe'nin feryadına bir ses verilmeli. Düzce’nin altı zaten çamur. Düzce’nin altı ova. Yani biz öyle bir hale getirmişiz ki bizden önce Osmanlı'nın ve Selçuklunun buraya girmeden önce burada bu topraklarda yaşayan insanlar Konuralp bölgesinde yaşamış. Bu ovayı ne yapmışlar? Tarıma kullanmışlar. Usulde bu. Bütün temayüllerde bunu gösteriyor. Osmanlı aynı şekilde yapmış. Biz İlim, bilim, fen demişiz, ovanın ortasına suyun üstüne kurmuşuz binaları beşik gibi devriliyor. Bırak! Onu da geçtik. Memleket yıkılmış, memleket bitmiş, millet depremden kan ağlıyor, insanların ruhu çökmüş beyzadem buraya inşaat yapıyor, molozla zemin güçlendirme yapıyor! Neredesin Ey belediye!

Bunun bir hesabı olmalı ve özellikle bundan sonraki süreçte özellikle bu zeminden sonraki çıkmalarla ilgili imar, mimar, mühendis neyse ben onları bilmem teknik tabirim yok. Hatice’ye değil neticeye bakarım, sebebe değil sonuca bakarım. Bunlar bu binanın statiğini bozuyor mu? Bozuyor. Depremde en çok yıkılan binalar bunlar mı? Bunlar. Oradan sonrasını kimse bilmez. Bilimsellik soyut kavramına değil somut gerçeklerle sonuç sonuçlarla ortaya çıkar. Düzce'de böyle bir tehlike var.

Biraz da kendimize doğru gelelim. Düzce'de ve Türkiye'de bir basın kuruluşları var. Bir şeyin özellikle üzerine parmak basalım, altını da çizelim. Düzce'de Öncü Medya bir medya kuruluşudur. Televizyonu vardır, radyosu vardır, basılı gazetesi vardır internet sitesi vardır. Tabire uyan tek medya kuruluşu Öncü Medya’dır. Öncü Medya’da Düzce'ye hizmeti kendine şiar edinmiş. Memlekete, millete derdiyle dertlenen bir yapıdayız ve bu dertlerin içinde de Düzce'deki basın kuruluşlarıyla olan diyaloglarda bir cemiyet teşekkül edildi. Mevcut cemiyet başkanı yani adresi bile olmayan cemiyet başkanı yer değiştirdi, istifa etti. Yeni bir ekip kuruldu. Düzce basınının yüzde 95'ini veya yüzde 96'sını en azından ama yüzde 94 değil bu kapsayan ilçeleriyle beraber Yığılca’sı ile Akçakoca’sıyla, merkezi ile bütün hepsini içine alan bir yapı gerçekleştirdi. Geçen hafta sonu kongremizi yaptık. İslam Keleş Gazeteciler Cemiyeti’nin başkanı oldu ve bu süreçte eski başkanın biraz tutarsız hareketlerinden dolayı arkadaşlarını rencide eder şekilde kongredeki tavırlarından dolayı onursal başkanlık oylamasında arkadaşlarımız dedi ki biz bu şekilde yaklaşıma böyle bir rıza göstermiyoruz dediler. Netice itibariyle yeni bir yol yeni bir yapı başladı. Düzce'deki günlük gazete, günlük internet siteleri ve televizyon kuruluşlarının tüm temsilcilerinin bulunduğu Düzce Gazeteciler Cemiyeti yeni yönetimiyle harekete geçti yeni bir gün başladı ve bugün de görev dağılımını yaptık. İslam Keleş Başkan has bel kader bizde yanında bulunmak kaydıyla başkan vekili, Düzce Postası’ndan Çiğdem Hanım, Manşet Gazetesi’nden Canan Hanım bunlar başkan yardımcısı oldu, güzel bir ekip oldu. Mustafa Armutçu yılların gazetecisi genel sekreter oldu. Nevzat Cingirt yine yıllardan beri mücadele veren bir kardeşimiz o da başkan yardımcısı oldu.

Haberin detayları var ama burada şu özellikle altını çizerek söyleyelim. Düzce Gazeteciler Cemiyeti ve yönetimi hiç kimsenin ne karşısında ne yanında. Haklının arkasında değiliz haksızın karşısında değiliz. Tam adaletin ortasında olmak gibi bir düşüncedeyiz. Bu anlamda memlekette birlik içinde beraberlik içinde çünkü basının kalitesi artarsa siyasetin ve bürokrasinin kalitesi de artar. Herkes otokontrol sistemiyle memlekette vicdanı insani ve imani değerlerde aynı dili konuşur aynı duyguyu paylaşırsa bu memlekete hep birlikte güzel hizmet etmiş oluruz. Yeni Düzce Gazeteciler Cemiyeti yönetimi ve yeni dönemi tüm Düzce'ye hayırlara vesile olsun. Yakın zamanda Sayın valimizi, Sayın belediye başkanımızı ve sivil kurum amirlerini ziyaret ederek misyonumuzda anlatacağız. İnşallah memlekete, millete faydalı bir adım olur.