‘Düzcelilik ruhu’… Her ortamda, her platformda (özellikle kameralar önünde ya da paylaşımlarda) vurgulamayı çok sevdiğimiz bir betimleme…
Gerçek anlamını irdelediğimizde memlekete olan bağlılığı, sahiplenmeyi, aidiyeti, birliği-beraberliği yansıtıyor.
Peki özünde ‘Düzcelilik’ ruhunu kimler iliklerine kadar hissediyor?
Düzce’nin geleceğini şekillendirenler, bu şehirde yaşayanlar ya da yaşamasa da gönlü burada olanlar, Düzce için taşın altına elini ne kadar sokuyor?
Konu; eleştirmek, tepki göstermek, yermek olunca herkesin söyleyecek çok lafı var…
Hadi ilk aklımıza gelenleri yüksek sesli şekilde ‘SORU’ cümlelerine çevirelim;
‘Düzce’nin milletvekilleri özel günleri kutlamaktan ve arada şehirde görünmekten başka Düzce için gerçekten ne yapıyor?
‘Devletin tasarruf tedbirlerini devreye soktuğu bir süreçte, Düzce Belediyesi neden henüz 17 yıllık belediye binasını yıkıyor?’
‘Etki ve yetki makamlarının hava kirliliği sorununa neşter vurması bu kadar zor mu?’
‘Her alanda projeleri kaplumbağa hızında ilerleyen Düzce için Ankara’da ne kadar tuttuğumuzu kopartabiliyoruz?’
’Düzce’de yaşanmaz, hayat çok pahalı! Esnafın vicdanı yok mu?’
‘Her gün bir bina açılışı ya da müjdesi verilen sağlık sistemi Düzce’de gerçekten ‘mükemmel’ işliyor mu?’
‘İktidar partisi mensuplarının derdi gerçekten hizmet mi?’
‘Düzce, adam gibi muhalefete neden hasret?’
Liste böyle uzayıp gider ama ana tema; Düzceli; ne idarecisinden ne siyasetçisinden ne esnafından ne de kurumların işleyişinden memnun değil.
Tabii bu sadece Düzce’ye özgü mü değil… Sorunlar, beklentiler, işleyişteki aksaklıklar insanoğlunun dillendirmekten asla vazgeçemeyeceği unsurlar…
Bizi diğerlerinden ayıran keskin çizgi ise, bu kültür mozaiğinin içerisinde, her millet bir arada barış ve sevgi içinde yaşarken, ortak değerlerine birlikte sahip çıkmaya gönüllü olması…
Evet kulağınıza tuhaf geldi, değil mi?
Bir yanımız çok kızıp eleştirirken, bir yanımız bu memleketin sorunlarını çözmek için destek vermeye sonuna kadar hazır…
Şimdi, ‘Düzce’yi yönetenlerin beceriksizliğinin ceremesini halk çekiyor, sorun varsa çözecek de onlar!’ diyenleri duyar gibiyim…
Evet atananlar da seçilenler de siyaseten bir noktaya gelenler de halka hizmet için o koltuklarda… Ancak idare mekanizması beklentileri karşılayamıyorsa sadece kızıp kabullenmek, arada haberlerin altına yorum yazarak söylenmek sorunu çözmez…
İşte ‘Düzcelilik ruhu’ tam burada devreye girmeli. Düzce için vatandaş konuşmalı, makamlardakiler dinlemeli. Çünkü gerçekten ortak gaye “Düzce” ise ortak bir paydada buluşulmaması imkansız…
Ülkede son dönemde yaşananlara bakın; hem iç hem de dış politikada ‘Asla olmaz!’ denilenler nasıl ‘Oluyor!’
Demek ki daha güzel yarınlar için temiz bir sayfa açmak zor değil sadece buna gönüllü olmak gerek…
İdareci için ‘Vatandaşın sesine kulak vermek, önemli projeler için halkın nabzını tutmak, yatırımlarda öncelik sırasını beklentiye göre şekillendirmek, ‘Ben yaptım oldu’ zihniyetini bir kenara bırakmak, eleştirileri sağduyu ile karşılamak ancak en mühimi ise ‘şeffaf olmak’ zor olmamalı…
Vatandaşlar için ise ‘A partili olsun, B partili olsun; Düzce’de taş üstüne taş koyanı alkışlamak, başkanı sevmiyorsun diye her yaptığını eleştirmekten vazgeçmek, yapıcı adımlara destek vermek, kulaktan kulağa yayılan söylentilere inanmayı bırakmak.’ imkansız olmamalı…
Bunlar sıralanırken iş dünyasına ayrı bir parantez açmak isterim; “Sizler de bu memleketin taşından, toprağından faydalanırken, şirketinizi büyütürken, şehre sosyal dokunuşlar yapmaktan geri durmayı artık bırakmalısınız.’
Hayat pahalılığı ile mücadele de elimizde… Esnafın sıkıntısı az buz değil. Gider kalemleri artıkça artıyor; bu etiketlere yansıyınca vatandaş çarşı-pazar için yakın şehirlere koşuyor. Ayakta kalma mücadelesi veren esnaf ve sanatkarımıza saygım sonsuz ancak eskiden olduğu gibi Düzce’ye alışverişe gelinen günlere ulaşmak için sizler de fedakarlık yapmalısınız…
Peki yazının başlığına dönecek olursak birileri ‘Düzce’ için bize ‘Hadi’ dediğinde içimizdeki ‘Düzcelilik ruhu’nun harekete geçmeyeceğini kim inkar edebilir?
Kabul edelim, her yönüyle Düzce’mizi iyileştirmeye gönüllüyüz…