Bu mübarek günün yüzü suyu hürmetine büyüklerin tabiriyle Allah bize dünya ve ahiret saadetine ulaşacak sebepler nasip etsin. Dolu dolu bir yıl yaşadık. Ömrümüzden bir yıl daha gitti, ama 2022'de en önemli yaşadığımız ne derseniz; depremi yaşadık. Bir teselli kaynağımız var. Can kaybımız yok, mal kaybına gelince…

Depremin olduğu sabah devletin bütün yetkilileri bakanlar düzeyinde devlet bütün kudretiyle gelip bu yaraları sarmak için insanları kucakladı, Düzce’mizi kucakladı. Eyvallah, bunda bir itiraz yok. Bunu herkes takdirle karşıladı fakat İlerleyen zamanlarda 1999 depreminde ondan sonraki depremde en son depremde zarar görmüş ama içine girilmeyecek vaziyette binalar var. Çevre Bakanlığı ekipleri geldiler baktılar, az hasarlı dediler ama binaya girilmez. Nasıl oluyor bu? Hem az hasarlı hem binaya girilmez. Biz en son depremin verdiği darbeye bakıyoruz veya buna verdiği mukavemetteki zafiyete bakıyoruz. Peki iki tane deprem görmüş, üç tane deprem görmüş ama az hasar diyorsunuz binaya. Peki bu nasıl değerlendirildi? Geldiler binaların etrafını ellerine baktılar, kenardan köşeden bakan oldu, röntgenini çeken oldu. Ben şimdi size net bir örnek veriyorum. Fen Lisesi binası var. Düzce Fen Lisesi binası çatır çatır çatır çatır dökülmüş bitmiş bina ve buna az hasarlı demişiz. Birçok evde birçok yerde bu var. Mantık ne? Az bina yapalım fazla bina yıkmayalım. Niye? Sebep? Bunun bir ekonomi karşılığı var. Babanın malı evladın zor gününde lazım. Binalar yıkılmış binalarda çok ciddi hasarlar var. Efendim depremin en son verdiği hasara bakıyoruz ondan az hasarlı yazıyoruz. Ben size bir şey söyleyeyim. Düzce'nin siyasetçileri Düzce'deki irade ve idare sahipleri 2023'te bir seçim var. Belki listelere bir daha girersiniz belki giremezsiniz. Üç tane Milletvekilimiz var burada. Sayın Fahri Çakır, Sayın Ayşe Keşir, Sayın Ümit Yılmaz.

Hayatınızda torunlarınıza neslinizi anlatacak bir hikayeniz olsun. Bakınız Düzce'de birçok ağır hasarlı statüsündeki bina az hasarlı gösterilmiş. Çünkü deprem en son ki sarsıldığında bunlara az hasar verdiği için ama oturulmayacak binalar var. Fen Lisesi'nde gündüz saatinde herhangi bir deprem olduğu zaman burada yavrularımızın canı gittiği zaman bunun hesabı kimden sorulacak? Diğer evlerde Düzce'nin birçok noktasında bodrumlara inmemişler, kirişlere bakmamışlar. Bakılmış ama en son verdiği zarar… Ya zaten binanın canı çıkmış niye bunların yıkımı noktasında yenilenmesi noktasına kentsel dönüşüm noktasında bu insanların talepleri dinlenmiyor.

İşin sonunda şu var; tarihe not düşelim. Bugün yılın son günü. Yani son günü derken bizim programımızın Yorumlu’yorum’un son günü. Tarihe bir not düşelim Yorumlu’yorum’da. Eğer bu statüde yani bu çalışmada az hasardı, bu deprem bu binaya hasar verildi önceki hasarlar bizi ilgilendirmiyor söylemlerinden yola çıkarak verilen raporlardan sonra bu memlekette malına canına, biz tam depremin ortasında yaşıyoruz. Biz tam depremin fay hattının üzerinde yaşıyoruz. Depremden sonra herhangi bir depremden sonra canına malına insanların canına malına bir keder geldiği zaman Allah imtihan etmesin de. Bunun sorumlusu başta üç tane milletvekilidir. Ondan sonra da Mülkiye ve idare erkanıdır. Belediye Başkanı, Valisi ilgileneni siyasetçisi kimse. Çünkü burada şu var. Bu dert iyi anlatılsa çözüm üretiliyor. Çilimli’de anlatıldı çözüm üretildi. Çilimli kentsel dönüşüme girdi bakınız bu gerçeği haykıran bürokratlar da var. Ama biz buradan söylüyoruz bir daha söylüyoruz, tekrar ediyoruz. Milletin canının bedelini vebalini öncelikle üç tane milletvekili akabinde Sayın Vali, Sayın belediye başkanı, belediye başkanları bu memlekette devleti temsil eden seçilmiş ve atanmışlar her kimse bunların vebali bunların üzerinedir. Allah muhafaza, Allah imtihan etmesin. Bir deprem olması durumunda ağır hasarda olan binalarda verilen bir tane canın vebalini dünyada bilmem ama ahirette nasıl taşırsınız onu da bilmiyoruz. Çok ciddi sıkıntı var burada.

İkincisi, bu depremde zarar gören esnafın ödemeleri vardı. Esnafa veya iş dünyasındaki insanlara ödemeler vardı. Çok basit bir örnek veriyorum size. Kılıçlar Yumurta isim söyleyeceğim. Buradan isim söylüyorum. Kılıçlar Yumurta 6 milyonluk hasar göstermiş. Tabi o para verilmemiş ama 6 milyonluk zarar göstermiş. Hiç kazanmadı mı bu memlekette arkadaş. O kadar çok gerçeğe aykırı istismara yönelik işler var ki bir market 6 milyonluk hasar göstermiş. Birçok yerde olmadı bu. Düzce'de gerçekten evindeki eşyadan iş yerindeki eşyaya kadar bu milletin bütün mümkün mertebe zararın yüzde 60’ı ödendi. Yumurtaları kırılmış amcamın. 6 milyon, yazık ya… İnsan gerçekten yani bu Beytül mal. 6 milyon TL talep edilir mi? Adam da bir feraset olur, bir vicdan olur.

 Gelelim, son noktada Ticaret Odasında bir açıklama yaptı müteahhitler. Bunun yanında aynı zamanda İnşaat sektörünün temsilcileri kendilerinin çok güzel bir iş yaptığını ve yapılan binalarda can kaybı olmadığını söylediler. Ama depremden önce yapılan binalar da sağlam çıktı ama birçok bina zarar gördü.

İnşaatı denetlemek de görevli olanlar veya o dernek de denetim firmaları da Ticaret odasını açıklama yaptı. Sizin bir derneğiniz yok muydu? Müteahhitler birliği vardı ya. Neydi burada; bir yeriniz yok değil mi? Çünkü bunu açıkladığınız zaman bir yerde bir resmi bir statü ve burada da birçok fırsatın birçok istismarın olduğuna inanıyoruz. Vatandaş burada dün aldığı binanın bugün gerek DASK’tan gerek başka yerlerden temin edilmemesi anlamında müteahhitler ne yapamadı? Muhatap bulamadı. Mantık şuymuş; 15 dakika depremde bina yıkılmadığı zaman ondan sonra bunlar görevini yapmış oluyormuş. Bunun da Düzce'deki en büyük katkısında şimdi bir teknik terim var teknik terimi tam bilemiyorum ama işin özünde şu var; bu demirlerin etrelerin bağlanma oranı var. Yani mukavemet oranı. Türkiye'deki standartlar 4.1 civarında ama o zaman Mehmet Keleş'in 5.2'ye çıkardığını Türkiye standartlarının ve deprem standartlarının üzerine çıkarıp da müteahhitleri zorla, müteahhit diyor ki; bu binada 4.1 olan mukavemet derecesi yani dayanma derecesi 5.2 görülüyor. Bu mevzuatta yok o zaman diyor ruhsatları imzalamıyorum. Eğer bugün müteahhitler biz başarılı olduk diyor ya hiç alakası yok. O kararı alan bugün can kaybı yoksa Düzce'de birçok yerde istisnalar kaideyi bozmaz tabi. O standardın üzerinde 5.2 mukavemeti dayatan Türkiye standartlarının üzerinde deprem standartlarının üzerinde bir puan daha yüksek dayatan bunun müsebbibi veya kahramanı Mehmet Keleş’ti. Kimse kendine buradan pay çıkarmasın. Yoksa üç tane demiri az koyduğunuz zaman bu böyle olurdu.

Şuna geliyoruz. Vicdanlı ve insani, insanlara sesleniyorum. Düzce'de şimdi 2 Ocak'tan itibaren az hasarlı çok hasarlı işte ağır hasarlı orta hasarlı terimler var ya. Bunlara itiraz süreleri bitiyor. Bittikten sonra gerçekten Düzce'de çok iyi bir çalışma yapalım. Mülkü idaresinden belediyelerine kadar Çevre il müdüründen AFAD’ına kadar ne yapmamız lazım? Çok ciddi bir çalışma yapıp bunu bir rapor haline getirip Sayın Bakan’a ve Sayın Cumhurbaşkanı’na sunmak lazım. Öyle biz az bina yıkalım, maliyeti az olsun deyip de hiçbir canın dünyadaki maliyet birimi yok. En kıymetli en pahalı dünya değeri insan canı. Eğer bunu parayla kıyaslıyorsanız o da sizin olsun.

Dipnota geliyoruz. Düzce'de detayını artık seneye konuşuruz vakitte daraldı. Düzce'de devletin üst makamlarının yani İl Müdürü veya onların da üstündeki makamlardaki kişileri dinlemeyen bürokratlar var. Telefonlarını açmayanlar var. Seçilmişlerin atanmışlara talimat veremediği ama seçilmişlerin seçmenlere hesap verdiği bir dünyada bürokrat veya müdür üstteki üst bürokratın telefonunu açmayıp bilgi vermeyecek kadar Düzce'de bürokrasi kokuşmuş vaziyette. Çok kötü bir hal var çok kötü ısmarlama işler var. Bir bina var yıkılacak düzelecek neyse ama bunu alacak firmayı ısmarlıyorlar. Burada bürokratı maddi, manevi, içtimai nesi var? Kazancı var, istismarı var. Onu da pazartesi günü hep beraber değerlendiririz. Efendim 2023 yılı hepimize hayırlı olsun. Allah 2023 yılında hepimize dünyadaki huzur ve mutlulukları nasip etsin. Hoşça kalın, dostça kalın. 2023'e mutlulukla gelin.