Düzce’de YEYPAŞ’tan BELTAŞ’a dönen ve başında AK Parti Düzce Eski Milletvekili Fevai Arslan’ın bulunduğu bir konudan bahsedeceğimizi söyledik. Biliyorsunuz belediyeler ticaret yaparken yasal olan iştirak şirketleri Türk Ticari Kanunlarını hayata geçirip bununla ilgili ticaretler yapabiliyorlar. Daha önceden burada YEYPAŞ diye bir firma vardı. Ama mantık olarak ‘ye, iç, paylaş’ noktasında kimin eli kimin cebinde, kimin ne alıp ne verip ne sattığı, hangi iştiraklara ne yaptığı belli olmayan bir yerdeydi. Birilerinin buradan çok farklı iddialarla, çok farklı hesaplarla çok büyük kazanımlar elde ettikleri söyleniyor.

Geçmişten günümüze geldiğinde Dr. Faruk Özlü’nün Düzce Belediye Başkanı olması ile beraber bazı şeyler yerine oturmaya başladı. BELTUR kuruldu, BELKA kuruldu. Belediye iştiraklerinden herkes ihtisas alanına göre kendi alanında yapacak olduğu işlere göre ihtisaslaştırıldı. Bunlardan bir tanesi de BELTAŞ. Beton ve bunun yanında mermerinden, parkesine kadar birçok ürünler üretiyor ve piyasaya satıyor. Bildiğiniz ticari şirket gibi.

Yine ihtisaslaşma adına Düzce Eski Milletvekili Fevai Arslan işin başına geçti. Oraya da çok değişik bir ruh hali getirdi. Fevai Arslan dediğiniz zaman 7 yaşından 70’ne kadar ticaretin içinden gelen bir adam. Siyaseten eleştirilen farklı şekilde değerlendirilen uygulamaları ile beraber her zaman Düzce’nin gündeminde olan bir isim. Ama ben şöyle bir bakıyorum esnaflara veya Düzce ticaretine bir tanesinden  ‘Ben Fevai’ye şu malı verdim paramı alamadım’ veya ‘Şu işi de eksik yaptı’ diyen duymadım.

Fevai Arslan, AK Parti İl Başkanlığı ve 2 dönem milletvekilliğinden sonra Faruk Özlü’nün ekibinde yer aldı. Ekibi var diyorsak ben olduğunu zannetmiyorum. Faruk Özlü’nün Düzceli bir ekibi olduğuna ihtimal vermiyorum. Diyelim de ekip olarak Fevai Arslan, BELTAŞ’a yönetim kurulu başkanı olduktan sonra hakikaten orada üretim noktasında, imalat noktasında, yapılanma noktasında çok ciddi bir ivme, canlılık kazandırdı.

Bir tane bilgi paylaşayım hani eğlence sokaklarının, gece kulüplerinin olduğu sokaklarda rengârenk lambalar olan direkler vardı. Düzce’de de bunlardan vardı ve söküldü. Söylenenlere göre çok da büyük paralarla alınmıştı o direkler. Şimdi bu direkleri söktüler, hurdaya attılar. Hani biliyorsunuz ya bir zamanlar Dursun Ay’ın belediye başkanlığı döneminde oradan bir 300-400 ton hurda ne oldu ne gitti diye yazılmış çizilmişti. Ondan sonra da tabii yapılan tahkikata takipsizlik kararı verilmişti. Yani her şey usulüne uygun yapılmıştı. Onun gibi hurdaya verdiler bu direkleri. Fevai Arslan aldı onları oradan.  Çöpe gitmesin diye o çok pahalı olan direklerden sundurmalar yapıp altına malzemeler koyulmasını sağladı.

200 milyon liraya yakın bir yatırımdan bahsediyoruz. BELTAŞ’ın taş ve mermer noktasında üretme noktasında yaptığı yatırım. O yatırım atıl halde duruyordu. Hani kendi başını bağlayamayanlar gelin başı bağlarmış derler ya. Fevai Arslan buraya geldikten sonra gerek beton üretiminde, gerek diğer işlerin üretiminde fiyatlar da uygun tabi devlet kar edecek ama usulüne uygun kar edecek mantığıyla biraz da rekabet olduğundan, E-5 üzerine bir showroom yapıldı. Burada satılacak ürünlerin bir ticari mantıkla sergilenmesi noktasında yapılan çalışmalardan sonra Fevai Arslan göze batmaya başladı. Siyaset ve muhalif noktadan farklı sorular gelmeye başladı. Sorulardan bir tanesi de şu; deniliyor ki Fevai Arslan’ın İzmir’de ortak olduğu bir şirket varmış. Bu şirketten belediyenin iştiraklerine mermer taşıyormuş. Bu soruyu soruyoruz. Gazetecilikte de siyasette de toplumda da bir kural vardır. İspatı olmayan, belgesi olmayan, bilgisi olmayan, verisi olmayan, net olmayan bir şey söylenmez. Şimdi adamlar konuşuyor vicdanından mı konuşuyor, cüzdanından mı konuşuyor, imanından mı konuşuyor nereden konuştuğu belli oluyor ama konuşuyor. Niye? Muhalefet yapabilmek adına.

Mermer ve taş sektörü öyle bir noktadaki Türkiye’de. Ben bir araştırma, bir değerlendir yaptım. Bütün üretimin yüzde 80-90’a yakını ihracata çalışıyor. Eğer Fevai Arslan’ın orada bir mermer ocağı varsa piyasaya 15-20 günlük banka teminat mektupları, 2 aylık çek ile mal vereceğine direkt ihracata verir gümrükten geçtiği zaman para cebine geliyor. Zaten mermeri bulamıyorsunuz ki. İmalat noktasında olan bütün Çin ve Avrupa Birliği tarafından gidiyor zaten. Beklemiyor, durmuyor. Şu anda ihracata bir bakın benim dediklerimi havaya atın itibar etmeyin. Böyle bir şey mümkün değil. Satmak gibi bir dert yok. Yatırım gibi bir dert yok. Alan zaten götürüyor yurt dışına.

Burada Fevai Arslan’ın taktiği ses çıkarmaz susar nazara itibara almaz bu tür şeyleri. Hani ‘İt ürür kervan yürür’ derler. Bunlar ısmarlama işlerle de oluyor. Ama ben şuna inanıyorum; burada bu iddiayı kim söylediyse iddiasını ispat etsin. Elinde bilgi mi var, belge mi var ve bununla ilgili bir evrak mı var, tespit mi var, ispat mı var. Bizi eleştirdikleri için söylüyorum bunu. Bize gerek birebir ilişkilerde gerek sosyal medyadan ‘Niye bunu açıklamıyorsunuz? Neden korkuyorsunuz?’ diyorlar. Biz bir şeyden korkmuyoruz. Varsa bilginiz, belgeniz, yüreğiniz buyurun bu ekranlar size açık. Böyle bir şey varsa, böyle bir iddia var ya yiğit olan, adam olan, mert olan, delikanlı olan, yediğinden içtiğinden doğduğundan dünyasından şüphesi olmayan önümüze koysun biz de haber yapalım. Soralım, böyleymiş diyelim. Ama ben ihtimal vermiyorum. Çünkü çamur at izi alsın.

Ama bunun arkasında farklı hesaplar var. Her işin bir de arka planı var. Arka planında fincancı katırları ürktü. Birilerinin borazanlarına ot tıkandı, birilerinin menfaati bitti. Menfaatin bittiği yerde şefaat da bitti, beklentiler bitti. Beklentiler bitince de laflar sözler başladı. Nazara itibara bile alınmayacak bir konu. Doğruyu yapıyor Fevai Arslan. Niye? Davul milletin boynunda olacak, tokmak birilerinin elinde olacak. Düzce Belediyesi’nde antin kuntin işler dönüyor dile dolaylı hesaplar var, yazılar var. Hani nerede ispat var mı? Net bir bilgi var mı? Yok. Peki niye bunlar böyle oluyor?

Bize diyorlar ki siz çok mu inanıyorsunuz? Biz inanıyoruz arkadaş. Dr. Faruk Özlü’nün ve ekibinin özellikle de Özlü’nün, bu memlekete faydalı olduğuna inanıyoruz. Ben inanıyorum. İnanmayan adam vardır mutlaka. Çıkarın Faruk Özlü fotoğrafını, çıkaralım BELTAŞ’tan Fevai Arslan fotoğrafını kimi koyacaksınız oraya? Orada Ticaret Odası Başkanı da var Tuncay Şahin. Yine Düzce’nin saygın iş adamlarından Kenan Varol da var. Gümüşova Belediyesi eski başkanı da var. Hani hırsız diyor evin içindeyse kilidin anlamı yoktur. Hele bu iş kadınların eliyle de oluyorsa… Buradaki işin arka planında olan şey şu; bir dedikodu, bir algı. Niye? Menfaatleri bitti, dalavereleri bitti, alavereleri bitti, yeme içme paylaşma işi bitince birilerine bir şeyler söyleniyor.

Demek istediğimiz şu varsa bildiğiniz, doğrunuz memlekete, millete, beytülmala ihanet eden bir şey varsa buyurun biz buradayız. Bize de gönderin, bizimle paylaşın, gelin anlatın. Anlattığınızı mikrofonda konuşun, ekrana söyleyin. Eyvallah, biz de gereğini yapalım. Memleket adına, toplum adına, beytülmal adına, hizmet, basın adına, kamuoyu adına ne yapılması gerekirse yapalım. Ama iki tane kıçıkırığın, iki tane menfaatçi yamyamın, hele kadınların eli olduğu bir pozisyonda çıkardıkları dedikodular, birilerine ısmarlama yaptırdıkları haber ve söylemler burada nazarı itibara alınmaz. Yola devam edin. Allah memlekete, millete, devlete hizmet edene samimi şekilde hizmet edene güç versin, kuvvet versin.