Bugün iki konu var. Biri Akçakoca’da sahildeki konteyner diyen oldu, karavan diyen oldu, buna diyen oldu… Döngelli Köyü’ndeki alan için yıllar önce anlaşma yapılmış. İnsanlar karavanlarını koyup yıllı bir bedelle yaşıyorlar. Bu karavan görünümlü konteynerin yasal olduğunu iddia edenler oldu. Ama tabiri caizse buna yasal diyen makine mühendisinin diplomasını iptal ederler. Makine Mühendisleri Odası’na geleceğiz birazdan.
Sayın Vali’nin bu konulardaki hassasiyetini biliyoruz. Akçakoca Belediyesi tarafından mülki idarenin de oluruyla bu buradan karavan özelliği taşımadığı için, karavan parkının özelliğine uymadığı için kaldırıldı. Köy muhtarlığın talebi, belediyenin takibi ve mülki idarenin takibi üzerine toplum vicdanı da burada rahatlamış oldu. Halkın olanı halka veren bir mülki idare ve yerel yönetim ki var, bu memlekette huzur odası.
Makine Mühendisleri Odası diyelim şimdi. Geçtiğimiz günlerde bir atamayla yönetim oluşturdu. Çok enteresan bir yönetim! Yavuz Öveç var. Zekeriya Tozan döneminde Cumhuriyet Halk Partisi’nin il başkanlığında 3 yıl görev yapan, Makine Mühendisleri Odası Başkanı olan da bir arkadaşımız var. Bunu bir kenara koyduk. Akabinde yeni bir yönetim atanmış. Bu yönetime Milliyetçi Hareket Partisi’nin il yönetiminden bir arkadaşımız dahil olmuş. Buraya kadar her şey güzel.
Ancak ‘siyasi parti yönetiminde olanlar Makine Mühendisleri Odası’na giremez’ diye bir mevzuat varmış! Ne zaman çıkmış bu mevzuat? Kurulduğu günden bu yana devam ediyor. Yani Yavuz Öveç’in CHP il yönetimindeyken oda başkanlığını da yaptığı dönemde bu mevzuat varmış. Fakat uygulanmamış! MHP’li bir il yöneticisinin görev yapmasına ise hemen mevzuat uygulanıyor. Sormak lazım. Makine Mühendisleri Odası, Cumhuriyet Halk Partisi’nin arka bahçesi mi? CHP il yönetiminde görevli olan, siyaseti fiili olarak yapan Yavuz Bey’e uygulanmayan mevzuat, Milliyetçi Hareket Partisi yönetiminde olana neden uygulandı? Niye burada tutulmak istenmedi? Sorunun cevabı bu.
Adnan Cemşit, biliyorsunuz CHP İl Başkanı Semih Cemşit’in amcasının oğlu. Adnan Cemşit de bu odada görevde bulunmak istiyor. İşin sonunda olmamış. Ben bunu Semih Bey’e sordum. ‘AK Parti de böyle yaptı’ dedi. Oradaki yanlışsa buradan doğru çıkar mı? İktidar veya muhalefet, sivil toplum kuruluşlarını kim arka bahçesi gibi kullanıyorsa ve buna da farklı kılıf koyuyorsa burada bir adalet yok. Bu doğru AK Parti için de, CHP için de, MHP için de geçerli. Kaldı ki Düzce’de bu odaya bağlı olan 400 makine mühendisi var. Bunların hepsinin aynı partili olması mümkün mü? Herkesin farklı görüş vardır.
Burada başka bir amaç mı var? Bu oda CHP’li yöneticiye tahammül etmiş, tabiri caizse MHP’li gelince edememiş! Böyle bir adalet var mı? Bu yaklaşımla mı bu millete adalet sağlanacak? Sayın Kılıçdaroğlu’nun adalet yürüyüşündeki samimiyetine inanan bir insan olarak, Kılıçdaroğlu bu adaleti sağlamak için mi yürüdü? Sayın Özgür Özel, Sayın Cumhurbaşkanı’na ‘Hesap soracağız’ derken bu adaletle mi hareket edecek? Ben bu konuda Makine Mühendisleri Odası’ndan ve CHP İl Yönetimi’nden açıklama bekliyorum. Mübarek günde bayramlık ağzımı fazla açmak istemiyorum. Bu adalet değil. Hiç kimse için, hiçbir parti için değil.
Bugün güzel bir haber de aldık. Sosyal Hizmetler İl Müdürümüz Ercan Bey var. Ekonomik durumu iyi ama bakacağı kimsesi olmayan, çoluk çocuğu terk etmiş bir hasta var. Allah kimseyi evladıyla ve yaşlılığıyla imtihan etmesin. Ercan Bey’i aradım ki bize bir konu geldiğinde mutlaka muhataplarıyla görüşüyoruz. Durumu anlattım. Huzurevi talebini ilettim. Değerlendi ve akşamüstü de aradı dedi ki ‘Amcamızı evinden aldık. Huzurevine yerleştirdik. Çok mutlu şekilde ikamet ediyor’ dedi.
Devlet adamı olmak kadar güzel bir şey yok ama onun asaletini de taşımak var. Ercan Bey’e çok teşekkür ediyorum. Mübarek günlerce bir muhtacın duasını aldı. Bu konuda sayın vali çok hassas. Bizim aslında abu konuyu önce haber yapmamız lazımdı. Sayın valimiz bize dedi ki ‘Biz önce bu konuları bir sorun. İstismar edilme de olabilir. Gereğini yapalım. Yapmazsak ondan sonra haber yaparsınız’ demişti. Satın valimiz hangi konuyla gitsek büyük bir hassasiyetle üstünde durdu.
