27 Mayıslar bize darbeleri anımsatıyor. 27 Mayıs 1960 darbesinde bu milletin seçilmişleri, askeri vesayetin baskısı altında darbeye maruz kalmış. İşin sonunda üç büyük devlet adamımız asılarak bu milletin iradesi darağacında kalmıştı. Ruhları şad olsun. Merhum Adnan Menderes'in ve idam edilen diğer devlet büyüklerimizin ruhları şad olsun.

Türkiye'nin ve Düzce’nin konuştuğu gündemlerden biri sokak köpekleri. Meclis diyor ki ‘56 milyon sokak köpeği var. Bunların bir zapt edilmesi lazım, kısırlaştırılması lazım. İnsanlara saldırıyorlar, çocuklara saldırıyorlar.’ Kim konuşuyor? Hayvan hakları savunucuları. Hayvan hakları neyin hakkını savunuyor? Size bir köpek saldırdı mı? Sizin bir yakınınıza saldırdı mı? Mutlak ve mutlak bir çözüm üretilmeli. Onlar can kabul ama köpeğe 2 tas yemek koymakla günün 24 saatinin 10 dakikasını köpeğe ayırmakla hayvan hakları savunuculuğu olmuyor.

Bunu sadece hükümete veya yasalara karşı bir siyasi argüman olarak kullanmak adına konuşan, çok fuzuli hayvan hakları savunucusu olduğunu iddia eden insanlar var. Ben şahsen; sokakların daha güvenli, daha nezih, yaşanılabilir bir ortama dönüşmesi açısından muhalefet partileriyle beraber, ortak bir yol bulunup meclisteki tasarının çıkmasından yanayım. Ben de bir köpek zedeyim. Bana da saldırıyor köpekler, hepimize saldırmıştır. Kameraların önüne sivil toplum kuruluşları hesabıyla hayvan hakları savunuculuğu noktasında çıkanlara bir köpek saldırsa bakalım acaba nasıl bağıracak? Evet, köpekler sokaklarda yaşamalı ama bizim hayatımıza müdahil olmadan, bizim yaşam kalitemizi düşürmeden yaşamalı.

YASALAR YAŞAM KALİTESİNİ ARTTIRMAK İÇİNDİR

‘Eşref-i mahlukat’ diyor insana yaratıcı. En şerefli mahluk, bütün dünya, alem toprağıyla, taşıyla, hayvanıyla, iklimiyle bütün kainat bu eşref-i mahlukat’ın hizmetine sunulmuş. Bu köpekler bizim yaşam kalitemizi düşürüyor mu? Düşürüyor. Bizim güvenliğimizi tehdit ediyor mu? Ediyor. Bu köpek haklarını, hayvan haklarını savunanlar bu konuda maddi, manevi, içtimai ne fedakarlık yapıyor? Önce insan, insan yaşayacak ki mahlukat yaşasın. Hayvanları, insanların yaşaması için hayatta kalması için insanlara hizmet için yaratmış Mevla. Bazıları diyor ki ‘İnsanlardan bulamadığım sevgiyi, sadakati hayvanlarda buldum.’ O zaman sen insanlığını sorgula. Mutlaka nankör insan var ama ‘İnsanda bulamadığımı hayvanda buldum.’ diyecek kadar insanlıktan çıkmışsa ona da biz bir şey diyemeyiz. Netice itibariyle kanun ve yasalar insanların yaşam kalitesini arttırmak için yapılır. Bu yasa da gerçekten yapılması gereken, çıkması gereken bir yasa. Uyutulacakmış, onlar teferruat. Tarlada izi olanın harmanda yüzü olurmuş. Bunların yüzü astarı da yok. Yani evinde, kapısında, sokağında bir köpeğe iki tane ekmek vermekle hayvan haklar savunuculuğu olmaz. Çok kıymet veriyorsan odanın bir tanesini tahsis et veya imkanlarını kullan. Barınaktaki köpeklerin önce o aç karınlarını doyurun. Neticede bu yasanın mutlaka ve mutlaka geçmesi lazım. Her gün Öncü WhatsApp İhbar Hattı (0 542 767 18 81)’na bu ve buna benzer konularla ilgili ihbarlar geliyor. Biz yetkililere bildiriyoruz, haber yapıyoruz. Bu köpek saldırılarıyla ilgili gelinen noktayı bir görseniz, bu iş bütün belediyelerin, yerel yönetimlerin başının en büyük belası. İnsanlara ve çoğunlukta çocuklara sabah saatlerinde veya akşam evine dönerken bir köpek saldırdığı zaman bunu haber olarak yayınladığımızda birkaç hayvan hakları savunucusu çıkıyor bize tepki gösteriyor. Onlar hayvan haklarını savunuyor, biz insanın hakkını savunuyoruz. Önce insanın hakkı varken hayvanın hakkı geri dursun. İnsanın hakkının idrakinde olmayan, hayvan hakkını bize anlatınca da anlayamıyoruz.

OKULLARDA GÜVENLİK OLMALI

Birçok kamu kurumunda güvenlik birimleri var ama okullarda yok. Eskiden derlerdi ya ‘Eti senin kemiği benim.’ Ama o nesil bitti. Öğrenci en ufak bir şeyde öğretmenine hak iddia ediyor. Veli okula gelip hesap sorabiliyor. Geçtiğimiz günlerde bir öğrenci diğer bir kız öğrencinin fotoğrafını photoshop yapıp pornografik sitelerde yayınlamış. Okuldan da öğrenci uzaklaştırılmış. ‘Aman Allah benim çocuğumu siz nasıl okuldan uzaklaştırırsınız?’ diyor veli. Böyle bir iş yapmış. Öğretmen ne yapacak, idare ne yapacak? Rüzgarla, tehditle geliyor, hiddetle geliyor. Kapıda bir nöbetçi öğrenci var. Ne diyecek bu veliye? Kim dinler onu. Kamu kurumları, özel sektör, her yerde bir güvenlik var ama okulların güvenliği yok. Gerek içerideki yavrularımız için bunlara gelebilecek olan bir tehlikede, gerek öğretmenler, velilerin veya başka bir şeyin herhangi bir sebepten dolayı okulların kapılarında güvenlik olmalı. Bu özel okullarda var ama devlet okullarında yok. Güvenlikli okullar olmalı. Çocuklarımızla biz günde 3-4 saat vakit geçiriyoruz. Ama günün 8-10 saatini okullarda öğretmenleriyle geçiriyor. Anne- babadan çok öğretmenlerin çocuklar üzerinde hakkı var. Onların güvenliği olmalı. Onların bir saygınlığı olmalı ve öğretmenlere, okullara mutlak ve mutlak bir güvenlik mekanizması kurulmalı. Kapılarda güvenlik olmalı. İmkanlar, memleketin yaşam kalitesinin artması daha güzel eğitim verilmesi ve can güvenliği için mal güvenliği için lazım. İmkan lazım birbirimize.

CEMİYETTEKİ SÖZÜMÜZÜN ARKASINDAYIZ, HİÇBİR YERE ADAY DEĞİLİZ

Düzce Gazeteciler Cemiyeti var. Cemiyette arkadaşlarla yaptığımız istişarede dedik ki ‘Yerel seçimlerden sonra biz başkan ve başkan vekili başta olmak üzere işi derleyip toparlayalım. Seçimlerden sonra bu işe gönül vermiş, bu işte emek vermiş sahada çalışan, gerçekten bu işte ehil olanlardan yeni bir yönetim yapılır. Yeni bir başkan seçilir.’ demiştik. Gazete sahiplerinden, patronlardan cemiyet başkanı olmuyor. Yani bu tabiata aykırı ancak yeni bir yapılanmaya girdik. Hiçbir amaç ve hedef de pek neticeye gelmedi. Adam sözünden, at yularından tutulur. Ben Öncü Medya Grubu olarak verdiğimiz sözün arkasındayız. Temmuzda herhalde kongre olmalı. Biz Öncü Medya Grubu ve Sadullah olarak Gazeteciler Cemiyeti Başkan Vekili statüsüyle biz bundan sonraki süreçte cemiyetin yönetiminde hiçbir şekilde olmamak üzere konuşmuştuk. O sözümüzün de arkasındayız hiçbir şeyde yokuz ama her şeyde varız. Yeni seçilecek arkadaşlara, sonuna kadar yapılması gereken desteğe, cemiyet adına basın mesleği adına emek adına bunu vereceğiz. Biz Öncü Medya Grubu ve Sadullah Ünsal olarak cemiyet başkan vekilliği statüsünden bir dahaki yönetimde her kim seçilirse seçilsin görev almamak kaydıyla sözümüzün arkasındayız. Çalışmalar yapan arkadaşlar var anladığım kadarıyla aday olanlar var. Yeni seçilecek olan arkadaşlara, Düzce basın camiası ve Düzce kamuoyu adına hayırlara vesile olsun diye düşünüyorum.

PROGRAMIN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN;