Geçtiğimiz günlerde CHP Genel Başkanı aynı zamanda 13.Cumhurbaşkanı Adayı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu Anıtpark Meydanında bir miting yaptı. Yukarıdan drone ile çekilen görüntülere baktığınızda; kimine göre 4 bin, kimine göre 7 bin, kimine göre ise 10 bin kişi katıldı. Kimine göre dediğimiz zaman herkesin bir bakış açısı var, insanlar görmek istediklerini söylüyorlar. Netice itibarıyla, CHP’liler veya Millet İttifakı, yüksek bir oranda söylerken, karşı taraf ise 4 binden veya 5 binden aşağı söyleyemedi. Yani, ortalama olarak 6 binde ittifak kalalım. Buradan baktığımızda, Kılıçdaroğlu Bolu’da aradığını Düzce’de buldu. Nasıl buldu? Bakınız, 2015 veya 2018 seçimleri olmak üzere geriye gittiğimiz zaman Kemal Kılıçdaroğlu Düzce’ye geldiğinde veya Muharrem İnce 2018’de geldiğinde, azami olarak 250-300 veya 400 olsun, Muharrem İnce’nin Cumhurbaşkanlığı Adaylığı sürecinde bin kişiyi bulamamışlardı. Ama o günlerde 36 bine yakın oy almışlardı 2018 seçimlerinde ve burada yine “tepeden inme” Zafer Teber diye bir aday, bu adaya tepki olsun diye istifa eden bir il yönetimi ve allak bullak olmuş bir teşkilat vardı. Buna rağmen 36 bin oy almışlardı 300-500 kişi ile toplanırken. Bugün ne oldu? Bugün baktığınızda, o günlere göre 10 katı büyüklüğünde bir miting yapıldı. CHP’ye göre ve oradaki kalabalığa baktığınız zaman, mükemmel ve tarihi bir miting oldu. Oraya Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan gelseydiler, o alanda ‘iğne atsan yere düşmezdi’ muhteşem bir kalabalık olurdu. Ama CHP gözünden ve geçmişinden baktığınızda, muhteşem bir kalabalık vardı. Orada, Düzce’nin içinden gelenler aynı zamanda Düzce’nin dışından gelenler de vardı. Fazla olan bir şey vardı, birkaç tane provokatör, provokasyon yapmak için bir adım attı. Burada CHP İl Başkanı Semih Cemşit, mitingden sonra, Sayın Vali Cevdet Atay’ı ve Sayın Emniyet Müdürü Mehmet Ali Akkaplan’nın ismini anarak teşekkür etti. Hakikaten ben de buradan teşekkür ediyorum. O kadar güzel bir tedbir alındı ki orada, ufakta olsa bir eyleme, provokasyona ve Düzce’ye yakışmayacak hiçbir adıma izin verilmedi.

Bu arada Mehmet Ali Akkaplan Müdürümüz, İzmir Eşrefpaşalı idi, şimdi ise Düzce’den, Çilimlili oldu. Cuma günü ise Allah nasip ederse emekliye ayrılıyor, İl Emniyet Müdürümüz değişecek. Kendilerine Düzce’ye vermiş olduğu hizmetlerden dolayı teşekkür ediyoruz. Mitingde gösterdiği tutarlı ve devlet aklı ile ortaya koyduğu değerlerle de Düzce’de kimsenin kimseye kırıcı veya üzücü eylem noktasında bir şey olmamasını sağladığı için de bir Düzceli olarak, Sayın Müdürümüze ve Valimize teşekkür ediyorum. Müdürümüz bundan sonraki hayatında, “Eşrafpaşa’da doğdu, Düzceli oldu” Bir Düzceli olarak devam edecek, Çilimli’de güzel bir ev yaptı, Allah hayırlı, mübarek ve uzun ömürler versin.

Sokağa çıkıyoruz ve sokaktaki insanlar, hasbelkader ekranlara çıktığımız ve gazeteci olduğumuz için ‘Seçim nasıl olur? Kim alır? Kim kazanır ve durum ne?’ diye soruyorlar. Vallahi hava o kadar puslu ki “Şeytan bile Müslüman mintanını giymiş.” bir hava var. Gayet net, çok bulanık bir hava var. Vatandaş bunu iyi görüyor, siyasetçiden daha iyi bir siyasetçi olmuş. Yani gelene ağam, gidene ise paşam diyor. Geleni oy verse de vermese de çok güzel ağırlıyor, gidene de güle güle diyor. Ama arka plandaki dönen mahiyette, insanlar kararlarını büyük bir oranda vermişler. ‘Peki ne olur?’ Sorusunun cevabını şöyle bir hadise ile cevaplayalım: Biz fikrimizi sorduklarında böyle cevaplıyoruz, en azından biz, bu kapasite, çap ve öngörü ile bu kadarını görebiliyoruz. Düzce’de, MHP’nin çok bir ağırlığı yok, varlığı ve yokluğu belli değil ama burada, Ak Parti’den milletvekili aday adayı olup, 40 taneye yakın aday adayının Cumhurbaşkanı’na oy verin, milletvekilliğinde şuraya veya buraya oy verin veya vermeyin etkisi ve tepkisi olayları bir yere getirdi. Cumhurbaşkanı’na oy verin, Ak Parti’ye oy vermeyin de kime oy verirseniz verin mantığında, oylar MHP’ye de gitse veya Yeniden Refah Partisi’ne de gitse buradaki bütün çark ve su değirmeni, CHP Adayı Talih Özcan’a yansıyor. Bu MHP ve Yeniden Refah’a verelim oyları veya vermeyelim, Cumhurbaşkanı’na verelim de oyları diğer tarafa vermeyelim propagandası var ya Ak Partili arkadaşların veya milletvekili adaylarının, tamamen Cumhur İttifakı içinde dolaşsa da oylar, Millet İttifakı’na gitmesine sebep oluyor. Gördüğümüz tablo bu.

Aslıhan Tüysüz Hanım, mitingde Sayın Kılıçdaroğlu’nun yanında “Bozkurt İşareti” yaptı. MHP’li Ülkücüler; ‘bunu nasıl yapar? Bunu nasıl eder?’ Davanın partisi olmaz, davanın adamı olur. Bugün MHP’nin içinde sosyal demokrat kafalı biri olabilir, CHP’nin içinde milliyetçi olan biri olabilir veya AK Parti’nin içinde liberal olan bir insan olabilir. Burada Aslıhan Hanım hakikaten kendini çok güzel anlattı, orada bir Bozkurt işareti yaptı. Çünkü bu işaret, kimsenin kontrolünde veya lisanslı bir işaret değil “Bu” yapamaz “O” yapar diye bir şey yok. ‘Bozkurt İşaretini yaparken, tam Kılıçdaroğlu’nun karşısında, bir katılım bankasının üzerinde Tuncay Şahin’e ait binada da Selahattin Demirtaş’a özgürlük vadeden Kılıçdaroğlu diye bir pankart asılmıştı. O pankartı Kılıçdaroğlu bir müddet görerek konuştu, daha sonra ise pankartı kaldırdılar. Bozkurt işareti, Tüysüz’e ve platformdan hitap edenlere ne kadar uygun ise, oradaki pankartta o kadar uygundur. Ben böyle değerlendiriyorum.

Sonuca geldiğimizde, sonuç şu: Benim parti noktasında görüşüm net değil. Ama beka noktasında, siyaset olarak baktığımızda, ben ölçüyü şuradan alırım İmam Şafi diyor ki: ‘Karşınızdakinin dost ve düşman olduğunu anlamak için düşman oklarının nereye gittiğine bakın.’ Peki düşman oklarını nereye atıyor? ABD’deki Biden ile Kandil’deki teröristler bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçilmemesi için bir mücadeleye girmiş durumda, bu da kamuoyunda aleni olarak açıklanmışsa; bu ülke, bu devlet, bu millet bu ümmet ve bu insanlık bu konuda çok iyi düşünmelidir. Küçük değil, büyük düşüncelerle büyük adımlar atılır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’ye kattığı ve kazandırdığı misyonun mahiyetine bakmak lazım. Ne olur seçimde? Seçimde ne olursa olsun.

1950 seçimlerinde, Cumhurbaşkanı aynı zamanda CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’yü: Yanındaki yaveri gelip gece vakti ‘Paşam Paşam’ diyerek uykusundan uyandırır ‘Buyur evladım’ der İsmet İnönü, yaveri ise ‘kaybettik, iktidar oldular Paşam’ der, İsmet İnönü sorar ‘Kim iktidar oldu?’ Demokrat Parti, ‘Yeter Söz Milletindir!’ diye çıkış yaptı ve iktidar oldu CHP’ye karşı. İsmet İnönü bu durum karşısında şöyle cevap verir: ‘Evladım beni neden rahatsız ettin? Onlar iktidar olurlar ama muktedir olamazlar kadrolar bizde.’ diye söyler. 20 yıldan beridir Türkiye bir yapılanmanın içine girdi, kavga istemiyor, Düzce kavga istemiyor, millet kavga istemiyor.

PROGRAMIN TAMAMINI BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ...