POSTOĞLU BİR SÖYLEDİ, PİR SÖYLEDİ
Hafta sonuna doğru Murat Postoğlu, bir paylaşım yaptı. İşin özünde; ‘Faruk Özlü olmasa, hepiniz hiçsiniz.’ dedi. Sosyal medyada bu paylaşım birçok yorum aldı ve iyi bir ses getirdi. Şimdi sıfır ne kadar olursa olsun, başına 1 koymadıktan sonra bir anlam ifade etmiyor. Biz Düzce’de genelde siyaset konuşuyoruz. Biz siyaset konuşuyoruz, ama herkes konuşmuyor, konuşuyor gibi yapıyor. Söylediğimiz konularda, anlattığımız hususlarda, toplumda bir etkileşim var. Neden? Çünkü bizden başka konuşan yok… Eğrisi ile doğrusu ile bir Sadullah Ünsal konuşuyor veya bir Öncü konuşuyor. ‘Sen eğriyi konuşuyorsun…’ O zaman sen doğrusunu konuş. Yaklaşık 25 seneden bu yana bu sektörün içindeyiz aşağı yukarı. ‘Ne öğrendin ve ya ne biliyorsun?’ dediğinizde, ben şunu çok iyi gördüm; söylemleri ile eylemleri ile çok namuslu görünen bürokrat gördüm. Siyasetçi, iş dünyası veya STK, bunlarda bu emareler olmuyor. Ben senin namuslu, ahlaklı olduğunu, senden duymayayım. Cemiyetinden, cemaatinden, çevrenden, sağından ve solundan duyayım. ‘Benim akçeli işlerle işim olmaz, ben çok dürüst adamım’ bunlar yalan, hayatın yalanı bunlar. Ama Murat Postoğlu’nun dediği gibi hayatın bir gerçeği var; ‘Olmasaydınız, olmazdık’ diyor. ‘Olmasaydın olmazcılar’ var bu memlekete maalesef.
Şimdi sayılı günler çabuk geçer… Düzce’de belediyelerde ve bürokrasilerde biz farklı konuları eleştiriyoruz. Biz her şeyi Allah’tan vahi almıyoruz ki; doğru olsun. Ama doğrunun peşinde olmaya çalışıyoruz. Bir de bizden başka konuşan yok, konuşmayan meslektaşlarımız da bizleri eleştiriyorlar. Yani ‘burada eğri bir iş var, burada eksik bir şey var, hatalı bir şey var’ diyen de yok, yiyene de laf söyleyen çok. Peki, bu girdaptan nasıl çıkılacak? Bakın sayılı gün çabuk geçer… Yıllar, aylar geçer, zamanlar biter, gider. Önemli olan toplumda bir hoş seda bırakabilmektir.
Şimdi arkadaşlarımız bir habere çıktılar, bu ara sokaklar ve cadde aralarında ki karlarla ilgili. Ya arkadaş eline herkes bir kürek alsa, evinin ve dükkanın önünü temizlese, bu sıkıntı olmayacak. Yani herkes evinin önünü temizlerde, sokaklar zaten tertemiz olacak. Her şey belediyeden beklenmez… Belediyelerimiz, İl Özel İdaremiz karla mücadele çalışmalarında çok büyük ama çok büyük mücadele verdiler. Emeği geçenlerin hepsinden Allah razı olsun. Düzce Belediyesi, İl Özel İdaresi ve bütün belediyelerimizi tebrik ediyoruz. Ellerinden geleni, 7 / 24, gece – gündüz mücadele vererek arkadaşlarımız bizim hayatımızı kolaylaştırmaya çalıştılar, emeklerinden dolayı teşekkür ediyoruz. Ama vatandaşlar da bu işin bir tarafından tutmalı, sokağını temizlemeli, kendi çözümlerini üretmeli. Her şey kamudan beklenmez ki…
NURHAN KARTAL’I SAVUNANLARIN ÇOĞU SOLCU
Düzce Valiliği bir açıklama yaptı, “Okullarda eğitime devam edilecek” dedi. Bu sabah da birçok vatandaş, ‘kar var, buzlanma var’ diyerek çocuklarını okula göndermedi. Bundan daha kötülerini gördü bu memleket. Netice itibari ile bir tolerans gösterildi, ama okula giden de pek olmadı, sınıflarda boş kaldı birçok okulda. Bu da bir tasarruf, ama biz üzüm yemek istiyoruz, bağcıyı dövmek istemiyoruz. Biz Düzce’de ekonomik, içtimai, sosyal alanda hayatı kolaylaştırmak adına ne yapıyoruz? Bir şeyler söylüyoruz. Ama bizi de eleştiriyorlar, eleştirecekler tabii ki… Şimdi herhangi bir birimi eleştirdiğin zaman birileri organize oluyor, birileri organize ediyor ve yorumlar yapılıyor. Bu eleştiri boyutunda tamam, ama hakaret boyutundakilere de adliye de cevap verirler. Bu konuda bizim yapacağımız bir şey yok.
SİYASETÇİ VE BÜROKRAT TECRÜBEYLE SABİT
NAMUSLU VE AHLAKLIYIM DEME ‘DESİNLER’ DİYELİM
Ancak şöyle bir örnek vereyim; mesela Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Nurhan Kartal hanımefendinin Vali Bey’in almış olduğu tasarrufunun altında bir tasarruf kullanmış ve ondan sonra kurumun whatsApp gruplarından yazmış ‘Beni kim yerel basına göndermişse veya vermişse biz bunu ödüllendireceğiz, gelecek’ demiş. Sen bunu özeline yazmamışsın ki Nurhan Hanım, personelinin grubuna yazmışsın. Burada ki insanlar da bundan sıkıntı yaşamış ve bize göndermiş. Gizlemediğin veya aleni yaptığın şey ile ilgili neden bu kadar çok darlanıyorsunuz. Asıl enteresan olan şu; ne kadar sosyalist bir düşüncede, solcu ve farklı farklı bir düşüncede olan insanlar Nurhan hanıma sahip çıkmışlar, sosyal medyada. Tabii bunlar yevmiyeli muhtemelen. Arkadaşlıklarına bakıyorsun, paylaştıklarına bakıyorsun, solcu tabiri caiz ise. Tabii solcular da bizim dostumuz ve arkadaşımız da, insanı sahiplenenlere bak. Ama buna laf ve söz söylenmeyecek. Neden söylenmeyecek? Çünkü Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü çok önemli bir birim. Yani, bütün eviniz, köyünüz, imarınız gibi birçok yapıda Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün oluru var olmazı var. Bu olurlardan, olmazlardan dükkanlar ediniliyor mu sanayide? Ediniliyor, hem bir tane değil, iki tane… Yani ben şöyle söyleyeyim; bu memlekette ‘Çok namusluyum’ diyen siyasetçinin, ‘Çok namusluyum’ diyen bürokratın, ‘Çok namusluyum’ diyen iş adamının sözüne inanmamayı öğrendim. Bana sen, ‘sen namuslusun, namussuzsun, akçeli işlere dokunursun- dokunmazsın. Parayla, mevkiiyle, yetkiyle benim işim olmaz’ deme. Onu başkaları desin.
Sonuç, konuya girdiğimiz yere geliyorum; Faruk Özlü olmasaydı bir hiç olacak ‘hiçler’ o kadar bir şeymiş gibi konuşuyor ki, yıllardır beraber yol arkadaşlığı yaptığı Murat Postoğlu da buna bir tavır koymuş ve demiş ki; “Faruk Özlü olmasaydı, siz hiçbir şeysiniz.” Yani sıfırın yanında, bir sıfır gibiler. Hani o sıfırın yanına bir gelirse, iki gelirse rakamlar oluşuyor ya; bunlar tam bir sıfır. İşte bu sıfırlar, öyle bir namus, ahlak ve beytülmal sahibi olmuşlar ki. Oradan baktığınız zaman şöyle bir şey çıkıyor ortaya; bir psikiyatra sorduğunuz zaman, bu toplumdaki rahatsızlık sayısına baktığınız zaman dışarıda bulunanlar hastaneye yatmalı, hastanede yatanlar dışarıya çıkmalı. Yani bu memlekette, Faruk Özlü’nün etrafında kümelenen bu hiçler o kadar namuslu, o kadar ahlaklı ki, memlekette edebi, edepsizden öğretecek kadar insanlar.
Postoğlu; gönlüne, eline sağlık güzel bir şeye temas etmişsin, biz de ‘bunu burada değerlendirelim’ dedik.
