MUHALEFET KALİTESİZ OLURSA İKTİDAR BASİRETSİZ OLUR
Cuma günü akşamı inşallah Ramazan-ı Şerif'e hazırlanacağız. Çarşı-pazarda Ramazan hazırlıkları başlamıştır. Şimdiden Ramazan-ı Şerifimiz hayırlı olsun, mübarek olsun. Müftülük de düzenlediği basın toplantısı ile Ramazan'la etkinlikleri ile ilgili bir açıklama yaptı, inşallah hayırlara vesile olsun.
MUHALEFET: DÜĞÜN GEÇTİKTEN SONRA KINANIN ANLAMI YOK
Siyasette iktidar olmakta ve muktedir olmakta iki tane öğe var: Bir, gündemi sen belirleyeceksin; iki, rakibini sen seçeceksin. Siyasetteki başarı için bu çok önemli.
Gündemimiz Düzce Belediyesi binası yıkılsın mı, yıkılmasın mı? Bir anlayışa göre veya bir tarafa göre 400 milyon değerindeki milli servet yıkılsın, diğer taraf ise ‘Eve lazım olan camiye haramdır.’ misali, ‘Binaya mı kaldı iş, yolumuz var, diğer hizmetlerimiz var.’ diyor.
Artık insanlar konuşmaya başladı. Dün biz bu haberi yaptığımızda, sosyal medya üzerinden insanlar eleştirmeye başladı binanın yıkılmasını. Bunu zaten size-bize soran yok, seçilmiş bir irade var orada, meclis var, meclis kararını vermiş. Biz hep eleştirsek ne olur? Bizim dememizle ileriye de gitmez, geriye de kalmaz, bir gündemde kalır.
Netice itibariyle bina yıkılacak. Bir vatandaş buradaki yürütmeyi durdurma ile ilgili mahkemeye verdi. Netice ne olur, onu bilmiyoruz ama bildiğimiz bir şey var, Türkiye'nin ve Düzce'nin bir kadersizliği var. Muhalefetteki kalitesizlik, iktidara yön verememezlik.
Düzce ve Türkiye’de kalitesiz muhalefet, kalitesiz iktidarın oluşmasına sebep oluyor. Muhalefet biraz kaliteli olsa; halkın dilinden, gönlünden, zaafından, derdiyle dertlenip hitap etse, kitleleri arkasına alsa sosyal medyada veya basında, biraz daha etkin, makul ve mantıklı adımlar atsa, birçok şey kendiliğinden düzelecek.
Bu bina bugün mü yıkılacak? Yok. Açıklama yapılıyor, CHP İl Başkanı açıklama yapıyor, Yeniden Refah Partisi bir açıklama yapıyor, o açıklama yapıyor, bu açıklama yapıyor…
Bina meclis kararı olmadan yıkılamaz, meclis kararı alınacağı zaman neredeydiniz? Faruk Özlü oturulmayacak, konuşulmayacak bir adam değil. Faruk Özlü demişken, AK Parti'nin kongresinde oy kullandıktan sonra yeniden rahatsızlanıp hastanede tedavi altına aldığını duyduk, Allah acil şifalar versin.
E tabii hayat devam ediyor, gündem devam ediyor, hastalık var ama şimdi Faruk Özlü ile bunu istişare etmek, konuşmak mümkün müydü? Mümkündü. Kamuoyu oluşturmak mümkün müydü? Mümkündü. Siz o binanın yıkılmasını istemeseydiniz, o günlerde bu iş gündeme geldiğinde, etkili bir muhalefet, etkili bir söylemle, yıkılacaksa sebebini, gerekçesini, mantığını, yıkılmayacaksa da muhalefetinizi yapardınız. Düğün geçtikten sonra kına lazım değil.
DAVUT GÜLOĞLU GÖÇMEN KUŞ GİBİ KONDU GİTTİ
Gelelim Yeniden Refah Partisi'ne. Ben bu ekranlarda 2024 seçimlerinde Yeniden Refah Partisi'nin adayı Davut Güloğlu ile ilgili ileri geri konuştuk. Doğruydu, eğriyi, fazlaydı, eksikti…
Davut Güloğlu'nun yanındaki birisi bize çok ağır hakaretler etti. Tehditler de ettiler, fakat biz doğrudan hiç şaşmadık. Dedik ki, Davut Güloğlu bu memlekete belediye başkanı olamaz, olmamalı.
Yani bir gün gelir, garip gurbetçi göçmen kuş gibi gider dedik. Yüzde 30’la, 30 bin oy almış bir Davut Güloğlu ve Yeniden Refah Partisi'nden bahsediyoruz. Nerede bu Davut Güloğlu? Hala Yeniden Refah Partisi il başkanını bile seçemedi. Fatih Erbakan, Türkiye genelinde hitap edemedi, çok umut vardı ama çöktü. Şimdi Davut Güloğlu burada en ciddi aday, yani milletvekili adayı olacak, milletvekili adayı olsa ne olur? Belediye başkan adayı oldu, bu kadar oy aldı, çekti gitti memleketten. Bir yer kiraladı buradan, yemlendi, egolarını tatmin etti sonra garip göçmen kuş gibi kondu gitti. Şimdi nerede? Belediye binasına talip olan adam? Belediye binası yıkılacağı zaman nerede? Nerede bu muhalefet? Yok. Muhalefet, ne yapacağını bilmiyor, nasıl hareket edeceğini bilmiyor.
Netice itibariyle, bugünkü kavgalar kayıkçı kavgasından öteye gitmez. Yapılan açıklamaların, konuşulan kelimelerin, söylenenlerin bir nazarı itibarı yok. Hani Nasrettin Hoca'nın hikayesi var ya: -Hanım demiş, -Ben tüccar olacağım, Hanımı, -Sen ne anlarsın adam tüccarlıktan? demiş, -Ya sana tüccar hanımı derler, bana da tüccar derler, geçinir gideriz.” misali geçinin gidin.
Faruk Özlü, “Buraya yıkacağım.” demiş, bir proje oluşturmuş, bir kent estetiği demiş, Cedidiye 1. etap, 2. etap demiş. Ya bunlar konuşulurken neredeydi bunlar?
Maalesef Düzce'de ve Türkiye'de halkın dilinden, halkın gönlünden, halkın kalbinden, halkın ruhundan anlayan bir iktidar var ama halkın gönlünden, halkın dilinden, halkın gönlüne hitap etmeyen bir muhalefet var. Niye? Sebep ne? Muhalefet kaliteli olursa, iktidar da kaliteli olur. Muhalefet kaliteli olursa, icra makamı da daha olumlu, daha somut, daha kıymetli değerler üretmek zorunda kalır. Ama maalesef körler-sağırlar, birbirlerini ağırlar hesabı, memleket geliyor gidiyor. İşte en büyük zafiyet şu, Düzce'de yerel seçimlerde ikinci parti olan, hatta seçimi almaya böyle ramak kalan bir partinin başkan adayı yok, il başkan adayı bile ortada yok. O gün de demiştik, bu adamdan bir şey olmaz, bugün de diyoruz. Muhalefet tarafından, iktidarı doğru yönlendirme noktasında bir çözüm üretilmiyor.
İşin sonuna gelinmiş ‘Bina yıkılmasın’ diyorlar. Birileri de diyor ki, ‘Mehmet Keleş'in buradan izini silmek için yıkılıyor.’ 2008 yılında Mehmet Keleş yaptı binayı. Mehmet Keleş'in yaptığı izler, güreş sahası veya diğer hizmetler siliniyor. Mehmet Keleş'e karşı bir şey var burada, bir tepki var. Mehmet Keleş nerede, o da aday oldu, gelsin binanın önüne anlatsın. İşte vatandaşa dokunan, umut veren, ışık veren, vatandaşa Düzceli'ye ufuk açan bir muhalefet olmadığı sürece biz bunları burada konuşuruz. Demek ki bu işler çok iyi ayarlanıyor ki, çok güzel organize ediliyor ki muhalefetin veya muhalif olabilecek olan etkinin, tepkinin bir karşılığı olmuyor, şu anda olmadığı gibi.
HANGİ KÜMESTE YEMLENİP HANGİ KÜMESTE YUMURTLUYORSUN ÜZEYİR YİĞİT?
Arkadaşlarımız bir haber yaptı, iki tane fotoğraf var; biri tutuklanan Ümit Özdağ’la çekilmiş, diğeri Anahtar Parti’nin Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu çekilmiş. Kim var bu fotoğraflarda? Faruk Özlü'nün hiçlerinden, BELTAŞ Genel Müdürü Üzeyir Yiğit var. Faruk Özlü olmasa aslında bir hiç. Dayanmışlar oraya, herkes ‘Sayın bakanımın, talimatı sayın başkanımın talimatı’ adam canıyla boğuşuyor orada…
Bu fotoğrafları arkadaşlar haber yaptı. AK Parti teşkilatının siyasetinde bu çok büyük bir infial uyandırdı. Buna çok iyi hakimiz ve vakıfız. Açıklama yaparlar mı, yapmazlar mı bilmem ama kulisten yaptığımız temaslarda, bu böyle.
Bu Üzeyir Yiğit efendi, tutuklanan ve babası darbeci olan, 60 darbesinde etkili olan bir siyasetçiyle fotoğraf veriyor. Akabinde birlikte ekip arkadaşlarıyla beraber ticaretiyle veya görev pozisyonunda aynı olan arkadaşlarıyla beraber Anahtar Parti’nin kurulmasında, şirketi oraya bir şube gibi çevirip şu anda Yavuz Ağıralioğlu ile de bir fotoğraf çekmişler. Ama ne hikmetse, Yavuz Ağıralioğlu fotoğrafı çekilen tarafa bakmıyor, o da enteresan bir fotoğraf. Adama sorarlar, hangi kümesten yemlenip, hangi kümese yumurtluyorsun ey Üzeyir Yiğit?
Maalesef durum meydanda. AK Parti Teşkilatı, siyaseti, sivil toplum kuruluşlarının başkanları, esnaf odası, ticaret odası, birçok başkan, birçok siyasetçi, benim dediklerimin aynısını diyorlar ama kameraya konuşma yok veya sosyal medyada paylaşma yok. Bekri Mustafa gibi işimiz kaldı Üzeyir’e…
KARI-KOCA AYNI DUYGUDA
Son olarak, 81 Düzce diye bir grup var, Belediye Meclis Başkan Vekili Avukat Ali Dilber Bey’in kurduğu bir grup. O grupta geçtiğimiz gün, Çevre Şehircilik İl Müdürü Nurhan Kartal Hanımefendi'nin eşi Ali Kartal oraya bir yazı yazmış. ‘Burası Düzce'nin öznesi, bunlar niye yayınlanıyor, bu haberler bu grupta niye yayınlanıyor?’ Hesabı.
O MAKAM KİMSENİN EGOSUNUN TATMİN YERİ DEĞİL
Şimdi, bize bu bilgileri gönderenlerden, bu hadiseden önce aylardır Çevre İl Müdürlüğü bilgisayar sisteminde oncurtv.com sitesinin yasaklı site olarak girişinin engellendiğini aylar önce öğrendik. Yani bu ne demek? Çevre İl Müdürlüğü'nde bir memursun, geldiniz, Google'ı açtınız dediniz ki, ‘Düzce’nin gazetelerine bir göz atayım’, Düzce Damla, Düzce Postası, Düzce’nin Sesi, Parantez ve yeni yayın hayatına giren Konsopa Haber, Manşet Gazetesi hepsine girebiliyorsunuz ama Öncü RTV' yasaklı site.
Niye, Nurhan Kartal Hanımefendi'nin hissi, egosu, keyfi, hırsı, bunu böyle istiyor. Şimdi, ben soruyorum, birçok tebşirat üretiliyor. Bu kadar kinle, nefretle, baskıyla, egoyla. Nurhan Kartal Hanımefendi, Çevre İl Müdürlüğü'nde, gerek Öncü, gerek şirketlerin herhangi birinde vereceği hangi karardan imani, vicdani, ahlaki ve hukuk anlamında bir sonuç bekleyelim? Bu kadar nefretin, bu kadar kinin, bu kadar düşmanlığın olduğu bir birim müdürü nasıl engeller, neden engeller?
‘Benimle ilgili olan haberleri personelim görmesin’, personele diyormuş ki, ‘Öncü’yü isteyen varsa, söyleyin, açayım’ Yani ‘kim istiyorsa, kim bunları verdiyse, Öncü’ye işte delikanlı gibi gelsin, söylesin’ baskıları devam ediyor. Sayın Valim, Sayın Murat Kurum Bakanım, Sayın Cumhurbaşkanım, Recep Tayyip Erdoğan, Düzce'de bir bürokrat, kinini, nefretini, egosunu, hırsını, yetkisini bu şekilde kullanıyor, takdir sizin, yetki sizde…
Ancak bir hakikat daha var. Bunları, Sayın Bakan da duyacak, Sayın Cumhurbaşkanı duyacak, Sayın Vali de duyacak. Bu makamlar, bu mevkiler, bu yetkiler hiç kimsenin egosunun, hissinin, kininin, nefretinin, menfaatinin, hesabının kitabının ne olduğunu becayiş edildiği veya hesap edildiği veya tatmin edildiği bir yer değil.
Hoşça kalın, dostça kalın, Allah'a emanet olun.