Türkiye'nin beklediği karar açıklandı. Cumhuriyet Halk Partisi'nin bultan mı olur, kayyum mu atanır davası devam ediyordu, 8 Eylül'e ertelendi.

Günlerdir “Kılıçdaroğlu yerine gelecek mi, Özgür Özel ne yapacak, kayyum mu atanacak?” tartışmaları vardı. Siyasette başarının bir sırrı var: Rakibini kendin belirleyeceksin.

SİYASETİN SIRRI RAKİBİNİ BELİRLEMEKTİR

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu işi çok iyi beceriyor. Mükemmel bu konuda. Bir Süleyman Demirel vardı bu ülkede, bir de Tayyip Erdoğan var. Yani rakibini belirliyor. “Biraz daha kaynasın, biraz daha fokurdasın, biraz daha birbirleriyle beraber didişsinler” diye iş ertelendi. Netice itibariyle eylülde gelecek. Beklenen gün gelecekse diyor, çekilen çile kutsaldır.

ÖZCAN’IN ILIMLI HOŞGÖRÜLÜ SİYASETİNE SEÇMEN KIRMIZI KART GÖSTERİYOR

Şimdi CHP dedik ya, CHP'den sonra Yeniden Refah’a da geleceğiz. Ama önce CHP'deki cuma günü akşamı Talih Özcan AK Parti’ye mi geçiyor diye bir ifadede bulunduk.

Bu tabii çok yankı oluşturdu. “Acaba böyle midir, değil midir?” Arayanlar, soranlar oldu.

Talih Özcan benim bir dostum, sevdiğim bir abim, bir büyüğüm.

Düzce'nin talihsizliği diye ima edilen Talih Özcan sahaya öyle bir indi ki, Düzce'nin abisi pozisyonuna geldi. İnsanlara dokunuyor, gülüyor, hoş beş ediyor, insanlara saygı, sevgi var, hepsi tamam.

Ama şimdi bu hukuku bilenler veya kamuoyundan gelenlere, “Talih Özcan’a bir sorar mısın AK Parti’ye mi geçecek?” “Allah Allah, ne alaka?” diye sorduğumuzda da insanlarla, böyle tabandan gelen seste: “Biz ona muhalefet yapsın diye oy verdik. Bu Ayşe Keşir hanımefendiyle, Ercan Öztürk beyle, Faruk Özlü beyle böyle can ciğer kuzu sarması…”

Yani vatandaşın tabiriyle iş şuraya geliyor: Talih Özcan, muhalefet noktasında, Düzce'nin meseleleri noktasında, gerek yerel yönetimlerde gerek genel siyasette hiçbir etkili söyleminin olmadığı söyleniyor ki doğruluk payı da var. Suya sabuna dokunmadan elini yıkıyor, abdest alıyor. O abdest kabul olmaz. Öyle diyorlar. Doğru, doğru diyorlar, ben de katılıyorum.

Talih Özcan böyle herkese, “Sensin, güzelsin, güzelleştirelim” olmuyor bu.

Vatandaş diyor: “Biz sana niye oy verdik?” Muhalif olacak konular yok mu Düzce'de? Birçok konuda sesin gelmesi gerekiyor. Ama Talih Özcan'dan ses bulamadık. Bu gidişle AK Parti’ye geçer diye bir söylem de var.

Yani bir örnek daha verelim.

Bir okuyucumuz dedi ki: “Ümit Yılmaz, Cumhur İttifakı’ndayken, fındık konusunda, Düzce'nin meseleleri konusunda öyle bir muhalefet, öyle bir etkili konuşmalar yapıyordu ki, Cumhur İttifakı’nı çatırdatacak kadar etkili konuşmalar yapıyordu. Ama Talih Özcan, Millet İttifakı'na karşı da olmasına rağmen Ümit Yılmaz kadar muhalefet yapamıyor.”

Böyle biz, Nasreddin Hoca'nın hani demiş ya, “Sana tüccar derler, bana tüccar hanımı derler, böyle idare ederiz durumu” gibi. Yani Talih Özcan durumu idare ediyor.

Bir de Akçakoca’dan bir ses var. Akçakoca’dan, belediyeden veya oradaki kamuoyundan, “Talih Özcan Akçakoca Belediyesi’ne şu ana kadar elle tutulur, gözle görülür bir destek vermedi” diyorlar.

Bu da doğru payı var sanırım. Talih Özcan’ın bir durum değerlendirmesi yapmasında fayda var.

Bu şekilde suya sabuna dokunmadan alınan abdestle bu namaz kılınmaz.

Nereye kadar gider bilmem ama bilinen bir gerçek var. Ilımlı siyaset, hoşgörülü muhalefet çizgisinde gidiyor ama bu çizgi, oy verenler, Talih Özcan’a oy verenler tarafından hoş karşılanmıyor. Bilinmesinde fayda var.

Onun için dedik: Geçiyor mu, geçmiyor mu? Yani bu gidişat adını gösteriyor. Hani “Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.” Yani bu kadar yumuşak, bu kadar hoşgörülü, yani eleştirirken bile “Lütfen seni eleştireceğim ama kusura bakma” dercesine bir yaklaşım, ne yapıyor? Düzce’de insanlara bunu düşündürüyor “AK Parti’ye mi geçiyor?” Ben de düşünmeye başlamadım değil.

KADINLAR PLAJINI ALTERNATİF ALAN BULMADAN KALDIRIRSA AYIP EDER

Akçakoca dedik ya, kadınlar plajı var orada.

Yani müteassıplık noktasında da, bikinisini giyen, mayosunu giyen, haşamasını giyen herkes kadınlar plajında denize giriyor. Ancak orada yerleşim alanları arttı. O yerleşim alanlarının sahipleri de şimdi belediyeye oy etkisini kullanarak, “Bizim artık orası ortak alanımız olsun” demeye başladılar. Şimdi bu memlekette müteassıplığın çizgileri var, ben onu bilmem. Bikini giyen de, mayo giyen de, haşama giyen de kadınlar plajına gidiyorsa, bunlar zaten hepsi müteassıptır.

Ama şimdi burada da, 6'dan sonra başkaları da geliyor, karışık oluyor falan derken, bu kadınlar plajını Akçakoca'ya mal eden CHP’li Fikret Albayrak belediye başkanı.

Ama şimdi geldiğimiz noktada, artık oradaki mahremiyetin kaybolduğunu ve yeni bir alan, yeni bir yer…

yerleşim yerleri arttı, kalenin tepesinden adam orayı dikiz ediyor yani sıkıntı da var orada. görülmeyen, bilinmeyen bir sıkıntı da var. Yeni bir alan üzerinde çalışıyormuş.

Eğer Fikret Albayrak, kadınlar plajına alternatif bir alan koymadan o plajı kadınların elinden alırsa, ayıp eder. Ayıp eder. Bunun başka bir izahı yok.

Ha, güzel bir alternatif, güzel bir koy efendim kadınlarımıza. Yani, “Ben bikiniyle denize girmek istiyorum, haşamayla girmek istiyorum, çarşafla girmek istiyorum, mayoyla girmek istiyorum ama erkeğin olmadığı yerde girmek istiyorum” diyen insanın hakkıdır. O insanın hakkını, insan hakkını ve insanın hür kalma hakkını ve hür bir şekilde denize girme hakkını, eğer Fikret Albayrak alırsa bu milletin elinden, burada bunun hesabını sorarız ve insanlar da sorar. Çünkü insanların, herkesin bu diyardan, bu topraklardan, bu denizden faydalanma hakkı var.

YRP’NİN OYLARI EMANET OYLAR: CEBİNİZDE KASANIZDA PARA DEĞİL

Şimdi gelelim Yeniden Refah Partisi’ne. Bir yol kazası Davut Güloğlu’ndan bahsedeceğiz.

Adam geldi buraya, aldıkları oy, hep emanet oy. AK Parti’nin oyu, tepki oyları bunlar. Tepki oyları bir sabun köpüğüne dönüştü. Şimdi geldi, gitti.

Burada bir kongre oldu. Yani kongre diyelim ki Yeniden Refah’ın kongresi ve düğünü. Düğün diyebiliriz, bu siyasi düğün diyebiliriz. Seçimin üzerinden 1,5-2 sene geçiyor. Neredesin sen Davut Güloğlu? Geldin mi bu memlekete? Cemaatinde, cemiyetinde, cenazesinde, düğününde, bayramında var mısın? Yoksun.

DAVUT GÜLOĞLU KÜTÜKOĞLU’NA 350 BİNİ ÖDETTİ

Mehmet Kütükoğlu il başkanlığına talip oldu, tamam hayırlı olsun. Mehmet Kütükoğlu, Davut Güloğlu’nun burada mecmuası, bildirisi, şunu bunu görmedik diyorlar Yeniden Refahlılar, görmedikleri, bilmedikleri, tanımadıkları reklam ajansına 350.000 lira ödettiriyor Davut Güloğlu, genel merkez baskısıyla beraber İstanbul’da bir ajansa…

Mehmet Kütükoğlu, cebinden ödüyor bunu. Niye? Parti sıkıntıya düşmesin. Kendine göre doğrusu var, bir hesapları var.

Davut Güloğlu buraya gelip hasbelkader 30 bin oy almış. Ama neye göre almış? Bir tepki oyu bunlar.

Bir muhalif olmuş birileri, muhalefetin sesinden, AK Parti’ye tepki olan veya MHP’ye tepki olan, İYİ Parti’ye tepki olan oylar buraya gitmiş. Sanki bunların elinde, cebinde, cüzdanında, kasasında, tapusu gibi zannediyorlar bu oyu. Böyle bir şey yok ya.

Bir Davut Güloğlu yol kazasını Düzce gördü. Şimdi olay nereden patlıyor? Yeniden Refah’ın il başkanı, Davut Güloğlu’nun da emir eri gibi olan bir arkadaşı Ankara genel merkezdeki delegasyona seçilmesi konusunda genel merkez baskı yapıyor. Yani Davut Güloğlu yapıyor işin özünde. Saadettin Bey’in, Merkez İlçe Başkanı’nın delegasyon olmasını istiyor. Genel merkez delegasyonu olurdu, olmazdı…

Kavga patlıyor, il yönetimini görevden alıyorlar sözlü olarak. Belediye meclisi üyelerinden 5 kişi istifa ediyor. Yığılca istifa ediyor, Akçakoca istifa ediyor. Merkez İlçe Başkanı kendine rol model bulmuş. Bu kavga senin için olmuş başkan! Senin orada daha ne işin var? Senin için edilmiş bu kavga.

BİR KİŞİ İÇİN BİR İLİ HEBA ETTİLER

Bir kişi için bakın, siyaset bu kadar basit değil ya. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır?

Yeniden Refah’ın Genel Başkanı, Teşkilat Başkanı Nurettin Gül denilen arkadaş veya Davut Güloğlu…

İşte memleket nereye gelecek? Allah muhafaza.

Bir tane adamın oraya delegasyon olması için koskoca il teşkilatı, ilçe teşkilatları, belediye meclis üyelerini darmadağın ediyorsunuz !

Bu millet size oy verdi! Bu millet size inandı!

Yani iki öküzün önüne bir saman dökemeyen adamlardan bahsediyoruz. Şu anda gelinen noktada, önceki il başkanı denilen arkadaş delegasyon olsa ne olur, olmasa ne olur? Bu diretme niye?

Bir adam genel kurul delegesi yapılmadı diye, seçici delege yapılmadı diye, bütün il, ilçe, meclis üyeleri darmadağın. Siyaset böyle mi yapılır?

Yani Fatih Erbakan başta olmak üzere, Erbakan Hoca’nın, Milli Görüş’ün liderinin evladı…

Bu kadar insanlar size teveccüh etti. Davut Güloğlu geldi burada, şarkıcı türkücü, yattı kalktı, bildi bilmedi, geldi 3 gün kaldı, 5 gün kaldı, işini çekti gitti. Bir hanesi bile yok Düzce’de.

Bu adam geldi, hasbelkader bunu belediye başkanı yapacaktık, insanlar oy verdi buna.

Şimdi de milletvekili adayı olmak için, Düzce'nin değerlerini, Düzce'nin evlatlarını ne yapıyor? Biçip gidiyor! Düzce’yi bir Davut Güloğlu’na eğer bırakıyorsak Düzce’deki Yeniden Refahlı veya oy veren insanlar, Düzce sizin olsun!

Adam seçimden sonra çekti gitti. Garip gurbetçi. Rüya gibi geldi, gitti. Bir de seçimden sonra, seçimden sonra, Kütükoğlu’na, Mehmet İl Başkanı’na 350 bin lira parayı ödettirdi.

Neymiş? Reklam ajansıymış, İstanbul’dan bir firma. Ne olduğu belli değil işin ne yapıldığı da belli değil. Ya seçim bitmiş! Neyin parası bu? Çok şeyler konuşmak lazım, Çok şeyler söylemek lazım. Ancak söylenemeyen şeyler, söylenen şeylere göre daha çok etkili.

Her şeyin de bir yasal mevzuatı var. İşin mantığı var. Yeniden Refah Düzce’de sınıfta kaldı. Bir kişi için, bir teşkilatı, bir ili gözden çıkaran siyasetten hiçbir şey olmaz. Gözler Anahtar Parti’de. Çarşamba günü akşamı bunu konuşalım. Anahtar Parti’nin böyle sessiz sessiz, derinden gelişini hep beraber konuşalım.

DÜZCE ÖZCAN’DAN DA, GÜLOĞLU’NDAN DA HEPİNİZDEN DE BÜYÜKTÜR!

İşin sonunda, günün sonunda geldiğimiz nokta: Düzce, Yeniden Refah’tan da büyüktür. Düzce, Davut Güloğlu’ndan da büyüktür. Düzce, Talih Özcan’dan da büyüktür. Düzce büyüktür, büyük!

Hoşça kalın, dostça kalın. Allah’a emanet olun.

KÖŞE YAZISININ VİDEOSUNU İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN